|
|
|
Doğu ile Batı Mardin’de buluşacak |
Cojep International’ın dünya barışı ve kültürler arası diyalog kapsamında gerçekleştirdiği Doğu-Batı Buluşmaları’nın 4.’sü bu yıl Mardin’de düzenlenecek.
26-30 Ekim tarihleri arasındaki Doğu - Batı Buluşmaları’na Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve TBMM eski Başkanı Bülent Arınç başta olmak üzere 100’e yakın üst düzey katılımcı ile Avrupa Birliği ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerindeki birçok şehrin belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılacak.
Faaliyetler hakkında bilgi veren Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, diyalog sempozyumunun Mardin için çok önemli olduğunu belirterek, “Burada, Doğu ve Batı arasındaki hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık konusunun nasıl aşılabileceği, önyargıların kırılması ve ayrımcılıkla mücadelenin nasıl aşılabileceği konuların masaya yatırılacaktır. Hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığa karşı mücadele, karşılıklı saygıyı, uzlaşıyı yaymak amaçlı yüksek düzeyde düzenlenecek faaliyetlerin aynı zamanda Mardin ve Cordoba şehirleri arasında bir medeniyet buluşmasına da sahne olacak. 25 ülkeden yaklaşık 300’ün üzerinde katılımcı bekliyoruz. Sempozyum Mardin’i dünyada daha iyi anlatacaktır” şeklinde konuştu.
|
18.10.2008
|
|
|
Eski Doğu Almanya’da ilk caminin açılışı yapıldı |
Almanya’nIn eski komünist doğu kesiminde, minaresi ve kubbesiyle ilk cami açıldı.
Berlin’in Pankow semtinde yapılan iki katlı, 13 metre kubbeli ve beyaz renkteki Hadija Camisi’nin açılış töreni sırasında polis caddede barikat kurdu. Açılış törenine Ahmediye Müslüman topluluğu katılırken, birkaç bina ileride kendilerine ‘’Biz Pankow’uz’’ diyen yaklaşık 300 kişilik bir grup caminin açılışını protesto etti. Ahmediye topluluğunun bir üyesi olan Fazlur Rahman Enver, ‘’Bu çok özel. Başşehirde bulunuyor ve (eski) Doğu Almanya’da ilk kez açılan bir cami’’ dedi. Berlin’in Türklerin çoğunlukta yaşadığı batı kesiminde, çoğu eski depolarda veya binaların içinde yaklaşık 70 cami bulunuyor. Ahmediye topluluğu Kur’ân’a ve Hz. Peygambere inanıyor ancak topluluğun kurucusu ve 1835 Hindistan doğumlu Mirza Gulam Ahmed’i mesih olarak kabul ediyor.
|
18.10.2008
|
|
|
Ege Üniversitesi leylek yuvası yapıyor |
Ege Üniversitesi (EÜ), “Elektrik çarpmasın, leylekler yanmasın” sloganıyla başlattığı projede, Balıkesir’in Sındırgı ilçesindeki leylekler için kaymakamlık ve belediye başkanlığı işbirliğiyle yeni yuvalar yapıyor.
EÜ Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Sıkı, bu çevre projesiyle leylek yavrularının göz göre göre yanmayacağını, kısa devre sebebiyle maddî zarara yol açan trafo patlamalarının ve elektrikli ev aletlerinin yanmasının da önüne geçileceğini kaydetti. Prof. Dr. Sıkı, “Sulak alanların kurutulması, bilinçsiz ziraî mücadele ilâçlarının kullanımı ve yüksek gerilim hatları sebebiyle soyu günden güne azalan leyleklerin korunması için Sındırgı’da, elektrik direkleri üzerindeki yuvalarının yerine, metal platform şeklindeki yuvalar takılmaya başlanmıştır” dedi. İlçe merkezi ve 13 köydeki elektrik direkleri üzerinde bulunan 19 yuvadan altısının yerine yenilerinin yerleştirildiğini açıklayan Sıkı, “Elektrik direklerindeki eski yuvalar, kablolara kısa devre yaptırarak trafoların patlamasına, yangın çıkması sonucu yuva ve uçamayan yavruların yanmasına ve o anda devrede olan elektrikli aletlerin bozulmasına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
|
18.10.2008
|
|
|
Uzay biftek ve sıcak metal gibi kokuyor |
Amerİkan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), astronotların uzayın biftek ve sıcak metal gibi koktuğunu anlatmaları üzerine, Dünya’da bu kokuyu oluşturmak için bir kimyager tuttu.
İngiliz parfüm firması Omega Ingredients’tan Steven Pearce adlı kimyagerle anlaşan NASA, astronotları eğitmek için aynı kokunun üretilmesini istedi. Uzayın nasıl koktuğuna dair biraz bilgileri bulunduğunu söyleyen İngiliz kimyager de, boşluğa çıkıp uzay istasyonuna dönen ve özel giysilerini, başlıklarını çıkaran astronotların anlatımına göre, hepsinin çok özel kokular hissettiklerini belirtti. Pearce, “Pek çoğu uzayın kızarmış biftek ve sıcak metal, hatta bir tanesi motosiklet kaynağı gibi koktuğunu söyledi” dedi. Pearce’ın bir sanat enstalasyonu için Mir Uzay İstasyonunun kokusunu oluşturacağını öğrenen NASA yetkilileri, İngiliz kimyagerden, bir astronot eğitim programı için uzayın kokusunu yeniden oluşturmasını istediler. “Kızarmış biftek kokusunu ürettik, ama sıcak metal zor iş” diyen Steven Pearce, bunun molekülün yüksek enerjili titreşiminden kaynaklandığını düşündüklerini ve bu kokuyu da ekleyeceklerini söyledi.
|
18.10.2008
|
|
|
Sigara külü ile ayakkabı tamiri |
Ordu’nun Kumru ilçesinde bir ayakkabı tamircisi, sigara külü ve karbonat ile ayakkabı tamiri yapıyor.
Kumru’da ayakkabı tamiri işiyle uğraşan Kadir Erecek, sigara külü ve karbonat ile ayakkabı tamiratı yapıyor. Yaptığı işleme güvenen Erecek, “Yaptığım tamirat açılırsa iki çift yeni ayakkabı veririm” diyor. Kumru’da yaklaşık 20 yıldır ayakkabı tamirat ve satışı yapan Kadir Erecek, 5 yıl önce böyle bir çalışma içine girdiğini ve başarılı olduğunu söyledi.
|
18.10.2008
|
|
|
KALKINMA ÇABALARINDAN DA VAZGEÇEMEYİZ |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’3 şeyden ne ödün veririz ne de vazgeçeriz; bir tanesi terörle mücadele, onun gerekleri ne ise yapılacaktır, ikincisi kalkınmadır, onun gerekleri neyse o yapılacaktır, üçüncüsü demokratikleşmeye devamdır’’ dedi. Toptan, Türkiye’nin terörle mücadele, kalkınma ve demokratikleşmeyi beraber yürüttüğünü gösterdiğini belirterek, bundan sonra bunun gösterileceğini ve geleceğin çok daha iyi olacağını dile getirdi.
TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VARDIR
Köksal Toptan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un açıklamaları ile ilgili olarak da, “Askerimiz mücadele ediyor, polisimiz mücadele ediyor. O nedenle terörle mücadelede atılan adımların eksikliklerini dile getirmek gerekiyorsa, şartı ile arkasında durmak gerekir. Toplum olarak yapılan bir yanlış, görülen eksiklikler varsa bunu dile getirmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır. Bu söylenebilir. Bu yazılabilir. Türkiye’de aynı zamanda basın özgürlüğü de vardır. Onu da bilmek lâzım gelir” diye konuştu.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’3 şeyden ne ödün veririz ne de vazgeçeriz; bir tanesi terörle mücadele, onun gerekleri ne ise yapılacaktır, ikincisi kalkınmadır, onun gerekleri neyse o yapılacaktır, üçüncüsü demokratikleşmeye devamdır’’ dedi.
TBMM Başkanı Toptan, İnönü Üniversitesinin 2008-2009 akademik yılı açılışı için geldiği Malatya’da, Vali Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret etti. Bir gazetecinin ‘’Terör olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu cevaplayan TBMM Başkanı Köksal Toptan, şöyle konuştu:
‘’Türkiye’deki terör küresel terördür. Bu terörle mücadelede de bütün arkadaşlarımız, canla başla bir büyük mücadele vermektedirler. Burada kendimize haksızlık etmememiz lâzım. Terörün boyutunu iyi bilmemiz lâzım. Terörün dış destekli olduğunu bir gün olsun aklımızdan çıkarmamamız lâzım gelir. Çeşitli nedenlerle bu terör destek buluyor. Birtakım ülkelerin Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsızlıkları olabilir. Birtakım ülkelerin terör çemberiyle Türkiye’yi rahatsız etmesinden onlar rahatsızlık duymuyor olabilir. Bu nedenle maddî manevî desteğin yanında lojistik destek, moral destek sağlayan ülkeler bunu çok iyi bilmeliler ki terörün, küresel destekli terörün kimin kapısını ne zaman, nasıl çalacağı hiç belli olmaz.’’
Terörle mücadelede de küresel bir işbirliği gerektiğini belirten Toptan, şöyle devam etti:
‘’Küresel bir iş birliği olmadığı müddetçe dünya terörle uzunca bir süre mücadele etmek zorunda kalacaktır, diye düşünüyoruz. Bunları söylerken terörle mücadele konusunda başkalarının yardımına ihtiyaç hissettiğimizden değil. Biz kendi güvenlik güçlerimizle terörle mücadeleyi sürdürürken öbür taraftan terörün istismar ettiği konuları sosyal, ekonomik, siyasî konuları da mutlaka düşünerek ve ona göre de adımlar atarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Ama bütün bunları yaparken, Türkiye, kalkınma hamlesinden de vazgeçmeyecektir.’’
Bu yıl sonu itibariyle Türkiye’nin gayri safi millî hasıla büyüklüğünün 750 milyar dolar civarında olacağının ifade edildiğini aktaran Toptan, bunun çok önemli bir hedef olduğunu, 10 bin dolara yaklaşılması anlamına geldiğine dikkati çekti. Türkiye olarak bir taraftan ekonomi ile uğraşırken, öbür taraftan demokrasi ve özgürlük alanını da yine el birliği ile genişletmeye devam edeceğimizi söyleyen TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’3 şeyden ne ödün veririz ne de vazgeçeriz; bir tanesi terörle mücadele, onun gerekleri ne ise yapılacaktır, ikincisi kalkınmadır, onun gerekleri neyse o yapılacaktır, üçüncüsü demokratikleşmeye devamdır’’ dedi.
Toptan, Türkiye’nin terörle mücadele, kalkınma ve demokratikleşmeyi beraber yürüttüğünü gösterdiğini belirterek, bundan sonra bunun gösterileceğini ve geleceğin çok daha iyi olacağını dile getirdi.
|
18.10.2008
|
|
|
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DE VARDIR’’ |
Köksal Toptan, bir gazetecinin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, açıklamalarının tepki topladığını belirtmesi üzerine şunları söyledi: ‘’Tepki gösterenler var.
Tasvip edenler var. Terörle mücadele edenlerin mücadele gücünü zaafa uğratacak davranışlardan hepimizin kaçınması lâzım. Askerimiz mücadele ediyor, polisimiz mücadele ediyor. O nedenle terörle mücadelede atılan adımların eksikliklerini dile getirmek gerekiyorsa, şartı ile arkasında durmak gerekir. Toplum olarak yapılan bir yanlış, görülen eksiklikler varsa bunu dile getirmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır. Bu söylenebilir. Bu yazılabilir. Türkiye’de aynı zamanda basın özgürlüğü de vardır. Onu da bilmek lâzım gelir. Ama basın özgürlüğü hakkını kullanırken terörle mücadelede zafiyet yaratabilecek söz ve davranışlara da hepimizin dikkat etmesi lâzım.’’
|
18.10.2008
|
|
|
Medyaya kızdı, Başbuğ’u savundu |
Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un açıklamalarına destek vermesinin ardından, Taraf'ın “Paşasının Başbakanı” şeklinde manşet atmasına tepki gösterdi. Erdoğan, “Siz kimin medyasısınız" diye sordu.
Erdoğan: Milletin Başbakanıyız
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Birileri bizleri tahrik etmeye çalışıyor. Birileri kalkıp şahsıma yönelik ‘Genelkurmay’ın Başbakanı’ gibi yakışıksız, çirkin ifadeler ortaya koyuyor. Ama biz şu kurumun, bu kurumun değil, tekilci bir yaklaşımla değil Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı, milletin Başbakanıyız’’ dedi.
Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin geleceğinin çok aydınlık olduğuna bütün samimiyetiyle inandığını söyledi. Terörün esas amacının ‘’bütün gayrimeşru araçları kullanarak moral tahribat meydana getirmek’’ olduğunu belirten Erdoğan, ‘’Terörün amacı propaganda olduğuna göre siyasetçiler, güvenlik güçleri ve medyanın, topluma karşı sorumluluğu olan herkesin yapabileceği şeyler bulunduğunu’’ söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
‘’Şimdi bakıyorsunuz ki herkesin yapması gereken şeylerde ciddi bir aksama var. Bunlar söylendiği zaman rahatsız olanlar var. Şu anda hükümetimiz, Silahlı Kuvvetlerimizle birlikte yoğun bir çalışma içinde Terör uzmanı adı altında birileri çıkıp televizyonlardan ahkam kesiyor. Bakıyorsunuz ki emekli askerlerden bazıları çıkıp ahkam kesiyor. Bilerek, bilmeyerek... Bu kadar mahirdin de niçin bu işin kökünü o zaman kazıyamadın? ‘Bu işi yapardık, kökünü kazırdık’... Hayır. Terörün dünyada kökünü kazıyan hiçbir ülke yok.
