05 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

Terapi saati

Terapi saatindeyim…

Bir akşam üstü, küfür küfür esen rüzgâra durdurup yüzünü, batan güneşi karşına alıp, bilgisayarın önünde, çayın yanında, bahçe sulayan annene hayranlıkla bakmak, tam bir terapi saati değildir de nedir?

İnsanlar milyonlarca lirasını psikologlara döküyorlar ya günümüzde. Halbuki en iyi psikolog insanın ailesi, terapi saati ise, ailesiyle geçirdiği zamanlar değil midir? Öyledir, ama her aile elbette ki bu alt yapıya sahip değildir. Öyleyse böyle bir aileye sahip olanlar hayli şanslıdırlar ve şükür üstüne şükür etmelidirler…

İkinci bir terapi saati…

Yeşil ve sessiz bir yolda, yanında sana durmadan dil döküp duran, aynı dertleri paylaştığınız, aynı tarafa büyük bir içtenlikle samimiyetle baktığınız, yüzünüze gülerken gözlerinin içi gülen arkadaşınızla yürümektesiniz. Böyle bir zaman terapi için en iyi zaman dilimi değil midir? Olmadı derdini dinlediniz arkadaşınızın. Olmadı gözyaşlarını sildiniz. Olmadı siz başladınız anlatmaya, “torbanızda biriktirdiklerinizi.” En güzel terapi…

Üçüncü terapi saati...

Şimdi diyeceksiniz ki sen de ne dertliymişin ki durmadan terapi saatlerinde buluyorsun kendini. Ne edelim, her bir terapi saatinde ayrı bir yanımız çözülüyorsa, terapi kişilerini de değiştirmek efdaldir. Bir yere odaklanamaz dertler sıkıntılar. Sadece bir yere odaklarsak, o terapi edilse bile iyileşmeyecek bir yaraya dönüşebilir, kangrene çevirebilir. Hasılı demem o ki dertlerin ayrı ayrı olması bile bir nimettir.

Üçüncü terapi saati demiştik; almışsın kitabını eline… Öyle ki kitap ki tam sana uygun.. Akıp gidiyor mübarek. Beynindekiler teker teker tekrar işleniyor. Doğru bildiklerin pekişiyor, yanlış bildiklerin yine bir gözden geçiyor. Aklında, fikrinde o konuya dair ne varsa tarıyorsun hasılı. Yıkıyorsun beynini, tozunu alıyorsun, havalandırıyorsun. İstiflenmiyor bilgilerin, küflenmiyor, şöyle dışarı çıkıp bir hava alıyor. İşte sana terapi saati. Aklında ne var ne yok bir gözden geçiyor.

Ama en sıkı terapi vakti ne zaman derseniz, elbette ki yazmak zamanı derim. Bu bir arkadaşınızla yazışmak şeklinde de olabilir, günlük yazmak şeklinde de, bir yazı yazmak şeklinde de.. Çünkü kitapla havalandırdığınız beyniniz ancak yazmakla düzene girer ve orada ne olup bittiği en iyi yazmakla göze görünür..

Bir mübarek mekândasın. Havadar bir yer. Havadar olmasa bile ruhuna hava aldırabilecek seviyede maneviyat kokan bir yer. Gözünde yaşın, dilinde duân dizlerini almışsın altına, bükmüşsün boynunu Allah’ına, habire duâ ediyorsun.. Duâ ederken illaki bir şey istemek mânâsında değil elbet! İçini dökmek anlamında. Öyle birine içini döküyorsun ki Rakîb, O.. Hafîz, O… Ve Mucîb, O… Boynunun büküklüğü yetmedi, alnın secdede… Anlatıyorsun habire.. Acizliğinde kuvvet buluyorsun, fakirliğinde zenginlik.. Çünkü Kadîr, O... Ganî, O.. Böylesi terapiye can kurban. Kalır mı derdin, tasan? Bunalır mı ruhun, cesedin?

Durmak ve dinlemek. Durmak ve etrafa bakmak. Durmak ve kendine bakmak. İşte sana terapi.

Bunlardan başka bir çok terapi saati ekleyebilirsiniz kendi hayatınızdan. Tabiî önce durup bakmanız gerekecek...

Sağlıklı ve duâlı günlere...

FİLİZ GENÇ

05.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  “Ebru”nun emeklisi olmaz

  AMASYALI ORMANCILAR, “ORMANCI TÜRKÜSÜ”NDEN RAHATSIZ!

  Baba mesleği; kilim dokumacılığı

  Erciyes’in dağlarında tutkal gibi yoğurt

  Terapi saati

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.