|
|
|
Kurucu irade milletin kendisidir |
Türkiye’de kurucu irade tartışmalarının yapıldığını söyleyen DP Genel Başkanı Soylu, “Kurucu irade milletin kendisidir” dedi. DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Bakırköy Ahmet Cömert Spor Salonunda gerçekleştirilen, İstanbul İl Başkanlığı Olağan Kongresine katıldı. Kongrede konuşan Soylu, AKP’ye açılan kapatma dâvâsına da değindi. Siyasî partilerin kapatılmasına sonuna kadar karşı olduklarını vurgulayan Soylu, “Milletin açtığı partileri ancak millet kapatır” ifadesini kullandı.
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Bakırköy Ahmet Cömert Spor Salonu’nda gerçekleştirilen, İstanbul İl Başkanlığı Olağan Kongresi’ne katıldı. Kongrede konuşan Soylu, AKP’ye açılan kapatma dâvâsına değindi. DP lideri, “Yargıtay Başsavcılığı’na, Anayasa Mahkemesi’ne ve AK Parti’yi kapatmaya uğraşanlara sesleniyorum. Şu AK Parti’yi kapatmayın da şunları yere sermenin keyfini yaşayalım” dedi.
Siyasî partilerin kapatılmasına sonuna kadar karşı olduklarını vurgulayan Soylu, “Milletin açtığı partileri ancak millet kapatır” ifadesini kullandı. AKP üzerinden milletin dövülmeye çalışıldığını ifade eden Soylu, “Biz buna itiraz ediyoruz, biz buna karşı siviliz, biz buna hayır diyoruz, biz buna baş kaldırıyoruz” diye konuştu.
Süleyman Soylu, AKP ile CHP’nin milletin değerleri üzerinden siyaset yaptığını söyledi. AKP’nin siyaset yaparken, kutsal değerleri kullandığını söyleyen Soylu, CHP’nin ise Atatürk üzerinden siyaset yaptığını belirtti. AKP’yi samimiyetsiz demokrat olmakla suçlayan Soylu, “Başbakan kendisini, merhum Turgut Özal ile merhum Adnan Menderes’in arasına koyuyor ve ‘Demokratım’ diyor. Bunun adına kapkaç demokratlık denir” dedi.
AKP’nin Türkiye’yi iç politikada ve ekonomide zarara uğrattığını aktaran Soylu, “Bu hükümet ülkenin ekonomisini yönetemediği gibi demokrasisini de yere sermiştir. Uzlaşmaya yanaşmamıştır” diye konuştu.
DP lideri Soylu, Türkiye’de kurucu irade tartışmalarının yapıldığını belirterek, “Kurucu irade milletin kendisidir” diye konuştu.
Soylu, konuşmasında AKP hükümetinin politikalarını da eleştirdi. Soylu, AKP’nin iktidara geldikten sonra dış borcun arttığını dile getirdi.
|
/ İstanbul
30.06.2008
|
|
|
ALTAN: TRAVMA YOKSA ATATÜRK’Ü NEDEN KANUNLA KORUYORLAR? |
Star gazetesi başyazarı, iktisat profesörü Mehmet Altan, cumhuriyet devri-minin travmatik olduğu fikrine katıldığını belirterek, "Travma yoksa Atatürk'ü neden kanunla korusunlar?" dedi. Altan travmayı, içinde bulunulan durumdan, hazır olunmayan sert bir kopuş olarak tanımlayarak, "Burası askerî bir cumhuriyet. Müslüman halka güvenmeyerek tedbirler alınmış. Burada her şey orduya emanet edilmiş, halk iradesi önemli değil. Kömürlüğe kitleyip gerizekâlı çocuk muamelesi yaptıkları halk ortaya çıkınca sinirleniyorlar" dedi. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek'in Amerika'da yaşayan akademisyen kızı Esra Özyürek, Kemalistlerin 1930'lar nostaljisiyle yaşadığına dikkat çekerek, bu kesimin Atatürk'ü ticarî meta haline getirdiğini söyledi
Star gazetesi başyazarı, iktisat profesörü Mehmet Altan, Cumhuriyet devriminin travmatik olduğu fikrine katıldığını belirterek, “Yoksa Atatürk’ü neden kanunla korusunlar” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Altan, Sabah gazetesinin Pazar ekindeki röportajında, askerî-bürokratik bir oligarşi olarak tanımlayıp değişmesini istediği Türk devletini maganda bir erkek gibi gördüğünü söyledi. Cumhuriyet devriminin travmatik, olduğuna katıldığını belirten Altan, “Atatürk’ü yoksa neden kanunla korusunlar, eğer devrim travma yaratmamış olsa...” diye konuştu.