Birileri bizleri tahrik etmeye çalışıyor. Birileri kalkıp şahsıma yönelik ‘Genelkurmay’ın Başbakanı’ gibi yakışıksız, çirkin ifadeler ortaya koyuyor. Biz bir devletiz. Ama biz, şu kurumun bu kurumun değil, tekilci bir yaklaşımla değil, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı, milletin Başbakanıyız. Bunu böyle bilin. Bu tür yaklaşımı gösteren medyaya da sesleniyorum. Kusura bakmayın siz kimin medyasısınız? Bunu da sormak bizim hakkımızdır.
Hatalar üzerinden kalkıp da şu anda Silahlı Kuvvetler camiasını, erinden erbaşından komuta kademesine kadar oradaki moralin, motivasyonun yüksek olması gereken bir dönemde kalkıp da bu şekilde yaklaşımların, bu şekildeki bir basın anlayışının izah edilebilecek bir yanı yoktur. Basın kendi içinde kurumsal milliyetçiliğini yapıyor olabilir, kusura bakmayın ben de bunu kabul etmiyorum. Basın özgürdür o ayrı mesele, söyleyebilir ama bu meselede ortak akıl yürütülmesi lazım, ortak akla hizmet etmek gerekiyor, bu tür başlıklar tirajınıza hizmet etmez, tirajınızı yükseltmez. Eğer ‘ben bunlarla tiraj alacağım’ diyorsanız yükselmez. Bu iş de yürümez. Sadece bizim de Silahlı Kuvvetlerimizin de işini zorlaştırırsınız. Ama biz mücadelemize kararlı şekilde devam ediyoruz, edeceğiz. Silahlı Kuvvetlerimiz, Emniyetimiz bizimle omuz omuza, milletimizle birlikte bu yolda kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Ve bunu demokrasi için de yapıyoruz.’’
|
18.10.2008
|
|
|
Görüntüler sahte, istihbarat zaafı yok |
Genelkurmay Başkanlığı, Taraf gazetesinde yayınlanan görüntülerin Aktütün’e 20 kilometre uzaklıktaki Keritepe’ye ait olduğunu ileri süren bir açıklama yaparak, herhangi bir istihbarat zafiyeti olmadığını belirtti.
Genelkurmay:Görüntüler sahte
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, 14 Ekim'de bir gazetede yer alan görüntülerden birinin Bayraktepe’ye 125 kilometre uzaklıktaki Kandil Dağı bölgesine, Aktütün’ün 1 kilometre yakınında olduğu belirtilen diğer iki görüntünün ise bu bölgeye yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Keritepe’ye ait olduğunu bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Tuğgeneral Gürak, bir gazetede yer alan görüntülere ilişkin soru üzerine, Hava Kuvvetlerinin, Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’na yönelik saldırının olduğu gün saat 16.58’den itibaren tesbit edilen hedefleri tam isabetle vurduğuna ve 14.45’te de helikopterlerin, hedefi atış altına aldığına ilişkin görüntüleri basın mensuplarına gösterdi. Bir gazetede, 14 Ekimde yer alan görüntülerden birinin 125 kilometre uzaklıktaki Kandil Dağı bölgesine, Aktütün’ün 1 kilometre yakınında olduğu belirtilen diğer iki görüntünün ise bu bölgeye yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Keritepe’ye ait olduğunu belirterek, bunun, görüntüler üzerindeki koordinatlardan da çok kolay bir şekilde anlaşıldığını söyledi.
Tuğgeneral Gürak, konuyla ilgili ellerinde çok detaylı bilgiler bulunduğunu, inceleme tamamlandıktan sonra bunları açıklayacaklarını kaydetti. Tuğgeneral Gürak, Şırnak’ın Cudi Dağı’nın doğusunda Besta bölgesinde 14 Ekim 2008 Salı günü sızma girişiminde bulunan iki ayrı terörist gruba düzenlenen operasyonun ardından elde edilen dinleme dokümanından, teröristlerin 35 zayiat verdiklerinin belirlendiğini belirterek, zayiatların bir bölümünü bölgeye gömdüklerinin, bir bölümünü ise yanlarında götürdüklerinin, hatta yaralı bir teröristin infaz edildiğinin anlaşıldığını bildirdi.
|
18.10.2008
|
|
|
Askerimizin moralini bozmayalım |
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Taraf gazetesinde yayınlanan iddialar ve Orgeneral Başbuğ’un açıklamalarıyla ilgili olarak, “Onların moralini bozucu ve maneviyatlarını kırıcı yorum ve ifadelerden özellikle şu dö-nemde kaçınmalıyız” dedi.
Şahin: Askerimizin moralini bozmayalım
Şahin, Akfırat’taki Okan Üniversitesinin 2008-2009 akademik yıl açılış törenine katıldı. Tören öncesi yerleşke içerisindeki Filiz-Ömer Fesli Yurt Binası’nın açılışını yapan Şahin, bir gazetecinin, ‘’Aktütün saldırılarının ardından bir gazetede yer alan haberler üzerine Genelkurmay Başkanı ve Başbakan’ın yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusu üzerine şunları söyledi:
‘’Genelkurmay Başkanı veya Başbakan’ın herhangi bir konuyla ilgili yaptığı konuşmalarını değerlendirmek bana düşmez. Onlar Türkiye’de yaşanan ve gelişen olaylarla ilgili düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmışlardır. Ben bir yorumcu değilim, dolayısıyla yapılan konuşmalarla ilgili yorum yapamam.’’
Bakan Şahin, Türkiye’nin terörle mücadelede çok kayıplar verdiğini, bölücü terör örgütünün dış destekli olduğunu vurgulayarak, hem dışarıda, hem içeride Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını istemeyenlerin bulunduğunu kaydetti. Mehmet Ali Şahin, sözlerine şöyle devam etti: “Ama şu herkesçe bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür. Kurumlarıyla, güvenlik güçleri ile güçlüdür. Bu belayı eninde sonunda defedecektir. Bu bakımdan canıyla, kanıyla terörle 25 yıla yaklaşan bir süreç içinde mücadele eden güvenlik güçlerimize destek vermeliyiz. Onların moralini bozucu, maneviyatlarını kırıcı söz ve yorumlardan özellikle şu dönemde kaçınmaya özen göstermeliyiz. O bakımdan, yapılan açıklama ve değerlendirmelerin bu bağlamda yapıldığını düşünüyorum.’’ İstanbul / aa
|
18.10.2008
|
|
|
Hikmet Fidan dâvâsında 2 sanığa müebbet hapis |
KapatIlan HADEP’in eski Genel Başkan Yardımcısı Hikmet Fidan’ın öldürülmesiyle ilgili dâvâda yargılanan iki sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan karar duruşmasında, tutuklu sanıklar Fırat Karahan ve Veysi Akgönül hazır bulunurken, tutuksuz sanıklar Mustafa Kemal Ok ile Mehmet Zeki Peker katılmadı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Fırat Karahan ve Veysi Akgönül’ün, “Tasarlayarak adam öldürme” ve “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına oy birliğiyle karar verdi. Mahkeme daha sonra, sanıkların duruşmalardaki iyi hallerini göz önünde bulundurarak, cezalarını müebbet hapis cezasına çevirdi. Öte yandan, mahkeme tutuksuz yargılanan sanıklardan Mustafa Kemal Ok’a, terör örgütü PKK’dan ayrılan sözde üst düzey yöneticilerin kurduğu terör örgütüne üyelikten 6 yıl 3 ay hapis cezası verirken, diğer tutuksuz sanık Mehmet Zeki Peker’in ise beraatine karar verdi.
