|
|
|
7 yıl oldu, 11 Eylül’ün sırrı aydınlatılamadı |
Amerika’da meydana gelen 11 Eylül saldırılarının 7. yıldönümünde 17 farklı ülkede gerçekleştirilen uluslararası bir kamuoyu yoklaması, bu ülkelerden sadece 9’unda çoğunluğun saldırıların arkasında El Kaide olduğuna inandığını ortaya koydu. Araştırmaya göre El Kaide’den sonra saldırıların arkasında olduğu en çok düşünülen faktör Amerikan yönetimi çıktı. ABD yönetiminin ardından ikinci sırada İsrail saldırıyla ilgili görülüyor.
11 Eylül yalanı tutmadı
Dünya çapında yapılan bir kamuoyu araştırmasında, 11 Eylül saldırılarını El Kaide örgütünün düzenlendiği konusunda bir görüş birliği bulunmadığı ortaya çıktı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 17 ülkede 16 bin kişi arasında yapılan araştırmaya göre, bu ülkelerden sadece dokuzunda halkın çoğu 11 Eylül saldırılarının arkasında El Kaide’nin bulunduğuna inanıyor. Ortalama olarak, araştırmaya katılanların yüzde 46’sı saldırılardan El Kaide’nin sorumlu olduğuna inanıyor. Yoklamaya katılanların yüzde 15’i saldırılardan ABD hükümetini sorumlu tutarken yüzde 7’si saldırıların arkasında İsrail’in, yüzde 7’si de bir başkasının bulunduğuna inandığını söyledi. WorldPublicOpinion’ın araştırmasına göre, Türklerin yüzde 36’sı, Filistinlilerinse yüzde 27’si saldırıdan Amerikan hükümetini sorumlu tutuyor. Mısırlıların yüzde 43’ü, Ürdünlülerin yüzde 31’i, Filistinlilerinse yüzde 19’u saldırıların arkasında İsrail’in bulunduğuna inandığını söyledi. Avrupa ülkeleri arasındaysa İngilizlerin ve İtalyanların yüzde 56’sı, Fransızların yüzde 63’ü, Almanlarınsa yüzde 64’ü El Kaide’yi işaret etti. Almanların yüzde 23’ü, İtalyanlarınsa yüzde 15’i ABD’yi sorumlu tuttu. Meksika’da halkın yüzde 30’u ABD hükümetini, yüzde 33’ü ise El Kaide’yi sorumlu gördüğünü söyledi. Büyük çoğunlukla El Kaide’yi suçlayanlar arasında ise Kenya (yüzde 77) ve Nijerya (yüzde 71) bulunuyor.
|
12.09.2008
|
|
|
ERGENEKON'UN BAĞLANTILARI DA 12 EYLÜL'DE |
Bugün 14.00-17.00 arasında Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsünde gerçekleşecek olan “Vicdan mahkemesi” etkinliğinin organizatörlerinden Şenol Karakaş, “Hâlâ 12 Eylül’le yüzleşemedik, darbeyi yapanlardan hesap soramadık” dedi. “Ergenekon sürecinin bağlantılarını da 12 Eylül'de görüyoruz” diyen Karakaş darbenin en başta bir insanlık suçu olduğunu vurguladı.
12 MART, 27 MAYIS, 28 ŞUBAT DA YARGILANACAK
Bugünkü sembolik mahkemede darbeyi yapanlar vicdanen yargılanacak. Dönemi bizzat yaşamış insanların, işkence görenlerin ve annelerin de katılacağı etkinliğin ardından bir yürüyüş yapılacak ve vicdan mahkemeleri 12 Mart, 27 Mayıs, 28 Şubat için de tekrarlanacak. Hedef, darbelerle ilgili toplumsal hafızanın oluşmasına katkıda bulunmak.
12 Eylül ile hâlâ yüzleşemedik
12 Eylül darbesini yapanların sembolik olarak yargılanacağı ‘Vicdan Mahkemesi’ni hazırlayanlardan Şenol Karakaş,12 Eylül’ün toplumun üzerinden silindir gibi geçtiğini, sendikalardan medyaya, annelere kadar birçok kesimde çok ciddî bir tahribat oluşturduğunu belirtirek, “Biz hâlâ 12 Eylül’le yüzleşemedik, darbeyi yapanlardan hesap soramadık” dedi.
12 Eylül darbesinin 28. yıl dönümünde Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, “Vicdan Mahkemesi” düzenliyor. Sembolik mahkemede darbeyi yapanlar vicdanen yargılanacak. Dönemi bizzat yaşamış insanların da katılacağı faaliyette Yunanistan’da cunta rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanmaların öğrenci lideri olan Dimitrious Papachristou da deneyimlerini aktaracak. Fethiye Çetin, Ergin Cinmen, Orhan Miroğlu, Adalet Ağaoğlu, Fahri Aral, Atilla Keskin gibi birçok yazar, gazeteci ve hukukçunun katılacağı mahkemede, Memet Ali Alabora, Yıldıray Oğur, Harun Tekin, Rojin gibi genç kuşaktan isimler de “mahkeme heyeti” olarak bulunacak. Dönemin işkence ve cezaevi fotoğrafları “Kenan Evren Resim Sergisi” başlığı altında sergilenecek. Aynı gün ayrıca “Darbelere Dur De Yürüyüşü’ de yapılacak. Etkinliğin liderlerinden Şenol Karakaş ve katılımcılardan Memet Ali Alabora ntvmsnbc’ye Vicdan Mahkemesi’ni anlattı.