Mehmet Altan, travmayı, içinde bulunulan durumdan, hazır olunmayan, sert bir kopuş olarak tanımlayarak şunları kaydetti: “Burası askerî bir cumhuriyet. Müslüman halka güvenmeyerek tedbirler alınmış. Burada her şey orduya emanet edilmiş, halk iradesi önemli değil. Kömürlüğe kitleyip gerizekâlı çocuk muamelesi yaptıkları halk ortaya çıkınca sinirleniyorlar. Kemalizm, halka rağmen modernleşme anlamına geliyordu. Bunun yerini demokratik modernleşme alıyor. Halk tarafından halkın dönüşümüyle yaşanacak bir modernleşme bu.”
Prof. Dr. Mehmet Altan, askerlerin, anti-militer olan herkese halk nezdinde sistematik bir propagandayla “Bunlar müthiş para sahibi, Soros’un paralarını alıyor” falan dediklerini, sonra Soros’u halk belki tanımaz diye de “Bunlar Fethullahçı” dediklerini aktardı. Altan, “Bizim askeriyenin üslûbu, psikolojik harp anlayışı hep budur. Elimde bir belge var, 1971 yılında da “Komünistler Allahsızdır” diye yayın yapıyorlardı. Şimdi Allahlılardan şikâyet ediyorlar. Bizde üslup, zarafet, demokratik anlayış yoktur. İttihat ve Terakki mantığıyla her türlü ahlâk dışı propaganda yapılır. Basında beyin fukarası tetikçiler var, onlar da bu işe alet oluyor” diye konuştu. Altan, Tayyip Erdoğan’ı da Fethullah Gülen’i de kendi etkili oldukları toplumsal zeminlerde modernleştirici, dönüştürücü bir işlev sahibi gördüğünü söyledi
Özyürek’in kızı: Kemalistler
1930’lar nostaljisiyle yaşıyor
CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek’in Amerika’da yaşayan akademisyen kızı Esra Özyürek’in laiklik ve Kemalizm hakkında yazdığı kitabı Türkçeye çevrildi. Zaman’ın haberine göre, California Üniversitesi’nde Antropoloji Bölümü öğretim üyesi olan Özyürek, kitabında Türkiye hakkında çarpıcı tesbitlerde bulunuyor. “Merve Kavakçı’ya destek veren bir yazı yazdığım için ailem beni cezalandırdı” diyen Özyürek, 28 Şubat sürecinde sıkça söylenen 10. Yıl Marşı’nın da ‘muhalif sesleri susturmak için kullanıldığını’ belirtiyor. Kendisini cumhuriyetçi olarak tanımlayan akademisyen, Kemalistlerin 1930’lar nostaljisiyle yaşadığına dikkat çekiyor. Bu kesimin Atatürk’ü ticarî meta haline getirdiğini vurgularken, ‘Atatürk’ün minyatürleştirilmesi’nden duyduğu rahatsızlığı şöyle anlatıyor:
“Atatürk’ün mütecessis bakışları altında büyümüş olmama karşın, birkaç yıllık ayrılığın ardından ülkeye döndüğümde Atatürk imgelerinin her yerde oluşu karşısında şaşkına dönmüştüm. Beni asıl şaşırtan bunların tuhaf yerlerde ve yeni pozlarda karşımıza çıkmasıydı.” Amerika’dan Türkiye’ye geldiğinde gördüğü manzarayı kitabında aktaran Esra Özyürek, ‘Kemalist’ kesimin Atatürk’e bakış açısını yakalama fırsatı bulmuş. ‘Liderin tam anlamıyla metalaştığının göstergesi’ olarak değerlendirdiği olayı şu sözlerle değerlendiriyor: “Kemalist müteşebbis ve tüketiciler Cumhuriyet’in kurucusunu kişisel yaşamlarına ve girişimlerine yaratıcı tarzlarda uyarlamışlardı. Restoran ve barlar için içki masasında Atatürk, kafeler için, çeşitle pozlarıyla kahve içen Atatürk, gece kulüpleri için dans eden Atatürk, veterinerler için kedi köpeklerle beraber Atatürk resmi vardı.”
|
Yeni Asya
/ İstanbul
30.06.2008
|
|
|
Demokrasi dışındaki seçeneklere ‘hayır’ |
TOPLUMDAKİ sivil anayasa talebini canlı tutmak için Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı öncülüğünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu “Ortak Akıl Hareketi” önceki gün Malatya’da miting düzenledi.