|
18.10.2008
|
|
|
HIZ ARTARSA ÖLÜMLER DE ARTAR |
Kara Yolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı İhsan Memiş, trafik kazalarında ölümlerin yüzde 50’sinin hız kaynaklı olduğunu belirterek, seyir hızının arttırılması yönündeki girişimlerin ‘’daha çok cenaze ve göz yaşı’’ anlamına geleceğini öne sürdü.
Memiş, AKP Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan ve arkadaşları tarafından hazırlanarak TBMM’ye sunulan bölünmüş ve otoyollarda hız limitlerinin arttırılmasını öngören kanun teklifine tepki gösterdi. Kanun teklifi ile bölünmüş yollarda hız limitlerinin 120, otoyollarda ise 135 kilometre olarak uygulanmasının talep edildiğini hatırlatan Memiş, bunun gerçekleşmesi halinde ‘’trafik terörü’’nün artıracağını iddia etti. Türkiye’de 2007 yılı sonu itibariyle yaklaşık 10 bin kişinin trafikte öldüğünü bildiren Memiş, ‘’Ölümlerin yüzde 50’si hız kaynaklı’’ dedi. İhsan Memiş, 1998-2007 tarihlerinde 35 bin 381 kişinin hızdan, 789 bin 968 kişinin de alkolden sürücü belgelerine el konulduğunu ifade ederek, 2008’in 8 aylık döneminde hız sebebiyle 2 bin 378 kişi hakkında işlem gerçekleştirildiğini, ayrıca bu dönemdeki 563 bin 322 kazanın 324 bin 240’ının otomobiller tarafından yapıldığını kaydetti.
Memiş, “Yılda yaklaşık 10 bin kişinin öldüğü ve bunun sorumluluğunu da hep vatandaşa yüklediğimiz ülkemizde, hız limiti arttırımı daha çok cenaze ve gözyaşıdır. Bunun yerine 90 kilometre hızdan 100 kilometre hıza kontrollü olarak çıkılması zaman sürecinde çok daha uygundur” şeklinde konuştu.
KANUN TEKLİFİ
l Teklife göre, hız limiti iki yönlü kara yolları için 90, bölünmüş yollar için 120, otoyollar için de 135 kilometre olacak.
l Ulaştırma Bakanlığı ve Kara Yolları Genel Müdürlüğü personeli ile il belediye görevlileri de trafik cezası düzenleyebilecek.
l Arıza şeridinin nasıl kullanılacağının da tanımlandığı kanun teklifi, ihtiyaç olmadığı halde kullananlara 50 YTL para cezası verilmesini öngörüyor.
|
18.10.2008
|
|
|
7 milyon dolar boşa yanıyor |
Türkİye’de enerji ihtiyacının nüfus artışına ve sanayideki gelişmelere paralel olarak gün geçtikçe artmasına rağmen sadece yalıtımı olmayan binalar yüzünden yılda 7 milyar doların boşa harcandığı bildirildi.
XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Topçu, Ocak 2008’den beri doğal gaza ve elektriğe gelen zamların, aile bütçeleri ve işletme giderlerini çok zorladığını söyledi. Bu durumun, ısıtma ve soğutma giderlerinde yüzde 60’lara varan tasarruf sağlayan ısı yalıtımının önemi bir kez daha ortaya çıkardığını ifade eden Topçu, ancak mevcut uygulamalara bakıldığında Türkiye’nin ısı yalıtımı konusunda hâlâ çok geride kaldığının görüldüğünü ve yalıtımı olmayan binalar yüzünden yılda 7 milyar doların havaya savrulduğunu vurguladı.
|
18.10.2008
|
|
|
İstanbul’da tarihî buluşma |
9 Balkan ülkesinin baş müftüleri (Diyanet İşleri Başkanı) İstanbul’daki uluslararası Balkan Sempozyumu’nda problemlerini tartışıyor.
Bugün başlayacak olan sempozyumda baklanlar masaya yatırılacak. Bosna-Hersek, Sırbistan, Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan ve Batı Trakya baş müftüleri ilk kez İstanbul’da bir araya geliyor. Sempozyumun ilk günkü oturumuna Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez başkanlık yapacak. Balkan ülkelerinde başmüftülük yapan din adamları, son asırda soykırıma, zulme ve göçe maruz kalan Müslüman nüfusun yaşadıklarını, varlıklarını ve kimliklerini koruma mücadelelerine ilişkin bilgi verecekler.
|
18.10.2008
|
|
|
“Ahilik sadece esnaf birliği değildir” |
Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, ahilik kültürünün sadece esnaf birliği olmadığını, Türk toplumunun temel değerlerinden biri olduğunu söyledi.
Çelikus, Ahilik Haftasının 26 ilde coşkuyla kutlandığını belirterek, bunun, kültürel olduğu gibi sosyal ve ekonomik boyutunun da bulunduğunu söyledi. Ahiliğin sadece esnaf birliği değil, toplumun 700 yıldır yaşamış temel değerlerinden biri olduğunu ifade eden Çelikus, ahiliğin temel değerlerinden olan üretimin, paylaşımın, sevgi ve kardeşliğin önemine dikkati çekti. Üretilenin paylaşılmasının, en az üretmek kadar değerli olduğunu belirten Çelikus, dünyanın global bir kriz ile karşı karşıya olduğunu, bunun da temelinde üretilenin paylaşılamamasının yattığını ifade etti.
|
18.10.2008
|
|
|
Çete içinde çete |
BİR suç örgütüne yönelik operasyon başlatan Bursa İl Jandarma Komutanlığı, ikinci bir çeteye ulaştı.
Operasyon kapsamında aralarında Bölge Trafik İstasyonu’nda görevli 2 komiser, 2 icra müdürü bir polis memuru ve bir astsubayın da yer aldığı 16 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında polis memuru ifadesinin ardından serbest bırakılırken, diğer 14 zanlı adliyeye sevk edildi.
|
18.10.2008
|
|
|
Petrol geriliyor, pompaya yansımıyor |
Küresel kriz sebebiyle petrol fiyatları uluslar arası piyasalarda 70 dolar seviyesine geriledi.