KARAKAŞ: HÂLÂ 12 EYLÜL’LE YÜZLEŞEMEDİK
12 Eylül toplumun üzerinden silindir gibi geçerken kendi anayasasını da doğurdu. Ve darbeyi yapanlar yargılanmadılar ve yargılanamıyorlar. Ama sendikalardan medyaya, annelere kadar birçok kesimde çok ciddî bir tahribat yarattı. İdam edilenler, işkenceler ve işkenceden ölenler, travmalar, yasaklar, baskılar... Biz hâlâ 12 Eylül’le yüzleşemedik, darbeyi yapanlardan hesap soramadık. 12 Eylül’ün yıl dönümünde Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu olarak bütün darbelere bir tepki göstermeyi düşünüyorduk. Çünkü toplumsal anlamda bugün ortaya çıkan birçok şeyin kaynağı 12 Eylül’de yatıyor. Ergenekon sürecinin bağlantılarını da orada görüyoruz. En başta bir insanlık suçu darbe.
HER ŞEY DEMOKRATİK BİR ANAYASAYA BAĞLANMALI
Daha önce çok çeşitli girişimler, kampanyalar oldu ama daha çok o dönemin acıları ve sıkıntıları anlatıldı. Ama bugünkü anti demokratik oluşumlarla bir bağlantı kurulamadığı için bu darbeye karşı mücadele yapılamamış oldu. Bütün mücadeleler demokratik bir anayasaya bağlanmalı. Anayasanın 15. maddesinin kaldırılmasına bağlanmalı. Darbe yapmanın demokrasi dışı ve insanlık suçu olduğu konusunda toplumsal bir bilinç oluşturulabilir.
ALABORA: 12 EYLÜL SADECE ZİHİNLERDE DEĞİL
12 Eylül sadece zihinlerde değil. Biz hala 12 Eylül Anayasası’yla yönetiliyoruz. Bu anayasa zaman içerisinde birtakım değişikliklere uğramış olsa da hala yürürlükte. Zaten darbeyi yapanlar da o anayasadan güçlerini alıyorlar, o anayasaya göre yargılanmaları yasak. Bu sembolik mahkeme gibi sivil girişimlerin artması ve bireylerin bir şeyler yapmaya çalışması gibi Türkiye’deki darbe süreçleriyle ilgili algıyı değiştirecektir diye düşünüyorum. Çünkü artık sadece olmuş bitmiş darbeler değil, olabilecek, olması muhtemel darbelerle de uğraşıyoruz. Darbecilerin yargılanmasını engelleyen Anayasa’nın 15. maddesinin kaldırılması önemli bir adım. Zaman aşımı, yaş haddi gibi durumlar var ama ne olursa olsun bir şeyler değişektir. Bu önemli bir adım olur. Bundan sonraki muhtemel bu tür suçlara bir emsal teşkil edecektir ve önemli bir kazanım olacaktır .
UMARIM HER ŞEYE RAĞMEN
SİVİL BİR ANAYASAMIZ OLUR
Anayasa tartışması başladığında hükümet ‘sivil toplum örgütleri ile görüştük’ diyor ama hükümetin sivil toplum diye görüştüğü topluluklar asla sivil olmayan ya da en azından alıştığımız anlamıyla sokaktaki insanı temsil etmeyen kurumlar. Oysa kamu olarak biz ne olup bititiğini öğrenemiyoruz bundan sonra da öğrenmeyeceğiz. Umarım her şeye rağmen sivil bir anayasamız olur.
BU ANAYASADAN KURTULMAMIZ GEREKİYOR
12 Eylül de bir zihniyetin devamı ama 12 Eylül’ün oluşturduğu ülke, verdiği kuvvet ve kendi anayasası aslında bugün içinde bulunduğumuz durumu da çok iyi anlatıyor. Bu YÖK başkanlarının atanmasından, Güneydoğu’da yaşanan birçok olaya kadar Türkiye’deki bütün meseleler bu anayasa yüzünden oluyor. Her şeyin sonu dönüp dolaşıp bu anayasaya bağlanıyor. Bu anayasadan kurtulmamız gerekiyor.
12 Eylül Vicdan Mahkemesi 12 Eylül’de saat 14.00-17.00 arasında Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleşecek.
|
12.09.2008
|
|
|
Aşırı laiklik özgürlüğe engel |
Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Alt Komitesine AKP hakkındaki kapatma dâvâsıyla ilgili rapor sunan Alman Prof. Christian Rumpf laiklik tartışmalarıyla ilgili olarak, “Türkiye’deki laiklik biraz Fransız sistemine yakın. Aşırı bir laiklik söz konusu. Bu da dinî özgürlüklere sınırlama getiriyor. Müslümanlar, dinlerini yaşamakta zorluk çekiyorlar” dedi.
Avrupa Parlamentosu (AP) İnsan Hakları Alt Komitesi’ne AKP’ye kapatma davasıyla ilgili rapor sunan Alman Prof. Christian Rumpf, ‘’Türkiye’deki laiklik biraz Fransız sistemine yakın. Aşırı bir laiklik sözkonusu. Bu da dinî özgürlüklere sınırlama getiriyor. Müslümanlar, dinini yaşamakta zorluk çekiyorlar’’ dedi.