Mitingde on binlerce kişi, “Kayıt yok, şart yok. Egemenlik milletindir” dedi. TGTV, Hak-İş, Memur-Sen, MÜSİAD ve Mazlumder’in de aralarında bulunduğu sivil toplum kuruluşları Ortak Akıl Hareketi’nin ilk mitingini Malatya’da Kernek Meydanı’nda yaptı.
VESAYET İSTEMİYORUZ
“Ortak Akıl Hareketi” Koordinatörü Ayhan Ogan, devletleri kuran iradenin millet olduğunu kaydederek, “Devletle milletin arasına kimse girmeye kalkışmasın. Milletin hakimiyeti namusudur, şerefidir, haysiyetidir. Kimse milleti hesaba katmadan hesap yapmasın” dedi. Mitingde bir konuşma yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da halkın geleceğine karar verecek olanın yine milletin kendisi olduğunu ifade ederek, “Vesayet istemediğimiz için buradayız. ‘Kayıt yok, şart yok. Egemenlik milletindir’ demek için buradayız. Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Birinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Hepsi de önemlidir” diye konuştu. Demokrasinin özünde özgürlükler ve refah olduğunu kaydeden Gündoğdu şunları söyledi: “Seçkinler, Türkiye’yi seçkinler yönetecek, diyor. Anadolu’nun bağrından çıkanlar engelleniyor. Bu millî iradeye karşı yapılan bir engellemedir. Demokrasinin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz. Millet demokrasiyi özümsemiştir. Bunun dışında hiçbir şey kabul etmeyeceğiz.”
DARBELERE KARŞI BURADAYIZ
Hak-İş Başkanı Salim Uslu, darbelere karşı durmak için bu meydanda bulunduklarını söyledi. Türkiye’de bazı odakların halkı hesaba katmadan çeşitli planlar yaptığını ifade eden Uslu, “Sesimizi duyurmak için, demokrasi için buradayız. Türkiye’nin demokrasi liginde kalması için buradayız. Bütün demokrasi güçlerinin bizim sesimizi duyması gerekir” dedi.
|
/ MALATYA
30.06.2008
|
|
|
Başsavcı, ‘Kapatılsın’ diyecek |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP’nin kapatılması istemiyle açtığı dâvâda, Anayasa Mahkemesi heyetine yarın sözlü açıklama yapacak. AKP yetkilileri ise sözlü savunmalarını 3 Temmuz Perşembe günü yapacak. AKP hakkındaki kapatma dâvâsını 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak.
AKP hakkında açılan kapatma dâvâsında süreç devam ediyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi heyetine yarın saat 10.00’da sözlü açıklamalarda bulunacak. AKP yetkilileri ise sözlü savunmalarını 3 Temmuz Perşembe günü yapacak.
Bu sürecin ardından, dâvâya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı AKP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, toplantı günü belirleyecek.
Üyeler, belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. AKP hakkındaki kapatma dâvâsını 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması durumunda 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak.
Anayasa’ya göre, bir siyasî partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7’sinin oyu gerekecek. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 69. maddesine göre, ‘’temelli kapatma’’ yerine, dâvâ konusu fiillerin ağırlığına göre ‘’Hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma’’ kararı da verebilecek.
|
/ Ankara
30.06.2008
|
|
|
CHP’nin ‘telekulak’ öngergesi yarın Meclis'te görüşülecek |
CHP'NİN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında ‘’telekulak’’ iddiaları ile ilgili verdiği soruşturma önergesi, yarın TBMM Genel Kurulunda görüşülecek.