Ham petrolün varil fiyatı gerilemesine rağmen benzin ve motorin fiyatlarında aşağı yönlü seyrin sınırlı kalması düşündürüyor. Petrol fiyatları, son 13 ayın en düşük seviyesine geriledi. Temmuz ortasında 147 dolarla rekor kıran fiyatlarda düşüş hızlandı. Küresel krizin petrol talebini etkileyeceği beklentisiyle ABD ham petrolü son bir yılın en düşük seviyesi olan 73, Brent petrolü 69 dolara geriledi. Temmuzdaki rekordan bu yana fiyatlardaki düşüş yüzde 40’ı geçti.
|
18.10.2008
|
|
|
Silivri Ergenekon’a hazırlanıyor |
‘’ERGENEKON’’ davasının ekleriyle birlikte 450 klasörden oluşan iddianamesi, davanın görüleceği Silivri’deki adliyeye gönderildi.
Davanın, 20 Ekim pazartesi günü başlayacak olması sebebiyle Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde oluşturulan özel bir bölümde tutulan ve yaklaşık 450 klasörden oluşan dava dosyasının, duruşmaların yapılacağı Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyeye gönderilmesi kararlaştırıldı. Dosya ‘’özel harekat’’ polislerinin yoğun güvenlik önlemleri altında Beşiktaş’taki adliye bahçesine çıkartılarak, Adalet Bakanlığına bağlı bir kamyonetle Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyeye gönderildi. Kamyonetin de bulunduğu 4 araçlık konvoyda ‘’özel harekat’’ polisleri de yer aldı.
BELEDİYE ÇALIŞMALARINI
HIZLANDIRDI
Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan, yaptığı açıklamada, 20 Ekim’de yapılacak Ergenekon davasının ilk duruşmasına ilginin yoğun olacağı düşüncesiyle belediye olarak cezaevi çevresinde bazı hazırlıklar yaptıklarını bildirdi. Turan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte başlatılan cezaevi çevresinde bozuk olan 5 kilometre uzunluğunda, 7 metre genişliğindeki çift yönlü yolun altyapı ve asfaltlama çalışmalarının tamamlandığını kaydetti. Cezaevi çevresindeki yol iyileştirme, tretuvar ve asfalt kırığı çalışmalarının ise devam ettiğini, çalışmaların Ergenekon Davası başlamadan tamamlanacağını ifade eden Turan, yol iyileştirme çalışmalarının 1,5 milyon YTL’ye mal olduğunu söyledi. Hüseyin Turan, Ergenekon davasını takip etmek için çok sayıda kişinin ilçeye gelmesini beklediklerini belirterek, ‘’Cezaevi içerisinde çok geniş otopark bulunuyor. Ancak araçların içeri alınmaması durumunda cezaevi dışındaki alanlarda araçların park etmeleri için basit düzenlemeler yapılıyor’’ dedi.
Dava süresince belediye tarafından cezaevi çevresinde ihtiyaç olması durumunda prefabrike tuvaletlerin kurulacağını kaydeden Turan, kurulacak stantlarda da basın mensuplarına su, sıcak içecek ve sandviç ikram edileceğini bildirdi.
Turan, havanın yağmurlu olması durumunda ise basın mensuplarının yağmurdan ve soğuk havadan korunmaları amacıyla cezaevi otoparkına platform kurulacağını söyledi.
Bu arada, Ergenekon davasını takip etmek isteyen kişilerin ulaşım konusunda sorun yaşamamaları için Silivri terminalinden cezaevine saat 07.00’den 22.00’ye kadar servis minibüs ve otobüsleri konulacağı, seferlerin karşılıklı olarak her 10 dakikada bir gerçekleştirileceği öğrenildi.
BAKAN ŞAHİN: DURUŞMA SALONUNU
GENİŞLETTİK
Öte yandan Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Ergenekon’’ davasını takip edip etmeyeceğine ilişkin soruya karşılık, şöyle konuştu:
‘’Hayır, bu dava kamuoyunca da önemli bir dava olarak değerlendiriliyor. Adalet Bakanı olarak benim görevim, bağımsız yargı organlarımızın yargılama sürecini yaparlarken çok rahat ortamda çalışmalarını temin etmektir. Bu dava Silivri Ceza İnfaz Kurumunun içindeki duruşma salonunda yapılacak. Duruşma salonunu son 2 ay içinde yeniden gözden geçirerek genişlettik. Elektronik sistem kurduk. Benim Adalet Bakanı olarak dava ile ilgim bu kadardır. Bunun dışında yargılama tamamen bağımsız yargı organlarınca yapılacaktır.’’
|
18.10.2008
|
|
|
‘Tavsiyelere kulak verin’ |
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, devrin, devletin ve özel sektörün bir arada olma, önerilere kulak verme devri olduğunu belirterek, “Konuşanı susturma, ‘biz gerekeni yaparız’ diyerek tartışmaları bastırma, yatırım yapan, istihdam yaratan, elini taşın altına koyan, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama devri değildir” dedi.
TÜSİAD’ın yılın ikinci YİK toplantısının açılışında konuşan Yalçındağ, küresel krize karşı önlem alınırken otoritelerin en çok zorlandığı noktanın, topluma ve piyasalara güven vermek olduğunu hep birlikte izlediklerini ifade ederek, toplumda güvenin böyle zor dönemleri aşmak için en önemli unsur olduğunu söyledi. Türkiye’de ise güven duygusunu artıracak olanın, küresel krizin boyutları ve Türkiye’nin riskleriyle ilgili ciddi bir farkındalık içinde olunduğunun gösterilmesi olduğunu dile getiren Yalçındağ, şöyle devam etti:
“Hangi durumda ne yapılacağına ilişkin geniş bir istişare ve ayrıntılı bir ön hazırlık içinde olunduğunu ortaya koyabilmektir. Devir, devletin özel sektörün bir arada olma devridir. Önerilere kulak verme devridir. Konuşanı susturma, ‘biz gerekeni yaparız’ diyerek tartışmaları bastırma, yatırım yapan, istihdam yaratan, elini taşın altına koyan, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama devri değildir. Evet, Türkiye’de görünen bir yangın yok, ama yön değiştiren ve kuvvetini artıran bir rüzgarın tehdidi altındayız.”
AB SÜRECİ GELİŞME AÇISINDAN MİHENK
TAŞI
Avrupa Birliği ve IMF konularının güvenilir ekonomi algılaması oluşturma açısından önemli destek noktaları olduğunu ifade eden Yalçındağ, tıpkı IMF konusunda olduğu gibi, reformlar ve Avrupa Birliği konusundaki gecikmelerin de ülkeye bir faturasının olacağını bildirdi.
