Hukuk |
Çalışmak için en verimli saat |
HER şeyde olduğu gibi çalışmada da zamanlama çok önemlidir; bilhassa zihnî çalışmalarda… Vücudumuzu faaliyete geçiren ve zinde tutan hormonlardan bir tanesi kortisoldür. Bu hormonun kanda en yüksek olduğu seviye sabahleyindir. Bu seviye gün boyu giderek düşer ve gece saat 11 sıralarında en düşük seviyeye ulaşır. Bu yüzden verimli bir faaliyet, konsantrasyon ve zihni aktivite için en uygun zaman sabahın erken saatleridir. Ne gariptir ki çoğumuz kortisolün düşük olduğu gecenin geç saatlerine kadar çalışırken, kortisolün yüksek olduğu sabahın erken saatlerini uykuda geçirme alışkanlığına sahibiz. Oysa gecenin bu geç saatlerindeki uzun bir çalışma ile elde edilecek zihni kazanımı, sabahın erken saatlerinde çok kısa sürede elde etmek mümkün.
ALLAH’IM BANA YARDIM ET
“İŞTE yeni bir gün başlıyor. Allah bana bugünü istediğim gibi kullanmam için verdi. Onu boşa da harcayabilirim, iyi şeyler yaparak da geçirebilirim. Bugün ne yaptığım önemli, çünkü karşılığında ben de hayatımın bir gününü veriyorum. Yarın olduğunda bugün sonsuza kadar gelmemek üzere geçmiş olacak ve ben de karşılığında ona bir şey vermiş olacağım. Ben bu karşılığın bir kayıp değil kazanç olmasını; kötü değil iyi olmasını; başarısızlık değil başarı olmasını istiyorum ki sonradan ödediğim bedel için pişmanlık duymayayım.”
“EDEP YA HU”
IV. MURAD devrinde bir sel baskını olur ve Kâbe’nin iki tarafından çöküntü meydana gelir. Bunun üzerine derhal tamir için Mimarlarbaşı Rıdvan Ağa Mekke’ye gönderilir. Gerekli tesbitleri yapan mimarbaşı, çöken yerleri ifade ederken Kâbe-i Muazzama hakkında “yıkılma ve çökme” gibi tabirleri kullanmaktan haya eder ve şöyle bir ifade kullanır: “Kâbetüllah’ın falanca falanca kısımları semt-i sücuda (secde yönüne) varmıştır.” Ayrıca tamir esnasında da inşâ için lüzumlu malzemeleri taşıyan hayvanâtın o mübarek mekânları kirletmemesi için bir takım tedbirlerin alınması şeklinde gerçekleşen câlib-i dikkat edep tezahürleri sergilenmiştir.
YEMEĞİN DE SIRASI VAR
YEMEĞİ sıraya koymak, (mideyi yumuşatmak için)—varsa—meyveyi önce koymak. Tıbbî bakımdan bu daha doğrudur. Çünkü hazmı daha kolaydır. Kur’ân-ı Kerim’de bu tertibe riâyet edilerek “Tercih ettikleri meyvelerden ve canları arzu ettiği kuş etlerinden (yerler)” (Vakıa: 20, 21) buyurulmuştur ve meyve et üze- rine takdim edilmiştir. İmam-ı Gazali
EFENDİMİZİN İNSANLARLA İYİ İLİŞKİSİ
BİR GÜN Medine haricinde bir kervan konaklamıştı. Peygamberimiz (asm) kervanın yanından geçerken kırmızı bir deve görmüş, fiyatını sormuş ve hiç pazarlık yapmadan deveyi alıp gitmişti. Bir müddet sonra kervan halkından birkaç kişi arasında endişe başlamış ve deveyi, parasını almadan verdiklerinden pişmanlık duymuşlardı. Kervanın içinden bir kadın: Üzülmeyin, bu havalide bu kadar nur yüzlü bir adam görmedik, böyle bir adam yalan söyleyip, bizi aldatmaz demiş, kervan halkını teskin etmişti. Akşamüzeri Resûl-i Ekrem (asm) devenin parasıyla birlikte kervanın yiyeceğini ve içeceğini de göndermişti.
Hayat Hikâyem
Yeleğinde taşırdı zamanı dedem Cebinde avuç dolusu ninnilerle Elif-ba öğretirdi babaannem. Nur yüzlüler gördü çocukluğum Görmedi, göstermedi günahı çevrem Babamın elinden okul aldı sonra İlk önlüğümü heyecanla dikti annem. Rüyalarım kalemle başlar kitapla biterdi. Beraber okurdu benim seccadem. Önce orada tanıdım renkleri ve… Zayıf nedir bilmezdi karnem Kaymakam olmaktı muradım; oldum! Fakat adam olmaya yetmedi senem. İşte kâğıda çizdiğim hayat hikâyem!...
DUÂMIZ
“Allah’ım, Cehennem fitnesinden, cehennem azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.” Ebu Davud; Tirmizi, Daavat:77
SORU
Hz. Ali’ye: “Allah, bu kadar insanı nasıl hesaba çeker?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: “Nasıl rızıklandırıyorsa öyle.”
ÖZ MALIN
KENDİ ayıbını görmeyip de başkalarının kusurunu aramak... Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı halde cömertlik ummak... Ahlâkı ile halkı hoşnut etmeyen kimsenin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Allah yolunda ne verirsen, öz malın odur. Geri kalanın hesabı vardır. Feridüddin Attar
DÜNYA NEDİR?
DÜNYA ne seçim, ne de geçim dünyasıdır; dünya, bugün var yarın yok, imtihan dünyasıdır.
HER ŞEYİN BİR ECELİ VAR
EV eşyanızdan biri kırıldığı zaman öfkelenmeyiniz. Çünkü sizin gibi onların da eceli var. Muhammed bin Ka’b el-Kurazi (k.s.) (Allah Dostlarından Yaşayan Sözler, s. 94)
ÖYKÜCÜK
ORTAOKUL sıralarındayken Türkçe öğretmenimin anlattığı bir olayı sizlere nakledeceğim. İsviçre’de bir çocuk okula giderken, yolu üzerinde duvardan sarkmış bir gül görüyor. Duvara tırmanıp gülü kokluyor, aşağı inip yoluna devam ediyor. Onun bu hareketlerini izleyen ve çiçeği niçin kopartmadığını soran büyüğe: “Onu koklamak herkesin hakkı” diyor. Dr. Cenap Şirin
|
SELİM GÜNDÜZALP 03.07.2009 |