Avusturya-İsviçre'nin ortak düzenlediği 2008 Avrupa Şampiyonası geride kaldı. İspanya 44 yıl aradan sonra yeniden şampiyon oldu. Milli Takımımız yarı final oynama başarısı göstererek bir anlamda beklentilere cevap vermiş oldu. Turnuvanın başlangıcında, takımların oynadığı futbola bakılarak seyircilerin favorisi Hollanda oldu. Gurubunda İtalya'ya 3, Fransa'ya 4 gol atarak deviren Hollanda bu haklı taveccühü kazanmıştı. Futbolları gerçekten tatminkardı. B gurubunda Almanya, Avusturya, Hırvatistan, Polonya'dan en göze çarpan takım Hırvatistan'dı. Almanya'yı ezici bir futbolla devirmeleri bir anda onları favoriler arasına soktu.
D gurubunda ise İspanya ilk maçta Rusya'yı net bir skorla 4-1 yenince ön plana çıkan takım oldu. Daha sonra Rusya son şampiyon Yunanistan ve ardından İsveç'i devirerek ön plana çıkmayı başaran takım oldu. Hatta ikinci tur maçlarında, baştan hiç şans verilmeyen Rusya'ya final yakıştırmaları yapılmaya başlandı. Bizim de bulunduğumuz A gurubunda ise mutlak favori Portekiz'di. Ayrıca Portekiz şampiyonanın favori takımları arasındaydı. Ronaldo, Deco, Quaresma, Nuno Gomez gibi oyuncularıyla iyi bir takımdılar. Bizim takımımız ise ne yapacağı belli olmayan takımdı. Bazıları gurubu çıkamaz derken, bazıları final oynama tahminleri yapıyordu. Zorda olsa grubu çıktık. Hatta Çek Cumhuriyeti'ne karşı ortaya oyduğumuz futbol ile bir anda gönüllere taht kurduk. Son 15 dakikaya mağlup girmemize rağmen futbolcularımız inanılmazı başararak maçı 3-2 lehimize döndürmeyi başardılar.
İkinci tur yani çeyrek final maçlarına gelindiğinde turnuvanın rengi değişti. İlk olarak favori Hollanda, Rusya karşısında elenerek ilk sürprizi yaptı. Rusya öylesine güzel bir maç çıkardı ki; Hollanda yı 3-1'le sahadan sildi. İkinci olarak favorilerden Portekiz, Almanya'ya elendi. Almanya her turnuvanın favorisi olan takım. Ancak bu turnuvada Almanya eski güçlü görüntüsünden çok uzaktaydı. Yarı finalde bizi elemelerine rağmen maçın dörtte üçlük bölümünde, Almanları adeta ezdik. Bir sürpriz de bizden geldi. Sürpriz, son saniyede gol atmamız ve penaltılarla Hırvatistan'ı elememizdi. İtalya bir futbol devi olmasına rağmen İspanya'ya elenmesi sürpriz olmadı.
Yarı finalde kötü Almanya'yı eleyememiz herkesi üzdü. İspanya'nın Rusya'yı rahat geçmesi beklenmiyordu. Ancak İspanyollar gerçekten istikrarlı futbollarını ortaya koyarak finali ve daha sonra şampiyonluğu elde ettiler. Turnuvanın en istikrarlı takımı olan İspanya hak ettiği şampiyonluğu kazandı. Favori gösterilen Portekiz, Hırvatistan, Almanya, Rusya, İstikrarsızlıklarının kurbanı oldular. Bir maç iyi oynayıp bir maç kötü oynamakla netice alınamayacağını bu turnuvada bir kez daha gördük. İstikrar ve İstikrarsızlık arasında bocalayan takımlar arasında biz de vardık. Kazanma ve kaybetmeyi, kap-kaç misali kısa zamanlar arasına sıkıştırdık. Bizde noksan olan maçı bir bütün olarak elimizde tutamamak. Şampiyon olabilmemiz için bunu başarmamız lazım.
Zaten İspanya bu özelliğiyle şampiyonluğu yakaladı. Bunu başarmak içinde kadro istikrarının çok çok iyi olması ise işin püf noktası. Son şampiyon Yunanistan ise futbolda önemli yol ayırımının eşiğinde. Sadece defans yapılarak başarılı olabilmenin, 50 yılda bir defa olacağını bu turnuvadan ders olarak çıkarmışlardır. 2004 yılında gerçekleşen şampiyonluktan sonra bu turnuvada, sadece bir gol atıp hiç puan alamamak Yunanistan ı mutlaka yeni arayışlara itecektir.
|