TÜSİAD Başkanı, AB’nin küresel plandaki etkinliği, bütünlüğü ve güvenliği açısından Türkiye’nin vazgeçilmez bir unsur olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını, kendileri açısından ise AB sürecinin gelişme ve refah artışı açısından bir mihenk taşı olmaya devam etmekte olduğunu belirtti. Yalçındağ, şöyle dedi:
“Atılması gereken adımların basit olduğunu düşünmüyoruz. Aksine, mevcut ve potansiyel hiçbir gücü boşa harcamadan, biraz önce de söylediğimiz gibi devlet, özel sektör ve sivil toplumun işbirliğiyle, tam bir mutabakat ve seferberlik içinde atılacak çok zorlu adımlarla karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyiz. Böyle bir ulusal birlik havasının yaratılması ise ancak sağlıklı bir siyasal ortam ve siyasal istikrar içinde mümkündür. TÜSİAD olarak siyasal istikrar kavramından ne anlıyoruz? Çatışma ve kutuplaşmaların olmadığı; ulusal politikalarda toplumsal uzlaşmanın tesis edildiği, refahın istikrarlı olarak arttığı, bireysel ve bölgesel gelir dengesizliklerinin asgariye indirildiği bir ekonomik ve siyasi ortamı anlıyoruz; Siyasal denetim, eleştiri, öz eleştiri, muhalefet, basın özgülüğü gibi kavramların korunup kollandığı ve yüceltildiği; Standartları sürekli yükselen bir demokrasinin ve seviyeli siyasal rekabet anlayışının egemen olduğu; Bir ortamı anlıyoruz. Böyle anlamaya da devam edeceğiz.
Demokrasi kültürünü içine sindirememeyi, ‘herkes benim çizgime gelsin’ düşüncesini, ülkeyi yolundan saptıran sun'î gündem konuları ortaya atarak siyasetin ve bürokrasinin ulusal hedeflere kilitlenmesine engel olmayı siyasal istikrar anlayışıyla bağdaştıramıyoruz.
Her yapıya bulaşması mümkün olan yolsuzlukları, itibarın ve güvenin düşmanı olarak görüp üstüne gitmek yerine, bu konudaki her türlü uyarı ve eleştiriyi siyasal karşıtlık olarak algılamayı da siyasal istikrarı pekiştirmekten uzak bir tutum olarak görüyoruz.’’
|
18.10.2008
|
|
|
Erdil: Dışa bağımlı ekonomiyle krizden kurtulunmaz |
DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, ‘’Kayda değer bir önlem geliştirmeyen Türkiye, aşırı kırılgan ve dışa bağımlı ekonomisi ile krizden kurtulamaz’’ dedi.
Erdil, yaptığı yazılı açıklamada, ABD’de ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan finansal krizin likiditenin yanı sıra, ekonomik büyümeyi de fazlasıyla etkileyeceğini savundu. Türkiye’nin, hem sermayeye hem de büyümeye ihtiyacı olduğunu kaydeden Erdil, ‘’Dolayısıyla iki türlü de etkileneceğiz’’ görüşünü ileri sürdü. Özel sektörün öz sermayesi yeterince oluşmadığından, finans piyasalarından gereksinim duyduğu kaynakları elde etmesinin giderek zorlaşıp, daha yüksek maliyetlere katlanması gerekeceğini ifade eden Erdil, açıklamasında, ‘’Kayda değer bir önlem geliştirmeyen Türkiye, aşırı kırılgan ve dışa bağımlı ekonomisi ile krizden kurtulamaz’’ ifadesine yer verdi.
|
18.10.2008
|
|
|
Tarihî İpekyolu tekrar canlandıracak |
TARİHÎ İpekyolu güzergâhında bulunan ülkeler arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi ve bölge işadamları arasında yeni işbirlikleri kurulmasına yönelik etkinliklerin planlanması amacıyla Trabzon’da düzenlenen 1. İpekyolu İşadamları Zirvesi’nde dünya ekonomisinin Asya bölgelerine kaydığına dikkat çekilerek, dünyayı sarsan ekonomik krizin Türkiye için bir fırsat olabileceği vurgulandı.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, “Dünya ekonomik kriz içinde biz ise Trabzon’da ticaretimizi artırmanın peşindeyiz. Ortak hareket kabiliyetimizi artırabilmemiz halinde bu fırtınayı en az hasarla atlatma ve hatta tehditleri fırsata çevirme şansına sahibiz. Bunun için gerekli altyapımız var. İşte bir örnek İpekyolu. Tarihi İpekyolu’nu Çin’den başlayarak ticari olarak kullanmak artık mümkün” dedi. Zirve ile eşzamanlı olarak Karadeniz Tarım ve Gıda Fuarı’nın da açılışı gerçekleştirildi. Türkiye’nin aynı zamanda en fazla tarım ve gıda ihracatı yaptığı bu bölgelerden çok sayıda alım heyetinin geldiği Fuarın, bölge ülkeleri arasında ticaretin geliştirilmesi açısından önemli bir fırsat yaratması bekleniyor. Karadeniz ve Hazar Havzasında bulunan ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen 1. İpekyolu İşadamları Zirvesi’ne İpek Yolu güzergâhı ve komşu bölgelerde yer alan 19 ülkeden 225’in üzerinde devlet yetkilisi ve işadamının yanı sıra, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, DEİK Başkanı Rona Yırcalı gibi iş dünyasından önemli isimler katıldı.
|
18.10.2008
|
|
|
Kapatma dâvâsında gerekçeli karar hazır |
ANAYASA Mahkemesi heyetinin, AKP’nin kapatılması talebiyle açılan davada, karar okumayı tamamladığı, imzalarla karşı oyların eklenmesinden sonra, gerekçenin önümüzdeki hafta içinde Resmî Gazete’ye gönderileceği bildirildi.
Alınan bilgiye göre, AKP hakkındaki kapatma davasının gerekçesi ile üniversitelerde başörtüsünün serbest olmasına imkan sağlayan Anayasa değişikliğine ilişkin kararın gerekçesini birlikte hazırlayan Yüksek Mahkeme heyeti iki kararı da okumayı tamamladı. Kararlara imzalar ve karşı oyların eklenmesinin ardından, gerekçelerin önümüzdeki hafta içinde Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere gönderileceği öğrenildi.
|
18.10.2008
|
|
|
Türkiye’nin en büyük yanık ve tedavi merkezi açılıyor |
DİCLE Üniversitesi (DÜ) bünyesinde oluşturulan Türkiye’nin en büyük Yanık Tedavi Merkezinin 20 Ekimde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağı bildirildi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr Aytekin Sır, yaptığı açıklamada, daha önceki merkezlerinde 12 olan yanık tedavi yatağının yetersizliği sebebiyle hastaları Adana ve Gaziantep’teki merkezlere göndermek zorunda kaldıklarını söyledi. Bölgede yanık vak'alarının oldukça fazla olduğunu, kışın özellikle çocukların üzerlerine kaynar su dökülmesi sonucu yandığını bildiren Sır, bu sebeple yeni merkez oluşturulmayı kararlaştırdıklarını kaydetti.
Sır, Türkiye’de yanığın en çok olduğu bölgenin Güneydoğu Anadolu olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
‘’Biz bu ihtiyaç nedeniyle yanık tedavi merkezi açtık. Ancak merkez yeterli değil. Yanığın yoğun bakımı da önemli. Burada enfeksiyonların azaltılabilmesi için özel bir sistem kurduk. Laminar Air Flow olarak tanımlanan sistem sayesinde enfeksiyon oranı 80’lerden yüzde 5’lere kadar indiriliyor. Yoğun bakım veya ameliyathane şartlarındaki hastaların enfeksiyon kapma riskini en aza indiren sistem. Merkezde toplam 32 yatağımız var. Bu yanık merkezi için büyük bir rakamdır. 8 yatak yoğun bakım, 24 yatak da normal yanık vak'aları için ayrıldı.
