"Gerçekten" haber verir 26 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Ergenekon iddianamesi kabul edildi

Yaklaşık 14 ay önce başlatılan ve şimdiye kadar pek çok operasyona kaynaklık eden Ergenekon soruşturmasında İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi iddianame hakkındaki kararını açıkladı. Şüpheliler hakkında ‘’terör’’ suçlarından kamu davası açıldı. Mahkeme dâvâ için tarih belirleyecek.

İSTANBUL 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon iddianamesini kabul etti. 13 ayı aşkın bir süredir devam eden Ergenekon soruşturmasında İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi iddianame hakkındaki kararını açıkladı. Şüpheliler hakkında ‘’terör’’ suçlarından kamu davası açıldı. Mahkeme dava için tarih belirleyecek. Mahkemenin iddianameyi kabu etmesiyle birlikte 13 ayı aşkın bir süredir devam eden Ergenekon soruşturmasında yargı aşaması başladı. Kamuoyunun bir yılı aşkın süredir merakla beklediği Ergenekon soruşturmasına ilişkin iddianame, 14 Temmuz’da İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş; şüpheliler hakkında ‘’terör’’ suçlarından kamu davası açılmıştı. CNN TÜRK’ün haberine göre yaklaşık 2 bin 500 sayfalık iddianame 48’i tutuklu 38’i tutuksuz 86 şüpheliyi kapsıyor. İddianamede bazı şüpheliler, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıları azmettirmekle suçlanıyor. Nokta dergisinde yayımlanan ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen “darbe günlükleri” ise 2 bin 455 sayfalık iddianamede yer almıyor. 48’i tutuklu 38’i tutuksuz 86 şüpheli hakkındaki suçlamalar şöyle:” Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, Silahlı terör örgütüne üye olmak, Silahlı terör örgütüne yardım etmek, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve devletini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkını silahlı isyana tahrik, Patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik, Silahlı madde bulundurmak, atmak ve bu suçu azmettirmek, Danıştay, Cumhuriyet gazetesi saldırılarını azmettirmek, Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, Kişisel verileri elde etmek ve kaydetmek, Askeri itaatsizliği teşvik vb.”

Yeni Asya / İstanbul

26.07.2008


 

TÜRK AİLE YAPISI HAKKINDA YANILTIYOR

Londra’da Arapça yayımlanan El Hayat gazetesi yazarı Ziyad Bin Abdullah Elderis, son zamanlarda Arap ülkelerinde yayınlanan Türk dizilerinde çoğunlukla gayri meşru ilişkiler etrafında döndüğüne dikkat çekerek, bu dizileri izleyen Arapların Türkiye hakkındaki düşüncelerinin olumsuz etkilendiğini yazdı.

GAYR-I MEŞRU İLİŞKİYİ NORMALLEŞTİRİYOR

Elderis yazısında şu soruları soruyor: “O halde Türk dizilerinin bu küçük tabloyu büyütmesine yol açan sebep ne? Bu sadece dramatik bir ihtiyaç mı, yoksa belirli bir grup için turizm pazarlaması mı? Yahut bizdeki Türk imajının lekelenmesi mi?”

Diziler imajımızı bozuyor

LONDRA'DA Arapça yayınlanan El Hayat gazetesi yazarlarından Suudi asıllı Ziyad Bin Abdullah Elderis 16 Temmuz 2008 tarihli yazısında Türk dizilerini izleyen Arapların Türkiye hakkındaki düşüncelerinin olumsuz etkilendiğini öne sürdü. Elderis’e göre Arap ve Körfez ülkelerindeki izleyicilerin genci yaşlısı, erkeği kadını, şu an MBC ekranlarında gösterimde olan iki Türk dizisini, ‘Kaybolan Yıllar’ (Ihlamurlar Altında) ve ‘Nur’u (Gümüş) izlemekle meşgul olduğu kadar, hiç bir şeyle meşgul olmamıştı. Ntvmsnbc sitesinde Türkçesi yayınlanan makalede, Türkiye’nin Arap dünyasındaki imajı ile dizilerdeki durumun çatışık bir durum sergilediğine dikkat çeken Elderis haklı olarak şu soruyu soruyor: “Türk dizileri, en azından Türk toplumuyla ilgili alışılmış veya kültürel olarak sanılandan farklılık arz eden bir Türk ailesinin soysal yapısını sunuyor. Acaba hata Türk toplumuyla ilgili yanlış kanaatimizde mi saklı, yoksa dizilerde sunulan yanlış tabloda mı?” Elderis yazısına şu ifadelerle devam ediyor: “Adı geçen iki dizi çoğunlukla meşru olmayan cinsel ilişki ve evlilik kurumu dışı hamilelik etrafında dönüyor. Bu evlilik dışı hamilelik, babanın yemek masasında basit bir azarlamasıyla geçiştiriliyor. ...Peki araştırmacıların dediği üzere, doğulu adet ve geleneklerini sürdüren Türk toplumunun gerçek tablosu bu mu?” Bu tür bir durumun Türkiye’nin imajını olumsuz etkilediğini belirten Elderis yazısında şu soruları soruyor: “O halde Türk dizilerinin bu küçük tabloyu büyütmesine yol açan sebep ne? Bu sadece dramatik bir ihtiyaç mı, yoksa belirli bir grup için turizm pazarlaması mı? Yahut bizdeki Türk imajının lekelenmesi, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin kabulüne hazırlık bağlamında AB nezdindeki imajının iyileştirilmesi için mi?”

Yeni Asya / İstanbul

26.07.2008


 

Suç patlaması

Türkiye’de 2003 ve 2006 yılları arasında toplam suçta yüzde 18,6 artış görüldü. Bunun çoğu, şu anda kumarhanelerde, gece kulüplerinde ve fuhuşta aktif olan organize suç örgütleri tarafından gerçekleştiriliyor. Vurulmalar da 2003’e göre daha fazla. 2006’da Türk polisine 3.852 cinayet bildirildi, bu rakam Avrupa Birliğindeki bütün ülkelerden daha fazla.

Türkiye’de 2003 ve 2006 yılları arasında toplam suçta yüzde 18,6 artış görüldü. Bunun çoğu, şu anda kumarhanelerde, gece kulüplerinde ve fuhuşta aktif olan organize suç örgütleri tarafından gerçekleştiriliyor. Mynet’in ünlü Forbes dergisine dayandırdığı habere göre 2006’da Türk polisine 3.852 cinayet bildirildi, bu rakam Avrupa Birliğindeki bütün ülkelerden daha fazla. Türkiye’de 2003 ve 2006 yılları arasında toplam suçta yüzde 18,6 artış görüldü. Bunun çoğu, şu anda kumarhanelerde, gece kulüplerinde ve fuhuşta aktif olan organize suç örgütleri tarafından gerçekleştiriliyor. Vurulmalar da 2003’e göre daha fazla. 2006’da Türk polisine 3.852 cinayet bildirildi, bu rakam Avrupa Birliğindeki bütün ülkelerden daha fazla. İngiltere ve Galler 755 ile ikinci sırada. Bunlar, bütün ülke kayıtlarının mevcut olduğu (ve dolayısıyla karşılaştırılabildiği) en son yıllar. Türkiye Avrupa Birliği’ne üye olma yolunda ama suç sorunları, katılım için gereken katı kriterlere ulaşmayı kesinlikle zorlaştıracak. Letonya’da suç aynı dönemde yüzde 4,8 arttı; Slovenya’da bu sayı yüzde 4.2 düştü.