HP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 56 milletvekilinin, Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Atalay hakkında Meclis soruşturması açılması için verdikleri önergenin gerekçesinde, ‘’Anayasa ve ulusal üstü insan hakları belgelerinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ve korunmasına ilişkin hakların, yoğun ve keyfi şekilde ihlâl edilmesine göz yumduğu, Emniyet güçleri içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme yapılmasının zeminini oluşturduğu ve himaye ettiği, bu eylemleriyle TCK’nın 257. maddesince görevi kötüye kullandığı’’ görüşüne yer verildi. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, belediyeler ve il özel idarelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesini düzenleyen kanun teklifi ele alınacak. Meclis, yarın saat 15.00’de toplanacak ve 21.00’e kadar mesai yapacak. TBMM Genel Kurulunda, Çarşamba günü yabancılara mülk satışıyla ilgili yeni düzenlemeler getiren kanun tasarının görüşmelerine devam edilecek. Aynı gün Meclis, Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye’de temsilcilikler açmasına ilişkin anlaşma ve Çin Halk Cumhuriyeti ile yapılan Hayvan Sağlığı ve Karantina konusunda işbirliği yapılmasını öngören anlaşmanın uygun bulunduğuna dair kanun tasarılarını da görüşecek. Genel Kurul, 13.00-20.00 saatleri arasında çalışacak. TBMM Genel Kurulu, Perşembe günü ise Elektrik Piyasası Kanununda değişiklik yapan tasarı ile Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısını görüşecek.
|
/ Ankara
30.06.2008
|
|
|
Yabancı sermaye korktu |
AŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’14 Mart’tan bu yana ne yazık ki yabancı sermayede ciddî bir düşüş var. Niçin? Çünkü küresel sermaye güven ister, istikrar ister. Bunu zedelemeye gayret edenler, bunun hesabını tarihe veremeyeceklerdir’’ dedi.
Erdoğan, Başakşehir’deki toplu açılış ve temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son 3 yılda suyu ve yolu olmayan köyü kalmadığını, bölgesinde ve dünyada itibarını en yükseğe çıkardığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ‘’Türkiye, göreve geldiğimiz zaman dünyanın 26. ekonomisiydi, şimdi 17. büyük ekonomisi. Sayın Baykal, 26’dan 17’ye yükseldik, haberin var mı? Türkiye bugün Avrupa’nın en büyük 6. ekonomisi, haberin var mı?’’ diye konuştu. 2006 yılında kurulan Yatırım Promosyon Ajansı ile Türkiye’ye yabancı yatırımcıların girişini kolaylaştırdıklarını ve aynı yıl Türkiye’ye 20 milyar dolar küresel sermayenin girdiğini anlatan Erdoğan, 2007’de bu rakamın 22 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
|
/ İstanbul
30.06.2008
|
|
|
Düğünde maganda dehşeti: 1 ölü 9 yaralı |
GÜMÜŞHANE'NİN Şiran ilçesinde bir düğünde pompalı tüfekle havaya ateş açılması sonucu 1 kişi öldü, 9 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Akbulak Köyü’ndeki bir alabalık tesisinde düzenlenen düğünde, halay çekildiği sırada henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından pompalı tüfekle havaya ateş açıldı. Pompalı tüfekten çıkan saçmaların halay çekenlere isabet etmesi sonucu Aydın Cirit, İsa, Mafak ve Mutlu Demir, Halil İbrahim Sönmez, İsmail Toygun, İsa ve Ahmet Yıldız ile Batuhan ve Tolgahan Kalaycı yaralandı. Şiran Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan Aydın Cirit, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. Diğer yaralılar burada yapılan ilk müdahalenin ardından sevk edildikleri Erzincan Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Olayda saçmaların isabet etmesi sonucu çok hafif şekilde yaralanan bazı kişilerin de bulunduğu belirtildi. Silâhın kim tarafından ateşlendiği henüz belirlenemedi. Jandarma, olaya ilişkin soruşturma başlattı.
|
/ GÜMÜŞHANE-ERZİNCAN
30.06.2008
|
|
|
Oy pusulası ve zarf kâğıdı Finlandiya’dan |
YÜKSEK Seçim Kurulunun , yerel seçimlerdeki birleşik oy pusulası ile zarf yapımında kullanılacak filigranlı kâğıt ihalesini, Finlandiya firması adına ihaleye katılan bir Türk şirket kazandı.
