Yazık! 18-21 Ağustos arasında İstanbul’da yapılacak Türkiye-Afrika Zirvesi’ne Moritanya Devlet Başkanı Sidi Muhammed Uld Şeyh Abdallahi katılamayacak. Başbakan Yahya Uld Ahmet Vakıf da. İkisi de askeri darbeyle devrildiler. Hem de BM bünyesindeki Uluslararası Araştırmalar Merkezi Binyıl Projesi’nin “Dünyanın istikrarsızlık ve şiddet patlamasıyla karşı karşıya bulunduğu” uyarısı yapılan raporunu açıkladığı gün. Oysa asker-sivil diktatörlerin, kendilerini ömür boyu başkan ilan edenlerin hüküm sürdüğü Afrika’da, Moritanya demokrasiye geçişin umut veren bir örneği olarak gösteriliyordu.
Türk basını bir-iki sütunluk haberlerle geçiştirdiği için önceki gün meydana gelen darbenin nedenlerini kısaca hatırlatalım:
Darbeden karşı darbeye
Moritanya silahlı kuvvetleri yolsuzlukları ayyuka çıkmış olan Devlet Başkanı Maviya Uld Sid Ahmet Taya’yı (O da 1984’te darbeyle iktidara gelmişti) 2005 Ağustos’unda emir-komuta zinciri içinde devirdi ve zorunlu reformları yaptıktan sonra en geç iki yıl içinde seçimle iktidarı sivillere devredeceğini taahhüt etti. Sözünü tuttu: 2007 Mayıs’ında yapılan seçimde, “Demokrasiyi derinleştirerek hukuk devletini güçlendirme” ve “Yoksullukla mücadele” sözü veren Sidi Muhammed Uld Şeyh Abdallahi 5 yıllık dönem için ve Moritanya’nın ilk sivil devlet başkanı olarak yönetime geldi. Buraya kadar gayet güzel.
İktidarının ilk yılında siyasal çoğulculuğu ve basın özgürlüğünü genişleterek umut rüzgârları estiren Abdallahi için sorunlar üç ay kadar önce başladı: Halk satın alma gücünün azalmasını, temel besin maddeleri fiyatlarının artmasını protesto için sokağa döküldü. Gösteriler bir ara denetimden çıkıp isyana dönüştü. Pahalılık ve yoksulluğun kaçınılmaz sonucu olarak adi suçlar tam anlamıyla patladı. Sonuç: Başbakan Zeyn Uld Zeydan tüm bakanlarıyla birlikte istifa etti. Yerine Yahya Uld Ahmet Vakıf atandı. Yeni Başbakan “Açılım” adına kabinesine 2005 darbesinde devrilen Taya’ya yakın isimleri de aldı. Bu da ordunun tepesinde yer almakta devam eden darbeci komutanların hiç hoşuna gitmedi ve gelişmeler hızlanıverdi: 49 milletvekili ve senatör üç gün önce topluca iktidar partisinden istifa etti. Bu olayın ardında askerlerin bulunduğunu düşünen Abdallahi misilleme olarak başta genelkurmay başkanı olmak üzere üst kademeyi tümüyle görevden aldı. Ve... Emrini uygulatmaya vakit bulamadan, görevden aldığı komutanlarca devriliverdi. Peki, Abdallahi’yi oylarıyla Devlet Başkanı seçen halkın bu darbeye tepkisi ne oldu? Omuz silkip geçti. Bu ilgisizliğin nedeni basit: Abdallahi iktidara geldiğinde Moritanya’da nüfusun yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Bugün bu oran yüzde 50’ye dayandı. İşsizlik aynı şekilde.
Bir umudun çürümesi
Elbette bu tablo büyük ölçüde Afrika’yı kasıp kavuran beslenme krizinden kaynaklanıyor. Ama Afrika’yı kemiren bir başka illetin de payı var: Rüşvet ve yolsuzluk. Abdallahi ve yakın çevresi hakkında kamu kaynaklarını çalmaktan yoksulluğu azaltma programı çerçevesinde uluslararası kuruluşların gönderdiği yardımları özel hesaplarına geçirmeye kadar bir yığın iddia sıralanıyor. Hatta eşi bile suçlanıyor: Yoksullar için kurulan bir vakfın başına geçen “First Lady”, toplanan bağışları cebine atmış! Abdallahi bir ara bu iddiaların üstüne gitmek isteyen parlamentoyu feshetmeye kalktı!
Değişmez kural: Nerede yoksulluk varsa, orada yolsuzluk da vardır. Yoksulluğu yenmenin yolu yolsuzluk bataklığını kurutmaktan geçer.
Moritanya’da üç yıl sonra yeniden yönetimi devralan askerler en geç 2-3 ay içinde demokrasiye döneceklerini vaat ediyorlar. Umarız.
Ama böyle bir gelişme bile Uluslararası Araştırmalar Merkezi Binyıl Projesi’nin 2008 raporundaki tahminleri etkilemeyecek: Önümüzdeki 10 yılda 46 ülkede silahlı çatışma, 56 ülkede ise siyasal istikrarsızlık patlak verecek. Nedeni malum: Açlık, susuzluk, çölleşme, küresel ısınma...
“Beslenme hakkı” en temel insan hakları, rüşvet ve yolsuzluk da “İnsanlığa karşı işlenen suçlar” arasına alınmazsa, dünyayı çok ama çok kötü bir 10 yıl bekliyor.
Sabah, 8 Ağustos 2008
|