Suç başşehirlerini belirlemek için, Avrupa Birliği’nin ana istatistik ofisi olan Eurostat verilerini esas aldınarak yapılan araştırma Avrupa Birliği içinde polise bildirilen suçların en kapsamlı raporunu sunuyor. “Toplam suç” ölçümü, Avrupa Birliği üye ülkelerinin ve Türkiye ile Hırvatistan gibi AB’ye aday ülkelerin ceza kanunlarına yapılan ihlâlleri içeriyor. Eurostat’ın gözlemlediği Avrupa ülkelerinde 2003 ve 2006 yılları arasında kaydedilen toplam suçtaki yıllık bileşik büyüme oranını dikkate aldı. Listedeki noktaların çoğu, Letonya ve Slovenya gibi Avrupa Birliğine kısa sure önce katılmış olan ülkeler. Ama İtalya da 4. sırada. 8. sıradaki Liechtenstein gibi daha az nüfusu ve daha az polis memuru olan ülkeler, büyük ülkelere göre daha fazla artış gösterme eğiliminde. Bütün AB ülkelerinde, ev ve araba hırsızlığı düşerken, soygunlar, fiziksel saldırı ve tecavüz gibi şiddet suçları ve uyuşturucu kaçakçılığı son on yılda yaklaşık yüzde 4 arttı. En çok artış gösteren, yüzde 4.2 ile uyuşturucu kaçakçılığı oldu. İnsan kaçakçılığı, ya da varılan ülkede zorla çalıştırılmak amacıyla insan kaçırma da artış gösteren, ama ölçülmesi zor bir sorun. Kaynak ülkeler Ukrayna ve Bulgaristan’dan, Almanya, Hollanda ya da İngiltere’ye giderken Çek Cumhuriyeti de sıklıkla transit ülke olarak kullanılıyor.

Sonra terörizm var. Geçen yıl dokuz AB üyesi ülke, 583 başarısız, engellenmiş ya da başarıyla gerçekleştirilmiş saldırı rapor etti; Avrupa Birliği Polis Teşkilâtına (Europol) göre 2006’ya kıyasla yüzde 24’lük bir artış oldu. Bunlardan çoğu, Bask ulusal ayrımcı örgütü ETA gibi Fransa ve İspanya’daki ayrılıkçı gruplar tarafından üstlenildi.

Büyük bir Türk topluluğun yaşadığı Almanya’da 2007’de, Europol’e göre artan Türk-Kürt çatışmasının tetiklediği 14’ü PKK terör örgütü tarafından üstlenilen 15 ayrılıkçı terör saldırısı gerçekleştirildi. En son Avrupa Organize Suç Tehdidi Değerlendirmesinde, Europol Avrupa Birliği içinde daha fazla organize suç örgütünün kurulmasını beklediğini belirtiyor. Sebeplerini küreselleşme ve AB genişleme süreci olarak açıklıyor. Organize suç örgütleri genellikle kara para aklama için meşrû yollarla nakliye ya da ithalat-ihracat şirketleri kurarak işletiyor. Europol’e göre aklanan parayla yeniden yatırım yapmak için emlak tercih ediliyor.

Avrupa’nın suç haritası dört bölgeye ayrılabilir. Siyasî olarak istikrarsız güneydoğu ya da Balkanlar, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasa dışı göçmenler için önemli bir geçiş yolu.

İstanbullu kendini güvende hissetmiyor

KAPKAÇ yüzde 59 oranında düştü. Ancak 8 milyon İstanbullu kendini güvende hissetmiyor. NTV’nin haberine göre adam öldürme, gasp ve dolandırıcılık suçları yüzde 38 oranında geriledi. Ama 2,4 milyon İstanbullu kendini şiddet mağduru olarak görüyor. İşte rakamlar ve şiddet yorgunu İstanbullular. 12 milyon nüfuslu İstanbul’da halkın dörtte üçü yani yaklaşık 8 milyonu kendini güvende hissetmiyor. İstanbul Ticaret Odası’nın 32 ilçede 2 bin 150 kişiyle yaptığı araştırmaya göre, bu yılın ilk 4 ayında genel suçlar yüzde 21, adam öldürme, gasp ve dolandırıcılık yüzde 38, kapkaç vak'aları da yüzde 59 oranında düştü. İstanbul’da 2008 yılının ilk dört ayında genel suçlar yüzde 21, adam öldürme, gasp ve dolandırıcılık yüzde 38, kapkaç yüzde 59 oranında düştü. Rakamlar düşse de her 5 İstanbulludan biri kendini “şiddet mağduru” olarak ifade ediyor. Şiddetin en önemli sebepleri arasında işsizlik başı çekiyor. Araştırmaya göre diğer etkenler eğitimsizlik ve psikolojik unsurlar.. Katılımcıların yüzde 13,5’i gasp ya da kapkaç türü şiddete maruz kaldığını söyledi.

Yeni Asya / İstanbul

26.07.2008


 

YSK’da seçim hazırlığı tamam

YSK Başkanı Muammer Aydın, “Bizim seçimlere ilişkin hazırlıklarımız tamam. Bastırdığımız kâğıtlar yerel seçimlerle ilgili renkli kağıtlar. Milletvekili seçimleri için elimizde kağıdımız var’’ dedi.

YÜKSEK Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muammer Aydın, ‘’Bizim seçimlere ilişkin hazırlıklarımız tamam. Milletvekili seçimleri için elimizde kâğıdımız var’’ dedi. Aydın, Adalet Bakanlığı ek binasında düzenlenen Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine yeni seçilen üyelerin mazbata alma ve cübbe giyme töreninin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Muammer Aydın, Mart 2009’da yerel seçimlerin yapılacağını atırlatarak, bu seçimin rutin hazırlıkları için oy pusulası ve zarflarının hazırlanmasının gerektiğini, bunun için de Devlet Malzeme Ofisi’nin ihale yaptığını, ihaleyi Finlandiya’daki bir fabrikanın kazandığını ve orada sadece kâğıt üretimi yapıldığını söyledi. ‘’Hazırlıklar, 2008 içerisindeki bir seçime yetişir mi, seçime karar alındığında kaç ay içerisinde hazır olursunuz. Olası bir genel seçime hazır mısınız?’’ sorusu üzerine Aydın, ‘’Bizim seçimlere ilişkin hazırlıklarımız tamam. Bastırdığımız kâğıtlar yerel seçimlerle ilgili renkli kâğıtlar. Milletvekili seçimleri için elimizde kağıdımız var’’ dedi.

/ Ankara

26.07.2008


 

Yargıya çok iş düşmesi sevindirmesin

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ‘’İçinden geçtiğimiz şu süreçte ülkemizde bütün gözler yargının üzerine odaklanmıştır. Ülkemizde yargıya bu denli çok iş düşüyor olması sevinilecek bir şey değildir’’ dedi.

ADALET Bakanı ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı Mehmet Ali Şahin, ‘’İçinden geçtiğimiz şu süreçte ülkemizde bütün gözler yargının üzerine odaklanmıştır. Ülkemizde yargıya bu denli çok iş düşüyor olması sevinilecek bir şey değildir’’ dedi.

Adalet Bakanlığı ek binada gerçekleştirilen Yargıtay ve Danıştay’ın yeni üyelerinin mazbata törenine Şahin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın, Askeri Yargıtay Başsavcısı Ramazan Ulak, HSYK üyeleri, Danıştay ve Yargıtay üyeleri katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan Şahin, Danıştay ve Yargıtay üyeliklerine yeni seçilenlere yeni görevlerinde başarılar diledi. Yeni üyeliğe seçilenlerin Türk yargısının değişik kademelerinde başarıyla görev yaptıklarını ve bu başarılarının HSYK’da yapılan seçimle oy birliğiyle üyeliklere seçilmelerinde etkin rol oynadığını ifade eden Şahin, ‘’Yeni seçilen arkadaşlarımız çok şerefli, onurlu bir sorumluluğu üstlendiler. Hukukun üstünlüğü ve adalet bizim, insanlığın üzerinde titizlikle durması, toz kondurmaması gereken ilkelerdir. Bu arkadaşlarımızın başarılarını bundan sonra da sürdüreceğine inanıyorum’’ dedi.

