HAZİRAN ayı ihracat rakamlarını Mersin’de açıklayan TİM Başkanı Oğuz Satıcı, burada yaptığı konuşmada demokrasinin zenginlik getirdiğine işaret etti.
Kültürel zenginliğin, çok farklı kültürlerin, çok farklı düşüncelerin ve bakış açılarının bir arada dostça var olabilmesini öngören bir özellik olduğunu ifade eden TİM Başkanı Satıcı, bu özelliğin demokrasinin de bel kemiği olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “İşte bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu ortam bu demokrasi ortamıdır. Zihinlerin ve fikirlerin özgür bırakılmasıyla, insanca yaşama ortamının her yerde bir sıçrayış gerçekleştirdiğini görüyoruz. Özgürce fikirler üretebilmeli, her konuda birbirimizle görüş alış verişinde bulunabilmeli, etkileşebilmeli, her türlü görüş, tutum ve siyaset için tez, anti tez ve sentez üçlemesi ile büyük bir sinerjiyi yakalayabilmeliyiz. Tüm tarihe bakın, demokrasisiz zenginlik bir korku rejimiyken, zenginliksiz demokrasi de çabucak yıkılmaya mahkûm bir ütopyadır. Biz de bugün bu hedefe ulaşmak için başarmamız gereken demokratikleşme ve zenginleşmenin peşindeyiz. TİM olarak demokrasinin öneminin altını vurgulu bir şekilde çiziyoruz.”
YÜKSEK VERGİ ÜRETİME ENGEL
Türkiye’nin dünyanın en büyük ilk yirmi ekonomisi arasında yer aldığını ve bu başarının küçümsenmeyeceğini ifade eden Satıcı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak Türkiye aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler arasında en çok borcu olan altıncı ülke konumunda. İç borçlanma söz konusu olduğunda ise beşinci sırayı alıyoruz. Borcun çok olması demek, ülkenin gelir gider dengesinin iyi olmaması demek. Kısacası Türkiye kendi gelirleriyle kendisini döndüremiyor ve dış tasarrufa yöneliyor. Ve alınan borç miktarı arttıkça, bu borç için ödenen reel faiz de artıyor. Yüksek faiz ve düşük kur politikası ise üretimi baltalayan, tasarrufların yatırımlar yerine devlete borç verilmesine dönüşen bir ortam sağlıyor. Bu duruma bir de düşük kur politikası eklenince ithalat da cazipleşiyor ve yurt içindeki üretimin önüne büyük bir set çekilmiş olunuyor. Oysa zenginliğin temeli üretimdir. Biz üretimi dışlıyor, en yüksek enerji maliyetleriyle, yüksek vergi oranlarıyla kalıcı üretimin önünü kapatıyoruz. Yani biz Türkiye’nin zenginleşmesinin önünü kesiyoruz. Geçtiğimiz ay Credit Suisse, Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler arasında “en kırılgan ekonomi” olarak niteledi ve bu kırılganlığa neden olarak da siyasî gerginlik, yüksek enerji faturası ve cari dengeyi gösterdi. Yani Türkiye’nin zenginleşmesi için yapılan tesbitler açık ve belli. Şimdi önemli olan bu tesbitlerin ışığında Türkiye için yeni bir yol haritası çizmek.”
AB REFORMLARI
Demokrasimizi geliştirmemizin ve zenginleşmemizin en önemli unsurlarından birisinin de AB ile ortaklık süreci bağlamında gerçekleştirilen reformlar olduğunu kaydeden Satıcı, Ekim 2005’ten bu yana geçen süre içinde, 35 fasıldan sadece 8’inde müzakerelerin açılmış olmasının, tatmin edici bir tablo olmadığını belirtti.
|