AP İnsan Hakları Alt Komitesi’nde, AKP davası ve Türkiye’nin insan hakları karnesi tartışıldı. AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Başkanı Jean-Christophe Filori, AKP’ye açılan kapatma davası yüzünden dikkatlerin reformlardan kaydığını belirterek, ‘’Yeni krizlerin engellenebilmesi için Türkiye’ye anayasa reformu tavsiye ediyoruz’’ dedi.
Dönüşüm sürecindeki Türkiye’nin, reformlardan uzaklaştığı ölçüde yeni krizlere girmesinin kaçınılmaz olduğu uyarısında bulunan Filori, ‘’Siyasal Partiler Yasası değiştirilmeli. Ombudsmanlık kurumu da Türkiye’de tansiyonun düşürülmesine katkı yapabilir’’ diye konuştu.
Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinin değiştirilmesiyle Vakıflar Yasası’nın kabul edilmesinin, Türkiye’de son 1 yılda insan haklarıyla ilgili en önemli reformlar olduğunu belirten Filori, ‘’Türkiye’de ilerleme yok diyemeyiz. 10 yıl öncesine göre bugün çok farklı bir Türkiye var. Tabii ki zihinsel ve kültürel değişim zaman alıyor’’ dedi. Türkiye’nin, GAP’ın hızlandırılması gibi Güneydoğu’nun sosyoekonomik gelişmesine yönelik adımlarından ve TRT’nin Kürtçe yayın kararından memnuniyet duyduklarını vurgulayan Filori, bunların yeni açılımlarla desteklenmesini beklediklerini anlattı. Filori, AB Komisyonu’nun Lambdaİstanbul Lezbiyen Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel (LGBTT) Dayanışma Derneği’nin mahkeme tarafından kapatılmasından endişe duyduğunu da sözlerine ekledi.
RUMPF: TÜRKİYE’DE
AŞIRI LAİKLİK SÖZKONUSU
AP İnsan Hakları Alt Komitesi’ne AKP’ye kapatma davasıyla ilgili rapor sunan Alman Prof. Christian Rumpf ise AKP’nin, toplumun büyük bir bölümünden destek aldığını ve ılımlı bir politika izlediğini belirterek, ‘’AK Parti’yi İslâmcı olarak nitelendirmekten kaçınıyorum. Çünkü bu tanımlama, ideolojik değer yargısı ifade ediyor’’ diye konuştu. AKP’nin, Türkiye’deki ekonomik ve siyasal istikrarda çok önemli bir rol oynadığını vurgulayan Rumpf, laiklik tartışmalarıyla ilgili, ‘’Türkiye’deki laiklik biraz Fransız sistemine yakın. Aşırı bir laiklik sözkonusu. Bu da dinî özgürlüklere sınırlama getiriyor. Müslümanlar, dinini yaşamakta zorluk çekiyorlar’’ dedi. Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında son yıllarda Türkiye’de çok fazla siyasal partinin kapatıldığına dikkati çeken Rumpf, Türk yargısının partiler üzerinde vesayet kurmaya çalıştığı görüşünü dile getirdi.
|
/ Brüksel
12.09.2008
|
|
|
Bu da Belçika Danıştay’ı |
Belçika’daki bazı okullar, ders yılı başında öğrenci ve velilere laiklik sözleşmesi imzalatmaya çalışırken, bazı velilerin şikâyeti üzerine konuyu ele alan Belçika Danıştay'ı, bu tür anlaşmaların Belçika kanunlarına ve idarî uygulamalarına aykırı düştüğünü ifade ederek böyle sözleşmeleri geçersiz kıldı. Türk Danıştay'ı ise son aldığı kararla Kur’ân kurslarına yardım etmeyi yasakladı.
BELÇİKA'DA bazı okulların ders yılı başında öğrenci ve velilere laiklik anlaşması imzalatmaya çalışması Danıştay’dan döndü. Edinilen bilgiye göre, Belçika’daki bazı okulların, ders yılı başında öğrenci ve velilere laiklik anlaşması imzalatmaya çalıştığı belirtiliyor. Bu anlaşma öğrencinin dinî vecibleri ile okuldaki yükümlülükleri arasında kesin bir ayrımda bulunarak, dinî vecibelerini okuldaki yükümlülüklerine göre düzenlemeyi taahüt edeceğini belirityor. Ancak bazı velilerin şikâyeti üzerine konuyu ele alan Belçika Danıştayı, bu tür anlaşmaların Belçika kanunlarına ve idarî uygulamalarına aykırı düştüğünü ifade ederek böyle sözleşmeleri geçersiz kıldı. Türk Danıştayı ise son aldığı karar ile Kur’ân kurslarına yardım etmeyi yasaklamıştı.
|
/ Brüksel
12.09.2008
|
|
|
Düşmanlıkla hiçbir yere gidilmez |
Kars Ticaret ve Sanayi Odası (KATSO) Başkanı Ali Güvensoy, Ticaret ve Sanayi Odası olarak sınır kapılarının her zaman açık olmasından yana olduklarını belirterek, ‘’Geçmiş geçmişte kalmıştır ve geçmişi her iki tarafın da unutması lâzım.