‘’Yokluğu ve eksikliği halinde hayatı dayanılmaz kılan tek şey adalettir. Adaletin olmayışıdır. Eksik oluşudur veya yokluğudur’’ diyen Şahin, gerek ekonomik, gerekse insani gelişmişlik bakımından çağdaş ülkelerin gelişme süreçlerinde demokrasi standartları yükselmişse bunun öncülüğünü bağımsız yargı organlarının ve bu organlarda görev yapan yargıçların gerçekleştirdiğini anlattı. Bir toplumda temel hak ve özgürlüklerin standardının gelişmesinde, özgürlük alanlarının sınırlarının genişlemesinde öncü rolü daima bağımsız yargının üstlendiğini ifade eden Şahin, şöyle konuştu:’’Toplumların huzurunun, barışının, esenliğinin en büyük teminatı bağımsız yargıdır. İçinden geçtiğimiz şu süreçte ülkemizde bütün gözler yargının üzerine odaklanmıştır. Ülkemizde yargıya bu denli çok iş düşüyor olması sevinilecek bir şey değildir. Bu, Türkiye’de sorunların çokluğunu da ifade eder. Ama, bu bizi umutsuzluğa sevk edemez. İnanıyorum ki Türkiye’de demokratik rejime olan bağlılığımızı ve sadakatimizi, Cumhuriyetimize ve onun ilkelerine olan sadakatimizi devam ettirerek, hukukun üstünlüğüne bağlı kalma sürecini ısrarla sürdürebilirsek, Türkiye, her türlü badireyi aşacak kabiliyettedir.’’ Şahin, yargı mensuplarını Türkiye’nin birliği, huzuru ve esenliğinin teminatı olarak gördüğünü belirterek, Türkiye’de yaşayan herkesin bağımsız yargıya, hakim ve savcılara güvenmelerini, yargı mensuplarının hukukun üstünlüğü ve adalet ilkesinden şaşmayacağına olan inancını koruması gerektiğini söyledi.

Bir hafta sonra adli tatilin başlayacağını hatırlatan Şahin, tüm yargı mensuplarının yeni bir soluklanmayla yeni adli yılda çok daha önemli ve zor görevleri başarıyla ifa edeceklerine inandığını söyledi. Şahin’in konuşmasının ardından Yargıtay üyeliklerine seçilen 22, Danıştay üyeliklerine seçilen 6 yargıcın, mazbataları verildi, cübbeleri giydirildi.

Yargıtay ve Danıştay’ın yeni üyeleri, HSYK üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi. “YARGIYI VE YARGI MENSUPLARIMIZI RAHAT BIRAKIN’’ ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemde yargı mensuplarının tartışma ortamında bulunmasını doğru bulmadığını ifade ederek, ‘’Yargıyı ve yargı mensuplarımızı rahat bırakın’’ dedi. Bakan Şahin, Adalet Bakanlığı ek binasında düzenlenen Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine yeni seçilen üyelerin mazbata alma ve cübbe giyme töreninin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Şahin, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkındaki şikâyetlere ilişkin soruşturma açılmasına izin verilip verilmediğinin sorulması üzerine, şunları söyledi: ’’Bakanlığımıza zaman zaman, Türkiye’nin her yerinde görev yapan hakim ve savcı arkadaşlarımızla ilgili şikâyet dilekçesi gelir. Bunları Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne göndeririz. Genel Müdürlüğümüz bu şikâyet dilekçeleriyle ilgili yasa ve yönetmeliklerin öngördüğü işlemleri yaparlar. Ancak, bu normal bir süreçtir. Şu süreçte önemli sorumluluklar üstlenmiş ve geceli gündüzlü çalışan hakim ve savcı arkadaşlarımızı rahat bırakmamız gerekir. Onlar tabi oldukları ve uygulamak zorunda oldukları yasaları her türlü baskıdan uzak şekilde uygulayabilmelidirler. İçinden geçtiğimiz şu dönemde, yargı mensuplarının hep tartışma ortamında bulunmasını doğru bulmuyorum. Yargıyı ve yargı mensuplarımızı rahat bırakın.’’ Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga’nın görevden alındığı yönündeki iddialara ilişkin soruları cevaplayan Şahin, Kasırga’nın ‘’kendi isteğiyle, kendi arzusuyla’’ bir görev değişikliği talebinde bulunduğunu söyledi. Kasırga’nın şu anda ‘’Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği’’ kadrosuna atandığını kaydeden Şahin, Başbakanlığın dün gönderdiği yazıyla ‘’Başbakanlık Baş Danışmanlığı’’na atandığını bildirdi.

/ Ankara

26.07.2008


 

Bakkaldan aldılar bomba yaptılar

Trabzon’da, bakkaldan aldıkları maytapları birleştirerek, bir cam şişeye yerleştiren 4 çocuk, fitili ateşledikleri sırada maytapların ellerinde patlaması sonucu yaralandı. Çocuklar, “Filmlerde gördüğümüz şekilde bir bomba yapalım dedik” diye konuştular.

TRABZON'DA, bakkaldan aldıkları maytapları birleştirerek, bir cam şişeye yerleştiren 4 çocuk, fitili ateşledikleri sırada maytapların ellerinde patlaması sonucu yaralandı. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı bir köyde oturan 11 yaşındaki Mehmet Akif E, kardeşi Oğuzhan (8) ile kuzenleri Gürkan A.(9) ve kardeşi Sümeyye A. (8), bakkala giderek çok sayıda maytap aldı. Daha sonra maytapların içindeki barutu bir cam şişeye boşaltan çocuklar, fitil yerleştirdikleri şişeyi patlayıcıya dönüştürdü. Fitili ateşleyen Mehmet Akif E’nin elindeki barut dolu şişe atmaya fırsat bulmadan patladı. Patlama nedeniyle Mehmet Akif E. ile yanında bulunan kardeşi ile 2 kuzeni yaralandı. Yakınları tarafından Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi kaldırılan çocuklardan Mehmet Akif E’nin sağ elinde ciddi şekilde yaralandığı, boğazına cam parçası saplanan Sümeyye A’nın tedavisinin hastanede sürdüğü belirtildi. Kolundan yaralanan Oğuzhan E. ile karnından yaralanan Gürkan A’nın ise ayakta yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildiği öğrenildi. Mehmet Akif E. amaçlarının oyun oynamak olduğunu belirterek, ‘’Filmlerde gördüğümüz şekilde bir bomba yapalım dedik. O nedenle aldığımız maytapların içindeki tozu bir şişeye doldurduk. Sonra fitili yakıp şişeyi atacaktım ki, fırsat kalmadan elimde patladı. Ne olduğunu anlamadık’’ diye konuştu.

/ Trabzon

26.07.2008


 

Genetik zenginliğimizin değerini bilmiyoruz

Çukurova Üniversitesi tarafından flora ve fauna kaçakçılığına yönelik yapılan araştırmada, Türkiye’ye özgü bitki ve hayvanların yabancıların gözdesi olduğu bildirildi.

Buna göre, yurt dışına kaçırılan bitkiler arasında ilk sırayı aslanpençesi, ters lale, kaplanboğan, yersomunu, kardelen, nilüfer gibi endemik bitkiler alıyor. Araştırmayı yürüten Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 3 bin 500 endemik bitki türüne sahip olmakla birlikte endemik olmayan birçok bitkinin de gen merkezi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin bu floristik özelliği ve zengin gen kaynaklarının bütün dünyanın ilgisini çektiğini ifade eden Düzenli, ‘’Bu ilgi daha çok ilaç ham maddesi olarak kullanılan bitkiler üzerine yoğunlaşmakta. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar kaliteli ve tedavi gücü yüksek bitki bulunmuyor’’ dedi. Düzenli, sanayileşme sebebiyle tabiî kaynaklarını hızla tüketen gelişmiş ülkelerin ‘’doğalın vazgeçilmez çekiciliğini’’ fark ederek, diğer ülkelerin tabiî kaynaklarına göz diktiğini söyledi.

