"Gerçekten" haber verir 23 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kültür-Sanat

 

Yıllarca bir kelimenin peşinde giden şair

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Yahya Kemal Beyatlı’nın bir vatan şairi, bir İstanbul şairi olduğunu ve Türkçe’nin en büyük sesleri arasında yer aldığını söyledi

Bakan Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Millî Kütüphane Başkanlığı ile Vehbi Koç Vakfı Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi tarafından gerçekleştirilen “Şiir Günleri” kapsamında Millî Kütüphane’de düzenlenen “Ölümünün 50. Yılında Yahya Kemal Beyatlı’yı Anma Programı”na katıldı. Günay, faaliyet öncesinde “Sanatçı Dostlar Yağlıboya Resim Sergisi”ni gezdi.

Günay, toplantıda yaptığı konuşmada da Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirleri sevilerek okunan önemli bir şair olduğunu söyledi. Beyatlı’nın, Türkçeyi özenle işlediğini ifade eden Günay, onun bir “vatan şairi” olduğunu ve Beyatlı’nın vatan kavramının soyut olmadığını belirtti.

Şairin şiirlerini titizlikle kaleme aldığını aktaran Günay, “O, bir sözcüğü bazen yıllar sonra bir mısra içinde değiştirmiş, bu kadar dikkatle, nakış işler gibi Türkçe’yi işlemiş, özenli bir şairdir” dedi.

Günay, şunları söyledi:

“Bir yandan bugün, vefatının üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün çok rahatlıkla ilköğretim okulu öğrencilerimizin anlayacağı kadar arı bir dil kullanmıştır. ‘Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik’ derken, bir yandan, ‘ey leşker-i müfettehü’l-ebvab; vur bugün, feth-i mübini zamin o tebşir aşkına’ derken, İstanbul kapılarındaki askerin aşkıyla konuşabilmiştir. Türkçe’ye bu kadar da hakimdir. Bu kadar dönemine göre, yazdığı şiirin çağına ve dönemine göre o sesi yükseltebilmiştir. Bağdat seferi sırasında, İstanbul’un fethi sırasında kullandığı Türkçe ile İstanbul’la ilgili kullandığı Türkçe bambaşkadır.

İstanbul’la ilgili kullandığı Türkçe, ‘sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer’ derken, bugün hâlâ her aşığın yüreğini yakabilecek kadar içten, dokunaklı, bugünden ve bizdendir. Yahya Kemal, vatan şairidir, Türkçe’nin en büyük seslerinden biridir ve bir İstanbul şairidir. İstanbul yaşadığı müddetçe Yahya Kemal’in şiirleri, mısraları, İstanbul’a olan sevgisi ve İstanbul’la bir anlamda özdeşleştirdiği o aşk duygusu... Çünkü o bir aşk şairidir, hep yaşayacaktır.”

İSTANBUL’DAN AŞKA

KADAR YAHYA KEMAL...

Daha sonra, edebiyatçı Mustafa Şerif Onaran, Devlet Tiyatroları Başrejisörü ve tiyatro sanatçısı Rüştü Asyalı’nın okuduğu şiirler eşliğinde, Beyatlı’nın hayatı ve şiirleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Onaran, Yahya Kemal Beyatlı’nın hayatının şiir üzerine kurulu olduğunu belirterek, özellikle İstanbul’a aşık olan şairin bir semti bile mısralarca işleyen şiirler kaleme aldığını ifade etti.

Şairin bir dönem Türkiye’nin İspanya Büyükelçiliği görevinde bulunduğunu ve “Endülüs’te Raks” adlı şiirini de orada yazdığını anlatan Onaran, Yahya Kemal’in bazı şiirlerinde manevî duygulara da yer verdiğini, İstanbul’un bir semtinde oruç tutanları ve bu semtte yaşananları şiirinde işlediğini kaydetti.