Yanık merkezinin tek başına açılması yeterli olmadığı için tedaviyi destekleyici, merkezin üst katında, 2 ameliyathanesi bulunan Plâstik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniği de hizmete girecek. Bu merkezlerimize yoğun bir talebin olacağını düşünüyoruz. Merkez bölgeye olduğu kadar Türkiye’ye de hitap edebilecek nitelikte. Yapımı daha önce tamamlanan onkoloji binasının bir bölümü yanık tedavi merkezi olarak düzenlendi. Ayrıca merkezimizdeki hastaların enfeksiyon kapmamaları için hasta yakınlarının hastalarını görebilmeleri için görüntülü sistem oluşturdu.’’
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sır, iki merkezin de, programda herhangi bir değişiklik olmadığı takdirde, DÜ’nün 2008-2009 akademik yılına başlaması dolayısıyla Diyarbakır’a gelecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 20 Ekimde açılacağını sözlerine ekledi.
|
18.10.2008
|
|
|
Kıt kaynaklarına rağmen köylerine okul yaptılar |
OSMANİYE'NİN Kadirli ilçesinde bir köyün taşımalı eğitim kapsamındaki öğrencileri, ailelerinin desteğiyle yaptırılan 12 derslikle, başka okullara gitme çilesinden kurtuldu.
Alınan bilgiye göre, Kadirli ilçesine bağlı Koçlu köyünde 160 öğrenci, 2 derslikli ilköğretim okulunun ihtiyaca cevap vermemesi sebebiyle 30 kilometre uzaklıkta bulunan başka okullara taşımalı eğitim kapsamında gitmek zorunda kalıyordu. Öğrencilerin bu sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla köy muhtarı Bayram Ali Kadıoğlu’nun öncülüğünde ormancılıkla geçimini sağlayan köylüler, maddi gelirleri fazla olmaması, büyük bölümü geçim sıkıntısı çekmesine karşın imece usulüyle okul inşaatına başladı. Muhtar Kadıoğlu, geçen yıl mayıs ayında başlayan inşaat çalışmasında, devletten gelen yardımların yanı sıra köylülerin maddi desteği ile yaklaşık 800 bin YTL’ye 12 derslikli okul yaptırdıklarını söyledi.
Köylünün kazandığı gelirin yüzde 5’ini muhtarlık bütçesine aktardığını ifade eden Kadıoğlu, ‘’Vatandaşlar, maddî desteğin yanı sıra gece gündüz inşaat çalışmasında görev aldı. 2 yıl gibi kısa bir sürede de öğrencilerimizin eğitim öğretim alacağı okulumuz hazır oldu. 2 derslikli acınacak haldeki ilköğretim okulu yerine köylünün desteği sayesinde modern bir eğitim yuvasına kavuştuk. Öğrencilerimiz de taşımalı eğitim çilesinden kurtulmuş oldu. Şu an diğer köylerden gelen öğrencilerle birlikte yeni okulumuzda 380 öğrenci var’’ diye konuştu.
|
18.10.2008
|
|
|
Limon büyüklüğünde ceviz yetiştirdi |
KAYSERİ'DE emekli bir bando şefi, 5 yıl süren çabası sonucu limon büyüklüğünde ceviz yetiştirdi.
Kayseri Büyükşehir Belediye Bandosu’nda uzun süre bando şefi olarak çalışan ve emekli olduktan sonra satın aldığı bağda amatör olarak değişik cinslerde ceviz, dut, elma üretimi yapan Feyyaz Tanırlı, her biri limon iriliğinde olan dev cevizleri yetiştirmek için 5 yıl emek verdiğini ifade etti. Diktiği meyve fidanlarında değişik türlerden aşı denemesi yaptığını belirten Tanırlı, limon büyüklüğündeki cevizlerin görenleri şaşırttığını kaydederek şunları söyledi: ‘’Bahçemde değişik türlerden ceviz ağaçları var. Çok iri boyutlu ceviz yetiştirmek için 5 yıl uğraş verdim. Yaptığım denemeler sonunda limon büyüklüğünde ve içi tamamen dolu olan bir ceviz türü elde ettim. Bu cevize bu yıl Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanan kızım Gonca’nın adını verdim. Aşılama için 5 yıl uğraştığım ceviz ağacından bu yıl 25 adet limon büyüklüğünde ceviz elde ettim. Bendeki bu ceviz ağacından çok kişi, kendi ağaçlarına aşı yapmak istedi ama başarılı olamadı. Ceviz ağacına aşı yapmak çok zahmetli. Her biri normal bir cevizin 4 misli daha büyük olan cevizlerimden çok kişi tohumluk olarak satın almak istiyor ama elimdeki ceviz sayısı az olduğu için veremiyorum.’’ Tanırlı, bu yıl ilk ürünü aldığı cevizlerin tohum olarak dikildiğinde, aynı ürünü verip vermeyeceğini bilemediğini de belirtti.
|
18.10.2008
|
|
|
Gaziantep'te trafik kazası: 3 ölü, 4 yaralı |
GAZİANTEP'TE bir otomobil ile yolcu minibüsünün çarpıştığı kazada 3 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Hamdi Genç’in kullandığı 27 J 0284 plakalı otomobil, Gaziantep-Şanlıurfa E90 kara yolunun 50. kilometresinde, İbrahim Halil Dişbudak’ın kullandığı 21 HA 114 plâkalı minibüsle çarpıştı. Kazada, sürücü Hamdi Genç (43) ile otomobildeki Duran Yeşil Yaprak (45) ve minibüste bulunan Sefa Dişbudak (35) olay yerinde öldü. Kazada ağır yaralanan İbrahim Halil Dişbudak, Fikri Kaş, Şefak Abay ve Ayşe Pizot, Nizip Devlet Hastanesindeki müdahalenin ardından Gaziantep Devlet Hastanesine sevk edildiler.
|
18.10.2008
|
|
|
Bursa ile Filibe artık ‘kardeş şehir’ değil |
BURSA Büyükşehir Belediye Meclisi, sözde Ermeni soykırımına ilişkin olarak karar alan Bulgaristan’ın Filibe şehri ile Bursa arasında imzalanan “Kardeşşehir Anlaşması”nı iptal etti.
Meclis Başkanı Fahreddin Yıldırım’ın gözetiminde Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Meclis Salonu’nda yapılan toplantıda Protokol ve Dış İlişkiler Şube Müdürlüğü’nün, Bursa ve Filibe şehirleri arasında imzalanan Kardeşşehir Anlaşması’nın iptal edilmesi ile ilgili talebi görüşüldü. Büyükşehir Belediye Meclisi, Filibe Belediyesi’nin sözde Ermeni soykırımına ilişkin olarak karar alması sebebiyle, Bursa ile Filibe arasında 10 yıl önce imzalanan Kardeşşehir Antlaşması’nı oybirliği ile iptal etti.
|
18.10.2008
|
|
|
Ceyhan'da sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi |
ADANA'NIN Ceyhan ilçesinde, gece başlayan sağanak yağış sebebiyle bazı ev ve iş yerleri su altında kaldı.
