TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesinin başörtüsü ve AKP kararlarından sonra anayasa değişikliği konusunda önlerinin tıkandığını söyledi. Kuzu, “Teorik olarak sorun yok. Ama pratikte bundan sonra bizim yapacağımız değişikliğin başına neler gelecek, onu bilemiyoruz. Nereye gider? Ne olur? Ne kadarını Anayasa Mahkemesi uygun görür, ne kadarını görmez. Öyle bir kendine geniş yetki aldı ki, Meclisin üzerine çıktı” şeklinde konuştu.
BAŞI SONU BİLİNMEYEN YOLA GİRERİZ
Kuzu şunları söyledi: “Mahkeme bugün yaptığımız değişikliği 'laik devletten' iptal etti. Yarın yapacağım değişikliği sosyal devletten, başka bir değişikliği demokratik devletten, başka bir değişikliği de hukuk devletinden iptal etmeye kalkar. Bizim anayasa değiştirme yetkimiz, tamamen muallâk, tamamen mücerret, tamamen soyut ve havada kalır. Başı sonu bilinmeyen bir yola girmiş oluruz.''
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemes’inin, başörtüsü konusunda verdiği son kararla, Anayasa değiştirme noktasında maalesef bizim önümüz tıkandı’’dedi. Anayasa değişikliği konusundaki çalışmalara ilişkin açıklamada bulunan Kuzu, AKP’nin, vatandaşa ‘’yeni bir anayasa’’ vaadinde bulunduğunu, 22 Temmuz seçimlerinden 1, 1-5 ay önce de bu konuda çalışma yapması için akademisyenlerden oluşan bilim komisyonu kurulduğunu hatırlattı. Kuzu, anayasa taslağı kamuoyuna açıklandığında, ‘’Değişmez maddelere dokunuldu’’ diye eleştiri aldıklarını hatırlattı. Anayasa Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğini iptal kararına da değinen Kuzu, kararın, ‘’oldukça kötü bir karar’’ olduğunu ifade etti. Yüksek Mahkemenin böyle bir kararı nasıl verdiğini hayret ve ibretle algıladığını anlatan Kuzu, Mahkemenin, 1970 yılında da aynı hatayı yaptığını ve çok eleştiri aldığını söyledi. Kuzu, Anayasa Mahkemesinin, ‘’anayasanın değişmez maddelerini bir şablon olarak aldığını’’ ve buna ilişkin ‘’teklif yasağının’’ temel ilkelerini belirlediğini belirterek, ‘’Tamam, değişmez maddelere dokunulmasın. Değişmez maddeler, elbette ki hepimizin ortak değerleridir. Bu konuda herhangi bir sorun zaten yok. Biz, değişir maddeleri, nasıl değiştireceğiz? Sorun bu. Şu an, bu karar sonrası, değişebilir maddeleri değiştiremiyoruz biz. Anayasa Mahkemesi, öyle bir karar verdi ki 1970 yılındaki sıkıntı bugün de aynen devam ediyor’’ diye konuştu.
“BAŞI SONU BİLİNMEYEN BİR YOL...’’
Yüksek Mahkemenin, 1984, 1987 ve 2007 yılında da iki kez olmak üzere, ‘’anayasa değişikliklerine, sadece şekil bakımından bakacağı’’ yönünde doğru kararlar verdiği halde, son kararıyla bu çizgisinden saptığını anlatan Kuzu, şunları kaydetti: ‘’Anayasa değiştirme noktasında, bizim önümüz tıkandı maalesef. Şu anlamda tıkandı: Elbette anayasa değiştirebilir. Teorik olarak bir sorun yok. Ama pratikte bizim yapacağımız değişikliğin başına neler gelecek onu bilemiyoruz. Nereye gider? Ne olur? Ne kadarını Anayasa Mahkemesi uygun görür, ne kadarını görmez. Öyle bir kendine geniş yetki aldı ki Meclisin üzerine çıktı. Anayasamız 177 madde. Bunun dörtte biri laik devlet, dörtte biri hukuk devleti, dörtte biri sosyal devlet, dörtte biri demokratik devlet. Yaklaşık olarak 4 temel değişmez ilke... Bugün yaptığımız değişikliği, ‘laik devletten’ iptal etti. Yarın yapacağım değişikliği, sosyal devletten, başka bir değişikliği demokratik devletten, başka bir değişikliği de hukuk devletinden iptal etmeye kalkar. Bizim anayasa değiştirme yetkimiz, tamamen muallak, tamamen mücerret, tamamen soyut ve havada kalır. Başı sonu bilinmeyen bir yola girmiş oluruz.’’
MİNİ PAKET TEKLİFİ
Kuzu, kala kala ellerinde üçüncü bir yol kaldığını, onun da kısmî değişiklik olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ‘’Anayasa, şu ana kadar 13 kez değişti, aşağı yukarı 70 madde değişti. İyi de sonuç aldık. Olumlu değişikler oldu. Bunun üzerine yeni maddeler ilâve edilebilir. Meselâ Ombusdmanlık dediğimiz, hakem kurulu, bu gelebilir. Bu konuda partiler arasında sorun yok. O konuda bir problem olmaz, bu olabilir. Türkiye milletvekilliği var. 550 milletvekilinin, 100’ün siyasî partilerin aldığı oy oranına göre seçilmesi esası... Bunda da çok fazla problem çıkacağını sanmam. Oturup konuşulabilir. Onun dışında da AB’nin özellikle Adalet Bakanlığından istediği yargı reformu konusunda bazı hususlar... Bakanlığın, bu yöndeki hazırlıkları daha önce kamuoyuna açıklanmıştı. Belki onları da ihtiva eden bazı hükümler konabilir. İşin özü, bir mini paket olabilir. Çok büyük çapta bir anayasa değişikliği, söylediğim çerçevede, o şartlar ancak gerçekleşirse olabilecek şekildedir. Benim kanaatim, eğer yeni bir anayasa yapılamıyorsa, hiç olmazsa mini paketlerle geliştirelim. Başka çare de yok. Bir şeyin tamamını elde edemiyorsak, bir kısmını elde edelim. Bunu da kar saymak lâzım.’’
|