Türkiye topraklarının yüzde 93’ünün, nüfusunun ve sanayi kuruluşlarının yüzde 98’inin deprem bölgeleri içinde yer aldığı, barajların yüzde 95’inin tehlikeli deprem hatları üzerinde bulunduğu, enerji santrallerinin de 419’unun birinci derece deprem bölgesi kuşağında yer aldığı bildirildi.
Türkiye topraklarının yüzde 93’ünün, nüfusunun ve sanayi kuruluşlarının yüzde 98’inin deprem bölgeleri içinde yer aldığı, barajların yüzde 95’inin tehlikeli deprem hatları üzerinde bulunduğu, enerji santrallerinin de 419’unun birinci derece deprem bölgesi kuşağında yer aldığı bildirildi.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası (MMO) tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’de Deprem Gerçeği Raporuna’’ göre, en etkin deprem kuşaklarından biri olan Akdeniz-Alp-Himalaya kuşağında yer alan Türkiye topraklarının yüzde 93’ü deprem bölgeleri içerisinde yer alıyor. Öyle ki, Türkiye’de yalnızca son 5 yılda irili ufaklı 37 bin 48, 2008 yılı içinde de 7 bin 84 deprem yaşandı. Yeryüzünde 600 milyon insanın deprem açısından riskli bölgelerde yaşadığı tahmin edilirken, Türkiye nüfusunun yüzde 98’i deprem tehdidi altında yaşıyor. Sanayi kuruluşlarının yüzde 98’i deprem bölgelerinde ve yüzde 73’ü aktif fay zonları içinde yer alıyor. Aynı şekilde barajların yüzde 95’i de bu tehlikeli zonlar üzerinde bulunuyor. Bugün Türkiye’de bulunan toplam 1001 enerji santralinin de 419’u (yüzde 41’i) birinci derece deprem bölgesinde yer alıyor.
AÇILAN DÂVÂLAR SONUÇSUZ KALDI
Rapora göre, Marmara Depreminden sonra inşaat hatalarından dolayı çöken binalarda oluşan ölüm ve yaralanmalara sebebiyet vermekten dolayı binaların müteahhitlerine yaklaşık 2 bin 100 dâvâ açıldı. Bu dâvâların bin 800’ü Şartlı Salıverme Yasası ve hukukî boşluklardan dolayı cezasız kaldı. 300 dâvâlının 110’una ceza verilse de çoğu ertelendi, kalan dâvâlar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7,5 yıllık zaman aşımı süresini doldurarak düştü.
KAMUSAL DENETİM TİCARİLEŞTİRİLEREK,
ÖZELLEŞTİRİLDİ
‘’Rapora göre, 1999 Marmara Depremi sonrasındaki “yapı denetimi düzenlemelerinde’’ denetimsiz yapılaşmayı teşvik eden, kamusal denetim alanını ticarileştirerek özelleştiren, katılımcılığı reddeden, meslek odalarının tekliflerine kapılarını kapatan bir anlayış tercih edildi.
MARMARA DEPREMİNİN EKONOMİK MALİYETİ 15-19 MİLYAR DOLAR
Marmara Depremi gerek nüfus yoğunluğu gerekse üretim hareketlilikleri bakımından Türkiye’nin çok önemli bir hattında etkili oldu.
Marmara Depreminin toplam ekonomik maliyeti TÜSİAD’a göre 17 milyar dolar, DPT’ye göre 15-19 milyar dolar, Dünya Bankasına göre de 12-17 milyar dolar arasında hesaplandı.
BÜYÜK ÇAPLI BİR MARMARA DEPREMİ OLURSA
Rapora göre, kamu ekonomisine kaynak sağlayan her 100 YTL’den 53,7 YTL’si sanayinin kalbinin attığı İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Sakarya’dan karşılanıyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre bu 4 ilin ihracatı 2006 yılı verilerine göre 53 milyar 174 milyon doları buluyor. Bu rakam aynı zamanda Türkiye’nin toplam ihracatının da yüzde 72,3’üne denk geliyor. Sadece bu veriler bile Marmara Denizinde muhtemel en az 7 büyüklüğünde bir deprem olursa, ekonomik kaybın çok yüksek olacağını gösteriyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü raporlarına göre, muhtemel büyük bir depremde İstanbul’da toplam 35-40 bin binanın tamamen, 70 bin binanın ağır, 200 bin binanın da orta derecede hasar göreceği öngörülüyor. Bu kapsamda, sadece İstanbul’da kayıpların 11 milyar dolarlık kısmının yalnızca bina hasarlarına bağlı olacağı tahmin ediliyor.
Deprem sorununa kalıcı tedbir için çeşitli tekliflerde bulunulan raporda, Ulusal Deprem Stratejisi ve Türkiye Deprem Master Planı’nın hazırlanması gerektiği belirtildi.
|