Bereketli geçmekte olan bir Ramazan-ı Şerif’in Kadir Gecesini—İnşaallah—idrak etmiş bulunmaktayız.
Dayanışma ve kaynaşma yüklü bir mevsimin çok önemli bir dilimi sayılır bu gece.
Kuşkusuz bu geceyi önemli hâle getiren husus, Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan doğruya konu edinilmesidir.
Hatta Kadir Gecesi o kadar önemlidir ki, yılın herhangi bir gecesinde olabileceği ifade edilmiş; Ramazan-ı Şerif’in herhangi bir gecesinde ya da tekli gecelerinde olabileceği düşünülmüş ve nihayet Ramazan-ı Şerif’in son on günü içerisinde olabileceği de dile getirilmiştir.
Ancak ağırlıklı olarak yirmi yedinci geceye işaret edildiğinden İslâm dünyasında bu gece kabul görmüş ve ihyâ edilegelmiştir.
Bu gece son derece önemli ve kıymetli bir gecedir. Kur’ân-ı Kerim’in 97. sûresi bu gecenin ismini taşımakta ve şöyle başlamaktadır:
“Şüphesiz, biz onu Kadir gecesinde indirdik.” (Kadr Sûresi, 1. âyet).
Kur’ân-ı Kerim’in bu gece inmeye başladığını ifade eden bu cümle gecenin kıymetini arttırmakta ve Kur’ân ile onurlanan bir gece olduğunu vurgulamaktadır. Öyle bir kıymet ve değer ki ancak Allah takdir edebilir; haddini ve hesabını sadece O bilir. Nitekim hemen arkasındaki âyette bu kıymetin boyutuna işaret edilmiş ve şöyle buyurulmuştur:
“Kadir Gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin!” (Kadr Sûresi, 2. âyet). Öyle ya Yüce Allah bildirmedikten sonra kim nereden bilebilir ki! Hz. Peygamber’e de bildiren ve öğreten O!
Müteakip âyette de ortaya atılan sorunun cevabını okuyoruz:
“Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadr Sûresi, 3. âyet). Bin ayın seksen üç seneden fazla yaptığı düşünülürse ve bu rakamın bir insan ömrüne denk düştüğüne dikkat edilirse bu gecenin mahsulatı daha iyi anlaşılır. Demek ki hakkıyla ihyâ edilirse bir ömür kadar sevap kazandırabilir.
“İhya” sözcüğünün “canlandırma”, “can verme” ve “hayat sunma” anlamlarına geldiği göz önünde bulundurulursa bu gecenin dolu dolu geçirilmesi gerektiği anlaşılacaktır.
Öyleyse bu gece ne yapabiliriz:
Her şeyden önce samimi ve ciddî bir dönüşle Yüce Allah’a sığınmamız gerekir. Ayrıca, kendimize, ailemize, yaşayan ve ölen tanıdıklarımıza, dostlarımıza ve bütün İslâm âlemine içten duâ etmek önemli görevlerimiz arasında olmalıdır. Kuşkusuz Kur’ân gecesini Kur’ân okuyarak ve—varsa—kaza namazlarımızı kılarak geçirmek de yapabileceğimiz güzel faaliyetlerdendir.
Unutulmamalıdır ki, geceyi ihyâ etmek sadece uykusuz kalmak anlamına gelmez. Asıl yapılması gereken geceye can vermektir; canlandırmak ve canlı tutmaktır. Çünkü:
“Melekler ve Ruh o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.” (Kadr Sûresi, 4. âyet).
Başta Cebrail (as) olmak üzere pek çek meleğin dünyamızı onurlandırdığı bu geceyi önemli bir ganimet ve fırsat bilerek yararlanma yoluna gitmeliyiz.
Sırf bu geceye tahsis edilmiş bir ibadetin olmaması bizlere rahat hareket etme imkânı sunduğundan “yapabileceğimiz” her hayrın makbul olabileceğini düşünebiliriz. İçten ve samimice ne yapabilirsek kârdır ve önemli bir yatırımdır.
Sahip olduğumuz herhangi bir kötü alışkanlığı terk etmeye söz vermek bile bu geceyi ihya etmiş sonucuna bizi ulaştırabilir.
Bu gece tövbe gecesi, bu gece duâ gecesi, bu gece yalvarış gecesi, bu gece kırık gönülleri onarma gecesi ve bu gece önemli bir fırsat gecesi…
Kadir Gecesi ile ilgili sûrenin son âyetinde ise sabaha kadar devam edecek olan güzellik, bereket ve huzura işaret edilmektedir:
“O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr Sûresi, 5. âyet).
İnşallah, Kadir Gecesi olan bu gecenin kadrini bilmemiz ve şanına lâyık bir tarzda ihya etmemiz dileğiyle…
Gecemiz mübarek olsun efendim!
|