Basından Seçmeler |
YAŞ tahtaya bastılar
Yüksek Askeri Şura, terfi ve atamalarla ilgili çalışmalarını tamamladı. En çok merak edilenlerin başında, Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesi alınan subayların durumu geliyordu. O isimlerden biri olan Albay Levent Görgeç, tuğamiral rütbesine terfi ettirildi. Diğer isimler, mesela, Demokrasiye Müdahale Planı’nı hazırladığı iddia edilen ve farklı imzalarla kamuoyunda şüphe uyandıran Albay Dursun Çiçek, yerinde kaldı. Gelecek yıl ya terfi edecek ya emekli olacak. Terfi listesinde ilginç başka isimler de var. Orgeneralliğe terfi eden Korgeneral Bekir Kalyoncu, Ergenekon sanığı İbrahim Şahin’in ifadelerinde, “terörle mücadelede kurulacak 300 kişilik yeni timin başına getirileceği müjdesini veren isim” olarak geçiyordu. Tümgeneral olan Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, 2007 baharında darbe senaryolarının masaya yatırıldığı Hudson Enstitüsü’ndeki iki komutandan biriydi. Biliyorsunuz, havacı general Nogaylaroğlu ’nun “dislipidemi hipertansiyon” hastası olduğu, bu hastalığın kalp krizi, ani şuur kaybı ve beyin damar tıkanıklığı riskini arttırdığı, uçmasının riskli olduğuna dair sağlık raporları, daha önce medyada yer almıştı. Aydın Doğan’a Bedrettin Dalan’ın Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınacağı bilgisini veren komutanın Tuğgeneral Nurettin Işık olduğu öne sürülmüştü. Şimdi o Tümgeneral... Şüphesiz, kesinleşmiş yargı kararı olmadan TSK’nın bu değerli komutanlarını suçlamamız haksızlık olur. Dolayısıyla, kimi tekzip edilmiş kimi tam olarak doğrulanmamış iddialar üzerinden terfilerin engellenmesi beklenemez. Ama TSK, çok hassas bir kurumdur. Sözgelimi, geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görülen Tümgeneral Baha Eren’le ilgili yargı kararına dayanmayan iddialar üzerine istifası istenebildi. Eren Paşa’nın neydi suçu? Vakit Gazetesi’nde yayınlanan, eşi ve kızıyla ilgili seks iddiaları mı? Yoksa Akşam Gazetesi’ndeki haberde olduğu gibi kızının aşırı sol gruplarla ilişkisi mi? O veya diğeri, ama iddialar komutanın geleceğini karartmaya yetti. Ergenekon’da ifade vermek veya okyanus ötesi ülkede dehşet senaryoları pişirmek, seks ya da aşırı sol örgütle ilişkili olma iddiası kadar, TSK için “saygınlığı zedeleyici” bir hal değil mi? Denebilir ki, ilkinde daha güçlü karineler var. Amenna... Bu durumda, ordudan atılan 3 subay için “tutum ve davranışları ile irticai görüşleri benimsediği anlaşılan” ifadesini, nasıl bir akıl örgüsüyle izah edeceğiz? Mürteci sonucunu doğuran tutum ve davranış testini kim, nasıl icat etti? Böylesine yüksek teknolojiye sahipsek eğer; leb demeden mürteciyi tutum ve davranışından yakalayan TSK, Ergenekoncuları nasıl fark edemiyor, biri anlatmalı. Üstelik onların farklı imzaları yok, savcı karşısına çıkmış değil. Yani, işleri daha kolaydır. Onlar, YAŞ tahtaya basıp zoru tercih ettiler. Şamil Tayyar, Star, 5.8.2009 |
06.08.2009 |
YAŞ’ın şifresi Başbuğ’un tercihi
Gerek Ergenekon gerekse de son dönemlerde meydana gelen sürpriz istifalar sebebiyle gözler Yüksek Askeri Şûra toplantısına çevrilmişti. Kararlar dün öğle saatlerinde açıklandı. Genelkurmay’ın web sitesindeki ‘terfi, atama ve görev süresi uzatılan komutanlar’ listesine bütün olarak bakıldığında bu yılki toplantıya ‘Başbuğ’un damgasını vurduğunu’ söylemek mümkün. ‘Yıldız Savaşları’nın şifrelerine, satır aralarına bakıldığında terfi ve tayinlerin ince hesaplar üzerine inşa edildiği çok açık. Şunu da söylemek mümkün. Çok tartışılan isimlerin, kritik yerlere terfi ederek gelmesiyle asker mealen ‘ben kendi gündemimdeyim’ demiş oluyor. Kamuoyu İrticayla Mücadele Eylem Planı’nda imzası bulunduğu iddiasıyla kamuoyunu aylardır meşgul eden Albay Dursun Çiçek ismine odaklandı. Fakat Çiçek’in terfisi zaten mümkün değildi. Çünkü ‘deniz piyade’ sınıfında bir amiral kadrosu var o da dolu. Fakat Genelkurmay’dan ekstra bir açıklama yapılmasını da ‘imkan olsa terfi ederdi’ şeklinde yorumlamak mümkün. Ankara kulislerinde ‘bu yılki YAŞ’ta sivil asker ilişkilerini geren yeni olaylar yaşanabilir’ spekülasyonları yapılıyordu. Erdoğan’ın toplantılarda çok kısa bulunması da soru işaretlerini artırdı. Kulislere yansıyan Başbakan Erdoğan’ın hiçbir şekilde sürece müdahale etmediği yönünde. Yani atamalar, terfiler tamamen İlker Başbuğ ve ekibi tarafından şekillendi. Bir bakıma da askeri teamüller işledi. Fakat isimler üzerinde tek tek bakıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Mesela ismi Ergenekon soruşturması sırasında gündeme gelen Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Bekir Kalyoncu’nun terfi ederek Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olması önemli. Ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’e selam vermemek için protokolden çıkan Aslan Güner’in terfi ederek Genelkurmay 2. Başkanı olmasını da not etmek gerekli. Başbuğ’un üçüncü ve kritik tercihi de orgeneralliğe terfi eden H. Nusret Taşdeler’den yana oldu. İlk kez harp akademileri havacılardan karacılara geçmiş oldu. Aynı zamanda Taşdeler ve Kalyoncu’nun beraber terfi etmesi orgeneral sayısının da bir artmasına neden oldu. Böylelikle Türk ordusundaki general sayısı ile Amerikan ordusundaki general sayısı neredeyse eşitlendi. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök döneminde gündeme gelen ve 2012 vizyonu olarak adlandırılan plandan da vazgeçiliyor denebilir. Çünkü 2012 planında general sayısını azaltmak da vardı. YAŞ kararlarında dikkat çeken noktalardan birisi de Ergenekon’da ifade veren Deniz Kurmay Albay Levent Görgeç’in tuğamiral olmasıydı. İsmi yine çok tartışılan Kayseri Garnizon Komutanı Rıdvan Ulugüler’in terfi etmesi de üzerinde durulması gereken bir konu. Özetle sivillerin müdahil olmadığı, askerlerin kendi teamülleri içinde gerçekleştirdiği terfi ve tayinlerde ilginç bir tablo oluştu. Ergenekon soruşturması kapsamında ortaya çıkan ilişkiler ağının, bilgilerin, belgelerin Genelkurmay’da farklı algılandığı da anlaşılıyor. Son YAŞ kararlarından sonra sivil asker ilişkilerindeki çatlağın büyüyeceğini tahmin etmek de zor değil. Adem Yavuz Arslan, Bugün, 5.8.2009 |
06.08.2009 |