Rusya’nın Gürcistan’ı işgal etmesinin Türkiye’nin başını farklı şekillerde ağrıtacağını son yazılarımızda vurgulamaya çalıştık. Bu çerçevede Türkiye’nin, gerek NATO içinde, gerekse NATO dışında olan ittifak ilişkilerinde yeni sıkıntıların doğabileceğini de göstermeye gayret ettik.
Buradaki temel sorun, Türkiye’nin ittifak ilişkisi içinde olduğu ABD ile büyük ekonomik ve siyasi çıkarları olan Rusya arasında sıkışıp kalmasıdır. Şimdi bunun canlı bir örneğini yaşayabileceğimizi gösteren bir gelişme ile karşı karşıyayız.
O kadar ki, ABD’de daha şimdiden “Türkiye Amerika’ya tezkere kazığının bir benzerini atmaya hazırlanıyor” türünden yaygara koparanlar var. Burada tabii ki Washington’un Gürcistan’a insani yardım taşıması için göndermek istediği söylenen savaş gemilerden söz ediyoruz.
ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı James Cartwright geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Washington’un, Gürcistan’a iki adet insani yardım amaçlı hastane gemisi gönderme üzerinde çalıştığını söylemişti.
Pentagon sözcüsü Bryan Whitman’ın, önceki gün, Türkiye ile ABD donanmasına ait gemilerin Boğazlardan geçişini temin edecek bir anlaşma üzerinde çalıştıklarını söylemesine rağmen, Dışişleri Bakanlığından öğrendiğimiz kadarıyla düne kadar bu konuda Ankara’ya resmi bir talep gelmedi.
İnsanî yardım gönderilecek
Buna karşın dışişleri çevreleri, çok iyi ilişkiler içinde olduğumuz Gürcistan’ın söz konusu olması nedeniyle, Türkiye’nin bu ülkeye yapılacak her türlü insani yardım için, yasal sınırlar içinde kalmak suretiyle, gerekli her türlü kolaylığı gösterdiğini ve göstereceğini vurguladılar.
Ankara’daki ABD Büyükelçiliği kaynakları ise Türkiye ile, deniz yolu dâhil olmak üzere, Gürcistan’a insani yardım göndermenin çeşitli yolları üzerinde durduklarını, ancak Boğazlardan gemi geçişleri konusunda henüz resmi bir talepte bulunmadıklarını doğruladılar.
Ancak, Pentagon sözcüsü Whitman’ın sözleri, henüz gelmediyse de Ankara’ya önümüzdeki günlerde bir talebin gelebileceğini ortaya koyuyor. Bu sözler ayrıca, akla diğer bazı soruları getiriyor. Bunların başında da, bu gemiler için niçin, Whitman’ın ifadesiyle, “bir anlaşma üzerinde çalışıldığı” sorusu geliyor.
Zira bu konuda bir “antlaşma” zaten var. Bu da 1936 tarihi Montrö Antlaşması. B u anlaşma ise Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini sıkı kurallara bağlamış bulunuyor.
Bu nedenle, ABD savaş gemilerinin Boğazlardan geçişleri de sınırlamalara tabi. Her şeyden önce ABD, 15 bin ton üstündeki savaş gemilerini Boğazlardan geçiremez. Buna denizaltıları da dâhil. Bu tonajın altında ki gemiler in geçişleri ise 15 gün önceden istenmesi gereken izne tabi.
Ancak iş bununla da bitmiyor. İzini alan ülke Boğazlardan aynı anda en fazla 9 gemi geçirebiliyor. Bunların toplam tonajı ise 45 bin tonu aşamıyor. Bu gemiler de Karadeniz’de en fazla 21 gün kalabiliyor.
“Hastane gemileri”ne gelince, geminin kaptanı subay olarak silahlı kuvvetlere kayıtlı ise, mürettebatı da askeri disipline tabii ise bu bir “savaş gemisi ” sayılıyor. Bu nedenle de yukarıda zikredilen koşullar bu gemiler için de geçerli oluyor.
Deneme girişimleri
“Montrö Antlaşması” denince, Türkiye’de ilk anda danışılacak isimlerin başında Uluslararası Hukuk Profesörü Hüseyin Pazarcı gelir. Kendisiyle dün bu konuyu konuştuk. Halen DSP Balıkesir milletvekili olan Pazarcı, Washington’un eskiden beri Boğazlar konusunda “deneme girişimlerinde” bulunduğunu belirterek şöyle konuştu:
“ABD, sağlık malzemesi v.s. der ve bunun yarattığı muğlâklıktan yararlanmak ister. Bunlar deneme girişimleridir . Bir formülle boğazları açamaya ve bu yolu da sonra genişletmeye çalışır. ”
Pazarcı’ya Türkiye’nin bu durumda ne yapması gerektiğini sorduğumuzda, Ankara’nın elinde “kitabi davranıp kurallar uygulamaktan başka bir seçeneğinin olmadığını” söyledi. “Aksi takdirde Karadeniz’de dengeler bozulur ve bundan en çok zarar gören ülke de Türkiye olur” diye ekledi.
Yokladığımız dışişleri çevreleri de aynı görüşteler. Bu nedenle Washington’un Montrö’nün gerçekleri karşısında anlayışlı olmasını beklediklerini söylediler. Buna karşın Türkiye’nin, insani yardımını hava yolundan Gürcistan’a ulaştırabilmesi için ABD’ye her türlü kolaylığı gösterdiğini vurguladılar. Bu yolun herhangi bir sınırlamaya tabi olmadığını da belirttiler.
Milliyet, 20.8.2008
|