Bizim de unutmamız lâzım, Ermenilerin de unutması lazım’’ dedi. Güvensoy, yaptığı açıklamada, Ermenistan’ın sözde soykırım iddialarından vazgeçip, Karabağ sorununu çözmedikçe Türkiye sınırındaki kapının açılmasının imkânsız olduğunu söyledi. Konunun barışçı yollarla çözülmesi gerektiğini ifade eden Güvensoy, ‘’Düşmanlıkla hiçbir yere gidilmez. Ticaret ve Sanayi Odası olarak sınır kapılarının her zaman açık olmasından yanayız. Geçmiş geçmişte kalmıştır ve geçmişi her iki tarafında unutması lazım. Bizim de unutmamız lâzım, Ermenilerin de unutması lâzım’’ diye konuştu. Ermenilerin samimiyetle hareket ettiklerini göstermeleri için öncelikle sözde soykırım iddialarından vazgeçmeleri gerektiğini vurgulayan Güvensoy, şöyle konuştu: ‘’İnşallah dedikleri sözleri tutarlar sözde soykırımı ve toprak iddialarını gündeme getirmezler. ‘Barışçı bir yoldan halledelim’ diyorlarsa sözlerinde dururlar ve her iki taraf da güllük gülistanlık olur. Kardeşlik başlar ve ticari ilişkilerimiz başlar, herhangi bir sorun da kalmaz. Ama ‘Hayır biz iddialarımızdan vazgeçmeyiz’ derlerse bunun sonucuna da kendilerinin katlanması gerekiyor.’’
|
12.09.2008
|
|
|
Askere ABD desteği |
ABD Dışişleri Bakanlığının terörizmle mücadeleden sorumlu koordinatörü Dell Dailey, “Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının daha kuvvetli olduğunu görmek istediklerini” söyleyerek, kanunların terörizmle mücadelede yetersiz kaldığını savunan askere destek verdi.
ABD Dışişleri Bakanlığının terörizmle mücadeleden sorumlu koordinatörü Dell Dailey, “Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının daha kuvvetli olduğunu görmek istediklerini” söyleyerek, kanunların terörizmle mücadelede yetersiz kaldığını savunan askere destek verdi.
Washington’da düzenlenen bir yuvarlak masa toplantısında, Türkiye’deki yasaların, uluslar arası terörizmle mücadelede zorluk yaratmadığını ancak terörle mücadele yasalarının daha kuvvetli olmasının, terörizme karşı uluslar arası mücadeleyi daha da kolaylaştıracağını kaydetti. Büyükelçi Dailey, ‘’Türk yasaları uluslararası terörizme karşı işbirliğini zorlaştırmıyor. Pek çok alanda işbirliği yapıyoruz. Çok iyi bir ilişkimiz var. İşbirliğinde kesinlikle hiçbir sıkıntımız yok. Çok iyi bir karşılıklı istihbarat paylaşımı mevcut. Türkiye’de terörizmle mücadele yasalarının daha kuvvetli olduğunu görmek isteriz. Sanırım Türkiye’de terörizmle mücadele yasaları, temel olarak Türkiye’yi hedef alanlara karşı yoğunlaşıyor. Başka bir bölgede, AB veya BM tarafından tanımlanmış bir terörizmle mücadele olayı olduğunda çok ilgili olmayabiliyorlar. Türk yasalarının küresel perspektifte teröristlerin peşinden gidebilecek, onları tutuklayacak şekilde olması daha iyi olur’’ diye konuştu.
|
/ Washington
12.09.2008
|
|
|
Gül: Azeriler memnun |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan’la görüşmelerden Azerbaycan makamlarının memnuniyet duyduğunu gördüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan’la görüşmelerden Azerbaycan makamlarının memnuniyet duyduğunu gördüğünü ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, Esenboğa Hava Limanında Azerbaycan’a gerçekleştirdiği günübirlik çalışma ziyareti ile ilgili açıklama yaptı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile gerçekleştirdiği görüşmelerin her bakımdan yararlı geçtiğini belirten Gül, iki ülke arasında ikili bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili olarak yakın temas ve görüş alışverişinde bulunulması gereğinin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Aliyev ile iki ülkeyi ilgilendiren bütün konu ve sorunları geniş biçimde ele aldıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, geleceğe dönük sorunların çözülmesi için atılması gereken adımlar üzerinde durduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Aliyev ile Gürcistan’da yaşanan ve bütün bölgeyi ilgilendiren gelişmelere ilişkin görüşlerini paylaştıklarını ifade ederek, “Konuşarak, görüşerek çözüme kavuşturulamayacak hiç bir bölgesel sorun ve ihtilafın bulunmadığı konusunda mutabık kaldık. Bölge sorunlarının barışçı yollardan ve diyalogla çözümlenmesi iki ülkenin her zaman savunduğu temel ilkelerdir’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan’a gerçekleştirdiği ziyaret ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile yaptığı görüşmeler hakkında Aliyev’e geniş bilgi verdiğini de belirterek, Aliyev ‘in bu konuyu ilgi ve takdirle izlediğini söyledi. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Gül, bir soru üzerine, Ermenistan’la görüşmelerden Azerbaycan makamlarının memnuniyet duyduğunu gördüğünü ifade etti. Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in Ermenistan’la yaşanan sorunun çözümüne yönelik olarak iyi niyet içinde olduğunu belirtti.
|
12.09.2008
|
|
|
Önlük gitti, forma geldi |
BAĞIMSIZ Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, ‘’önlük yerine getirilecek ‘okul forması’ uygulamasının gereksiz olduğunu’’ savundu.