Alınan bilgiye göre, Devlet Malzeme Ofisi (DMO), YSK’nın talebi doğrultusunda mahalli idareler seçimlerinde kullanılacak seçmen kâğıtları ve zarfları için Şubat ayı sonunda ihaleye çıktı. Birleşik oy pusulası ile oy zarf yapımında kullanılacak filigranlı kâğıt alımı işi için 2 teklif verildi. Açık ihale usulü yapılan ihaleyi, 18 Haziran 2008’de 13 milyon 4 bin 846 YTL bedelle Damla Matbaa Malzemeleri Kâğıtçılık İmalat Şti. Firması kazandı. Birleşik oy pusulası basımında kullanılmak için; turuncu renkli 14 bin, mavi renkli 13 bin, sarı renkli 14 bin top olmak üzere üç ayrı renkte toplam 41 bin top, toplam 861 bin kilogram birinci hamur 60 gram/metrekare, 70x100 santimetre ebadında filigranlı kâğıt üretilecek. Oy zarfı yapımında kullanmak için ise mor renkli 165 ton, mavi renkli 117 ton, mavi renkli 75 ton, turuncu renkli 165 ton, sarı renkli 165 ton olmak üzere 4 (dört) ayrı renkte toplam 687 ton I. Hamur 70 gram/metrekare filigranlı kâğıt basılacak. Kâğıtların basımına Finlandiya’nın başşehri Helsinki’deki matbaada başlandı. Basım işleminin yaklaşık 1 ay sürmesi planlanıyor. Kâğıt alımı için uluslar arası ihaleye çıkıldığını belirten bir yetkili, “Yerli firmalar 10.5 milyon avroya yakın bir teklifte bulunurken, Finlandiya firması adına ihaleye giren firma 6.8 milyon avro (13 milyon 4 bin 846 YTL) teklif etti. Bu şekilde devlete 8 milyon YTL kazandırdık” dedi.
|
/ Ankara
30.06.2008
|
|
|
Türksat 3A gelecek, ay yörüngede olacak |
FRANSIZ Guyanası’ndan 2 hafta önce uzaya fırlatılan TÜRKSAT 3A uydusu Temmuz ayının ikinci yarısı yörüngesine yerleşerek ticarî faaliyetlerine başlayacak.
TÜRKSAT yetkililerinden edinilen bilgiye göre, TÜRKSAT 3A uydusunun sistem testleri Fransız Guyanası’ndan 13 Haziran’da gerçekleştirilen fırlatışın hemen ardından başlatıldı. Uydu platform testleri ise transfer yörüngesinden yer sabit yörüngeye çıkarken tamamlandı ve tüm testler başarılı ve olumlu bir şekilde gerçekleştirildi. 22 Haziranda 31 derece doğu boylamına yerleştirilen TÜRKSAT 3A Uydusu’na 3 hafta sürecek olan ‘’Uydu Yayın Performansı Testleri’’ yapılacak. Bu testlerin tamamlanmasının ardından uydu 42 derece doğu boylamındaki son yörüngesine doğru hareket edecek. TÜRKSAT 3A’nın 1 hafta sürecek olan bu yolculuğun ardından ticarî faaliyetlerine başlaması planlanıyor.
|
/ Ankara
30.06.2008
|
|
|
Tunceli’de, apartmana bırakılan el bombası patladı |
TUNCELİ'DE bir apartmanın merdiven boşluğuna bırakılan el bombasının patlaması sonucu binada maddi hasar meydana geldi.
Alınan bilgiye göre, kimliği henüz belirlenemeyen kişi veya kişilerce, Moğoltay Mahallesi Emniyet Sokak’taki bir apartmanın 3. katında merdiven boşluğuna bırakılan zaman ayarlı el bombası patladı. Ölen ya da yaralananın olmadığı patlamanın apartmanda maddî hasara sebep olduğu bildirildi. Geniş güvenlik tedbirlerinin alınmasının ardından olay yerine gelen bomba uzmanı ekipler, patlamanın meydana geldiği apartmanda incelemelerde bulundu. Apartman sakinlerinin ifadelerine de başvurduklarını belirten yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini bildirdiler.
|
/ Tunceli
30.06.2008
|
|
|
Şimdi yayla zamanı |
Çukurova yöresindeki Adana, Mersin, Osmaniye ve Hatay illerinde yaşayan vatandaşların önemli bölümü, yakıcı sıcak ve bunaltıcı nem oranı karşısında çareyi soluklanabilecekleri yaylalara gitmekte buluyor. Akçatekir, Bürücek, Kamışlı, Kozan'ın Horzum ve Göller, Karaisalı'nın Kızıldağ, Aladağ'ın Başpınar ve Meydan, Osmaniye'nin Zorkun yaylaları, vatandaşları ağırlıyor.
DENİZİ ve güneşi ile yaz turizminin gözdesi Türkiye’de sıcaklardan bunalanlar için tabiat harikası yaylalar bulunuyor.