Buna bağlı olarak Türkiye’nin tabiî kaynaklarının hedef konumda olduğunu belirten Düzenli, şunları kaydetti: ‘’Yetersiz bilimsel politika ile bitki ve hayvan kaçakçılığı konusundaki eksik önlemler, Türkiye’yi kolay hedef haline getiriyor. Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan 3 bin 500 endemik bitki ve birçok hayvan türü, hakkında kayıt tutulmaması, istatistik oluşturulmaması sebebiyle çeşitli amaçlar için dışarıya kolayca kaçırılıyor. Bitki üzerinde doku kültürü çalışmalarıyla gen şifreleri çözülerek farklı renk ve görünümlerde yeni bitkiler üretiliyor. Kaçırılan bitki ve hayvanlarımız patentleri alınarak o ülkelerin malı haline getirilip, tekrar bize satılıyor. Bu sayede, malı üretenler bu mallara ihtiyacımız olduğunu bildiğinden bizi kendilerine bağımlı hale getirmek için sürekli olarak ülkemizden bitki kaçırıp genetiği ile oynayıp bize pazarlayarak kâr sağlıyor. Genetiği değiştirilen türlerin tohumundan yararlanılamıyor. Örneğin 20 yıl öncesine kadar kendi tohumu ile sürekli bahçelere güzel görünüm veren menekşemiz artık tohumundan filizlemiyor. Kaçakçılıkla mücadelede sorunlar var. Ancak, bu zenginliklerimizin gen şifresi çözülerek yeniden bize pazarlanması ve yabancılara muhtaç konuma düşürülmemiz daha da acı.’’

EN ÇOK KAÇIRILANLAR

Düzenli, Türkiye’de yetişen endemik bitkilerden birçoğunun ilâç ve kozmetik sanayinde ham madde olarak kullanıldığını ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Meme, prostat ve lenf bezi kanserine karşı önleyici ve tedavi gücü yüksek özelliğe sahip Aslanpençesi, nadide olan Ters lale, zehirli olan ve yumruları ilâç sanayiinde ham madde olarak kullanılan Kaplanboğan, yumruları ilâç ve kozmetik ürünlerinde kullanılan, kış mevsiminde de çiçek açabilen Yersomunu en çok kaçırılan bitkiler arasında yer alıyor. Ayrıca lale, kardelen, orkide, arapsümbülü, iris / süsen, Manisa lalesi, şakayık, censiyan, çiğdem, yılan yastığı, kum zambağı, nilüfer, sığla / günlük ağacı gibi bitkiler de ilgi görüyor.’’

Düzenli, Anadolu’ya özgü hayvan türlerinden özellikle Toros kurbağası, Silifke kirpi faresi, Bombus arıları, engerek yılanının yurt dışına kaçırıldığını bildirdi. Düzenli, Türkiye faunasındaki endemik hayvan türlerinden başta Malatya kelebeği olmak üzere çok sayıda kelebek türünün de koleksiyon için kaçırıldığını vurguladı. Düzenli, yurt dışına kaçırılan bitki ve hayvanların genetik ıslâh projelerinde kullanıldığını belirterek, ‘’Buna örnek olarak Hollanda gösterilebilir. Hollanda, seralarda tozlaşmayı sağlayan Bombus arılarını bizden kendi ülkelerine götürerek, seri üretim yapıp bunları tekrar ülkemize pazarlar duruma geldi’’ dedi.

26.07.2008


 

OKS sonuçları açıklandı

OKS’de baraj puanını aşarak tercih yapan 601 bin 471 adaydan 237 bin 376’sı asıl olarak yerleşmeye hak kazandı. Adaylardan 33 bin 194’ü de bazı meslek liseleri için gerçekleştirilecek mülâkata girmeye hak kazandı.

Yerleşmeye hak kazanan öğrenciler kayıtlarını 28 Temmuz-4 Ağustos 2008 tarihleri arasında yaptırabilecekler.

5 Ağustosta boş kontenjanlar ilan edilecek ve 6-10 Ağustos arasında 2. yerleştirme için başvuru alınacak ve 15 Ağustosta 2. yerleştirme sonuçları ilân edilecek. 2. yerleştirme kayıtları 16-22 Ağustos arasında yapılacak ve 23 Ağustosta boş kontenjanlar açıklanacak. 24-25 Ağustosta ‘’tercihte yükselme’’ için başvuru alınacak ve 1 Eylülde sonuçlar duyurulacak. 2-4 Eylül arasında da tercihte yükselme sonucunda yerleşmeye hak kazanan adayların kayıtları yapılacak. Adaylar bir defa olmak kaydıyla 20 tercihte bulundukları ve ikinci kez tercih işlemi yapılmayacağı için, ikinci yerleştirme ve tercihte yükselme işlemlerinde de aynı tercihler geçerli olacak.

Öte yandan tercihte bulunan 330 bin 901 aday ise herhangi bir okula yerleşemedi. Tercih yapan adaylardan 330 bin 901’i herhangi bir okula yerleşemedi. Anadolu İmam Hatip Liselerinden 29, Özel Okullardan ise 4 bin 382 kontenjan olmak üzere 4 bin 411 kontenjan boş kaldı.

Okul türlerine göre yerleşen öğrenci sayıları şöyle: ‘’Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler Liseleri (7 bin 392), Anadolu Liseleri (110 bin 170), Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı Anadolu Teknik ve Anadolu Meslek Liseleri (31 bin 916-mülâkata girecek 2 bin 628), Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı Anadolu Teknik ve Anadolu Meslek Liseleri (14 bin 773-mülâkata girecek 9 bin 554), Ticaret Turizm Genel Müdürlüğüne bağlı okullar (15 bin 120-mülâkata girecek-20 bin 580), Anadolu Öğretmen Liseleri (17 bin 700), Anadolu İmam Hatip Liseleri (18 bin 1), MEB Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığına Bağlı Sağlık Meslek Liseleri (15 bin 456-mülâkata girecek 432), Özel Okullar (6 bin 848)’’

Sınav birincisi Fen ve Teknoloji lisesine yerleşti

ORTA Öğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavında (OKS) Türkiye birincisi olan 97 öğrenci arasında yer alan Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Terzialan beldesinden Murat Sağın, Özel Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesine yerleşti. Türkçe-matematik ve matematik-fen puan türlerinde 500 tam puan alan, Terzialan İlköğretim Okulundan 99.15 diploma notuyla mezun olan Murat Sağın, ilk tercihi olan Özel Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’ne 13’ncü sıradan yerleşti. Sınavdaki 100 sorunun tamamına doğru cevap veren Murat Sağın, ‘’Başarımda payı olan öğretmenlerime, arkadaşlarıma ve aileme teşekkür ederim. 24 kişinin alındığı Özel Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi ile birlikte dört tercih yaptım. İlk tercihimi kazandığım için çok mutluyum’’ dedi.

/ Ankara

26.07.2008


 

Keneyle mücadelede karınca umut oldu

ESKİŞEHİR'DE ormandaki ağaçlara zarar veren böcekleri yiyerek beslenen kırmızı orman karıncalarının keneleri de yediği tesbit edildi.

Eskişehir Orman Bölge Müdürü Sıtkı Küçüköz, yaptığı açıklamada, kene ile mücadelede işe yarayıp yaramayacağı tartışılan kırmızı orman karıncaları için Sağlık Bakanlığının harekete geçtiğini belirtti. Söz konusu karıncaların keneleri de yediğini bazı kaynaklardan öğrendiklerini ifade eden Küçüköz, şöyle konuştu: ‘’Konuyu Sağlık Bakanlığına ilettik. Bakanlıktan gelen uzmanlar, Orman Bölge Müdürlüğü ile iş birliği yaparak karınca yuvalarının bulunduğu Çatacık Ormanlarında bir deneme yaptı. Civardan toplanan yedi keneyi karınca yuvalarına yakın bir yere bıraktık. Birkaç saniye içinde kenelere hücum eden karıncalar keneleri yuvalarına taşıdı. Elbette bunu kenelere çözüm bulundu diye söylemek doğru değil. Bu karıncalar belli bir rakımın altında yaşamıyor. Karıncalar yuvanın etrafındaki 80 metre çapında bir alanda bulunan bütün böcekleri topluyor. Bu konuda ciddî çalışmalar yapılmalı.’’

/ Eskişehir

26.07.2008


 

Üniversiteliler depresyonda

ABANT İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) öğrencileri arasında yapılan araştırmada, sınıf seviyesi yükseldikçe depresyon puanının arttığı, kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre daha depresif olduğu belirlendi.

AİBÜ Tıp Fakültesince, 7101 öğrenciye uygulanan anketle ruhsal bozukluklar açısından tarama yapıldı. Depresyon puanı, Mühendislik’te en yüksek iken, Tıp'ta en düşük çıktı.

/ Bolu

26.07.2008


 

Rektör adayları mülâkata girecek

YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), yeni kurulan 23 üniversitenin rektör adaylarının mülâkat takvimini belirledi.

Buna göre, ilk mülâkat, 28 Temmuzda Ağrı İbrahim Çeçen, Ardahan, Bitlis Eren, Hakkari ve Siirt üniversiteleri ile başlayacak.

YÖK’ün internet sitesinde yapılan açıklamada, kurula başvuruda bulunan rektör adaylarının yapılacak görüşmelere katılmalarının zorunlu olmadığı belirtildi.

Açıklamaya göre, görüşmeye katılacak adayların YÖK’ün internet sitesinde yer alan ‘’Rektör Adayları Başvuru Formu’’nu doldurmaları gerekiyor. Başvuru formunda adaylardan kişisel bilgileri, akademik öz geçmişi, idari görevi, yabancı dil bilgisi, yayınları, uluslar arası çalışmaları hakkında bilgi vermesi isteniyor.

Ayrıca adaylara, ‘’Rektör Adaylığına Yönelik Bilgiler’’ bölümünde, ‘’Sizi rektör adayı olmaya sevk eden temel nedenleri belirtiniz?’’, ‘’Şimdiye kadar yapmış olduğunuz çalışmalar içerisinden rektör adayı olarak potansiyelinizi ve vizyonunuzu ortaya koyacağını düşündüğünüz en çok 3 çalışmayı belirtiniz ve çalışmaların amacı ve kapsamı hakkında özet bilgi veriniz’’, ‘’Başvuru yaptığınız üniversite ve il ile ilgili olarak öngördüğünüz proje veya tasarılar varsa bunlardan ikisini amacı ve kapsamı ile birlikte tanıtınız’’, ‘’Başvurduğunuz rektörlük göreviyle ilgili misyonunuzun ne olacağını belirtiniz’’ şeklinde sorular yöneltiliyor.

Yeni kurulan 23 üniversiteye rektör atamaları, 5772 sayılı ‘’Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ hükümlerine göre yapılacak. Yeni kurulan devlet üniversitelerine rektör atamasını düzenleyen yasaya göre, YÖK Genel Kurulu, yeni kurulan üniversitelere rektör adayı olarak başvuran profesörler arasından seçeceği 3 adayı Cumhurbaşkanına sunacak. Cumhurbaşkanı, bunlardan birini rektör olarak atayacak. YÖK, 23 üniversitenin toplam 523 rektör adayının mülakatına 28 Temmuzda başlayacak.

/ Ankara

26.07.2008


 

Kıbrıs’ta müzakereler 3 Eylül’de başlayacak

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas’ın, Kıbrıs sorunu için kapsamlı çözüm müzakerelerinin 3 Eylül’de başlaması kararı aldıkları açıklandı.

BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Taye-Brook Zerihoun, yaklaşık iki saat süren Talat-Hristofyas görüşmesinin ardından liderlerin aldıkları kararı açıkladı. Talat-Hristofyas görüşmesi, BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Zerihoun’un ara bölgedeki konutunda saat 11.10’da başlamıştı. Görüşmeye, Zerihoun’un yanı sıra Rum Başkanlık Komiseri Yorgos Yakovu ile KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın BM ve AB ile Müzakerelerden Sorumlu Temsilcisi Özdil Nami katıldı. İki lider arasındaki görüşme sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkan Yardımcısı ve Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Müdürü Doç. Dr. Çağrı Erhan, Kıbrıs sürecini “hassas” olarak nitelendirdi. Bazı Kıbrıs uzmanlarının Hristofyas’ın giderek yumuşak çizgisinden ayrılabileceği ve eski Rum lideri Tasos Papadopulos’a benzeyeceği yönündeki değerlendirmeleri hatırlatan Erhan, bu çerçevede görüşmelerin şimdiden Annan planı vari bir süreci başlatıp başlatmayacağının, başlatsa da başarıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Erhan, “Bu sürecin sadece iki ülkede meydana gelen gelişmeler çerçevesinde yürümeyeceğini, Türkiye’deki siyasî konjonktürün de bu süreci olağanüstü etkileyeceğini” belirtti.

/ Lefkoşa - Ankara

26.07.2008


 

“Eşit haklara sahip olmadan AB’ye girmek intihardır”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen,’’Türkiye’nin diğer ülkelerle tam eşit haklara sahip olmadığı bir ortamda AB’ye girmek intihardır’’ dedi.

Lozan Antlaşması’nın 85. yılı dolayısıyla Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Lozan Antlaşması’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan ve hâlâ yürürlükte olan tek anlaşma olduğunu söyledi. Onur Öymen, bir soru üzerine, Türkiye’nin diğer ülkelerle eşit şartlarda AB’ye üye olmasından yana olduklarını vurguladı. ‘’Türkiye’nin diğer ülkelerle tam eşit haklara sahip olmadığı bir ortamda AB’ye girmek intihardır’’ diyen Öymen, özel statüyü kesinlikle kabul etmediklerini kaydetti. Eşit bir devlet muamelesi görmeyecek Türkiye’nin AB’de yeri olmayacağına işaret eden Öymen, ‘’Ama şunu özellikle belirtmek istiyorum AB’ye eşit şartlarda üye olmayı kölelik olarak düşünenler varsa, biz onlardan değiliz’’ dedi. Türkiye’nin AB’ye eşit üye olması durumunda egemenliğini teslim etmiş olmayacağını belirten Öymen, AB’nin egemen ulus devletlerden oluştuğuna dikkati çekti.

/ Antalya

26.07.2008


 

İSKİ Satın Alma Müdürü intihar etti

İSTANBUL Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) İç Satın Alma Şube Müdürü Osman Taslak (33), evinde intihar etti.

Alınan bilgiye göre, bir süredir psikolojik tedavi gördüğü belirtilen Taslak, Güngören’deki evinde sabah saatlerinde bazı arkadaşlarına cep telefonundan ‘’Hakkınızı helal edin’’ mesajı gönderdi. Taslak, bu mesajdan sonra kendini iple asarak öldürdü. Kayseri’de 1975 yılında doğan Taslak, ilk, orta ve lise eğitimini Kayseri İncesu’da, üniversite öğrenimini ise 1992-1997 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde yaptı. 1997 yılından beri İSKİ'de memur ve şef olarak değişik görevlerde bulundu. Evli olan Taslak, 6 Eylül 2007 tarihinde İç Satın Alma Şube Müdürlüğü görevine atanmıştı.

/ İstanbul

26.07.2008


 

Bakan Çiçek ve Başesgioğlu: Seçim, gündemde yok

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye’nin gündeminde seçimin bulunmadığını bildirdi.

Çiçek, TBMM’de, gazetecilerin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muammer Aydın’ın ‘’Seçimlere ilişkin hazırlıklarımız tamam’’ sözünü hatırlatması üzerine şunları söyledi: ’’Sayın Başkan teorik bir imkânı söylüyor. Türkiye’nin gündeminde seçim yok. Teorik olarak her zaman 80 günü aşan bir tarihte seçim yapılabilir, onu söylüyor. Ama Türkiye’nin gündeminde seçim yok.’’ Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu da gündemlerinde erken seçim olup olmadığına ilişkin soruya, ‘’Hükümetin gündeminde öyle konuşulmuş bir gündem maddesi yok. Seçimle ilgili çok spekülasyonlar yapılıyor. Hükümetin veya parlamentonun gündemine bu şekilde bir konu yok’’ karşılığını verdi.

/ Ankara

26.07.2008


 

Şandır: MHP, her zaman seçime hazır

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, YSK Başkanı Muammer Aydın’ın karar verilmesi halinde bu yılın sonuna yerel ve genel seçimlerin yapılabileceği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine ‘’MHP, her zaman seçime hazırdır’’ dedi.

