Alman Rektörler Konferansı Başkanı Margaret Winter Martel’e göre, “Başörtüsü dinî sembol olduğu için kabul edilmiyor. Ama bana göre bu da bir sorun değil. Dinî sembol de olsa, üniversiteler farklı görüşlere açık olmalı.”
DİĞER DİNLERE SAYGILI OLMALIYIZ
Roma Torvergata Üniversitesi Uluslararası Ofis Başkanı Marina Teseuro da şöyle dedi: “Şahsen yalnızca gözleri açık bırakan kıyafetten hoşlanmıyorum. Bunun dışında diğer dinlere saygılı olmanız gerekir. Ancak başörtüsünün bir dinî sembol olduğuna dair şüphem yok.”
ANAYASA Mahkemesi’nin verdiği son kararla Türkiye’de neredeyse tartışmasız hale gelen başörtüsü yasağını Avrupa’daki üniversite rektörleri tartışmaya devam ediyor. Alman Rektörler Konferansı Başkanı Margaret Winter Martel’e göre, “Başörtüsü dinî sembol olduğu için kabul edilmiyor. Ama bana göre bu da bir sorun değil. Dinî sembol de olsa, üniversiteler farklı görüşlere açık olmalı.”
Radikal gazetesi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) ev sahipliği yaptığı ‘Görünmez Sınırların Ötesinde: Avrupa’da Mühendislik, Teknoloji ve Tıp Alanında Kadın Akademisyenler’ toplantısına katılan akademisyenlere başörtüsünü sordu.
YASALARLA ÇÖZÜLMEZ
Avrupa Üniversiteler Birliği Üyesi İsveç Karlstadt Üniversitesi eski rektörü Christina Ullenius, “Dinî inancınız sizin özelinizdir” görüşündeydi: “Bunu kıyafetinizle göstermeniz gerekmez. Bu yüzden Türk yasasını (yasağı) onayladığımı söyleyebilirim. Bu sadece başörtüsü değil, her türlü dinî sembol için geçerli. Başörtüsü bir dinî sembol olmasa da o hale sokuldu. Yoksa sokağa çıkarken benim de taktığım bir şey. Başörtüsü takmak kişisel ama İsveç’e baktığımızda Müslüman kızların üstünde büyük bir baskı olduğunu görüyoruz. İsveçli kızlarsa kısa eteklerle rahatça dolaşabiliyor. Bu farkı görünce bu konuda rahat konuşmak kolay değil. Ben kadınların özgürleşmesi için çalışıyorum. İsveç bu konuya henüz değinmedi. Ama yakında bizde de tartışılmaya başlanacak. Bunun yasalarla değil, süregidecek tartışmalarla çözülebileceğini düşünüyorum. Başörtüsü takmanın genç bir kadının kendi kişisel seçimi olduğunu söylemek güç.
BAŞÖRTÜSÜ DİNÎ SEMBOL DEĞİLDİR
"Keşke öyle olsa.” Alman Rektörler Konferansı Başkanı Margaret Winter Martel’se üniversiteye türbanla girilmesinin sorun olmaması gerektiğini savundu:
“Kişisel olarak, üniversiteye herkesin istediği elbiseyi, kendisini nasıl ifade edebildiğini düşünüyorsa öyle giyerek gelmesi gerektiğini savunuyorum. Başörtüsü dinî sembol olduğu için kabul edilmiyor. Ama bana göre bu da bir sorun değil. Dinî sembol de olsa, üniversiteler farklı görüşlere açık olmalı. Ama bu sosyal baskının aracı haline getirilse bu doğru olmaz.”
Macar Bilim ve Teknoloji Kuruluşu’ndan Dora Groo’ysa ülkesinde böyle bir sorun yaşanmadığını anlattı: “Macaristan’da bunu henüz kimse talep etmedi. Çünkü yabancı öğrencilerimiz arasında hemen hemen hiç başörtülü yok. Ancak diğer dinî sembolleri düşünürsek, üniversiteye girerken bunlarla ilgili kimse sorgulama yapmıyor, kimse sorun yaşamıyor.”
DİĞER DİNLERE SAYGILI OLMALIYIZ
Avrupa Komisyonu Lizbon Bilgi Toplumu İçin Stratejiler ve Politikalar, Toplumsal Cinsiyet Politikaları Koordinatörü Nancy Pascall’sa şu görüşleri dile getirdi:
“Belçika’da başörtüsü üniversitede serbest, fakat tartışmalı. Bu konu iki yönlü. Birincisi üniversiteye giden kişinin her tür sembole saygılı olması gerekir. Ve diğer yandan buna karar verecek olan da kendisi olmalı. Oysa Belçika’da 8-10 yaşında çocukların başörtüsüyle dolaştığını görüyorum. Buna kendileri karar vermiyor. Başörtülülerin akademisyen olmalarını doğru bulmuyorum. Çünkü öğrencilerinize karşı tarafsız olabilmelisiniz.”
Roma Torvergata Üniversitesi Uluslararası Ofis Başkanı Marina Teseuro da şöyle dedi: “Bizim üniversitemizde birçok başörtülü öğrenci okuyor. Şahsen yalnızca gözleri açık bırakan kıyafetten hoşlanmıyorum. Çünkü öğrencilerle konuşurken, sınav yaparken yüz yüze bakabilmeniz gerekli. Bunun dışında diğer dinlere saygılı olmanız gerekir. Ancak başörtüsünün bir dinî sembol olduğuna dair şüphem yok.
|