Alınan bilgiye göre, yağış sebebiyle Mahir Alp Boydak Bulvarı, Sanayi Sitesi, 6 Ocak, Hürriyet ve Şahin Özbilen mahallelerinde bazı ev ve iş yerleri su baskınına uğradı. Yağış sebebiyle şehir içi trafikte de sıkıntılar yaşanırken, vatandaşlar, itfaiye ekiplerinin yardımıyla ev ve iş yerlerindeki suları tahliye etti. Ceyhan Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, ilçede metrekareye ortalama 25 kilo yağış düştüğünü bildirdi.
|
18.10.2008
|
|
|
Seferihisar’da 52 kaçak yakalandı |
İZMİR'İN Seferihisar ilçesinde, yasa dışı yollardan yurt dışına çıkmak isteyen 52 kaçak yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, Ukrayna bandıralı bir tekneyle yasa dışı yollardan Yunanistan’a gitmek isteyen 52 Burma uyruklu kaçak, Demirciler açıklarında Sahil Güvenlik ve Urla ilçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin ortaklaşa düzenlediği operasyonla yakalandı. Olayla ilgisi olduğu iddia edilen 2 Ukraynalı ile 3 Türk de gözaltına alındı. Seferihisar Sığacık Sahil Güvenlik Komutanlığında işlemleri yapılan kaçaklar, daha sonra Jandarma ekiplerine teslim edildi.
|
18.10.2008
|
|
|
Ayıları takip için bahçesine kamera sistemi kurdu |
GÜMÜŞHANE'NİN Torul ilçesinde oturan Nihat Bal (60), bahçesine, ayıları takip etmek için hareket algıladığında alarm veren, evdeki kumanda koluyla hareket ettirilebilen kamera sistemi kurdu.
İlçeye bağlı Harmancık Köyünde yaşayan Bal, son yıllarda avlanma yasağı sebebiyle sayıları oldukça artan ayıların bahçesine gelişlerini tespit etmek amacıyla, 300 derece dönebilen kamera sistemi kurduğunu söyledi. Bal, geliştirdiği sistemi şöyle anlattı: ‘’Kameranın hemen yanında hareket sensörü var. 15 metre çapına herhangi bir canlının yaklaşması halinde harekete geçiyor ve evimde bulunan alarmı çalıyor. Alarmı eve koymamın nedeni, alarm çaldığı zaman buraya gelen canlının sesi duyarak kaçmaması için. Alarm çaldığı zaman televizyonu açıyoruz ve gelen canlıyı oradan görme imkanı yakalıyoruz. Kumanda koluyla kamerayı hareket ettirerek, gelen canlının ne tarafta olduğunu ve hareketlerini takip edebiliyoruz. Aynı zamanda görüntüyü videoya kaydediyoruz.’’ Sistemi, bahçesindeki dut ağacına dadanan ayıyı görmek için kurduğunu belirten Bal, ‘’İlk önce alarm sistemi kurdum. Bahçeme iki kez gelen ayılar, alarm çalınca kaçtı. Sonra kamera sistemine geçtim. Ondan sonra ise ne hikmetse ayı bir kez olsun gelmedi. Buradaki amaç, ayılar bahçeye nereden giriyor, ne yapıyor, meyve ağaçlarına nasıl çıkıyor, sebzelerimizi nasıl yiyor onu görüp kayıt altına almak’’ diye konuştu. Kamera sistemi kurduktan sonra bahçesine sadece bir tilki ile bir kirpinin girdiğini ifade eden Bal, ‘’Amacım ayıyı vurmak değil. Onu kamerayla tespit etmek, ne yaptığı görmek. Bekliyorum, bakalım ne zaman gelecek’’ dedi.
|
18.10.2008
|
|
|
Çorum’da cadde ve sokaklar güneş enerjisiyle aydınlanacak |
ÇORUM Belediye Başkanı Turan Atlamaz, yaptığı açıklamada, bir firmanın şehirde cadde ve sokakların güneş enerjisiyle aydınlatılması yönünde teklifte bulunduğunu belirterek, belediye olarak teklifi değerlendirip uygun bulduklarını söyledi.
Güneş enerjisinin geleceğin enerjisi olması dolayısıyla teklifi kabul ettiklerini kaydeden Atlamaz, ‘’firma, güneş enerjisi panelleri bulunacak direklere reklam panoları da yerleştirecek. Bu sayede belediyeden bir ödenek çıkmayacak. Firma çeşitli örnek ürünleriyle Çorum’a gelecek. Bunlar arasından değerlendirme yapılarak karar verilecek’’ dedi. Sistemin ilk etapta Gazi, İnönü ve Bahabey caddelerinde kurulmasının planlandığını aktaran Atlamaz, şunları söyledi: ‘’Yeni bir sistem olduğu için firma Çorum’u uygulamalarında pilot il olarak seçti. Bizden sonra birçok ilde de bu sisteme geçileceğini düşünüyorum. Sistem hem görsel anlamda caddelere renk verecek, hem de enerji maliyetini aşağı çekecek.’’
|
18.10.2008
|
|
|
Türk kahvesi yerine tarhana |
OTELCİLİK yaptığı yıllarda ikram ettiği tarhana kahvesiyle tanınan, daha sonra kurduğu tesiste 25 yıldır yaptığı üretim nedeniyle ‘’Tarhana Baba’’ olarak anılan Mustafa Yeldanlı (70), Türk kahvesi adıyla bilinen kahvenin anavatanının Türkiye olmadığını öne sürerek, bunun yerine tarhanadan üretilen ‘’tar kahvenin’’ ikram edilmesini önerdi.
Mustafa Yeldanlı, besleyici değeri çok yüksek olan ve 18 ayrı hastalığa iyi geldiği belirtilen tarhananın, Türk gıda kültüründe önemli bir yeri bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Yüzlerce yıldır tüketilen, ancak bir o kadar da bilinmez olan tarhanayı hepimiz yemişizdir. Annelerimiz tarhanayı ihtiyacı kadar evlerinde üretmiştir. Ancak kimse marka yapmak için uğraşmamıştır. Ben 30 yıl önce otel işletirken müşterilerime kahve yerine tarhana ikram ederdim. Kahvenin 40 yıl hatırı var derler, ben de kahvenin 40 yıl hatırı varsa tarhananın 80 yıl hatırı var düşüncesiyle yola çıktım. Tarhana üretmeye başladım. En iyi ürünleri seçerek, yaklaşık 25 yıldır tarhana üretiyorum ve tüm dünyaya içirmek için çalışıyorum.’’
|
18.10.2008
|
|
|
|