Şandır, AKP İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit’in milletvekili özlük haklarına ilişkin yasa teklifiyle ilgili ‘’Ülkemizin, halkımızın bir çok sorunu varken, TBMM’nin kendi sorununu öncelemesi şık olmaz’’ diye konuştu. Şandır, AKP’li Yiğit’in, milletvekili özlük haklarıyla ilgili teklifine ilişkin soruları da cevapladı. Şandır, Yiğit’in teklifini henüz görmediklerini belirterek, şunları söyledi: ’’Neyi kapsıyor, bilemiyoruz. Ama söylenilen şekliyle eğer bir erken seçim hazırlığına genel kurulu, milletvekillerini hazırlamak yönünde düşünülüyorsa, buna bakacağız. İnceleyeceğiz..’’

/ Ankara

26.07.2008


 

TSK’ya millî uydu aktarıcısı

BU arada Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi arasında 4 Haziran 2008 tarihinde imzalanan “İşlemsel EHF Uydu Aktarıcısı ve Test Ortamı Geliştirilmesi Projesi” önceki gün düzenlenen tören ile hayata geçirildi.

Aselsan ve Bilkent Üniversitesi’nin “İşlemsel EHF Uydu Aktarıcısı ve Test Ortamı Geliştirilmesi Projesi” ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, yüksek frekanslarda ve güvenli uydu haberleşmesi ihtiyacı karşılanacak. Dünyada sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin uydularında işlemsel EHF (Extremly High Frequency) kullanılıyor. Aselsan’dan yapılan açıklamaya göre, İşlemsel EHF Uydu Aktarıcısının, TSK’nın ihtiyacı kapsamında haberleşme uydularında kullanılması hedefleniyor. Aselsan, proje kapsamında işlemsel uydu aktarıcısı ile anteninin tasarımını ve üretiminin yanı sıra fonksiyonel testlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli bir test ortamı geliştirecek ve üretecek. Ayrıca üretimi tamamlanan birimlerin uydu platformlarında kullanımı için gerekli bütün kalifikasyon testlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan test altyapısı da proje kapsamında oluşturulacak. Proje, Türkiye’nin ileride ihtiyaç duyacağı haberleşme uydularında yer alacak diğer bütün aktarıcıların da millî olarak üretilmesi için çok önemli bir bilgi birikimi ve altyapı sağlayacak.

/ Ankara

26.07.2008


 

Askere nehir ötesi araçlar geliyor

SAVUNMA Sanayii Müsteşarlığınca (SSM) tedarik edilecek iş makinalarıyla kara kuvvetleri unsurlarının nehir geçiş harekatındaki sür'at ve emniyet güvenliliği arttırılacak.

SSM yapılan duyuruyla, amfibi zırhlı muharebe istihkam iş makinesi (AZMİM) projesine yönelik teklife çağrı dokümanları yayımlanarak tedarike yönelik ihalede ilk adım atıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı için alımı öngörülen araç projesi, nehir geçiş harekâtında, karşı kıyının çıkışa uygun hale getirilmesi maksadıyla, sulu açıklıkların uygun geçiş yerlerini sür'at ve emniyetle geçişe hazır hale getirme imkân ve kabiliyetine sahip amfibi zırhlı muharebe araçlarının yurt içi geliştirme yoluyla tedarikini kapsıyor. 1 adet amfibi zırhlı istihkâm iş makinaları prototipi, 11 adet amfibi zırhlı muharebe aracı olmak üzere toplam 12 adet amfibi zırhlı muharebe aracının tedarik gerçekleştirilecek. Amfibi araçları ile ilgili yayımlanan programa göre, teklife çağrı dosyalarını ilgili firmalar 31 Temmuz 2008 tarihine kadar SSM’nin ilgili biriminden temin edebilecekler.İş makinaları alımıyla ilgili ihalenin finansmanın SSM’nin fonlarından karşılanması planlanıyor.

Yeni Asya / İstanbul

26.07.2008


 

Ankara, Ankara duy sesimizi!

Son aylarda darbe sözü sıkça gündemimize giriyor. Başarısız darbe plânları ortaya çıkıyor.

Darbeciler demokrasi istemezler, AB’yi istemezler, hak ve özgürlüklerin genişlemesini istemezler, kafaları her zaman yasaklara çalışır. Milletin seçtikleri vekilleri hor görürler. Millet iradesine inanmazlar.

1960 ve 1980 askerî ihtilâllerinden sonra darbelerin usûlleri değişti. Kimi zaman adı postmodern darbe, kimi zaman muhtıra, kimi zaman gece yarısı internet yoluyla yayınlanan e-muhtıra oldu. Darbe yapanlar yargılanmadığı için de bu hep sürüp gitti, gidiyor.

* * *

Bugün Ankara’da darbeye karşı ses çıkaracaklar bir arada olacak. İlki yılın en uzun ve en aydınlık günü olan 21 Haziran’da İstanbul’da yapılan “Darbeye karşı 70 milyon adım” yürüyüşünün ikincisi bugün Ankara’da yapılacak. Tabi Ankara’da yapılmasının pek çok önemi var. Bu önem toplantının bildirisinde vurgulanıyor.

Bir kaçını şöyle sıralayalım: “Bugüne kadar hep Ankara konuştu biz dinledik. Ankara karar verdi, biz uyguladık. Ankara’nın gri binalarında yapılan planlar bize çok ağır bedeller ödetti. 60 darbesi Ankara’da tertiplendi. 71 muhtırası Ankara’da yazıldı. 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan gece bütün ışıkları yanan tek bina Ankara’daydı. Batı çalışma grubu Ankara’da kuruldu. 28 Şubat’ın startı Ankara’da verildi. 27 Nisan e-muhtırası Ankara’daki bir internet sitesinden yayınlandı. Cumhuriyet mitinglerinin ilki Ankara’da yapıldı. Bütün bunlar olurken biz Ankara’yı başı boş bıraktık. Ankara da bu ülkede 70 milyon insan yaşadığını unuttu "

İşte bütün bunları adımları ile hatırlatmak isteyenler bugün Ankara Adliyesine 100-150 metre uzaklıktaki Sıhhiye köprüsünün üzerinde saat 16.00 buluşarak Meclis’e, siyasete, demokrasiye, özgürlüğüme dokunma diyecekler. “Darbeye dur de” şeklinde tek ses, tek renk (beyaz), tek slogan ve tek pankartla yürüyerek darbecilere ve plânlayıcılarına demokrasiyi hatırlatacaklar. Adımlarının Ankara’nın her yerinden duyulmasını sağlayacaklar.

* * *

MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar ve Ankara Şube Başkanı Ümit Mert, Ankara temsilciliğimizi ziyaret ederek, bugün yapılacak yürüyüşle ilgili bilgi verdiler. Darbelerin toplumun bütün kesimlerinin onurunu, özgürlüklerini, hayatını tehdit ettiğini ve herkesi darbelere karşı duyarlı olmaya, ortak tepki koymaya dâvet ettiklerini söylediler. “Darbeciler yargılansın, darbe dönemlerinin karanlık olayları aydınlatılsın ve Türkiye darbe anayasalarından kurtarılsın” diye düşüncelerini dile getirdiler.

Türkiye’ de bu gün yaşanan krizin, toplumu ile kavgalı, tepeden inmeci, tek tipleştirici yönetim anlayışının eseri olduğunu vurgulayan Mert, ne yazık ki bu güne kadar tamamı darbe dönemlerinin eseri olan hiçbir anayasa ile köklü bir hesaplaşma içerisine girilmediğini ve yeni bir anayasa için sivil siyasal bir irade ortaya konulamadığını vurguladı.

Geçmişte yaşanan, en azından sorumluları hâlâ hayatta olan ve etkileri hâlâ devam eden 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat müdahalesine yönelik ciddî bir yargılama süreci başlatılmadıkça darbe teşebbüslerinin her zaman var olmaya devam edeceğini vurgulayan Ümit Mert, “Son 30 yılın karanlıkta kalmış suikastları, faili meçhul ölüm olayları, gözaltında kayıpları su yüzüne çıkarılmadıkça Türkiye’de sivil siyasetin egemen olması sağlanamayacağı gibi toplumsal barışı tesis etmek de mümkün olmayacaktır” diye konuşuyor.

* * *

Aydınlıktan korkan yarasalar misali, darbeciler demokrasiden korkarlar. Bu yüzden demokratik tavır darbecilere en büyük cevap olmaktadır, olacaktır da.