Karadeniz Bölgesi, dünyaca ünlü Ayder, Uzungöl, Bektaş ve Kafkasör Yaylalarına, Antalya ise Elmalı Yaylası’na ev sahipliği yapıyor. Türkiye yaylaları arasında en ünlüsü Rize’deki Ayder Yaylası olarak gösteriliyor. 1987’de Doğu Karadeniz’in ilk turizm merkezi ilân edilen, bin 350 metre yükseklikteki Ayder’de kaliteli içme suyu bulunuyor. Tabiat güzelliklerinin yanı sıra romatizmaya iyi gelen sıcak su kaplıcalarıyla da ünlü yaylada, boğa güreşleri, yemek yarışmaları ve halk oyunları gösterilerinin düzenlendiği şenlikler yapılıyor. Yayla, denizden bin 200 metre yükseklikte bulunuyor. Gürgen ormanlarının yanı sıra zengin bitki örtüsüyle ve irili ufaklı şelâleleriyle tabiatseverleri kendine çekiyor.
Trabzon’un Uzungöl Yaylası ise gölü, taze alabalıkları ve yemyeşil tabiatıyla Türkiye’nin en güzel yaylaları arasında yer alıyor.
Bektaş Yaylası, Giresun’un güneybatısında Dereli ile Bulancak ilçelerinin sınırlarının kesiştiği yerde bulunuyor. Kurttepe Kayak mevkinde yaz başlarında bile yer yer kar görülebiliyor.
YAYLALAR ŞEHRİ ARTVİN
Artvin’deki Kafkasör Yaylası, şehir merkezinin 10 kilometre güneybatısında yer alıyor. Ormanlarla çevrili yaylanın yüksekliği bin 250 metre. Ender bulunan bitki türlerine sahip yayla, her yıl Kafkasör Kültür ve Sanat Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Artvin’deki Karagöl Yaylası ise gölün üst kısımlarındaki ünlü Otinga Ormanları’nda, vaşak, boz ayı ve çengel boynuzlu dağ keçisi gibi ilginç canlılar görülebiliyor, ayrıca bölgeye has balları tadabilme imkânı sunuyor.
Artvin’deki Karçal yaylası, Kaçkar Dağları ve Artvin’in seyredilebildiği yaylada, zirveden hemen önce bir buzul gölü bulunuyor. Dağdaki patikalardan yaylaya doğru yürüyüş parkurlarıyla ünlü. Erzurum’daki Çermik yaylası da Deli Çermik Kaplıcası ile ünlü bir doğa harikası. Şifa dağıttığı söylenen Deli Çermik’in çamurunun özellikle cilt hastalıklarına ve eklem rahatsızlıklarına iyi geldiği düşünülüyor. Özellikle ağustos ve eylül aylarında yayla manzarasının tüm özellikleriyle izlenebildiği bölge çam ağaçlarıyla da ünlü. Gümüşhane’deki Kadırga Yaylası, Tonya, Maçka ve Kürtün ilçelerinin kesiştiği noktadaki Kadırga Tepesi’nin yamacında yer alıyor. 2 bin 300 metre yükseklikte bulunan ve sadece yaz aylarında iskan edilen Kadırga Yaylasında, Temmuz ayının üçüncü haftasının cuma gününde Otçular Şenlikleri düzenleniyor.
SICAK GÜNEŞ, SERİN YAYLA: ANTALYA
Denız turizminin merkezi Antalya’daki Elmalı Yaylası, Antalyalıların yazın sıcaklardan kaçmak için tercih ettikleri yerler arasında bulunuyor. Çevresinde turlar için uygun mekânların olduğu yayladaki ormanda yürüyüş yapılabiliyor, dağcılıkla ilgilenenler Kızlarsivrisi Tepesi’ne tırmanabiliyor. Kaş-Kalkan-Elmalı üçgeninde kalan Yumru Dağı’nın zirvesindeki Gömbe Yaylası da bin 980 metre rakımlı. Kaş’a 70, Elmalı’ya 30, Kalkan’a 40 kilometre uzaklıktaki yayla, Antikçağda Komba olarak anılıyor. İzmir’in Bergama ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki Kozak Yaylası, 5 milyon fıstık çam ağacıyla Ege’nin en büyük fıstık çamı ormanına sahip. Sakarya’daki Sülüklü, Acelle gibi farklı isimlerle de anılan Dokurcun Yaylası’nda Sünnet ve Sülüklü set gölleri bulunuyor. Sıcak yaz günlerde gidilebilecek diğer yaylalar ise şöyle: ‘’Kardüz Yaylası (Gölyaka-Düzce), Kavron Yaylası (Çamlıhemşin), Kusera Yaylası (Maçka-Trabzon), Kümbet Yaylası (Giresun), Lişer Yaylası (Trabzon), Eğriçimen Yaylası (Koyulhisar-Sivas) Macahel-Gorgit Yaylası (Artvin), Pokut Yaylası (Çamlıhemşin), Pozantı Tekir Yaylası (Adana), Süphan Yaylası (Van), Avşat, Şolma Yaylası (Maçka-Trabzon), Topuk Yaylası (Düzce), Uzunyayla (Kayseri), Yeşilyayla (Korkuteli-Antalya), Işıkdağı Yaylas
|
30.06.2008
|
|
|
Engellilere indirimli gezi imkânı |
TÜRK Hava Yolları, Devlet Demiryolları ) ve özel otobüs şirketleri ile müze ve ören yerleri, engelli vatandaşlara özel indirim yapıyor.
