Feshanede bayram coşkusu
RAHMET DOLU BİR AYI VE RAMAZAN BAYRAMINI BURUK BİR ŞEKİLDE UĞURLARKEN, ALLAH BİZLERİ TEKRAR KAVUŞTURSUN DİYE DUÂ EDİYOR, GELECEK RAMAZAN AYINA VE BAYRAMINA SAĞLIK VE AFİYETLE ULAŞMAYI DİLİYORUZ.
RAHMET dolu bir ayı ve arkasından üç gün süren Ramazan bayramını uğurlamanın burukluğu var üzerimizde. Bir yandan da sevinçliyiz, Hac mevsimin yaklaşması sebebiyle. Allah, tekrar nasip etsin Ramazan ayına ve bayramına ulaşmayı bizlere, sağlık ve afiyetle inşallah.
Ramazan ayı boyunca İstanbul Eyüp’teki Feshane’ye gidenler iyi bilirler, birbirinden güzel etkinlikleri, iftarıyla, yarışmalarıyla, orta oyunlarıyla, konserleriyle, bir de küçük büyük herkesin ilgisini çeken Nasrettin Hoca, Keloğlan, Hacivat, Karagöz gösterileriyle dolu dolu bir ay geçirildi...
Yarar ailesine sorduk, “Nereden geliyorsunuz?” diye. Sultanbeyli’den geliyoruz, dediler. “Peki neden Feshane?” “Her sene Ramazan'da 4-5 defa geliyoruz, çünkü burası çok güzel. Meselâ hangileri, öncelikle güzel sesleriyle Kur’ân okuyan hocalarımız, sonra Hüseyin Goncagül ve ekibinin şovları, yarışmaları en önemlisi de ‘Mehtaran takımı’nın her dinlediğimizde ayrı bir haz yaşatan marşları ve konserleri bizi memnun ediyor” dediler.
“Peki, hangi konserlere gelebildiniz?” “Grup Debu, sonra Erkan Mutlu ve Uğur Işılak konseri. Öncelikle Eyüp ve büyükşehir belediyesine çok teşekkür ederim, her sene olduğu gibi bu sene de çok güzel hizmetler verdiler. Hem Ramazan ayı boyunca, hem de bayramda biz çok memnun kaldık.
Objektiflerimizi başka bir aileye çeviriyoruz. Önce tanışıyoruz. Ahmet Bey, Sefaköy’den gelmiş. Ailesini almış bayramın ikinci gününü Feshane’de geçirmek istemişler. “Çünkü büyük sahabe olan Ebu Eyüb El Ensari’ye çok yakın, biz bugün iki güzelliği bir arada yaşadık. Önce Eyüp Sultan Hazretlerini ziyaret ettik, dualar gönderdik ve akabinde feshaneye geldik.”
Bu kez ünlü animatörlerden Nurhaktan’a yaklaşıyoruz. Hemen sorularımı yöneltiyoruz. “Nurhaktan bey, yıllardır Hüseyin abiyle birlikte çok güzel işler yapıyorsunuz. Meselâ bu Ramazan ayı boyunca Feshane’de sevenlerinizle buluştunuz, nasıl bir duygu bize anlatır mısınız?” diyoruz. “Tabiî insanın önce sevdiği işi yapıyor olması çok önemli. Biz işimizi severek yaptığımız için çok mutlu oluyoruz. Hatta bazen ailemize bile vakit ayıramıyoruz, çünkü bizim işimiz çocuklara ve ruhu çocuk kalanlara hitab ediyor. Biz, elimizden geldiğince insanlara bir şeyler vermeyi, hem de eğlendirirken düşündürmeye çalışıyoruz.”
“Şimdi Toraman Bey size gelelim. Siz neler yapmayı dşünüyorsunuz?”
“Allah nasip ederse bu vesileyle reklamımızı da yapmış olalım, çok yakında Bizim Radyo stüdyolarından İstanbul’a ve internet üzerinden dünyadaki bütün Bizim Radyo ailesine katılacağız. Onları ve çocuklarını hem bilgilendireceğiz, hem de eğlendireceğiz. İnşaallah sevgili okurlarımız, radyomuzun İstanbul frekansı Bizim Radyo 104.4’tür. Türkiye ve dünyanın her yerinden www.bizimradyo.fm adresinden Bizim Radyo’yu dinleyebilirsiniz.”
Evet, Nurhaktan ve Toroman’a teşekkür edip ayrılıyoruz. Uğur Işılak takılıyor objektiflerimize. Önce kendimi tanıtıyorum, hemen bir iki soru soruyorum Uğur Beye.
Uğur Bey de “Eyüp’te olmak ayrı bir güzellik. Eyüp Sultan Hazretlerinin yanıbaşında, hem onu anmak, hem de bayramın ikinci gününün gecesini burada sevenlerimizle paylaşmak bana ayrı bir haz verdi inanın çok mutluyum” diyor.
Sanatçılarımıza teşekkür ederek, birdahaki Ramazan ayı ve bayramında buluşmak dileğiyle hoşçakalın...
|
04.10.2008
|
|
Çok ilâç kullanmak migrene çare değil
MİGREN ataklarının kişiye günlük hayatında büyük sıkıntılar çektirdiğini belirten Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Ali Özkan, aşırı ilaç kullanan migrenli kişilerde ağrıların her geçen gün müzminleştiğini söyledi.