Eylemi organize eden başta MAZLUMDER, Genç Siviller, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De ve diğer sivil toplum örgütleri darbeye karşı demokrasi cevabını vermek için bugün herkesi Ankara’da Sıhhiye meydanında buluşulmaya dâvet ediyor. Bizden de duyurması…

Özgürlük, demokrasi, insan hakları için biz de orada olacağız.

Mehmet KARA

26.07.2008


 

Karadeniz’den, Akdeniz’e ulaşım rahatlayacak

KARADENİZ'İ Akdeniz’e bağlayan yollardaki iyileştirme çalışmaları sürüyor.

Ulaştırma Bakanlığı, Karadeniz şehirlerini, Akdeniz bölgesine ve güneydeki sınır kapılarına bağlayan güzergâhlarda yapacağı iyileştirmeler kapsamında, bazı güzergâhları duble yola, bazılarını ise genişliği 12 metreyi bulan 1. sınıf devlet yoluna dönüştürecek. Karayolları Genel Müdürlüğü (TCK) Karadeniz bölgesindeki şehirleri, Akdeniz bölgesine ve güneydeki sınır kapılarına bağlayan güzergâhlarda iyileştirme çalışmalarını hızla sürdürüyor. Türkiye’deki doğu-batı güzergâhında yer alan yollar önemli ölçüde iyileştirildi ve ana arterlerdeki çok sayıda güzergâh duble yola dönüştürüldü. Genel Müdürlük, Türkiye’nin coğrafî yapısının ulaşımı zorlaştırdığı kuzey-güney güzergâhındaki bazı yollara odaklanarak, bu hatlarda iyileştirme kararı aldı.

TCK, belirlenen güzergâhların bazı kesimlerinde trafiğin durumuna göre duble yol yapacak ya da yolların geometrisini düzeltip, virajları iyileştirecek. Duble yol yapılmayacak olan güzergâhlar platform genişliği 12 metre olan 1. sınıf devlet yolu olarak nitelendirilen 1A’ya dönüştürülecek. Böylece, Karadeniz bölgesindeki şehirler, iç kesimlere, Akdeniz bölgesine ve güneydeki sınır kapılarına duble yollarla ya da 1. sınıf devlet yolları ile bağlanmış olacak. TCK, bu proje ile bölgesel kalkınmanın sağlanmasını, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlara taşınmasını kolaylaştırmayı, trafiği fazla olan koridorlardaki trafiği dengeli, ekonomik olarak diğer güzergâhlara dağıtmayı ve alternatif ulaşım koridorları oluşturmayı hedefliyor.

GÜZERGÂHLAR

-Karasu-Adapazarı-Bilecik-Kütahya-Afyon-Antalya: Yolun fizikî yapısı yüzde 60 oranında düzeltildi. Güzergâhın tamamının 2009’da duble yola dönüştürülmesi planlanıyor.

-Bartın-Safranbolu-Karabük-Gerede: Yolun Bartın ile Karabük arasındaki bölümünde iyileştirme yapılacak ve 1. sınıf devlet yolu standardına getirilecek. Karabük ile Gerede arası duble yol olacak. Yolun iyileştirilmesi yüzde 60 oranında tamamlandı. TCK, yolun tamamlanması ile Bartın, Safranbolu ve Karabük’ün mevcut Gerede-Ankara-Aksaray otoyol güzergâhından Mersin limanına bağlanmasını planlıyor.

-İnebolu-Seyitler-Kastamonu-Çankırı-Kırklareli-Kayseri-Niğde-Mersin: İnebolu ile Seyitler arası trafik yoğunluğunun çok olmamasından dolayı 1. sınıf devlet yolu olacak. Yolun diğer kısımlarının ağırlıklı olarak duble yola dönüştürülmesi planlanıyor. Güzergâhın yüzde 60’ı tamamlandı.

-Sinop-Boyabat-Kargı: Trafik yoğunluğu fazla olmayan yol 1. sınıf devlet yolu standardına yükseltilecek. Güzergâhın iyileştirilmesiyle Sinop’un Gerede-Ankara-Aksaray otoyol güzergâhından Mersin limanına bağlanması planlanıyor. Trafik yoğunluğu fazla olmayan yol 1. sınıf devlet yolu standardına yükseltilecek. Güzergâhın yüzde 60’ı tamamlandı.

-Ünye-Niksar-Tokat, Ordu-Mesudiye-Koyulhisar, Giresun-Şebinkarahisar-Suşehri, Rize-İspir-Erzurum, Hopa-Artvin-Ardahan-Kars-Iğdır, Artvin-Erzurum koridorlarında yapılacak iyileştirme ile Doğu Karadeniz’in liman şehirleri iç yollara bağlanacak. Ayrıca, Pülümür-Tunceli-Elazığ ve Erzurum-Bingöl-Diyarbakır güzergâhlarının da önümüzdeki yıl programa alınarak iyileştirilmesi hedefleniyor.

26.07.2008


 

Mısır ambarı konaklama tesisi oldu

Karadeniz bölgesinde ahşap yığma tekniği ile yapılmış mısır ve tahıl ambarı serenderler, Antalya’nın Akseki ilçesine bağlı Emiraşıklar Köyünde konaklama hizmeti vermek üzere turizme kazandırıldı.

Turizmci Mustafa Kaya’nın Karadeniz bölgesinden getirerek Emiraşıklar Köyündeki Alipaşa Konağı’nın bahçesine yerleştirdiği 5 serender, alternatif tatil geçirmek isteyen turistlerin gözdesi oldu. İçine cibinlikli yataklar ve gardrop yerleştirilen serenderler, konaklama amacıyla kullanılıyor.

/ Antalya

26.07.2008


 

Mersin’e gurbetçi ve Arap turist akını

Mersin'e gelen gurbetçi ve Arap turist sayısının geçen yıla göre 2 kat arttığı bildirildi.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Çalışkan, uzun ve temiz sahil bandı, tarihî yapısı ve tabiî güzellikleri ile önemli bir turizm merkezi olabilecek Mersin’in her geçen yıl daha fazla turist çektiğini kaydetti. Bu yıl turizm sezonunun Mersin için oldukça iyi geçtiğini, sahildeki bütün otellerin yüzde 100 doluluk oranında hizmet verdiğini ifade eden Çalışkan, pansiyonlardaki canlılığın da ayrı bir sevinç kaynağı olduğunu söyledi. Çalışkan, son yıllarda Mersin’in gurbetçi ve Arap turistlerin uğrak noktası haline geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Şehire ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Ürdün, İran ve Suriye’den turist geliyor. Geçen yıl bu coğrafyadan ağırladığımız turist sayısını yüzde 50 oranında arttırmıştık. Şimdi ise bizi bile şaşırtan bir gelişme oldu ve artış oranı yüzde 100’e çıktı. Gurbetçi sayısı da aynı oranda arttı. Mutluyuz, çünkü bir anlamda turizmde patlamaya yaşıyoruz.’’

26.07.2008


 

Akgöl, sıcaklık ve kuraklıktan kurudu

VAN'IN Özalp ilçesinde 407 hektarlık alana sahip Akgöl, son günlerde etkili olan hava sıcaklığı ve kuraklık sebebiyle tamamen kurudu.

Yaz mevsiminin gelmesiyle Türkiye’yi etkisi altına alan sıcak hava, son zamanlarda Van ve ilçelerinde de kendini gösterdi. Özalp ilçesine 30 kilometre uzaklıkta bulunan 2343 metre yükseklikteki 407 hektarlık alana sahip Akgöl, yağışın olmayışı ve sıcaklığın etkisi sonucu yaşanan kuraklık sebebiyle adeta çöle dönüştü. Sularının tamamen çekildiği ve içerisindeki canlıların yok olduğu Akgöl’deki durum, vatandaşları da endişelendiriyor. Gölden geriye, yalnızca kapladığı 407 hektarlık boş alan kalırken, göl çevresindeki köylerde yaşayan vatandaşlar, geçmiş yıllarda da özellikle yaz aylarında gölde seviye düşüşünün olduğunu, ancak ilk defa suların tamamen çekilmesine şahit olduklarını belirttiler.

