Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Türkiye’de son yüz yılda yazarlara yönelik baskıların Türk kültürünü zenginleştirmediğini, aksine fakirleştirdiğini söyledi.
Pamuk, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı 60. Frankfurt Kitap Fuarı’nda yaptığı konuşmasında, “Son yüz yılda kitapları yasaklamak, yakmak, yazarları öldürmek, hapse atmak, onları vatan haini ilan edip sürgüne yollamak, basında hep bir ağızdan yazarları aşağılamak Türk kültürünü zenginleştirmedi, tam aksine fakirleştirdi. Devleten yazar ve kitap cezalandırma alışkanlığı hala devam ediyor. Benim gibi pek çok yazarı susturmak, sindirmek için kullanılan Türk Ceza Kanunu’nun 301 numaralı maddesi yüzünden, yüzlerce yazar ve gazeteci şu anda mahkemelerde yargılanıyor, mahkûm oluyor’’ dedi.
Pamuk, bu yıl yayımladığı roman için çalışırken, eski Türk filmlerini seyrettiğini ve eski şarkıları dinlediğini belirtirken, “Bu işi kolayca Youtube ile yapmıştım, ancak aynı şeyi şimdi yapamam. Çünkü Youtube ile birlikte yüzlerce yerli ve uluslararası web sitesine girmek siyasi nedenlerle Türkiye’de yaşayanlara yasak. Siyasi iktidar sahipleri tüm bu baskılardan memnun olabilirler, ancak biz yazarlar, yayıncılar, sanatçılar, Türkiye’nin kültürünü yaratan ve onu izleyen herkes, kültürümüzün, edebiyatımızın dünyaca tanınmasından bu baskıları anlamıyoruz” diye konuştu.
Sorunlara karşın Türkiye’deki yazarların hevesinin kırılmadığını, son 15 yılda Türk yayıncılığının şaşırtıcı bir hızla büyüdüğünü ifade eden Pamuk, günümüzde her zamankinden daha fazla kitap yayınlandığını, İstanbul kitapçılarının zenginliğinin de şehrin çok katmanlı, çok kültürlü tarihini temsil ettiğini kaydetti. “Biz Türkler, özellikle son yüz yılda dünyaca kötü tanınmaktan o kadar şikayet etmişizdir ki, bu düşünceyi ulusal kimliğimizin bir parçası yapmışızdır” diyen Pamuk, Batı’nın geliştirdiği eşitlik, kadın hakları, demokrasi ve düşünce özgürlüğü gibi idealleri “yabancı” bulmanın herhangi bir millî kimliğe uymayacağını sözlerine ekledi.
Frankfurt Kitap Fuarı’na ilk katıldığında heyecanlandığını, ancak “Burada Türk yazarlarını kim tanır?” şeklinde düşündüğünü anlatan Pamuk, “Ancak artık Türkiye’nin genç yazarları, içlerine dönüp kendilerini ilginç bir yazar yapacak iç seslerini buldukları vakit, ‘Kimse Türk bir yazarla ilgilenmez’ diye karamsarlığa kapılmayacaklar” dedi.
Frankfurt’a gelerek böyle bir duyguya düşmeyecek bir yazar olamayacağını savunan Pamuk, “Yalnız kitapların kalıcı, bizlerin geçici olduğunu hissettirdiği için değil, tüm kitapların, insanlığın tüm hafızasının, tüm seslerinin yanında bizim yerimizin ne kadar küçük olduğunu hissettirdiği için de Frankfurt’ta bulunmanın, tıpkı bir camide, bir kilisede, bir tapınakta bulunmak gibi insanı alçak gönüllülüğe davet eden bir yanı var” şeklinde konuştu.
‘’SAVAŞ VE TERÖR KÜTÜPHANE
VE YAZARLARI VURDU’’
Açılışta konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, geçen 60 yıl içinde dünyanın yaşadığı ekonomik, sosyal veya siyasi krizlerin kültür hayatını da doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkilediğini işaret ederek, bu etkinin kültürel çatışmalar ve kimlik bunalımlarına ve kültürel yozlaşmaya yol açtığını söyledi. ‘’Savaş, şiddet ve terör kütüphaneleri ve yazarları da vurmaktan geri kalmamıştır’’ diyen Gül, Saraybosna ve Bağdat’taki milli kütüphanelerin başına gelenlerin hâlâ hafızalarda yerini koruduğunu ifade etti. Gül, buralarda yüzlerce yıllık el yazmalarının yok edildiğini belirtti.
GÜL, YUNUS EMRE ORATORYOSUNU İZLEDİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Frankfurt Kitap Fuarı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) seslendirdiği Yunus Emre Oratoryosunu izledi.
Frankfurt Opera Binası’ndaki oratoryo öncesinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül onuruna opera binasında akşam yemeği verdi. Yemeğin ardından CSO tarafından, Yunus Emre Oratoryosu seslendirildi. Oratoryoyu Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve Frankfurt Belediye Başkanı Petra Roth’un yanı sıra bazı davetliler ve biletli Alman seyirciler izledi.
|