Avcı yaptığı yazılı açıklamada, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ‘’mavi önlük’’ uygulamasına son veren düzenlemesini desteklediklerini, ‘’fakat bunun yeterli bir kıyafet reformu olmadığını’’ kaydetti. ‘’Okul forması uygulamasının başka bir ‘tek tip öğrenci’ dayatması oluşturacağını’’ ileri süren Avcı, bunun gereksiz olduğunu ileri sürdü. Avcı, ‘’Okul forması kıyafeti de ‘mavi önlük’ ve ‘kravat’ gibi benzer problemlerin ve tek tip görüntülerin yaşanmasını engelleyemeyecektir. Üniversitelerdeki kıyafet uygulaması çerçevesinde öğrencilerimizin özgür ve serbest kıyafetlerle rengârenk giysilerle okullara gelmesinin önü açılmalıdır’’ dedi.
|
12.09.2008
|
|
|
Onlar hâlâ tarlada çalışıyor |
GÜNEYDOĞU-Anadolu Bölgesi’ndeki yaşadıkları illerden yaz başında aileleriyle birlikte ayrılan çocuklar, önce Hatay, daha sonra Adana ve Isparta’da tarlalarda çalışan çocuklar, yaklaşık bir ay önce de Ankara’nın Polatlı ilçesine geldi.
Soğan tarlalarına yakın bölgede çadırlarda aileleriyle birlikte yaşayan çocuklar, günlerinin önemli bölümünü kavurucu sıcak altında büyüklerine yardım ederek geçiriyor. Aileler, özellikle içme suyu sıkıntısı yaşadıklarını ifade ederek, bu sebeple çocuklarının sık sık hastalandığını belirttiler. Kavurucu sıcak altında ailelerine yardım etmeye çalışan veya çadır aralarında oynayan birçoğu eğitim yaşına gelmiş çocuklar, okulların açılmasını ise buruk karşıladı. Minik çocuklar, ancak memleketlerine döndüklerinde okula gidebileceklerini ifade ettiler. Her yıl aynı dönemlerde ailelerinin tarlalarda çalışmak için yollara düştüğünü anlatan çocuklar, bu duruma alıştıklarını söylediler.
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinden gelen 17 yaşındaki Ayşegül Karagöz, bugüne kadar hiç okula gitmediğini vurgulayarak, en azından kardeşlerinin okula gönderilmesini istedi. Babası Mehmet Karagöz’ün gözlerinin görmediğini, annesi Nesibe Karagöz’ün ise hasta olduğunu anlatan Ayşegül Karagöz, 4 kardeşiyle birlikte tarla tarla dolaşarak, günde 20 YTL yevmiye için çalıştıklarını söyledi. Kardeşleri Ömer (12) ve Kadir’in (10) bir süre önce okula başladığını, ancak ailesinin müdahalesiyle eğitimlerinin yarım kaldığını dile getiren Ayşegül Karagöz, diğer kardeşleri Büşra (8) ve Kübra’nın (7) ise henüz okula gitmediğini ifade etti. Ayşegül Karagöz, ‘’Yıllarca okul özlemi çektim. Herkes gibi okuma yazma bilmeyi arzuladım. Bu saatten sonra okula gidebilir miyim bilmiyorum ama en azından kardeşlerimin okula gitmesini istiyorum’’ dedi.
Yıllar önce babasını kaybeden 13 yaşındaki Mehmet Şükrü Demir ise geçimlerini sağlamak için annesi ve kardeşleriyle yollara düştüklerini belirterek, okulu bıraktığını anlattı. Babası Mustafa Demir’in 8 yıl önce hayatını kaybettiğini ve 5 kardeşinden 3’ü ile birlikte annesi Dilşah Demir’i de yanlarına alarak, tarlalarda ‘’ırgatlık’’ için Şanlıurfa’dan Polatlı’ya geldiklerini ifade eden Mehmet Şükrü Demir, ‘’Bu sene 6. sınıfa başlayacaktım, ama ekmek parası için hâlâ tarlalardayım. Ailemin geçimine katkıda bulunmak için çalışmam gerek, onun için okulu bırakmak zorundayım’’ diye konuştu.
Bölgedeki tarlalarda çalışan ailelerin birçoğu ise yaklaşık 2 ay sonra memleketlerine döneceklerini ve çocuklarının ancak o zaman okula gidebileceğini kaydettiler. Yaşıtlarının okullarda ders başı yapmasına rağmen kendileri hâlâ tarlalarda çalışan çocuklar, 2 ay sonrasını sabırsızlıkla beklediklerini kaydettiler. Çünkü artık evlerine döneceklerini, çadır hayatından kurtulacaklarını belirten çocuklar, aynı zamanda okula gitmenin de keyfini çıkartacaklarını ifade ettiler. Memleketlerine döndükleri sırada okula başlayanların ‘’şanslı’’ olduğunu dile getiren çocuklar, çünkü çok sayıda ailenin okul yaşındaki çocukları okula göndermediğini bildirdiler.
|
12.09.2008
|
|
|
Sabit telefondan daha ucuza konuşun |
SABİT telefonlardan arama yapılırken numaranın önüne eklenen 1045, 1099, 1095 ve 1056 numaraları sayesinde, görüşmelerde yüzde 80’e varan indirim gerçekleştirilebildiği bildirildi.
Alınan bilgilere göre, Türkiye’de 2007 yılının ekim ayında başlayan ‘’arama bazlı operatör seçimi sistemi’’ sayesinde, sabit telefon aboneleri faturalarını önemli ölçüde düşürebiliyor. İndirimli arama, bir abonelik ya da aktivas-yon başvurusu yapılmadan, her sabit telefondan gerçekleştirilebiliyor. Bunun için, kullanılan telefonun StandartHATT, KonuşkanHATT veya ŞirketHATT tarife paketlerinden birinde olması ve şehirler arası ya da milletler arası aramaya açık olması yeterli. Şehirler arası, milletler arası ve cep telefonu aramalarında kullanılabilen indirimli arama hizmetini, Millenicom firması 1045 numarasıyla, Superonline 1099, Netone Telekom 1095 ve Koç.net ise 1056 numarasıyla veriyor. İndirimli aramayı gerçekleştirmek için önce söz konusu firmalardan birisinin 4 haneli numarasını sonra aranacak numarayı çevirmek gerekiyor. İndirim oranları firmadan firmaya değişiyor. Genel olarak, Türkiye’deki cep telefonlarını aramak yaklaşık yüzde 20-35, şehirler arası aramaları gerçekleştirmek yüzde 15, milletler arası aramaları gerçekleştirmek ise ülkeye göre yüzde 7 ile 80 arasında değişen oranlarda indirimli. ABD, Avrupa ülkeleri ve Çin yüzde 35, Rusya yüzde 50, Bahama gibi bazı ülkeler de yüzde 82 oranında indirimli aranabiliyor. Aramalar için, söz konusu indirimli ücretler dışında Türk Telekoma herhangi bir ücret ödenmiyor. Sistemin avantajlı fiyat sunması ise görüşmelerin internet üzerinden aktarılması ile mümkün oluyor. Aramaların faturası, Türk Telekom faturasıyla birlikte ikinci bir fatura olarak geliyor. Ödemeler ise Türk Telekom faturalarının ödenebildiği yerlere yapılıyor, otomatik ödeme talimatı varsa otomatik olarak gerçekleşiyor.
|
12.09.2008
|
|
|
Camilerin süsü avizeler, Konya’dan |
KONYA'DA perakende züccaciye ve ev avizeleri yaparak iş hayatına başlayan bir firma şimdi ise camilerimizin en güzel süslerinden biri olan avizeleri yaparak bütün Türkiye’ye ve dünyaya hizmet ediyor.
Konya’da çalışmalarına devam eden Aktekin Avize Ltd. Şti. ortaklarından olan ve şirketin pazarlama işlerini yürüten Ömer Zengingerçeker, “Faaliyet alanlarımızda Türkiye’nin yüzde 40’ına hitap etmekteyiz, ayrıca Almanya’da bulunan satış temsilcimiz ve Bosna Hersekteki bayimizlede ortadoğu ve avrupadaki kutsal mekânlarımız olarak bildiğimiz camilerimizin avizelerine cevap vermekteyiz.” dedi. Zengingerçeker yaptığı açıklamada, “Camilerimiz için ürettiğimiz ürünlerin dizaynında genel olarak dikkat ettiğimiz önemli unsurlar; camilerin mimarisine ve tarzına uygun olarak ürün üretmektir. Bu çalışmalarda en son ürettiğimiz modelimiz ise “minare” modelidir. Biz avizelerimizi camilerin bir tacı olarak görüyoruz. Camilerin yapımında avizelerimiz en son sırayı alır. İnşaatta avizeye sıra gelinceye kadar bütün işler incelikle yapılır ve biz de bu incelikle işlenen camilerimizin hem görselliği hem de kullanımı açısından en uygun modelleri seçmelerinde müşterilerimize yardımcı olmayı ilke edindik.” Zengingerçeker Türkiye’nin yanısıra avizeleri, Amerika, Almanya, Fransa, İsveç, Hollanda, Romanya, Çeçenistan ve Bosna Hersek başta olmak üzere 12 ülkeye daha ihraç ettiklerini belirtti.
|
Yeni Asya
/ Konya
12.09.2008
|
|
|
Demokraside antidemokratik sektelere yer yok |
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, 12 Eylül 1980 askerî darbesinin yıl dönümü sebebiyle yaptığı açıklamada, ihtilal, darbe ve müdahaleleri demokrasilerde “geri vites” olarak nitelendirdi.
Uslu, “Türkiye’nin koştuğu demokrasi kulvarında anti demokratik sektelerin yeri yoktur” dedi. Darbe ve ihtilâl dönemlerinde en büyük zararı emeği ile geçinenlerin gördüğünü belirten Uslu, “12 Eylül’ün çalışma hayatına en önemli yansıması da 2821 sayılı Sendikalar ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt yasalarıdır. Örgütlenmenin ve toplu pazarlık sisteminin önündeki en önemli engellerden biri olan, darbe ürünü bu yasaların değiştirilmesi öncelikli talebimizdir” dedi. Türk demokrasi tarihinin yarısının ihtilâl, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerle geçerken, bir o kadar süresi de bunların konuşulması, çağrı ve daveti ile geçtiğini söyleyen Uslu, “Demokratik süreci ve siyasi işleyişe yapılan müdahalelerin sonunda ülkemiz, temel hak ve özgürlükler; ekonomi, siyaset ve sosyal açıdan geriye giderken, uluslar arası demokratik platformlarda ikinci sınıf ülke muamelesi gördü” diye konuştu.
|
Fatih Karagöz
12.09.2008
|
|
|
Darbeye karşı demokrasi nöbeti |
12 Eylül darbesinin yıl dönümünde Genç Siviller, 28 yıl önce darbe bildirisinin okunduğu Ankara Radyosu önünde “demokrasi nöbeti” tutacak.
Genç Siviller, 28. yılında 12 Eylül darbesini birçok etkinlikle protesto edecek. Protestolar kapsamında önceki gün Mamak Askerî Ceza ve Tutukevi önünde yıllar önce aynı cezaevinde öldürülen İlhan Erdost’un ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost’un da konuştuğu “Albay Raci Tetik Aranıyor” isimli eylem gerçekleştiren Genç Siviller, dün de Samsun 78’liler Derneği’nin yargılandığı davaya kitlesel olarak katıldı. Protesto eylemlerinin en ilginci ise 28 yıl önce darbe bildirisinin okunduğu Ankara Radyosu önünde demokrasi nöbeti tutmak olacak. Dernek üyeleri gece 04.00’te Ankara Radyosu önünde buluşacak ve demokrasi nöbeti tutacak. Aynı gün öğlenden sonra ABD Büyükelçiliği’nin önüne siyah çelenk bırakılacak.
|
Cemil Yüzer
12.09.2008
|
|
|
12 Eylül’ün son mağduru |
12 Eylül darbesini yapan dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yargılanması talebiyle iddianame hazırladığı için görevinden alınan Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, mücadelesini kitaplara taşıdı. Daha önce “Günaydın Savcı Bey” isimli kitabı çıkan Kayasu, 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde ikinci kitabını yayınladı.
Kayasu, Metropol Yayınları’ndan çıkan “Onuncu Köyün Savcısı 12 Eylül’ün Son Mağduru” isimli kitabında darbecilerin yargılanması ve haksız bir şekilde men edildiği mesleğine dönmek için verdiği mücadeleyi ayrıntılarıyla anlatıyor. Onuncu köye savcı olduğunu belirten Kayasu, “12 Eylül’ün son mağduru benim” diyor.
|
12.09.2008
|
|
|
Güler: Ermenistan’dan elektrik alımı yok |
ENERJİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Ermenistan’dan elektrik alımı ile ilgili herhangi bir anlaşmalarının söz konusu olmadığını bildirdi.
Güler, “Enerji Verimliliği Kapsamında Yapılacak İşbirliği Protokolü” töreninde, gazetecilerin, bazı basın-yayın organlarında yer alan “Ermenistan’dan elektrik alınacağına” ilişkin haberleri sorması üzerine, “Böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığını” söyledi. Bakan Güler, bazı özel firmaların, bu konuda Ermenistan’la görüşmeler yaptığını ancak gerçekleşen bir şeyin olmadığını kaydetti.
|
12.09.2008
|
|
|
Otomobilde 3 bin 500 mermi |
ŞANLIURFA'NIN Suruç ilçesinde bir otomobilde 3 bin 500 adet Kaleşnikof mermisi ele geçirildi.
Alınan bilgiye göre, güvenlik güçleri Suruç’tan Akçakale yönüne giden bir otomobilde arama yaptı. Yapılan aramada, aracın bagaj kısmında 3 bin 500 adet Kaleşnikof mermisi ele geçirildi. Olayla ilgili gözaltına alınan A.A. (37) ve S.V. (51) çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
|
12.09.2008
|
|
|
Bala’da 4,1’lik panik |
ANKARA'NIN Bala ilçesinde 4,1 büyüklüğünde hafif şiddette deprem meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, dün saat 11.33’de merkez üssü Bala-Afşar olan 4,1 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Afşar Belediye Başkanı Bayram Küçük, yaptığı açıklamada deprem dolayısıyla paniğe kapılarak sokağa çıkan vatandaşlar olduğunu belirterek, “Deprem herhangi bir hasara yol açmadı. Beldede küçük çaplı panik oldu” diye konuştu. Bala Belediye Başkanı İbrahim Gürbüz de depremin ilçede can ve mal kaybına yol açmadığını ifade ederek, “Sokağa çıkan insanlar oldu ama bu panik küçük çaplı ve geçiciydi. Halk sakin” dedi. Bala’da geçen yıl 20 Aralıkta 5,7 ve 27 Aralıkta 5,5, 4,8 ve 5 büyüklüğünde depremler meydana gelmiş, kesin hasar tesbitleri ve itirazlar sonucu, Bala ve çevresinde toplam bin 171 konutun ağır hasarlı olduğu belirlenmişti.
|
12.09.2008
|
|
|
Vefalı kedi 9 yıl sonra eve döndü |
İngiltere’nin Birmingham şehrinde kaybolan ev kedisi, 9 yıl sonra eve döndü. İngiliz hayvanlara yardım derneği RSPCA’nın yetkilisi Alan Pittaway, ‘’Aldığımız ihbar üzerine bugün kedinin sahipleri Bay Bayan Alan-Gilliy Delaney’e hayvanlarını teslim ettik’’ dedi.