Dr. Özkan, yaptığı açıklamada, “Migrenli kişilerin zaman zaman 1-2 günlük baş ağrısı atakları olurken, ağrı sırasında ışıktan, sesten rahatsız oluyor ve mide bulantısı hissediyorlar. Migren ağrıları, sinirsel ağrılara göre daha şiddetli olup, kişinin günlük aktivitelerini gerçekleştirmesinde büyük engel teşkil ediyor. Türkiye’de ortalama her 100 kişiden 5’inin her gün başı ağrımaktadır. Bu kişilerin yüzde 80’inde baş ağrısının nedeni fazla ağrı kesici ilaç kullanımından kaynaklanmaktadır. Kişinin her gün baş ağrısı çekmesinin nedeni çoğu zaman bu ilaçların içinde bulunan ergotamin maddesidir. Çoğu zaman bu ilaçları haftada iki kez bile kullanmak, kişinin her gün migren ağrısı çekmesine yol açar” dedi.
|
04.10.2008
|
|
Statinler hücre yaşlanmasını geciktiriyor
STATİN adı verilen kolesterolü düşürücü ilaçların, atardamar iç çeperinin yaşlanma sürecini de geciktirdiği ortaya çıktı.
Bilim adamları, bu ilaçların sadece kandaki kolesterol seviyesini düşürmediğini, atardamarların iç çeperini oluşturan hücrelerin yaşlanmasını geciktirdiğini de belirtti. Cambridge Üniversitesi’nden doktorların yaptığı araştırma, statinlerin bu hücrelerin DNA’sının onarılmasında rol oynayan NBS-1 proteini seviyesini artırdığını gösterdi. Statin kullanan kalp hastaları üzerinde yapılan araştırmada, atardamar hücrelerinin bölünme oranı normalden 7-13 kat hızlandı. Bu hücrelerin en önemli rollerinden birinin, atardamarları tıkayarak kalp krizine yol açan yağ plaklarının birikimini engellemek olduğunu belirten araştırmacılar, NBS-1 proteininin yaşam süresini uzattığına ve atardamar hücrelerinin işlevini düzelttiğine, dolayısıyla kalp krizi riskini azalttığına dikkati çekti.
|
04.10.2008
|
|
Astım ilâcı düşükleri engelliyor
İNGİLTERE'DE yapılan yeni bir araştırma, astım ilacının, sürekli düşük yaşayan kadınların düşük yapmasını engellediğini ortaya koydu.
40 hamile kadın üzerinde yapılan denemeden sonra, sorunlu hamileliği olan bu bayanlardan 30’unun hamileliği devam etti. Araştırma için, özellikle yüksek risk taşıyan kadınlar seçilirken, denekler arasında 22 kez düşük yapmış bir bayanın da bulunduğu öğrenildi. Bu araştırma, düşükler konusunda başka önemli bulguları da ortaya koydu. Düşük yapan kadınlardan üçte birinin bağışıklık sisteminin rahimde anormal bir şekilde doğal hücreler olduğu tesbit edildi. Astımlılara ve alerjileri olan kimselere verilen Prednisolone isimli ilaç, düşük problemi olan kadınlara verildiğinde, vücudun bağışıklık sistemini düzenleyerek cenini ilk kritik dönemlerinde korunmasına yardımcı oluyor.
|
/ Stockholm
04.10.2008
|
|
Akciğer kanserinde “rezektör balon” yöntemi
MEDİCANA International İstanbul Göğüs Hastalıkları Bölümü doktorlarından Prof. Dr. Yalçın Karakoca, geliştirdiği ‘’Rezektör Balon’’ yöntemiyle Akciğer kanseri hastalarının hayat sürelerinin ortalama 24 aya çıktığını bildirdi
Prof. Dr. Karakoca, yaptığı yazılı açıklamada, erişkinlerde kalp hastalıklarından sonra ikinci ölüm sebebinin akciğer kanserinin oluşturduğunu kaydetti. Akciğer kanserinin çoğunlukla sigaraya bağlı gelişmesi ve önlenebilir bir kanser türü olması sebebiyle diğer tüm kanserlerden ayrıldığını belirten Karakoca, akciğer kanserinde ölüm sebeplerinin yarıdan fazlasını zatürre ve solunum yetmezliğinin oluşturduğunu ifade etti. Karakoca, Türkiye’de akciğer kanseri olan bir kişinin hayat süresinin tanı konulduktan sonra ortalama 6-8 ay olduğunu dile getirerek, oysa Almanya ve Fransa gibi akciğer kanserinde daha ileri düzeyde tedaviler yapan merkezlerde bu sürenin yaklaşık 3 yıl olduğunu belirtti. Aynı ilaç ve radyoterapi sistemlerinin uygulanmasına rağmen yaşam süresindeki bu farkın tedavi mantığındaki hatadan kaynaklandığını öne süren Karakoca, Türkiye’de akciğer kanseri hastalarının hangi kalitede hastanede tedavi aldığı fark etmeksizin zatürre sonucu hayatını kaybettiğini savunarak, ‘’Yöntemle akciğer kanseri hastalarının yaşam sürelerinin ortalama 24 aya çıktığını gördük’’ dedi.
|
04.10.2008
|