Faaliyette, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları da Yahya Kemal Beyatlı’nin şiirleri üzerine yapılan besteleri seslendirdi. Ankara / aa

23.11.2008


 

Sivas’lı âşıklar cd çıkarttı

SİVAS’TA 17 halk ozanının seslendirdiği parçalardan oluşan ‘’Aşıkların Dilinden’’ adlı CD, düzenlenen kokteylle tanıtıldı.

Osmanağa Konağı’nda düzenlenen kokteyle katılan Vali Veysel Dalmaz, Sivas’ın aşıkların harman olduğu bir şehir olduğunu söyledi. Sivas Hizmet Vakfınca hazırlanan CD’nin vakfın önemli bir çalışması olduğunu kaydeden Dalmaz, 17 aşığın kendi seslerinden hazırlanan CD ile aşıklık geleneğini tanıtmayı ve yaşatmayı amaçladıklarını belirtti.

Bu çalışmayla aşıkların ürettikleri eserlerin değerlendirildiğini anlatan Vali Dalmaz, halk ozanlarının stüdyo ortamında eserlerini seslendirdiklerini kaydederek, ‘’Sazla sözle beraber böyle bir CD oluşturmaya çalıştık. Bu çalışmayla amacımız hem aşıklarımızı bir dernek çatısı altında toplamak, hem ekonomik katkı sağlamak hem de aşıklarımızın yetişmelerini sağlamak. Bulundukları yerden daha iyi yerlere getirmek, edebiyat ve şiir anlamında kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamak istiyoruz’’ dedi.

Çalışmanın yaklaşık 30 bin YTL’ye mal olduğunu, CD’lerin devamının geleceğini bildiren Vali Dalmaz, CD’lerin Vakıf tarafından satışa sunulacağını söyledi. Dalmaz, Sivas’ta tarihî bir konağı Aşıklar Konağı olarak düzenlemek istediklerini, bunun altyapısı için çalışma başlattıklarını belirterek, çalışmanın yapılmasında büyük katkısı olan İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şefi Uğur Kaya’ya da teşekkür etti. Kaya ise bugünün Sivas için tarihî bir gün olduğunu ifade ederek, çalışmayı hem Sivaslı aşıkların değerinin, kıymetinin bilindiğini gösterme, hem de gelecek kuşaklara tanıtmak, anlatmak ve geleneği yaşatmak adına yaptıklarını söyledi. Programda, daha sonra aşıklar CD’deki eserlerini seslendirdi.

23.11.2008


 

Kirli hava, tarih düşmanı

SELÇUK Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazım Koçu, kış aylarının gelmesiyle birlikte artan hava kirliliğinin özellikle şehir merkezlerindeki tarihi eserlerin yapısını bozabildiğini söyledi. Koçu, insan sağlığı ve hayatı açısından tehlikeli olan hava kirliliğinin özellikle kış aylarında sınır değerlerin çok üzerine çıktığını belirtti. Atmosferdeki gazların su buharının yoğun olduğu bulutlarda suyla birleşerek sülfürik ve nitrik aside dönüştüğünü ifade eden Koçu, ‘’Bu asitler, daha sona yağmur damlaları ile birlikte yere inerek tarihi eserler üzerine düşmekte. Yapı yüzeyine düşen asit yağmurları tarihi eserlerin bozulmasını hızlandırmakta’’ dedi. Tarihî eserlerin özellikle kış aylarında hava kirliliğinin en yoğun olarak yaşandığı kent merkezinin tam ortasında kaldığını belirten Koçu, şunları kaydetti: ‘’Atmosferdeki duman, toz, kükürtdioksit, karbondioksit ve karbonmonoksit havanın nemi ile reaksiyona girerek tarihî eserlerin yapısını bozabiliyor. Hava kirliliği sonucunda oluşan sülfatlar tarihi eserlerdeki yapı taşlarını bozmakta ve bu gözeneklerde kalsiyum sülfat oluşmaktadır. Böyle durumda yapı taşları bünyesine su aldıkça şişer, kuruması sırasında ise büzülür. Gözeneklerin sürekli şişip küçülmesinden dolayı da gerilmeler, yüzeyde kavlamalar oluşur.’’

23.11.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır