|
|
|
12 Eylül “vicdan mahkemesi”nde yargılanacak |
Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, yarın 14.00-17.00 saatleri arasında Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsündeki Mahkeme Salonunda düzenleyeceği Vicdan Mahkemesi ile 12 Eylül darbesinin 28. yıldönümünde Kenan Evren başta olmak üzere darbeyi yapanları yargılayacak.
DARBELERE Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, 12 Eylül Cuma gunu, 14.00-17.00 saatleri arasinda Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’ndeki Mahkeme Salonu’nda düzenleyeceği Vicdan Mahkemesi ile 12 Eylül darbesinin 28. yıldönümünde 12 Eylül darbesini yapanları yargılayacak. Üzerinden 28 yıl gecmesine rağmen Türkiye 12 Eylüul’ü henüz mahkeme önüne getirmeyi başaramadı. 12 Eylül’ü yapan zihniyet ve 12 Eylül’ün artıklarından bir kısmı ise önümüzdeki ay Ergenekon davasında mahkeme önüne çıkacak. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’nu tüm darbelerin yıldönümlerinde tekrarlayacağı Vicdan Mahkemeleri’nin ilkini 12 Eylül’de kuruyor. Çeşitli sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin oluşturduğu ‘Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’, 21 Haziran 2008’de İstanbul’da, 26 Temmuz 2008’de Ankara’da darbeye karşı mitingler düzenledi. Koalisyon 12 Eylül’den sonra da diğer darbe yıldonümlerinde Vicdan Mahkemeleri düzenlemeye devam edecek. Koalisyon, Ekim ayında başlayacak Ergenekon Davası’nı da aktif olarak takip etmeye hazırlanıyor.
|
11.09.2008
|
|
|
ÇOCUKLARA YANLIŞ BİLGİ VERMEYİN |
8. sınıf “İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” ders kitabında darbelerin övülmesine tepki gösteren Millî Eğitim eski Bakanlarından Nahit Menteşe, MEB'in yapılan yanlışlığı bir an önce düzeltmesi gerektiğini söyledi. “Tarih kitaplarında çocuklara yanlış bilgi vermek doğru değildir. Tarihî gerçekler neyse olduğu gibi anlatılmalıdır” diyen Menteşe, “Bu noktadan sonra Millî Eğitim Bakanlığı ek kitaplar çıkarmak suretiyle doğru bilgileri öğrencilere ulaştırmalı, seneye de kitaplar yeniden tanzim edilerek doğru tarihî bilgiler öğrencilere öğretilmelidir” şeklinde konuştu.
DARBELER BÜYÜK ACILAR YAŞATTI
Darbelerin çok büyük acılar yaşattığını ve bunların olduğu gibi ders kitaplarına girmesi gerektiğini belirten Menteşe, “1960 ihtilâli herkesi üzmüş, Yassıada Mahkemeleri kurulmuş, hukuk ayaklar altına alınmış, Türkiye'nin üç değerli evlâdı haksız yere idam edilmiştir” dedi. Menteşe, “12 Mart'ta da çok büyük haksızlıkla darbe yapılmış; 1980 ihtilâli öncesi hükümet sıkıyönetim ilân etmesine rağmen süren çatışmalar 12 Eylül darbesi ilân edildikten sonra bir anda durmuştur” diye konuştu.
Darbe övgüsünü kitaptan çıkartın
2008-2009 Eğitim-Öğretim yılında, ilk öğretim 8. sınıflara okutulacak olan “İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük” kitabında, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat müdahalelerinin darbeye hak veren ve milletin seçtiği siyasetçileri kötüleyen bir üslûpla işlenmesine Milli Eğitim Eski Bakanı Nahit Menteşe’den tepki geldi. Yeni Asya’ya konuşan Menteşe, tarihi gerçeklerin gün gibi ortada olduğunu, çocuklara yanlış bilgiler okutmanın doğru olmadığını ve yapılan hatanın biran önce düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Milli Eğitim Eski Bakanı Nahit Menteşe, darbe dönemlerinde çok büyük acılar yaşandığını ve bu hadiselerin olduğu gibi ders kitaplarına girmesi gerektiğini belirterek, “Bazen tarih saptırılıyor. Esasında her şey olduğu gibi yazılsa çok daha iyi olacak. 1960 ihtilali hepimizi üzmüştür. İhtilalin sonunda Yassıada Mahkemeleri kurulmuştur. O da hukuku ayaklar altına almıştır. Türkiye’nin üç değerli evladının haksız yere idam edildiği, herkes tarafından kabul edilmektedir. Polatkan’ın, Zorlu’nun ve Menderes’in ailelerine çok sıkıntı ve müşkülatlar yaşatılmıştır. Menderes’in ailesi için toplanan yardım paralarının olduğu banka hesabına devlet el koymuştur. Ben de o zaman Aydın’dan elle toplamak suretiyle bir miktar yardımı Berrin Hanım’a teslim etmiştim. Bu kadar acı sayfalar bunlar. Bu hadiselerin olduğu gibi ders kitaplarına girmesi lazım aslında.” sözlerini aktardı. Darbelerin oluşması için zemini kimlerin hazırladığının bugün gün gibi ortada olduğunu aktaran Menteşe, “12 Mart’ta da çok büyük haksızlıkla bir darbe yapılmıştır. 1980 ihtilali öncesi Hükümet Sıkıyönetim ilan etmesine rağmen çatışmalar devam etmiştir. Fakat 12 Eylül darbesi Kenan Evren tarafından ilan edildikten sonra sokaktaki çatışmalar bir anda duruverdi. Yani, kimler tahrik etti, kimler bunları meydana getirdi artık gün gibi ortadadır.” diye konuştu. Menteşe, MEB’in yapılan yanlışlığı biran önce düzeltmesi gerektiğini ve bunun için de ek kitaplar basılarak öğrencilere dağıtılması gerektiğini kaydederek, “Tarih kitaplarında çocuklara yanlış bilgi vermek doğru değildir. Tarihi gerçekler neyse olduğu gibi anlatılmalıdır. Kitapları henüz görmedim, görsem size açık beyanda bulunurdum. Bu noktadan sonra Milli Eğitim Bakanlığı ek kitaplar çıkarmak suretiyle doğru bilgileri öğrencilere ulaştırmalıdır. Bu yanlış da bu şekilde düzeltilmelidir. Bunu yapmak mümkündür. Milli Eğitim Bakanlığı yazılanların gerçekten yanlış olduğunu düşünürse, bunu düzeltebilir. Bu yıl bu ek kitaplar vasıtasıyla hata düzeltilmeli, seneye de kitaplar yeniden tanzim edilerek doğru tarihi bilgiler öğrencilere öğretilmelidir.” sözlerini ekledi.
|
CEMİL YÜZER
/ ANKARA
11.09.2008
|
|
|
Asrın deneyi yapıldı |
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde yapımı yıllar süren ve kâinatın yaratılış sırlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” başarıyla çalıştırıldı. California Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Ünel, yeni hızlandırıcı üzerinden 10-15 yıl veri toplamanın planlandığını, deneylerin süreceğini söyledi. Öte yandan, İngiltere’de yayın yapan The Independent, deneyin yolunda gitmemesi ihtimaline karşı okuyucularına “Bir sonraki evrende görüşmek üzere” sözleriyle veda etti.
DünyanIn en büyük parçacık hızlandırıcısı “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” (LHC), 13,7 milyar yıl önce meydana geldiği düşünülen Büyük Patlama’dan hemen sonraki başlangıç şartlarını oluşturarak maddenin sır perdesini aralayabilmek amacıyla faaliyete geçirildi. Aralarında Türklerin de bulunduğu 5 binden fazla fizikçi ve mühendisin 10 yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı proje, son yılların en büyük bilim projesi olarak gösteriliyor. LHC, Fransa-İsviçre sınırında, Cenevre yakınlarında, yerin 100 metre altında 27 kilometrelik dairevi bir tünel olarak inşa edildi. Deney başladıktan sonra, tünel çevresinde bulunan 4 büyük algılayıcıdan ikisi Atlas ve CMS, “Higgs bozonunun izini sürecek”. Bu parçacığın diğer bazı parçacıklara kütle kazandırdığı düşünülüyor. Bu deneyde Higgs bozonu tespit edilemezse teorik fizik alt üst olabilir.
“Bir dahaki evrende görüşürüz”
İngİltere’de yayın yapan The Independent, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) bugün yapılacak deneyin yolunda gitmemesi ihtimaline karşı okuyucularına veda etti. Bazı bilim adamları, CERN’deki deneyin güvenli olmadığını savunuyor. Bilim adamları deneyin kontrolden çıkması halinde meydana gelebilecek küçük kara deliklerle insanlığın sonunun geleceğini iddia ediyor. CERN ise deney ortamının güvenli olduğunu savunuyor. Bazı bilim adamlarının “kara delik oluşabilir” endişesini eleştiren The Independent, bununla birlikte okuyucularına da veda etmeyi ihmal etmedi. Gazete, “Tarihte hiçbir bilimsel gelişme, biraz risk almadan sağlanmadı. Ancak deney sırasında galaksimizde bir kara delik açılabilme ihtimaline karşılık okuyucularımıza veda etmek istiyoruz. Bir sonraki evrende görüşmek üzere.” dedi.
|
/ Cenevre - Londra
11.09.2008
|
|
|
Kur’an kursuna yardım yasağı |
Danıştay, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin, “Ankara’da gönüllü kuruluşlarca açılmış, kâr amacı gütmeyen öğrenci yurtları ile Diyanet'e bağlı Kur’ân kurslarına destek olmak üzere kış mevsiminde yakacak ve giyim yardımı” yapılmasına imkân sağlayan kararının yürütmesini durdurdu
DANIŞTAY, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin, “Ankara’da gönüllü kuruluşlarca açılmış, kâr amacı gütmeyen öğrenci yurtları ile Diyanete bağlı Kur’ân kurslarına destek olmak üzere kış mevsiminde yakacak ve giyim yardımı” yapılmasına imkân sağlayan kararının yürütmesini durdurdu. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, 11 Ekim 2006 tarihinde “Ankara il sınırları içinde bulunan ve milli eğitime destek amacıyla gönüllü kuruluşlarca açılmış, kâr amacı gütmeyen öğrenci yurtları ve Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur’ân kurslarına destek olmak üzere kış mevsiminde yakacak ve giyim yardımında bulunma” kararı aldı. Büyükşehir Belediye Meclisinin kararının, Büyükşehir Belediye Kanununa aykırı olduğunu öne süren 4 kişi, söz konusu kararın iptali istemiyle Ankara 14. İdare Mahkemesi’nde dâvâ açtı. Mahkeme, “5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ilgili maddesinde, dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımların büyükşehir belediyesinin giderleri arasında sayıldığı, dâvâ konusu işlemde kamu yararı hizmet gerekleri ile sosyal devlet ilkesine aykırılık görülmediği” gerekçesiyle dâvâyı reddetti. Dâvâcılar kararı temyiz ederek, temyiz istemi sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasını istediler. Danıştay 8. Dairesi adına Danıştay Nöbetçi Dairesi, dâvânın temyiz istemi sonuçlanana kadar, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Kararın gerekçesinde, Büyükşehir Belediyesi Kanununun ilgili maddelerine atıfta bulunulduktan sonra, büyükşehir belediyelerine, dâvâ konusu işlemde belirtilen yurt ve kurslara destek olmak üzere yardım yapma görev ve yetkisinin verilmediği belirtildi. Söz konusu kanunla büyükşehir belediyelerine, “dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere” sosyal hizmet ve yardım yapma yetkisinin tanındığı ifade edilen kararda, Büyükşehir Belediye Meclisinin kararında belirtilen Kur’ân kursları ile kâr amacı gütmeyen öğrenci yurtlarının, “yoksul, muhtaç, kimsesiz ya da öksüz” kategorisinde değerlendirilemeyeceği belirtildi.
|
11.09.2008
|
|
|
Müslümanlarla içi içe yaşamaktan çok mutluyuz |
Viyana Belediye Başkanı Michael Haeupl, Müslüman toplumunun ileri gelenlerine belediye sarayında iftar yemeği verdi. Haeupl, Ramazan ayında verilen iftar yemeklerinin artık belediye sarayının geleneği haline geldiğini belirterek, “Viyana’daki Müslümanlarla yan yana değil, bir arada yaşamaktan büyük memnunluk duyduğunu” söyledi.
Vİyana Belediye Başkanı Michael Haeupl, şehirdeki Müslüman toplumunun ileri gelenlerine belediye sarayında iftar yemeği verdi. İftar yemeğine, büyük çoğunluğu cami eksenli Türk dernek temsilcilerinden oluşan yaklaşık 300 kadar kişi katıldı. Konuklarına hitaben kısa bir konuşma yapan Haeupl, Ramazan ayında verilen iftar yemeklerinin artık belediye sarayının geleneği haline geldiğini belirterek, “Viyana’daki Müslümanlarla yan yana değil, bir arada yaşamaktan büyük memnunluk duyduğunu” söyledi. Bu yılki iftar yemeğinin erken genel seçim öncesine denk geldiğini ve bu sebeple seçim yatırımı yapmak suçlandıklarını ifade eden Haeupl bu iddiaları ciddiye almamak gerektiğini söyledi. Haeupl, şehrin 23. bölgesinde tahsis edilen arsaya yapılan Müslüman mezarlığının 3 Ekimde hizmete gireceğini de duyurdu.
|
Viyana
11.09.2008
|
|
|
Gül, Erivan’dan sonra Bakü’de |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan ziyaretinin ardından dün de Azerbaycan’a gitti. Günübirlik gerçekleşen ziyarette Gül Aliyev'e Ermenistan ziyareti hakkında bilgi verdi. Görüşmelerde ayrıca ikili ilişkiler, Kafkaslar’da son dönemde öne çıkan gelişmeler ve diğer bölgesel konuların da ele alındığı bildirildi.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün Türkiye-Ermenistan maçını izlemek için Erivan’a yaptığı ziyaretin iki ülke ilişkilerine olası etkileri ve gelişmeler uzun süre gündemi meşgul edecek gibi görünürken, uzmanlar, ziyaretin diyalog kapılarının daha açık hale gelmesinde etkili olabileceği, sorunların çözümünün ise tarafların bundan sonra takınacağı siyasi tavra bağlı olacağı gözlemini dile getiriyor. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı Faruk Loğoğlu, ziyaretin iki ülke ilişkilerinde olumlu sonuçlar doğuracağı öngörüsünde bulundu ve her iki taraf için de siyasi eşiğin aşıldığı görüşünü dile getirdi. Loğoğlu, sorunları çözledi siyasi iradenin iki tarafta da eskisine nazaran daha fazla olduğunu belirtti. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner de, konuyla ilgili yazısında, Ermenistan’ın Türkiye ile ilişkilerinde yol alabilmesi için öncelikle Türkiye’nin sınırlarını tanıması gereğine değindi. Laçiner, şu görüşe yer verdi:”Türkiye bu isteğini kısa sürede alabilir. Çünkü özel toplantılarda Ermeni yetkililer bu konuda bir sorun olmadığını, Ermenistan’ın bu konuda açık bir ilanda bulunamamasının nedeninin pazarlık güçlerini zayıflatmamak olduğunu söylüyorlardı. Sanırım Ermeni tarafı bunun bir pazarlık gücü vermediğini, aksine iletişimi dahi engellediğini anlamıştır.” ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Yıldız Deveci Bozkuş da, konuyla ilgili yazısında, Türkiye’nin bu ziyaretle sadece Türkiye-Ermenistan arasındaki sorunların çözümü konusunda değil, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Karabağ sorununun çözümü konusunda ön ayak olduğu görüşünü dile getirdi. Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Aras, da Gül’ün ziyareti sırasında ilişkinin dostluk yönünde geliştiği tespitinde bulunarak, Sarkisyan maçın rövanşı için Türkiye’ye geldiğinde aynı şeyleri Türkiye’de de beklediğini söyledi. Aras, Dağlık Karabağ ve 1915 olaylarına ilişkin sorunların çözümünde ise yakın zamanda bir çözüm beklemediğini sözlerine ekledi.
|
11.09.2008
|
|
|
Ermenistan’la diyalog hızlanır |
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki yeni süreç çerçevesinde bundan sonra hızlanan bir diyalog kurulacağını söyleyerek, yeni süreçten umutlu olduklarını, çünkü Ermenistan yönetiminde çözüm odaklı bir duruş gözlemlediklerini söyledi.
DIŞİŞLERİ Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki yeni süreç çerçevesinde bundan sonra hızlanan bir diyalog kurulacağını söyleyerek, yeni süreçten umutlu olduklarını çünkü Ermenistan yönetiminde çözüm odaklı bir duruş gözlemlediklerini söyledi. Babacan, NTV’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyareti ve Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan son sürece ilişkin soruları cevapladı. Türkiye ile Ermenistan arasında bir süreden beri devam eden bir diplomasi trafiği bulunduğunu ve bu çerçevede görevlendirilen diplomatların muhataplarıyla temas halinde olduğunu hatırlatan Babacan, Kafkaslarda yaşanan son gelişmeler, milli maç nedeniyle yapılan davet ve bütün bu süreç bir araya konulduğunda Gül’ün ziyaretinin zamanlı ve önemli olduğunu kaydetti. Babacan, Türkiye ile Ermenistan ikili ilişkilerindeki sorunların oldukça çok olduğunu hatırlatarak, 1915 olayları, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin olmaması, Yukarı Karabağ sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diğer sorunlar gibi pek çok sıkıntı bulunduğunu ifade etti. Karabağ sorununun sadece Azerbaycan değil Türkiye’nin de sorunu olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye’nin Ermenistan sınırlarını kapatmasının Azerbaycan topraklarının işgaliyle başlayan bir gelişme olduğunu hatırlattı. Ermenistan ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan ile bütün bunları detaylı şekilde konuştuklarını belirten Babacan, ayrıca Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini de ele aldıklarını, bu açıdan da devam eden bir süreç bulunduğunu, iki ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiklerini, sorunların çözümü için bir arayış içinde olduklarını bildirdi.
|
11.09.2008
|
|
|
SERVİS FÂCİASI: 4 ÖLÜ, 28 YARALI |
İZMİR'İN Aliağa ilçesinde öğrencileri taşıyan servis devrildi. Kazada 4 öğrenci hayatını kaybetti. 25’i öğrenci 28 kişi ise yaralandı.
İzmir’in Aliağa İlçesi’ne bağlı Şakran Beldesi’nde, taşımalı sistemde eğitim gören ilköğretim öğrencilerini taşıyan servis midibüsünün devrilmesi sonucu 4 öğrenci öldü, 25’i öğrenci toplam 28 kişi de yaralandı. Kaza, Şakran Beldesi, Tütüncü Deresi Mevkii, Kapıkaya Köprüsü’nde bugün saat 08.00 sıralarında meydana geldi. Aliağa’nın Kapıkaya ile Manisa’nın Karaahmetli Köyü’nden aldığı, taşımalı sistemde eğitim gören 29 öğrenciyi Şakran’a götüren 50 yaşındaki İsmail Tüylüoğlu yönetimindeki 35 NHF 62 plakalı servis midibüsü, Tütüncü Deresi Mevkii’nde virajı alamalayarak Kapıkaya Köprüsü korkuluklarına çarptı. Savrulan midibüs, devrildi. Kazada, Recep Kepekçi ile kardeşi İsmail Kepekci, Murat Altanay ve Hidayet Gergin adlı öğrenciler öldü. Midibüs şoförü İsmail Tüylüoğlu, 2 veli ve 25 öğrenci de yaralandı. Kazada yaralananlar ambulansla kaldırıldıkları Aliağa Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındı. Durumu ağır olan yaralılardan bir bölümü Menemen ve Karşıyaka Devlet ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmelerine başlandı. Kaza ile ilgili soruşturma sürdürülüyor.
|
11.09.2008
|
|
|
AB, Türkiye’yi örnek ülke gösterdi |
Avrupa Birliği bünyesinde faaliyet gösteren ve merkezi Stockholm’de bulunan Avrupa Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele ve Kontrol Merkezinin bölüm başkanı doktor Denis Coulombier, Türkiye’nin kuş gribiyle ilgili mücadelede “örnek ülke” olarak gösterildiğini söyledi.
Kamu sağlığı güvenliğinin tartışıldığı AB sağlık bakanları toplantısında, konuyla ilgili soruları cevaplayan Coulombier, 2006 yılında ortaya çıkan krizde Türkiye’nin “hızlı ve şeffaf” biçimde hareket ettiğini belirterek, AB’de bu alanda yapılan ve yapılacak çalışmalarda Türkiye’nin tecrübesinin büyük önem taşıdığını kaydetti. Kuş gribi vakası görülmesinin hemen ardından Dünya Sağlık Örgütü ve AB’nin ilgili birimlerinin Türk yetkililer tarafından derhal haberdar edildiğini ve alınacak önlemler konusunda yakın ve etkili işbirliği içine girildiğine belirten Coulombier, “Türkiye’nin tavrını takdirle karşılıyoruz” dedi. AB dönem başkanı Fransa’nın Angers kentinde 8-9 Eylül toplanan AB sağlık bakanları, kamu sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklara karşı alınacak önlemleri tartışmıştı.
TÜRKİYE, AB’YE ÜYELİK YOLUNDA İLERLEYECEK
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, “Türkiye’nin üyelik yolunda ilerleyeceğine inanıyorum” dedi. Verheugen, Almanya’nın Münih kentindeki “Presseclub” tarafından düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, AKP’nin kapatılmasıyla ilgili davada Anayasa Mahkemesinin kapatmama yönünde karar aldığını hatırlatarak, bunun ülkedeki reformların sürdürülmesi konusunda Türk hükümetini cesaretlendireceğini söyledi. Türkiye ile AB arasında sürdürülen üyelik müzakerelerinin de, şimdilik bazı başlıkların açılmamasına rağmen normal seyrettiğini ifade eden Verheugen, bu müzakerelerle ilgili yapılan bazı olumsuz açıklamaların da bunu engellemeyeceğini kaydetti.
|
/ Angers / Münih
11.09.2008
|
|
|
Kavga siyaseti Türkiye’ye zarar veriyor |
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Türkiye son dönemde kısır çekişmeler içinde, kavga ve öfkeyle, ülkemizin ve milletimizin gerçek sorunlarını görmezden gelen bir anlayışla, suni gündemler oluşturularak yönetilmektedir” dedi.
Doğan Medya grubu ve Başbakan Erdoğan arasnda yaşanan tartışmalara ilişkin bir açıklama yapan DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, şunları söyledi:”Türkiye’yi yönetenler, milletimizi doğrudan ilgilendirmeyen ve bir Başbakana yakışmayan üslup ve ifadelerin kullanıldığı tartışmalarla insanlarımızı oyalamakta, gündemi değiştirmekte, kendi ortaya çıkardıkları gerilimlerle, yaklaşan mahalli seçimler için tahkimat yapmaktadır. AKP halkımızdan aldığı yetkinin hakkını verememektedir. Merkezî ve mahallî yönetimlerde yolsuzluk çamuruna batmıştır. Ülkemizi, insanların geleceğe güvenle bakamadıkları, yarınlarından emin olamadıkları, ekonominin gittikçe kötüleştiği, terörün her gün birkaç canımızı aldığı bir hale getirmiştir.
AKP milletimizin iradesini, beceriksiz ve öngörüsüz politikalarla Anayasa Mahkemesi koridorlarında rehin bırakmıştır. Parlamentomuzun demokratik, sivil bir anayasa yapma imkânını ortadan kaldırmıştır. Anlaşılmaktadır ki AKP ve Sayın Başbakan, Anayasa Mahkemesi’ndeki mevzi ve itibar kaybını, bir medya grubunu hedef alarak telafi etmeye kalkmaktadır. AKP ve Sayın Başbakan sadece kavgadan, çatışmadan, ötekiler oluşturarak meydana getirdiği bir siyaset ikliminden beslenmektedir.
Ama bu yaklaşımın Türkiye’ye ve Türk halkının sorunlarının çözümüne hiçbir katkısı olmamaktadır. Sayın Erdoğan’ın kabadayı üslubu, bazılarının hoşuna gitse de bir siyasetçiye, bir devlet adamına ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına hiç yakışmamaktadır. Başbakanın bu sinirliliği ve hırçınlığının arkasında muhalefete ve farklı seslere olan tahammülsüzlüğü yatmaktadır. Bu tahammülsüzlük gün geçtikçe artmaktadır. Son olaylarla, gerçek bir demokratik ortamın, çok sesli, özgür ve bağımsız bir medyanın fikir ve ifade hürriyetinin sağlanabilmesi için Türkiye’de medya-siyaset-ticaret ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturtulması gereği bir kez daha ortaya çıkmıştır.”
|
Yeni Asya
/ İstanbul
11.09.2008
|
|
|
Adıyamanlılar iftarda buluştu |
İstanbul Adıyamanlılar Vakfı geleneksel iftar yemeğinde buluştu. Hafta sonu Vakıf Adıyamanlılar Vakfının çok amaçlı salonlarında verilen iftar yemeğine Yaklaşık 1200 kişi katıldı.
İftar yemeğine İstanbul’da bulunan sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Adıyaman il ve ilçeleriyle ilgili dernekler yöneticileri yanı sıra iş, siyaset ve basın dünyasından çok sayıda davetli katıldı. Programın sunuculuğunu Adıyamanlılar Vakfı Eğitim Kültür Komisyonu üyesi Şair Ziya taştan yaptı. Açılış konuşmasını yapan Vakf Başkanı Nevzat Bayhan, 12 yıl önce 10 arkadaşıyla gönül birliği yaparak kurdukları Adıyamanlılar Vakfının hizmet serüvenini her yıl kat kat artarak emin adımlarla ilerlemeye devam ettiğini söyledi. Başkan Bayhan, “Adıyamanlılar Vakfı olarak her zaman toplumun mutluluğunu kendi mutluluğumuz gibi görerek çalıştık. Çalışırken de tek amacımız vardı o da çok sevdiğimiz Adıyamanlı insanlarımıza hizmet etmek olmuştur. Bizler Gökkuşağının bütün renklerine talibiz. Düşüncenin her türlüsüne saygı gösterdiğimiz gibi gönlümüzde yeri olmuştur. Vakıf olarak vazgeçemeyeceğimiz iki önemli konu vardır. Vakıf olarak çalışmalarımızı sürdürürken bizleri yalnız bırakmayarak gerektiği zamanlarda desteklerini bizden esirgemeyen herkese sonsuz şükranlarımı sunarım” diye konuştu.
|
Yeni Asya
11.09.2008
|
|
|
ATM’de dolandırıcılık düzeneği bulundu |
MANİSA’DA emekli bir kişinin banka kartının sıkıştığı ATM’ye dolandırıcılık yapılması amacıyla düzenek konulduğu belirlendi.
Polisi arayan emekli kişi, Laleli Mahallesi’nde para çekmek istediği bir bankanın ATM’sinde kartının sıkıştığını, yanına gelen tanımadığı bir kişinin yardım etme bahanesiyle şifresini sorduğunu, bu kişinin yardımını kabul etmediğini belirterek, polis gönderilmesini istedi. Polislerin yaptığı inceleme sonucu, ATM’ye banka kartlarının sıkışması amacıyla düzenek konulduğu tespit edildi. Banka kartı sıkışan emekli vatandaşa yardım etmek isteyen ve polis gelmeden olay yerinden ayrılan kişinin düzeneği hazırlayan kişi olabileceği bildirildi.
|
11.09.2008
|
|
|
Üniversite öğrencilerine broşürlü terör uyarısı |
Aydın Emniyet Müdürlüğü, üniversite öğrencilerini terör örgütlerine karşı uyarmak için Adnan Menderes Üniversitesinde (ADÜ) 3 bin broşür dağıtıyor.
2008-2009 akademik yılında Adnan Menderes Üniversitesini kazanan ve kayıt için üniversitenin kampüsüne gelen öğrenciler, İl Emniyet Müdürlüğünce hazırlanan standda karşılanıyor. Öğrencilere çeşitli ikramlarda bulunulan standda, hediyeler de veriliyor. Standda, emniyet müdürlüğünde görevli polisler tarafından öğrencilere, kampüste karşılaşabilecekleri sorunlar ve terör örgütlerinin eleman kazanma faaliyetleriyle ilgili bilgi veriliyor. İl Emniyet Müdürü Yılmaz Orhan, yaptığı açıklamada, çalışmanın bir haftadır sürdürüldüğünü belirterek, bu sürede okula kayıt yaptırmaya gelen gençlerle, terör örgütlerinin ağına düşmemeleri için diyalog kurduklarını söyledi. Orhan, diyalog sırasında 3 bin broşürü öğrencilere dağıttıklarını belirterek,’’Öğrencilerimizden çok olumlu tepkiler aldık. En azından aramızda diyalog kurulmuş oldu. Bundan sonra başlarına böyle bir şey gelirse ne yapacaklarını ve bunlardan kendilerini nasıl uzak tutacaklarını öğrendiler. Bunu gençlere öğretmek için çalışıyoruz’’ diye konuştu.
|
11.09.2008
|
|
|
Türkiye plansızlığın getirdiği sorunları yaşıyor |
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, Turgutlu Karadenizliler Derneği ziyaretinde Türkiye gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin bugün geçmişten gelen plansızlığın verdiği sıkıntıları yaşadığını savunan Tanrıverdi, hükümet olarak sosyal ve ekonomik alanlarda önemli çalışmalara imza attıklarını savundu. Parti olarak örgütlenmeye ve sivil toplum örgütlerine önem verdiklerini belirten Tanrıverdi, sivil toplum örgütlerini sosyal taraf olarak değil sosyal ortak olarak gördüklerini söyledi. Tanrıverdi, kendisinin de sendika genel başkanlığından geldiğini hatırlattığı sözlerinde, “Sivil toplum örgütlerini sosyal taraf olmaktansa sosyal ortak olarak görüyoruz” dedi.
|
11.09.2008
|
|
|
Öğrenci affının kapsamı genişletilsin |
Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan avcı, Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak öğrenci affının, son 3 yılı kapsaması yerine 1981-2008 yıllarını kapsaması gerektiğini savundu.
Avcı, yaptığı yazılı açıklamada, 2005 yılı ve sonrasını kapsayan öğrenci affına ilişkin kanun tasarı taslağının Başbakanlığa gönderildiğini anımsatarak, yaklaşık bir milyon kişinin yararlanacağı affın, tasarıdaki gibi sadece son 3 yılı kapsaması durumunda ‘’kadük kalacağını’’ ileri sürdü. Affın, süre ve kapsam açısından daha geniş tutulması gerektiğini belirten Avcı, şöyle devam etti: ’’Üniversitelerle çeşitli nedenlerle ilişiği kesilen ve eğitimine devam etmek isteyen gençlerin önünü açmak gerektiği gibi önlerindeki engellerin kaldırılmasına yardım etmek gerekiyor. Şu anda birçok kişi askerlik, iş ve eğitim sorunu yaşadığı için öğrenimlerine devam edemiyor. Bu yüzden öğrenci affının son 3 yılı kapsaması yerine, 1981-2008 yıllarını kapsaması gerekmektedir.’’ Avcı, 2005’te çıkarılan yasada birçok konuda eksiklikler bulunduğunu iddia ederek, yeni yasada bu haksızlıkların giderilmesi gerektiğini bildirdi.
|
11.09.2008
|
|
|
DP, “demokrat eller Türkiye ile buluşuyor” projesini başlatıyor |
DEMOKRAT Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu 12-13 Eylül tarihinde İstanbul’da Küçükçekmece, Bakırköy, Pendik, Ümraniye ilçelerinde esnaf ziyaretleri ile başlayacak ve 18 Eylül’de pilot olarak seçilen Yalova, Bursa, Denizli, Muğla ve Hatay’ı da kapsayarak 20 Ekim tarihine kadar devam edecek olan “Demokrat Eller Türkiye İle Buluşuyor” projesinde Demokrat Parti teşkilatları ev, esnaf, sokak ziyaretleri ile 2 milyon vatandaşımızın elini sıkacak.
DP’den yapılan açıklamada, Türkiye’nin kritik bir süreç içerisinde olduğu vurgulanırken, “Türkiye’nin aradığı alternatif Demokrat Parti’dir. Çünkü Demokrat Parti millet odaklı siyaset yapar” denildi. Türkiye’nin Mart 2009 tarihinde yapılacak mahalli idareler genel seçiminde alternatifini yeşerteceği vurgulandı.
|
Ahmet TERZİ
11.09.2008
|
|
|
MEB’den ‘rahat’ kıyafet modelleri |
MEB, web sayfasından ‘’Kamuoyuna Duyuru’’ başlığıyla yaptığı açıklamada, planlanan yeni düzenlemeyle 2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren ilköğretim okullarında ‘’mavi önlük’’ mecburiyetinin kaldırılacağı belirtildi.
İlköğretim ve ortaöğretim okul kıyafetlerine ilişkin modellerin MEB Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmayla geliştirildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
‘’Yapılacak bu düzenleme ile kıyafet serbestisi getirilmemekte olup, okullarımızdaki tertip, düzen ve disiplinden vazgeçmek mümkün bulunmamaktadır. Bununla, okul disiplini içerisinde öğrencilerimizin rahat edebilecekleri kıyafetlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca öğrenci velilerinin okul kıyafetlerini 2008-2009 eğitim-öğretim yılı için temin ettikleri ve kıyafet üreticilerinin yine bu yıl için kıyafet ürettikleri de dikkate alınarak veliler ve üreticilerin mali sıkıntıya girmemeleri bakımından bir yıl öncesinden bu yeni uygulamanın kamuoyu ile paylaşılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.’’
İnternetten yayımlanan kıyafet modelleri ilköğretim 1, 2, 3, 4, 5. sınıflar, 6, 7, 8. sınıflar ve ortaöğretim öğrencileri için ayrı ayrı tasarlandı. ‘’Kış’’ ve ‘’Bahar’’ mevsimleri için farklı hazırlanan modellerin ‘’spor’’ tarzları dikkat çekti.
Yeni kıyafetlerin özellikleri şöyle:
İlköğretim: Kız çocuklar bahar mevsiminde polo yaka kısa duble kollu etek ucu yanlardan yırtmaçlı tişört, sol göğüs üstünde okul arması; altta tüm pilili, pililer basen hizasına kadar dikişli, etek boyu diz hizası, ekose kumaşlardan etek. Tişört renginde soket çorap. Etekler düz renkli ve sol yanı tek sıra düğmeli de olabilecek.
Kış mevsiminde, süveter, uzun kollu kalın tişört ve kumaş pantolon da giyilebilecek. Kız öğrenciler kış aylarında kolları çıkarılıp yelek olarak kullanılan polar mont da giyebilecek. Erkeklere de bahar mevsiminde polo yaka tişört, kumaş pantolon, kışın süveter, polar mont serbest olacak. Liseli kızlar için bahar mevsiminde gömlek, boyunda okul armalı kravat, fular, süveter, sıfır yaka bluz, pantolon, kış mevsiminde gömlek, triko kazak, yelek, boyu diz hizasında etek ve jile, ceket, mont, mus çorap hazırlandı. Kızlar baharda gömlek-pantolon-süveter, gömlek-jile, bluz-etek-yelek, bluz-jile; kışın gömlek-etek-süveter-ceket, gömlek-jile-ceket, gömlek-etek-yelek-ceket, triko kazak-jile-mont kombinasyonu yapabilecek. Liseli erkekler için de gömlek, kravat, kumaş pantolon, süveter, ceket, yelek, istenildiğinde yelek olarak kullanılabilecek mont modelleri tasarlandı. Erkekler de baharda gömlek-pantolon-süveter, gömlek-pantolon-yelek, gömlek-pantolon, kışın da gömlek-süveter-pantolon-ceket, gömlek-pantolon-yelek-ceket, gömlek-pantolon-mont giyebilecek.
|
11.09.2008
|
|
|
İftar verecek hayırsever aranıyor |
MALATYA Belediyesinin kurduğu ve her gün yaklaşık bin 500 kişinin doyurulduğu iftar çadırındaki yemeklerin maliyetini karşılayacak hayırsever iş adamlarından destek bekleniyor.
Malatya Belediyesi Fuarcılık AŞ Müdürü Ahmet Özbildirici, yaptığı açıklamada, ‘’Bir günlük iftarın maliyeti 4 bin 500 YTL tutuyor. Bu konuda hayırsever iş adamlarından destek alıyoruz. Şu anda 12 günlük iftarımız eksik. Genellikle iftarların maliyetini belediyemiz karşılıyor.’’ dedi. Özbildirici, iftar yemeği vermek isteyen hayırsever iş adamlarının 0422 323 85 45 numaralı telefonu aramalarını istedi.
|
11.09.2008
|
|
|
Dünya depresyonda |
DSÖ verilerine göre, her 40 saniyede bir intihar, her 3 saniyede ise bir intihar girişiminde bulunuluyor.
Türkİye Psikiyatri Derneği (TPD) Başkanı Şeref Özer, ‘’10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü’’ sebebiyle değerlendirmelerde bulundu. Dünyada, intihar ve intihar girişimlerinin son yıllarda artış gösterdiğini kaydeden Özer, Türkiye’de intihar oranlarının batı ülkelerine göre daha düşük olduğuna işaret etti. Özer, ‘’Başta depresyon ile alkol ve madde bağımlılığı olmak üzere çeşitli ruhsal hastalıklar, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerine ait örseleyici yaşantılar, olumsuz aile içi etkileşimler, sosyal yalıtılmışlık, toplumsal dayanışma azlığı, ekonomik sorunlar, kayıplar, umutsuzluk, dürtüsellik, göç gibi sosyo-ekonomik etmenler intihar riskini artırmaktadır’’ dedi. İntiharların ve intihar girişimlerinin özellikle genç nüfusta daha çok görüldüğünün belirlendiğini ifade eden Özer, şunları kaydetti:
‘’Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünyada her 40 saniyede bir intiharın, her 3 saniyede ise bir intihar girişiminin gerçekleştiğini, son 45 yılda intiharların yüzde 60 civarında arttığını ve intiharın tüm dünyada ilk 10 ölüm sebebi arasında yer aldığını bildirmektedir. Bu verilere göre her gün 3 bin kişi intihar etmekte, her 30 saniyede bir kişi hayatına son vermektedir. Tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 1’i intihar girişimleri sonucu gerçekleşmektedir.’’
‘’10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü’’nde dünyada ve Türkiye’deki intihar olgusuna dikkat çekmeyi istediklerini dile getiren Özer, ‘’Belki de bu eğilime dur demek, her geçen gün artan intihar ‘salgınını’ durdurmak ve önlemek adına bir adım atmak için önemli bir tarih olarak değerlendirilmelidir’’ diye konuştu. Özer, özellikle son 50 yılda intihar oranlarında gözlenen artışın ve gelişmekte olan ülkelerde sık rastlanmasının, bu konunun üzerine daha ciddi şekilde gidilmesi ve kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini ortaya koyduğunu bildirdi.
İntiharı önlemek için konunun, psikiyatrik boyutu yanı sıra sosyolojik ve politik açından da ele alınması gerektiği görüşünü savunan Özer, şunları kaydetti: ‘’Toplumsal hayatın nasıl düzenlendiği, nasıl bir hayat ortamı ve şartların oluşturulması gerektiği belirlenmelidir. Bu konu sadece ruh sağlığı alanında çalışan örgüt ya da kurumların değil, tüm kurum ve örgütlerin ilgi alanında olmalıdır. Türkiye Psikiyatri Derneği ve bir çok sağlık örgütünün birlikte oluşturmaya çalıştığı ‘Ruh Sağlığı Platformu’ tüm toplumun ve bireylerin ruh sağlığını koruma, önleme konusunda duyarlılığını ve topluma yönelik çalışmalarını sürdürme kararlılığındadır.”
|
11.09.2008
|
|
|
Apple’dan ince ve çevreci iPod |
Apple şirketi, tüm dünyada 160 milyondan fazla sattığı iPod müzikçaların en ince ve çevreci modelini piyasaya çıkardı.
Apple’ın Başkanı Steve Jobs, San Francisco’da yaptığı tanıtımda, iPod’un en ince ölçülere sahip dördüncü kuşak Nano modelinin yeni “shuffle” (şarkı karıştırma) ve “library” (şarkı listesi) özellikleri bulunduğunu belirterek, arseniksiz cam ile cıva ve PVC kullanılmayan gövdesiyle yeni Nano’nun çok “çevreci” olduğunu, ayrıca “büyük ölçüde geri dönüşümünün” sağlanabildiğini söyledi. 8 GB modelinin Avrupa’da satış fiyatının 190 dolar civarında olması beklenen yeni Nano’nun, bir düğmeyle şarkı listesinden otomatik yeni şarkı listesi oluşturma ve ayrıca şarkıları karıştırarak çalma için “sallama” özelliği bulunuyor. Bu sayede bir bilek hareketiyle şarkı listesinde bir ileri ve bir geri gidilebiliyor. Jobs tanıtımda ayrıca iPhone’un en yakın kuzeni iPod Touch’ın yeni modelini de gösterdi
|
11.09.2008
|
|
|
IBM, spam mail sorununa çözüm üretti |
IBM’in Internet Security Systems (ISS) firmasını satın almasının ardından, Lotus ürün portföyüne anti virüs ve anti spam çözümlerini kattığı bildirildi.
IBM Lotus’dan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu yazılım sayesinde veri kaybına neden olabilecek elektronik postaların oranının yüzde 2’ye indirildiği kaydedildi. Açıklamada, internet trafiğinde günlük 14,5 milyar spam elektronik postanın yollandığının tahmin edildiği, bunun da toplam elektronik postaların yüzde 45’i anlamına geldiğine işaret edilerek, firmaların, spam ve virus kaynaklı verimlilik kaybı sebebiyle yıllık 20 milyar dolar kaybettiğinin ortaya çıktığı belirtildi. IBM’in bu yeni ürününün spam mail sorununa yüzde 93 oranında bir çözüm getirdiği ifade ediliyor.
|
11.09.2008
|
|
|
Mucize hayvan uzayda |
“Denİz ayIsI” olarak da bilinen boyu en fazla iki milimetreyi geçmeyen 8 ayaklı omurgasız minik hayvancık “tardigradlar”, uzay boşluğunda ve radyasyonunda hayatta kalmayı başardı.
Yaklaşık bir yıl önce yapılan ve sonuçları Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmada, ilk kez bir hayvanın uzay boşluğunda böyle bir denemeye tabi tutulduğunun altını çizen bilim adamları, geçen Eylülde bir Rus Soyuz füzesiyle fırlatılan Avrupa uzay aracı FOTON-M3’teki tardigradların 270 km irtifada uzay boşluğuna bırakıldıklarını belirttiler. Araştırmaya katılanlardan İsveç’in Kristianstadt Üniversitesi’nden İngemar Jönsson, “Bu hayvancıkların, uzay boşluğunun bu kadar aşırı koşullarına maruz kalmalarına rağmen yaşamayı başarmaları bir gizem” diye konuşurken, bilim adamları, bu yaratıkların böylesine dayanıklı olmalarını hücresel adaptasyonlarına bağlıyorlar. Sıfırın altında 272 dereceden artı 151 derece sıcaklığa kadar dayanabilen bu hayvancıkların ayrıca atmosferin 300 katı basınçtan da etkilenmedikleri görüldü.
|
11.09.2008
|
|
|
|