İktısadÎ Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB katılım sürecinin bir süreden beri “derin dondurucuya” girdiğini savundu.
KARARLILIK VE İSTİKRAR GEREKİYOR
İktisadî Kalkınma Vakfı Başkanı Haluk Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB katılım sürecinin bir süreden beri “derin dondurucuya” girdiğini söyledi. Kabaalioğlu, zor bir hedef olan AB üyeliği yolunda başarı kazanmanın en önemli şartlarının kararlılık ve istikrar olduğunu, bu hedefin güncel gelişmeler ve Avrupa’da liderlerin değişmesine bağlı olarak askıya alınacak veya canlandırılacak bir hedef olmadığını kaydetti.
GEÇEN ZAMAN ALEYHİMİZE İŞLİYOR
AB üyeliği hedefinin vazgeçilmez bir devlet politikası olduğunun altını çizen Kabaalioğlu, Türkiye’nin bu hedefte önemli bir aşamayı başardığını ve AB ile müzakere sürecinde bir aday ülke konumuna geldiğini, bu aşamaya geldikten sonra kaybedeceği zamanın aleyhine olacağını ifade etti. Haluk Kabaalioğlu, “”Üyelik öncesi müzakere süreci, makul bir süre içinde tamamlanmalıdır. Aksi takdirde dinamizmini ve inandırıcılığını kaybeder” dedi.
Kabaalioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, zor bir hedef olan AB üyeliği yolunda başarı kazanmanın en önemli şartlarının kararlılık ve istikrar olduğunu, bu hedefin güncel gelişmeler ve Avrupa’da liderlerin değişmesine bağlı olarak askıya alınacak veya canlandırılacak bir hedef olmadığını kaydetti. AB üyeliği hedefinin vazgeçilmez bir devlet politikası olduğunun altını çizen Kabaalioğlu, Türkiye’nin bu hedefte önemli bir aşamayı başardığını ve AB ile müzakere sürecinde bir aday ülke konumuna geldiğini, bu aşamaya geldikten sonra kaybedeceği zamanın aleyhine olacağını ifade etti.
Haluk Kabaalioğlu, “Türkiye’nin AB katılım süreci bir süreden beri derin dondurucuya girmiştir” görüşünü dile getirdi.
Türkiye’nin AB’nin ortağı değil güçlü bir üyesi olması gerektiğini vurgulayan Kabaalioğlu, şöyle devam etti: ”Üyelik öncesi müzakere süreci, makul bir süre içinde tamamlanmalıdır. Aksi takdirde dinamizmini ve inandırıcılığını kaybeder. Türkiye, müzakerelere aynı tarihte başladığımız Hırvatistan ile karşılaştırıldığında oldukça geride kalmış durumdadır. Bu hızla müzakerelerin tamamlanması, 8 başlıktaki sıkışıklık da dikkate alınırsa en iyi tahminle 2010’lu yılların sonunu bulacaktır. Şunu önemle hatırlatmak isteriz ki, müzakerelerin tamamlanması için öngörülen 2014 tarihi, eğer gerekli adımlar atılırsa hâlâ ulaşılabilir bir hedeftir ve bu hedef canlı tutulmalıdır. Hükümete çağrımız, 3. Ulusal Programın hazırlanması ile yeni bir dönemece giren reform ve uyum sürecini hızla hayata geçirmek ve bunun yanında AB ile diplomatik temaslara hız vererek AB üye devletlerinin siyasî liderlik ve kamuoyu düzeyinde ikna edilmesini sağlamaktır. Önümüzdeki çok kıymetli yılları iyi değerlendirmek suretiyle, AB karşısındaki kazanımlarımızı koruyalım ve daha fazla zaman kaybetmeyelim. Bu süreçteki yıllar süren çabalarımızı tam üyelikle taçlandıralım.”
|