İç Anadolu Bölgesi’nde yağmurun en bol olduğu ve hububatın suya ihtiyaç duyduğu dönemde yağan Nisan yağmurları, bölge insanı için bolluk ve bereket anlamına geliyor.
Selçukluya başşehirlik yaptığı dönemde Konya’da Nisan yağmurlarının kaplarda toplanarak hastalara şifa olarak dağıtıldığı, yapılan yemeklerin içine katıldığı biliniyor. O dönemde Konya’da bulunan Mevlânâ Dergâhı’nda Mevlevîler, ‘’Nisan tası’’ adı verilen kaplara topladıkları Nisan yağmurlarını, dergâhı ziyarete gelen misafirlere ikram ediyorlar, bu suyun bazı dertlere şifa olacağına inanıyorlardı. İlkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla birlikte bitki ve ağaçların çiçek tozları, reçine, eterik yağları (bitki kaynaklı, ağır kokulu yağlar) ve çiçek polenlerinin rüzgâr ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığını bildiren Selçuk Üniversitesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Durak, şunları kaydetti: ‘’Bu sebeple Nisandaki yağmur yağışı sırasında, havadaki bu zerrecikler yağmurla birlikte yeryüzüne düşer. Nisan yağmurları içme ve kullanma sırasında da bu özellikleri sebebiyle önemli yarar sağlar. Ancak hava kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerde, havada asılı bulunan çeşitli karbon ve kükürt partikülleri ile birlikte çok sayıda zararlı kimyasal madde parçacıkları da yağmur sularına karışıyor. Bu sebeple havası kirli yerlerde yağmur suları faydadan çok zarar veren bir durumun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.’’
|