Bu yazımızda güncel iki konuyu işleyeceğiz. İlki, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının helikopter kazasından 48 saat sonra enkazlarının bulunmuş olması. İkinci konu da, Yazıcıoğlu’nun 12 Eylül’den sonra tutuklanarak 7,5 yıl tutuklu kalması ve sonunda bütün ithamlardan beraat etmiş olmasıdır. O kadar ki, Yazıcıoğlu 7,5 yıl cezasının 5.5 yılını hücrede çekmiştir. Bu iki konudan hangisini önce işleyeceğimize bir türlü karar veremiyoruz. Çünkü ikisi de çok önemli ve çok vahimdir!
BBP Genel Başkanı ve arkadaşlarının cesetlerinin bulunmasından 48 saat evvel kaza olmuştu. Kazadan hemen sonra yaralı olarak kurtulan İHA Muhabiri İsmail Güneş, cep telefonuyla 112 yetkilisine haber vererek, helikopterin kazaya uğradığını, kendisiyle beraber arkadaşlarının da yaralı olduğunu, ağrı ve kanama içerisinde olduğunu, acil yardım yapılması konusundaki konuşmaları, uzun uzun yapılmıştır. Kendisine soru yönelten kişinin soru seçmedeki isabetinden başlayarak, 48 saat sonra enkaz ve cesetlerin bulunması olayında birbirini takip eden hataların, aksaklıkların, yaşanan ihmallerin neler olduğunu, nelerden ibaret olduğunu, bu işi tarafsız ele alacak sorumlu ve yetkililerce ve özellikle hükümetçe ele alınmalı, çıkarılmalı ve sorumluların yakasına yapışmalıdır.
Helikopter enkazının 50-60 metreye dağıldığı, arama çalışmalarının kazanın meydana geldiği yerin tam ters istikamette yapıldığı, yani güney yerine, kuzeyde yapıldığı ortaya çıktı. Cesetlerin, Döngel Köyünden 17 kişilik köylülerce bulunduğu açıklanmıştır. Kazanın bulunduğu tarafta daha önce hiç arama yapılmadığı belirtilmiştir.
Şimdi, verilen bu bilgiler ışığında, Türkiye’de Jandarmanın bu konularda yetiştirilmiş özel ekiplerin bulunup bulunmadığı sorusu akla gelmekte. Ülkesinin yarıdan fazlasının dağlık olduğu görülen Türkiye’de, böylesine yetişmiş Jandarma ekibinin bulunmaması mümkün değildir. Olayımıza önce yetişmiş Jandarma ekipler, bununla birlikte Genel Kurmay Özel Kurtarma Ekipleri olmak üzere, diğer yetkili ve sorumlular helikopterler ve cep telefonları konusunda uzman ekipler sür'atle, çok sür'atle toparlanıp organize olarak 3-5 saat içerisinde ulaşmayı sağlayamamışlar ve sağlanamamışsa, bilinsin ki ortada ciddî görev ihmali vardır, ciddî hizmet kusuru vardır, ciddî olarak kabul edeceğimiz sorumlulukları vardır. Kaza mahalline varan köylülerin üzerlerinde, ne kar ve tipi elbiseleri vardır, ne çizmeleri, postalları vardır, ne kar gözlükleri vardır. Mübarek köylüler köyde karda kışta nasıl yaşıyorlarsa öylece çıkmışlar ve “İşte kaza burada vuku bulmuştur. İşte kaza burada” demişlerdir.
Bu kaza dolayısıyla, ‘Ah vah’ telgrafları, mesajları, ‘değerlerimizi kaybettik’ açıklamalarının ömrü üç gün sürer. Sonra ateş kazaya uğrayan insanların ailelerini yıllarca yakar gider.
Söylev Türkiye’si Cumhuriyetimizde, kazanın vuku bulduğu yer, Toroslar, Ağrı Dağları, Güney Anadolu’nun Sarp dağlarının bulunduğu yerler değildir. Sen iki bin metre yüksekteki bir dağda, helikopterin düştüğü yerin tam aksi istikamette kaza yerini ararken gecikmeden dolayı bir kısım insanlarımızı göz göre göre ecele terk etmişsen yazıklar olsun!
|