Tam ÖSS şampiyonlarının ‘Birinc! Birinc!’ arsızlığından, skorculuğun iyi bir şey olmadığından dem vurmuştuk ki, Özden Örnek’in böyle bir hasleti de olduğu ortaya çıktı: Meğer okulunun, kursunun daima birincisiymiş!
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın eşi Sevil Örnek pek sitemkâr: “Eşim, okulunu ve katıldığı kursları hep birinciliklerle bitirmiş, Deniz Kuvvetleri’nin altın çocuğu, elektronik beyni diye nitelendirilen Özden Örnek, yazılanlar, söylenenler karşısında bugün perişan durumda.”
Bu üstün insanlar, sadece uzun boylu, geniş omuzlu, Kosla’lı beyaz, tercihen renkli gözlü olmakla kalmıyor, sınıf birincisi de oluyorlar hep işte böyle. Okul birincisi. Tüm kursların birincisi. Altın çocuk. Elektronik beyin. Einstein kafa. Platin dâhi.
O yüzden zaten, çok doğal olarak bizim iyiliğimizi bizden daha iyi, bu toplumun geleceğini herkeslerden daha mükemmel biliyorlar. En müstesna biliş onlarda, onlardan gayrı kim ne bilecek? Hele ki okul birincisi olmayanlar, hızlı koşamayanlar, stil yüzemeyenler... Güldürmeyin.
Bir altın çocuk, bir elektronik beyin, bir deniz gözlü dev, bir sırım gibi or, bunlar hiç “14 yaşından beri hizmet ettiği ülkesi” için yanlış kararlar verebilir mi, ülkenin kötülüğünü hele isteyebilir mi, onun iyilik sandığı/sunduğu aaa kötülükmüş meğer, olabilir mi? Tarafmış, çıkarmış, pozisyonmuş, bunlar hiç karışabilir mi? Haşa. Ne yaptıysam senin iyiliğin için yavrum...
Sonra takdir edeceklerine, minnet duyacaklarına, üstün hizmet madalyası takacaklarına, ne o alt tarafı bir hatıra defterciği, bir darbe günlükçüğü çıktı diye “iftira” etsinler, “çamur” atsınlar...
Denize bile giremeyecek kadar moralini bozsunlar...
“Denizi çok sevmesine, yaşamı denizlerde geçmesine rağmen mütevazı yazlığımızda denize bile girmiyor” diyor Sevil Hanım, Özden Örnek’in nasıl da dünyaya küstüğünün ölçüsünü verirken.
Alt tarafı darbeci diye, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin o üç denizini de evinin küveti bilen birinin, sen gel mütevazı yazlığın tadını çıkaramayacağı kadar tadını kaçır. Çık çık çık.
Radikal, 16.7.2008
|