DIŞİŞLERİ Bakanı Babacan İran Cumhurbaşkanı’nın Anıtkabir’i ziyaret etmemesini ayrıntı olarak nitelemişti. Mümtaz Soysal Hoca, Cumhuriyet‘teki yazısında, Babacan’ı “cehalet”le suçlayarak şu soruyu sordu:
“Bu ayrıntıysa esas olan nedir?”
Şimdi size 19 Aralık 1996 tarihli Milliyet‘ten bir haber: “Türkiye’ye bugün resmi ziyarette bulunacak İran Devlet Başkanı Haşimi Rafsancani’nin onuruna Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Çankaya Köşkü’nde vereceği yemekte harem-selamlık uygulanacağı, içki servisi yapılmayacağı bildirildi. Söz konusu uygulamanın Rafsancani’nin isteği üzerine gerçekleştirileceği belirtilirken, konuk devlet başkanının Anıtkabir’i de ziyaret etmeyeceği kaydedildi.”
Hatta Demirel, Rafsancani’yi ve çarşaflı eşini, mutat protokolle Çankaya’da değil, askeri törenle havaalanında karşılamış, sonra, Rafsancani’yi GAP’a götürmüştü. Peki, bu konuda Soysal’ın yazdıkları mı akılcıdır, Demirel’in yaptıkları mı?
ESAS OLAN NEDİR?
Soysal Hoca, Rafsancani’nin ziyaretini de eleştirmiş miydi, bilmiyorum. Benim bulduğum, sadece Ecevit eleştirmişti: İran Cumhurbaşkanı’nın Anıtkabir’e gitmemesini “doğrudan doğruya Atatürk’e ve onun kurduğu devlete saldırı” diye niteleyen Ecevit, “Türkiye’nin kararlı davranmasını” istemişti.
O zaman Ecevit muhalefettedir; sırtında yumurta küfesi yoktur! Aynı Ecevit Başbakan olduğunda, 21 Ocak 2000’de Ankara’ya gelen İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi’nin Anıtkabir’i ziyaret etmemesini hiç sorun yapmayacak, oturup görüşecekti!
Cumhurbaşkanı Demirel’in de Başbakan Ecevit’in de İranlılarla görüşmesinde temel konu PKK idi.
Demirel’in Rafsancani’yi GAP’a götürmesi de Hafız Esad’ın Suriye’sine mesajdı!.. Anıtkabir’e gitmediler diye, Türkiye, terör ve milli güvenlik gibi hayati konuları İranlılarla görüşmese miydi?! Mümtaz Soysal’ın “Esas olan nedir?” sorusunun cevabı da buradadır: Esas olan, Türkiye’nin çıkarlarıdır! Dış politika milli çıkarı hesaplama sanatıdır.
‘AKILCI’ DAVRANIŞ?
Ankara-Tahran ilişkileri geliştiği içindir ki, bugün Türkiye ile İran arasında terör, enerji ve Irak konularında ciddi işbirliği var.
Demek ki, ‘akılcı’ olan, Demirel’in Rafsancani’ye yaklaşımıydı; kısa vadede bir şey çıkmamıştı ama uzun vade için zemin hazırlamıştı.
Bugün de Cumhurbaşkanı Gül’ün Ahmedinecad’la görüşmesinden ciddi bir şey çıkmayacaktır ama Türkiye’nin ‘devrede’ olması, dünyaya bu mesajı vermesi uzun vade açısından ‘akılcı’ bir tavırdır.
Milliyet, 14.8.2008
|