Alınan bilgilere göre, Türk Hava Yolları, engelli yolculara iç hat seyahatlerde yüzde 20, dış hatlarda ise yüzde 40 oranında ‘’özürlü ve refakatçi’’ indirimi uyguluyor. Engelliler, ana hat yolcu trenleri ile Türkiye Denizcilik İşletmesine ait kruvaziye seferler ve iç hatlarda yüzde 20 indirimli seyahat edebiliyor. İstanbul Deniz Otobüsü A.Ş, engelli vatandaşlara bilgisayardan bilet kesilen dış hatlarda ve akbilli hatlarda indirim uyguluyor. Bunun için İETT’den alınan ücretsiz seyahat kartlarının üzerine takılan indirimli akbilleri kullanmak gerekiyor. Engelliler, müzeler ve ören yerleri, millî parklar, tabiat parkları, tabiat koruma alanları ve tabiat anıtlarını da ücretsiz gezebiliyor. Özelleştirilen işletmelerde ise sözleşmeye göre uygulama yapılıyor. Ayrıca çadır ve karavan yeri ücretinde engelli vatandaşlara yüzde 50 indirim uygulanıyor. Öte yandan, GSM şebekeleri de engelli vatandaşlar için indirimli tarifeler düzenliyor. İndirimler yüzde 40’tan sabit ücretle grup içi sınırsız konuşmaya kadar çeşitlilik gösteriyor. İndirimlerden yararlanabilmek için yüzde 40 ve daha fazla özür sahibi olduğuna dair sağlık raporu ya da nüfus cüzdanında özürlü olduğunu belirten ibarenin yer alması gerekiyor.
|
30.06.2008
|
|
|
Her 3 kadından biri şiddet mağduru |
KADINA Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Proje Koordinatörü Serap Şener, Türkiye’de her 3 kadından birisinin aile şiddetine maruz kaldığını belirtterek, modernleşmiş toplum olarak imrenilen Amerikalıların kadına en çok şiddet uygulayan toplum olduğunu kaydetti.
Usta Park Otel’de yerel medya çalışanlarının rolü ve haber yazma çalışmalarına yönelik 4 oturumluk seminer verildi. Konuşmalar; Serap Şener, Naci Yıldırım, Dr. Sarp Üner, Av. Hayriye Ertekin, Ebru Özberk, Ankara Üniversitesi İletişim Fakultesi Arş. Gör. Çağla Kubilay tarafından yapıldı. Türkiye’de pilot il seçilen Ankara, Gaziantep, Trabzon, İstanbul, İzmir ve Şanlıurfa’da uygulanan bu proje kapsamında konuşmacıların sunduğu veriler dikkat çekiciydi. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Proje Koordinatörü Serap Şener, araştırmalar arasında, Türkiye’de her 3 kadından birisinin aile şiddetine maruz kaldığını belirtti.
|
Kahraman Alpak
/ TRABZON
30.06.2008
|
|
|
Ağrı Dağı dünyaya tanıtılacak |
20 YIL İÇİNDE HERKESİN DAĞI’NI GÖRMEK İÇİN TÜRKİYE’YE GELECEĞİNİ SAVUNAN PROF. DR. OKTAY BELLİ, “BİZİM GÖREVİMİZ AĞRI DAĞI’NI DÜNYAYA TANITMAK” DEDİ.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Doğan, ‘’Ağrı Dağı bizim gündemimiz olmadı ama birileri onu dünya gündemi yapmaya çalışıyor’’ dedi. Iğdır Valiliği tarafından düzenlenen ‘’Türk Kültüründe Ağrı Dağı Uluslararası Sempozyumu’’ kapsamında yapılan birinci oturumda konuşan Doğan, ‘’Dağların kültürlere yansıyan ruhu: Ağrı Dağı’ndan Uludağ’a toplumsal bir söylem’’ konulu sunum yaptı.