/ Van

26.07.2008


 

Kapıkule’de 2 kilometrelik gurbetçi kuyruğu

AVRUPA'NIN değişik ülkelerinde çalışan Türk işçileri, çalıştıkları ülkelere dönüş için geldikleri Kapıkule Sınır Kapısı’nda uzun kuyruklar oluşturdu.

Edirne Valiliği’nden alınan bilgiye göre, Kapıkule, Hamzabeyli, İpsala ve Pazarkule Sınır Kapıları’ndan son 24 saatte 4 bin 663 otomobille 31 bin 967 yolcu geçti. Yetkililer, Türk işçilerinin yurt dışına çıkışlarında Kapıkule’de yoğunluk oluşturdukları için Hamzabeyli ve Pazarkule Sınır Kapısına yönlendirdiklerini bildirdi. Bu arada, Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıkış yapacak gurbetçiler yaklaşık 2 kilometrelik kuyruk oluşturdu. Edirne Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı trafik ekipleri, yurt dışına çıkış yapmak isteyen gurbetçileri, yoğunluğun daha az olduğu gümrüklere yönlendiriyor.

/ Edirne

26.07.2008


 

Otomobillerde cam filmi riskli

YASAK olmasına karşın çok sayıda otomobilde bulunan cam filmlerinin, kaza sırasında camın dağılmasını ve araçtan çıkışı önlediği, aynı zamanda kırılan büyük parçaların yaralanmaya sebep olduğu bildirildi.

Otomobillerde en çok gerçekleştirilen modifiye olan camlara film uygulanması, trafik kurallarına göre 115 YTL ceza gerektiriyor. Aynı araç üç kez camları filmli şekilde ceza alması durumunda trafikten men edilirken, araçların zorunlu fennî muayenelerinde de camları filmi araçlara onay raporu verilmiyor. Bu uyarı ve yasağa karşın, otomobillerine güzel görünüm vermek, hırsızlardan, sıcak ve güneşin zararlı etkenlerinden korunmak isteyenlerin, 100700 YTL arası değişen harcamayla cam filmlerine her geçen gün daha fazla ilgi gösterildiği belirtiliyor.

/ Adana

26.07.2008


 

‘Gizli Dosyalar’ film oldu

Televizyon dizisi olarak 1993 ile 2002 yılları arasında oynatılan “Gizli Dosyalar” (X-Files) filminin dünya galası Hollywood’da yapıldı.

Gillian Anderson ve David Duchovny’nin yıldızları olduğu film “I Want to Believe” (İnanmak İstiyorum) adını taşıyor. Dizinin televizyonda sona ermesinden yaklaşık 6 yıl sonra çekilmeye başlanan filmin yapımı geçen Mart’ta tamamlandı. Filmin konusunun dizi filmdekinden pek farklı bir konseptte olmadığı belirtiliyor. Filmin Türkiye’de Eylül’de gösterime girmesi bekleniyor.

26.07.2008


 

Uykusuzluk hastalığı bebekken başlıyor

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, insomni (uykusuzluk) hastalarının bazılarında, uyanıklığı sağlayan merkezlerin, hormonların bebeklikten itibaren daha aktif durumda bulunduğunu söyledi.

Aksu, yaptığı açıklamada, uykunun insan hayatında çok önemli olan bir dönem olduğunu kaydetti. Erişkin bir insanın hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirdiğini ifade eden Aksu, uyku hastalıkları içerisinde uykusuzluğun (insomni) çok sık görüldüğünü belirterek, bu hastalığın filmlere, edebiyat eserlerine ve san'at akımlarına konu olduğunu anlattı.

Uykusuzluğun insan hayatını ciddî şekilde etkileyen bir tablo olduğunu vurgulayan Aksu, ‘’İnsomni hastalarının bazılarında şu sözü çok sık duyuyoruz, ‘Çocukluğumdan beri annem benim az uyuduğumu söyler’. Çünkü bunların bebeklikten gelişen, uyanıklığı sağlayan merkezleri, uyanıklığı sağlayan hormonları daha aktif durumda bulunmaktadır. Bu son yıllarda çok net bir şekilde ortaya kondu.’’ dedi.

Aksu, uykusuzluk tedavisinin son dönemlerde çok önemli değişiklikler gösterdiğine dikkati çekerek, gelecek yıllarda bu hastalığın kökünden çözülmesi için kesin veriler elde edebileceklerini kaydetti.

/ Kayseri

26.07.2008


 

Cepte kanser uyarısı

ABD’deki önde gelen bir kanser enstitüsünün başkanı, binlerce personeline, cep telefonlarının sağlık açısından yüksek risk taşıdığını belirten bir yazı gönderdi.

Pittsburgh Üniversitesi Kanser Enstitüsü Başkanı Ronald Herberman, kullanıcıların, cep telefonunun riskleri konusundaki bilimsel araştırma sonuçlarını beklemeden hemen tedbir almaları gerektiğini bildirdi. Herberman, çocukların cep telefonlarını sadece acil durumlarda kullanmaları, yetişkinlerin de telefonu kafalarından uzak tutmaya çalışmaları gerektiğini söyledi.

26.07.2008


 

Kuzey Kutbunda dev enerji kaynağı

ABD Jeolojik Araştırma Kurumu, Kuzey Kutup Dairesinin kuzeyinde devasa petrol ve doğal gaz rezervleri bulunduğunu bildirdi.

Bölgedeki enerji kaynaklarıyla ilgili şimdiye kadarki bu en büyük araştırmada, Kuzey Kutup Dairesinin kuzeyinde 90 milyar varillik petrol bulunduğu, bölgenin dünyanın ortaya çıkarılmamış doğal gaz rezervlerinin de üçte birini barındırdığı belirtildi. Araştırma raporunda, dünyadaki keşfedilmemiş, teknik olarak çıkarılabilir petrol ve doğal gaz rezervlerinin beşte birinin burada bulunduğu kaydedildi. Buna göre petrolün yüzde 13’ü, doğal gazın yüzde 30’u ve sıvı doğal gazın yüzde 20’si bölgede bulunuyor. Jeolojik Araştırma Kurumu, ortaya çıkarılmamış petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 84’ünün açıklarda bulunduğunu tahmin ediyor. Ancak bunların büyük kısmı, kıyıya yakın yerlerde, karasularında bulunuyor. Petrolün çoğunun Alaska ve Rus kıyıları açıklarında bulunduğu kaydedildi.

26.07.2008


 

En fazla idam, Çin’de

Merkezi Roma’da bulunan insan hakları grubu “Hands Off Cain” geçen yıl en fazla idam cezası uygulanan ülkenin Çin olduğunu bildirdi.

Grup, İran’da 2007 yılında idam edilenlerin sayısının üçte bir oranında arttığını, Suudi Arabistan’da ise dörde katlandığını belirtti. Hands Off Cain, idam cezasını kaldıran ülkelerin sayısı azalmakla beraber geçen yıl önceki yıllara nazaran idam edilen kişilerin sayısında artış olduğunu belirterek, 2005’te 5494, 2006’da 5635 kişi idam edilmesine karşın 2007’de 5851 kişinin idam edildiğini vurguladı. Grup, Pakistan’da da idamlarda artış olduğunu belirterek, İslamabad yönetiminin geçen yıl 134 kişiyi idam ettiğini belirtti. Bunun yanı sıra ABD’de de geçen yıl 42 kişinin idam edildiği bildirildi.

/ Roma

26.07.2008


 

Ev değil hayvanat bahçesi

ABD’nin Iowa eyaletinin Omaha şehrinde bir evde 117 kedi, 1 rakun ve 1 tavşan bulundu. Bu kadar çok sayıdaki hayvanın bir çatı altında yaşadığı, 54 yaşındaki bir kadının kedi maması çalarken polise yakalanması üzerine ortaya çıktı.

Hayvanları himaye eden bir kurumun üyeleri, evdeki çoğu hasta olan kediye el koydu. Hayvanlara eziyet etmek suçuyla karşı karşıya bulunan kadının daha önce de evinden 200 kedinin kurtarıldığı belirtildi.

/ Iowa

26.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır