İnsanın fıtratına Yaratıcı tarafından dercedilmiş sınırsız istidat ve kabiliyetlerin yansıma zeminidir olimpiyatlar. Bediüzzaman, zamanın teknolojik harikası uçaklar hakkında, “İnsan nev’îmle iftihar ediyorum” dediğini biliyoruz. Bir gönül ehli evinin duvarına “Ya Hazreti İnsan” levhası astığından kitabında okumuştum.
2008 Pekin olimpiyatlarının açılış merasimlerini televizyondan canlı yayında izledim. İnsan beyin ve bedeninin istidat, kabiliyet, yetenek-her ne dersek diyelim-her bakımdan zirve yansımaları yansıyordu.
Beynin en ileri derecede kullanımı ile ulaşılan teknolojinin kullanımı ile binlerce bedenin ahenkli gösterilerini izlerken Üstad Bediüzzaman’ın “nev’îmle iftihar ediyorum” ifadesini hatırlattı.
Tek kelime ile insanlık adına iftihar edilecek bir tablo ortaya konuldu.
Üç saatlik açılış seremonisi bir sinema yönetmeni tarafından projelendirilmiş. Akılları hayrete düşüren çok yönlü muazzam bir programdı. İnsan aklı, beyni ve bedenin en ileri seviyede yansıması görüldü denilebilir.
KUŞ YUVASINDAKİ MÜHENDİSLİK
Kuş yuvası şeklindeki 90 bin kişilik stadyumun projesi yarışma ile İsviçreli bir firma tarafından 5 yılda yapılıyor. 42 bin ton çelik kullanılıyor. Binlerce beyin ve bedenin harika eseri olarak ortaya çıkarken bir tek kuşun yaptığı yuva ile yarışamayacağını görebilene bir ibret tablosu. Tarihî ve kültürel derinliğe atıf yapılırken zamanın en son teknolijinin imkânlarının da sonuna kadar kullanıldığı görüldü.
Çin, Bediüzzamanın tesbitiyle hürriyet akımlarının ifrata varan, virajı alamayıp komünist olması aslında insan fıtratına aykırı bir siyasî rejimle yönetiliyor.
Nüfus kalabalığı, “medeniyetin üstadı” ihtiyacın şiddeti ile ekonomi ve sanayide özel girişime açık garip bir ülke. Batının bütün teknolojik montaj, imalat işlerinin ucuz işçilik iklimini kendi lehine kullanabilmiştir. Siyaseten komünist olmakla beraber sanayi ve ekonomide liberal, özgürlükçü değişime sessiz kalması, hatta teşvik etmesi ile dünya ekonomisinde yükselen bir dev haline gelmektedir. Dünya ekonomisini belirleyen çok önemli bir oyuncu konumundadır.
Kâğıdın ve barutun icat edildiği tarihî derinliği olan bir ülkedir. Barutun ve kâğıdın anavatanı olan doğu ülkesi Çin, idarî sistem yapısında da er geç hürriyet iklimine kavuşacaktır.
Siyaseten özgürlüklerin en kısıtlı olduğu, Uygur Türkleri ve Tibet halkına uygulanan baskıları da dünya genelinde özgürlük karnesinde sınıfta kaldığı altı çizilecek bir gerçektir.
Başlangıcı her kim ve hangi ülke olursa olsun böyle bir organizasyon gerçekten bütün insanlığın insanlık adına iftihar edebileceği bir faaliyettir.
Bu yılın olimpiyatlarının ana teması “Tek Dünya… Tek Rüya” sloganı da iyi seçilmiştir.
SPORTİF YARIŞMALARA GELİNCE;
Olimpiyata katılmaya hak kazanan sporcular da bir çok elemelerden geçtikten sonra oraya geliyorlar.
204 ülkeden her spor dalında kıyasıya yapılan müsabakalarda yarışan insanlar beyinlerini ve bedenlerini mümkün olan en üst derecede kullanıyorlar.
Zihin ve bedenler en üst derecede aktif işletiliyor. Beynin aktif, verimli, etkin çalışması bedenin aktivitesini de arttırmaktadır.
Keza akıl ve zekâ yine etkin olarak kullanılmaktadır. Bedenin aktivite, sağlık göstergesi, kalbin sağlığıdır. Kalp hem biyolojik yapının hem de mânevi hayatın merkezidir.
Mâneviyatı yüksek olan kalpte stres olmaz. Maddî kalbi sağlam olanın kalp damar arızası olmaz. Sportif başarı ile mâneviyat birlikte olduğunda gerçek tekâmül elde edilmiş olur.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bir sağlık programında kalbin ve beynin sağlığı konulu bir soruyu cevaplandırırken, kalbe iyi gelen beyne iyi gelir demişti. Kalp iyi çalışırsa kanın en büyük kısmını kullanan beyin de iyi çalışır demektir.
Sonuç olarak, dünya ölçeğinde bir spor organizasyonu olan olimpiyatlar, hem bedenlerin hem beyinlerin hem de kalplerin yarışmalarıdır.
Öte yandan çok yönlü olarak, öncelikle ev sahibi ülkeye, katılan ülkelere, sonuç olarak bütün insanlığa direkt indirekt çok faydalar sağladığı dikkate değer bir gerçektir. Doğunun istikbali parlak görünüyor…
|