1999’da kaybolan kedi yaşadığı evden 800 metre uzakta bulundu. RSPCA görevlisi Pittaway, ‘’25 yıldır dernekte çalışıyorum. Bayan Delaney kadar sevinçlisi, heyecanlısını hiç görmedim’’ diye konuştu. Kedinin sahipleri, ‘’hayvanın huylarının dokuz yılda hiç değişmemiş olduğunu’’ söyledi.
|
/ Birmingham
12.09.2008
|
|
|
Büyük deneydeilk safha tamam |
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yapımı yıllar süren ve kâinatın oluşum sırlarını ortaya çıkarması beklenen dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı ‘’Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’’(Large Hadron Collider-LHC) başarıyla çalıştırıldı.
California Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Ünel, CERN’deki gelişmelerle ilgili bilgi verirken, bugün büyük hadron çarpıştırıcısının ilk kez test edildiğini aktardı. Ünel, ‘’Bugün büyük hadron çarpıştırıcısı çalışmaya başladı. Bundan sonra protonların çarpıştırıcıda döndürülmesine devam edilecek. Bu deney artık başladı ve yüksek enerjilerde devam edecek’’ dedi. Ünel, hızlandırıcıda iki ayrı proton demetinin bulunduğunu, bunlardan birinin saat yönünde, diğerinin de ters yönde döndüğünü belirterek, ‘’Bugün CERN’de saat yönünde dönen proton demetini daha az enerjiyle ve daha az proton sayısıyla başarıyla arttırdık. Protonlar detektörün içinden geçti ve detektörün içinde bıraktığı izleri gördük ve bu bizi çok heyecanlandırdı’’ dedi.
|
/ Cenevre
12.09.2008
|
|
|
New Jersey’de Sakal-ı Şerif’e yoğun ilgi |
ABD’nin New Jersey eyaletinin Paterson şehrindeki Ulu Camide Hz. Muhammed’in (asm) Sakal-ı Şerif’i ziyaretçilere gösterilmeye başlandı.
Amerikalı Türk toplumunun yoğun olarak yaşadığı Paterson’da Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak hizmet veren Ulu Cami bünyesinde ilk defa böyle bir organizasyonla, kutsal emanetlerden Sakal-ı Şerif’i cami cemaatinin ziyaretine açtıklarını söyleyen İmam Dr. Güngör Özcan, Ramazan ayında böyle bir faaliyetten dolayı cemaatin çok mutlu olduğunu belirtti. Camide düzenlenen iftar yemeği ve ardından kılınan teravih namazından sonra kalabalık cemaat Hz. Muhammed’e ait Sakal-ı Şerif’i görmek için uzun kuyruk oluşturdu.
|
/ New Jersey
12.09.2008
|
|
|
7.5 milyar yıl önce ölen yıldız göz kırptı |
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) ‘’Swift (Hızlı)’’ X ışını teleskopu, kâinatta 7.5 milyar yıl önce çökerek kara deliğe dönüşen yıldızın gamma patlamasını kaydetti.
Gökfizikçilere göre, dikkatli çıplak insan gözü de gece bu çok büyük gamma patlamasını 40 saniye boyunca görebiliyor. Belirleme, 19 Mart’ta kayda geçti. Son yıllardaki kurama göre kâinat, ‘’büyük patlama’’dan sonra 6 milyar yaşındayken Güneş’in 20-30 katı büyük kütleye sahip bu yıldız kendi içine çökerek ‘’kara delik’’e dönüşürken gamma ışını patlamasına sebep oluyor. Atom bombasında da patlamada gamma ışını çıkıyor. Çöken yıldızın ışığı ‘’şimdi’’, yani 7.5 milyar yıl sonra Dünya’ya erişmiş oluyor. Çünkü yıldız Dünya’dan 7.5 milyar ışıkyılı uzaklıkta.
|
/ New York
12.09.2008
|
|
|
Kalp sağlığınız için dişlerinizi fırçalayın |
Dişleri fırçalamanın kalp hastalığına yakalanma riskini azaltabileceği bildirildi.
İrlanda’nın başşehri Dublin’de düzenlenen Genel Mikrobiyoloji Derneğinin toplantısında, Bristol Üniversitesinden Prof. Howard Jenkinson, kalp hastalıklarının sigara kullanımı, kolesterol seviyesinin yüksek olması ve aşırı kiloya bağlı olduğuna ilişkin bilgileri bir yana koyarak, diş temizliğinin kalbi sanıldığından fazla etkilediğini belirtti. Jenkinson’a göre “sağlıklı ve ince olmak önemsiz. Eğer dişlerin durumu kötüyse kalp hastalığına yakalanma riski artıyor”. İrlanda Cerrahlar Kraliyet Kolejinden Dr Steve Kerrigan da “ağzın, muhtemelen vücudun en kirli yeri olduğunu” belirterek, dişlerin düzenli fırçalanmamasının dişeti kanamalarına, bunun da ağızdaki yüzlerce bakterinin kan damarlarına girmesine sebep olduğuna dikkati çekti. Kerrigan, bakterilerin burada, kanda bulunan, pıhtılaşmayı sağlayan plaketlere yapışarak kanın bir bölümünün kalbe ulaşmasını engellediğini ve kalp krizi riskini arttırabildiğini vurguladı.
|
/ Dublin
12.09.2008
|
|
|
|