Perşembenin gelişi, Çarşambadan belliydi. Zar zor kazanılmış maçlarla gelen aldatıcı lig liderliğinden sonra çıktıkları İstanbul Belediye karşısında dökülen ve 1 puanı zor kurtaran Beşiktaş, ofsayttan attığı gol ile kazanılmış Metalist rövanşı için Ukrayna'ya da çekinerek gitmişti.
Sinyaller kötüydü, rakip dişliydi. Ama bu takım da Beşiktaş'dı. Avrupada adı olan Barcelona'yı, Chelsa'yı yenmiş bir takım. Pahalı futbolcuları, çok büyük taraftarı olan bir takım. Rakip kim olursa olsun koşan mücadele eden bir futbolu herkes gibi biz de bekliyorduk. Ama ne gezer. Gerek maç öncesi gerek maç sonrası açıklamalardan anlıyoruz ki futbolcular ve teknik heyet maçı kazanacaklarına hiç inanmamışlar.
Aslında daha maç başlar başlamaz motivasyon ve mücadele eksikliğinden hezimetin alametleri ortaya çıkmaya başlamıştı. Bayram rehaveti üstlerine çökmüş futbolcular, “Kadıköyde Final” hayal eden taraftarları endişelendirmeye başlamışken, önemli maçlarda göremediğimiz Rüştü’nün yerine oynayan Hakan 30 metreden gelen topu ağlarda görüyordu. Futbol bu, gol yenir. Ama bir taktiğiniz olur, bir stratejiniz olur, daha kaybedilmiş bir şey yokken, Beşiktaşlı futbolcular öyle bir oynuyor ki, zannedersiniz hepsi yeni bir takıma gelmiş futbolcuların ilk hazırlık maçına çıkmışlar. Ne anlaşma var aralarında, ne mücadele azmi. Bobo gayretsiz, Tello isteksiz, Cisse yetersiz, Holosko şaşkın, Delgado kayıp. Takım tanınmaz halde. Bekliyorsunuz ki “Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam” teknik adam gibi bir şeyler yapsın. Ama nafile. Açık kanaldan rezaleti seyreden herkes gibi o da korkulu gözlerle sadece seyrediyor.
2. Liverpool hezimeti gibi bir sonuçla maç bitmiş, herkes çok üzüntülü bir haldeyken çıkıyor televizyona ve bir hazırlık maçı yenilgisi rahatlığıyla “Dünya dönüyor” diyebiliyor Ertuğrul Sağlam. Yönetimin ve taraftarın bütün desteğine rağmen Beşiktaş takımının teknik direktörü olarak hiçbir başarı gösteremeyen Ertuğrul Sağlam (eğer takımda kalacaksa) artık hangi sistemle oynayacağına bir karar vermeli. Futbolculara forma verirken adaletli olmalı. Radikal değişikliklere gitmeli. Gerekirse kendini “yıldız” zanneden futbolcuları kadro dışı bırakarak, mücadeleci gençlere fırsat vermeli. Zira “yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.”
Son söz: 3 cepheden birini kaybeden bu takıma kupa mücadelesi bile ağır gelecektir. Tek amaç Şampiyonlar Liginin garantileneceği lig şampiyonluğu olmalıdır. Beşiktaş’ı sevenlere bu üzüntüyü unutturacak tek sonuç budur.
[email protected]
|