“İHTİMAL, bazı kelleler uçacaktır”!
Evet evet, TSK’ya “akıldáde” geçinen “Karanlıkçı Maocu” aynen böyle tehdit etti.
Anlaşılan, sivil Türkiye’yi susta durdurmak için aynı TSK tarafından hazırlanan “Láhika - 1” kendisini pek bir şevke getirmiş ve de “ulusalcı” biti kanlanmış.
Dolayısıyla da, Ergenekon Çetesi sanığı olarak yattığı kodesten bu keháneti müjdeledi.
* * *
Hayır, uçmayacak!
Artık darağaçları kurulmayacak; cellat ip çekmeyecek ve manga tetiğe basmayacak.
Zira, yüzde doksandokuz virgül doksan ihtimalle, bizim ülkemizde artık ne klasik, ne modern, ne de postmodern darbe olacak!
Bunların hepsinin defteri bir defa daha açılmamak üzere kapandı. Öyle de biline!
Ama binde bir kapıyı kasten açık bırakıyorum. Çünkü, gafiller daima çıkabilir.
Ve, insaniyetçiyim ve onların kellelerinin dahi uçmasını istemem ama yine de tekrar biline ki, şayet böyle bir maceraya yeltenen olursa, onları bu kez tükürükle boğacağız, nokta!
* * *
Fakat darbe olmaz ve olamaz, çünkü bir; statüko “stratejik ricád” durumundadır.
Dünyanın, ülkenin ve tarihin konjonktürüne uygun olarak hızla gerilemektedir.
Dolayısıyla da iki; kendi emekli sandığı işletmelerini Fransız veya Hint sermayelerine satan ve kullandığı silahların bilişim teknolojisini dışarıdan almak zorunda olan bir ordunun, o dünyanın ve tarihin akışına zıt gidebileceğini düşünmek abesle iştigal eder.
Artı, aynı dünyayla eklemleşmiş ve bütünleşmiş devasa bir Türkiye ekonomisi ise ne kışla vekilharcı defteriyle, ne de bir lokma, bir hırka bürokratı ufuksuzluğuyla yönetilebilir.
Bundan böyle darbe olmayacağının en nesnel ve en temel gerekçeleri de bunlardır.
* * *
Ama üç; statüko tabii ki yelken mayna etmeyecektir. Eli armut toplamayacaktır.
Sahip olduğu ayrıcalığı korumak için “taktik taarruzlar” gerçekleştirecektir.
Zaten de, AKP’yi yargıyla kapatmak girişiminden toplumu “Láhika-1”le militarize etmek planına, son gelişmeler o “taktik taarruz”un birer parçasıdır. Ancak dört; tüm bunlar dahi aslında o statükonun ne denli zorlandığının göstergesidir.
Yani, bırakın 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül gibi o “kelle uçuran” açık ve “modern” (!) darbeleri, artık 28 Şubat türü postmodern darbelere bile kolay cesaret edilememektedir.
Nitekim de beş; bu “modernite ötesi” müdahale 27 Nisan “internet muhtırası”yla tekrar denemiştir. Tamamen geri tepince de başka bir yöntem aranmak zorunda kalınmıştır
Ve altı; bu yeni yöntem de şimdi, gazeteci, yargıç veya sanatçıları “kafakola almak” hedefi güden “Láhika-1”in “taşeronlaştırma operasyonu” olarak karşımıza çıkmaktadır.
* * *
O halde yedi; düşünebiliyor musunuz, nereden nereye?
Daha düne kadar ikide bir “höt” diyen ve her deyişinde de bütün bir Türkiye’yi boy hizasına sokan statüko bugün o “höt”ün sökmeyeceğini bal gibi farkediyor.
Ve, “hop dedik ağam, hop dedik paşam” karşılığının geleceğini bildiği içindir ki de, “láhika láhika” (!) kendine taşeron aramak zorunda kalıyor. Aklınca “taktik” üretiyor.
Zaten, “stratejik ricád” derken de işte bunu kastediyorum.
Bu taktiklerin “kelle götüren” darbelere varamayacağını ve AKP kapatılsa bile aynı statükonun eski hakimiyetini kuramayacağını söylerken, iyimser değil gerçekçi davranıyorum
Yeter ki, “kelle uçacak” tehditlerinden korkmayalım ve kof çıkışlara göğüs gerelim.
Dolayısıyla da, dünkü ve önceki günkü sıralamadan farklı olarak bugünkü yazıma, “Láhika-3, elde var üç” başlığını değil, “Láhika-3, elde var S-I-F-I-R” başlığını atıyorum.
Hürriyet, 26 Haziran 2008
|