Ağrı Dağı’nı ‘’dik duruşun simgesi’’ olarak nitelendiren Doğan, ‘’Ağrı Dağı bu coğrafyada yaşayanları tarihe bağlayan bir simgedir’’ diye konuştu. Ağrı Dağı hakkında birçok efsane olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Doğan, şunları söyledi: ‘’Ağrı Dağı’nın güncel anlamını efsanelerden arındırarak anlamamız mümkün olmaz. Belki dağlara yakışan biraz da budur. Dağlar şöyle dursun, efsanesi olmayan tepe bile yoktur. Yanlış olan, değerleri tümüyle efsane sarmalına terk etmektir. Ağrı Dağı’nın talihsizliği ve ona yapılan ihmali burada aramak gerekir. Ağrı Dağı bizim gündemimiz olmadı ama birileri onu dünya gündemi yapmaya çalışıyor. Ağrı Dağı coğrafyadan daha çok tarihi anlatan bir anıttır.’’
İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Belli ise Ağrı Dağı’nın büyük bir hazine olduğunu belirtti.
20 yıl içinde herkesin Ağrı Dağı’nı görmek için geleceğini savunan Belli, ‘’Bizim görevimiz, Ağrı Dağı’nı turizme açmak ve tüm dünyada tanıtımını yapmaktır’’ dedi. Oturumda konuşan İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazım Yetiş ve Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu da Ağrı Dağı hakkındaki efsaneleri anlattı.
|
30.06.2008
|
|
|
Ömrünü ‘Türk Evi’ne adadı |
DÜNYANIN sayılı bilim adamlarından kabul edilen, özellikle biyokimya ve biyofizik alanında duayen olarak kabul edilen Prof. Dr. Aziz Sancar, eşi ile birlikte kurduğu AGS Foundation (Aziz-Gwen Sancar Foundation) bünyesinde, 1 Milyon Dolar’ın üzerinde masraf ederek bir Türk Evi açtı.
1946 yılında Mardin’in Savur ilçesinde sekiz kardeşin 7. si olarak dünyaya gelen Prof. Aziz Sancar İstanbul Üniversitesinden Tıp Doktoru olarak mezun olduktan sonra iki sene Mardin’in köylerinde doktorluk yaptı. Prof. Aziz Sancar ve kendisi gibi akademisyen olan eşi Gwen Hanım, 26 senedir North Carolina Üniversitesi Chapel Hill kampüsünde bilimsel araştırmalarını sürdürüyorlar.
Birçok başarısı ve ödülü olan Sancar 2007 yılında Vehbi Koç Vakfı tarafından yılın bilim adamı seçilerek, önemli bir ödüle lâyık görüldü. Bu ödülün getirdiği finansal kaynağı (1 milyon dolar) eşiyle beraber kurduğu AGS Vakfı’na aktararak çok sonraları için düşündükleri bu projeyi için ilk adımı attılar.
Hayatını gençlere adayan Prof. Aziz Sancar, bunu şöyle açıklıyor: “Bildiğiniz gibi “vakıflar” bizim Türk kültürümüzün önemli temsilcileridir. Vakıfların amacı kendi kendilerini finanse ederek, şahısların emeği ile nesiller boyu varlıklarını sürdürmektir. İşte, ‘Türk Evi’nin de varlığının bizim yaşam süremizi aşarak, bu okul camiasının önemli bir parçası olarak devam etmesini arzuluyoruz. Bizlerden sonraki nesiller de, vakıf bünyesinde bu yuvayı devam ettirebilmeliler. Gwen ile böyle bir şey başlattık ama bu Türk Evi’nin esas sahipleri Türkiye’yi hep gönüllerinde taşıyacak olan genç nesiller. Üniversite bünyesindeki Türk Evi, genç dimağlara Türkiye’yi tanıtma ve Türkiye hakkında doğru fikir sahibi olmalarına hizmet vermesi açısından da ayrıca çok önemli."
|
30.06.2008
|
|
|
Gezi Eki Pdf
|
|
|
|
|
|