Keşke Edibe Sözen, gençleri korumayı bir kenara bırakıp, partisini korusaydı. Çünkü böyle bir teklif, zaten peşin hükümlerle dolu bir Yargıtay Başsavcısı’nın gözünden kaçmaz. Ne demek, devleti, “Her seviyedeki okulda, her dine mensup öğrenciler için ibadethane alanı kurmakla” yükümlü kılmak?
Edibe Sözen, “Ben bunu çoğunluk dinini kastederek söylemedim” dese de, pek inandırıcı olamıyor. Çünkü, Hıristiyanların veya Musevilerin, Müslümanlardaki gibi 5 vakit dua edecekleri bir mekâna ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum. Belli ki bu teklif, daha ziyade, Sünni Müslümanlar düşünülerek hazırlanmış. Yanlış anlaşılmasın, aslında, gerçek bir laiklik yorumunda ibadet özgürlüğünü sağlamak mecburiyeti vardır ve ihtiyaç duyan öğrencilerin namaz kılabilmesi için oda tahsis edilmesi doğal karşılanmalıdır. Ama Türkiye’de daha başörtülü kızları üniversiteye sokamamışken, İmam Hatiplilerin katsayısını düzeltememişken, Kur’an kurslarındaki yaş haddini 12’ye düşürememişken, böyle bir girişim, dindar camiaya fayda sağlamadığı gibi, AK Parti’ye zarar verecektir. Şimdiden söyleyeyim: Edibe Sözen’in bu teklifi, bir fanteziden ibaret kalacak ve sadece, partisine kuşkuyla bakan zihinleri biraz daha bulandıracak.
Sabah, 9 Ağustos 2008
|