Kültür-Sanat |
Bir elif roman |
Bizim Aile dergisinin Temmuz sayısında Elif Şafak’la yapılan röportajı okudum, yapan arkadaşları tebrikle beraber birkaç şey söylemek istiyorum… Yeni bakışlar bulmak, farklı keşifler yapmak, değişik üslûpta ifadeler kazanmak adına dışa açılım güzel, güzel olduğu kadar gerekli bir ihtiyaç; sadece biz yaşamıyoruz bu dünyada, herkes ayrı bir âlem ve bu âlemi herkes kendi penceresinden seyrediyor, bu bağlamda Elif Şafak kesişme noktalarında önemli bir isim… Popüler eserler veren Elif, farklılıkları zıtlıkları içinde barındıran, devamlı med cezirler yaşayan hakikat şafağını gözleyen bir edibe… En son romanı -Mevlânâ Şems yakınlığı, İlâhî aşkla beşerî aşkı buluşturan ve ayrıştıran- “Aşk” adından çok söz ettiren ve ettirecek olan bir eser, üslûbu ifadesi ve konuyu işleyişi bakımından ülke dışında da geniş yankılar uyandırabilecek nitelikte… Mevlânâ, Mesnevî, Mevlevîlik, Şems daha da konuşulur, tartışılır olacağa benziyor san'at, edebiyat çevrelerinde olduğu kadar halk kitlelerince de… Sinemadan sonra en etkili ve yaygın edebiyat türü roman, iyi kurgulandığı ve ifadelendirildiğinde bir anda geniş okuyucu kazanarak kitleleri etkileyebiliyor… Mevlânâ gibi Bediüzzaman da roman diliyle ifadelendirmeyi bekliyor, hayatının tamamı olabileceği gibi, belli kesitleri… Kaç roman çıkar yaşadıklarından, kaç hikâye devşirilir hayatından… İçe dönük değil aynı anda dışa da hitap eden, farklı kesimlerin his dünyasına dokunan, düşünce duvarlarını süsleyen, özgün ve özgür bir ifade, tatlı bir üslûp… Kimdir Bediüzzaman, ne yazar Risâlelerde dedirtecek ve merak ettirecek derinlik ve enginlikte bir romana ihtiyaç var… Bunu ya içerden biri bu istikamet üzere yazacak veya dışardan yapabilecek kabiliyette birilerine ulaşılarak yazdırılacak… Yeni yetişen kabiliyetli gençler yönlendirilerek ve yardım edilerek olabileceği gibi farklı edebiyatçılarla temasa geçilerek zemin hazırlanabilir böylesi bir eser için… Bediüzzaman ve Risale_i Nur yeterince tanınmıyor, belli kesimin dışına tam anlamıyla çıkmış değil henüz... Elif Şafak röportajda okumadığını söylüyor meselâ Ahmet Ümit okudu mu, ya Amin Maulof? Bu insanlara ve onun okuyucularına nasıl ulaşacağız? Yeni ifadeler, yeni üslûplarla özü özgün sunarak, karşımızdakini onun yerine koyup bakarak, pergel misali bir ayağı sebat ve metanetle ihlâsı koruyarak yerinde dururken diğer ayağı dünyayı dolaşabilecek anlayışı kazanarak, sabit ve değişkenlik arasında sağlam köprüler kurarak… Kendi aramızda kapalı devre kavramlarla kalırsak, ne dışın bizden haberi olur ne de bizim onlardan, aynı duvara zıt istikamette dayanmış oturur dururuz… Hakikat aşkı uğruna “Aşk” romanınından sonra biraz düşünmeli değil miyiz? |
Hüseyin EREN 29.07.2009 |