Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odasınca hazırlanan raporda, Türkiye’nin enerji ve ekonomi politikalarında son derece kritik bir durum yaşanmakta olduğu belirtilerek, ‘’Türkiye enerji tüketiminde yüksek bir dışa bağımlılık yaşamaktadır. 2007 yılı enerji tüketiminin yalnızca yüzde 27’sinin yerli kaynaklarla karşılanabilmiştir’’ denildi.
Oda tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’nin Doğal Gaz Temin ve Tüketim Politikalarının Değerlendirilmesi’’ raporunda, Türkiye’nin enerji ve ekonomi politikalarında son derece kritik bir durum yaşandığı belirtildi. Enerji ithalatı için 2006 yılında 28,7, 2007’de ise 33,9 milyar dolar ödendiği belirtilen raporda, 2008’de enerji ithalatı faturasının 40 milyar doları aşmasının beklendiğine dikkat çekildi.
Türkiye’nin enerji tüketiminde yüksek bir dışa bağımlılık (yüzde 73) yaşadığı vurgulanan raporda, 2007 yılı enerji tüketiminin yalnızca yüzde 27’sinin yerli kaynaklarla karşılanabildiği, petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki artışın sürmesi durumunda, toplam enerji tüketiminde petrole yüzde 33, doğal gaza yüzde 29 bağımlı olan Türkiye ekonomisinin ne hale geleceğinin ayrıca hesaba katılmasının gerekli olduğu ifade edildi.
Türkiye’de doğal gaz tüketiminin 20 yılda 69,17 kat arttığı ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi: ‘’Artan talebin en büyük bileşenini, elektrik enerjisi üretimi için doğal gaz tüketimi oluşturmaktadır. İthal bir enerji kaynağı olan doğal gazın elektrik enerjisi üretimi içindeki payının bu denli (yüzde 48) yükselmiş olması hiç rasyonel değildir, ulusal çıkarlara aykırıdır. Türkiye doğal gaza dayalı elektrik üretiminde Avrupa üçüncüsüdür. Doğal gaz tüketiminin sektörel dağılımında elektrik enerjisi üretimi için doğal gaz kullanımı, yüzde 57,5’lik pay ile başta gelmektedir. Elektriği yüzde 21,7 ile konut, yüzde 18,6 ile sanayi ve yüzde 2,2 ile gübre izlemektedir. Doğal gaz satış fiyatları ise yalnızca son 4 yılda yüzde 88,7 oranında artmıştır. Enerji ithalatının genel ekonomi üzerindeki ağır baskısının yanı sıra 2005 başından bu yana doğal gazın açıklanmış enflasyon rakamlarının çok üzerinde bir düzeyde yüzde 87,7 oranında zam yapılmış olması, sanayi sektörleri ile halkı olumsuz şekilde etkilemektedir.’’ Raporda, Türkiye’de enerji arzı güvenliği sorunu yaşandığı, talep ve tüketim tahminlerinin ve arz planlamasının, arz güvenliği yönünden önem taşıdığı belirtilerek, 2006 Ocak ayında Rusya ve İran’ın, 2007 ve 2008’in Ocak aylarında İran’ın Türkiye’ye sattığı doğal gazı azaltma ve durdurmasının; gaz temininde bu iki ülkeye yüzde 81 oranında bağımlı olan Türkiye’nin arz güvenliğini ciddî bir şekilde planlamaya tabi tutması gerektiğini ortaya koyduğu vurgulandı. Raporda, şu görüşlere yer verildi: ’’Dünya ve Türkiye’deki ekonomik, politik dalgalanmalara bağlı olarak petrol fiyatları ile dövizde yaşanan artış, enerji ithalatının Türkiye ekonomisi üzerindeki baskısını daha da arttıracak ve petrol ve doğal gaza yapılacak yeni zamlar, elektrik ve kömür fiyatlarından başlayarak enflasyonist etkiyi zincirleme olarak tetikleyecek.”
Raporun ‘’Sonuç ve Öneriler’’ bölümünde ise”özelleştirme, küçültme, parçalama politikalarının terk edilerek, kamusal merkezi planlamaya geçilmesi’’ gerektiği teklifi yer aldı. Raporda yer alan diğer teklifler ise şöyle sıralandı: ’’Arz güvenliği ve ithalatta arz çeşitliliği sağlanmalı, Rusya ve İran’a bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütülmeli; güvenilir yeni kaynaklardan arz çeşitlendirilmesi sağlanmalı; Azerbaycan’dan yapılacak ithalatın arttırılma olanakları araştırılmalı; Türkmenistan ve Mısır’dan ülkemize doğru boru hattı tesisi çalışmalarına ağırlık verilmeli, ithalat yapılacak ülkelere Irak’ın eklenmesine çalışılmalıdır. TPAO kanalıyla Türkmenistan, Kazakistan, İran gibi ülkelerle üretim anlaşmaları yapılmalıdır. Kriz durumları için uygulanabilir acil eylem planları hazırlanmalıdır. Arz güvenliği açısından depolama kapasitesi arttırılmalıdır. Elektrik üretiminde doğal gazın payı yüzde 57’lerden kademeli olarak önce yüzde 40, sonra yüzde 30 ve nihaî hedef olarak yüzde 25’lere düşürülmelidir. Enerji verimliliği temel bir enerji politikası olarak benimsenmelidir.
EPDK’nın yetkileri sınırlanmalıdır. Türkiye enerji koridoru değil enerji terminali olmalıdır. TPAO ve BOTAŞ birleşmeli; doğal gaz depolama tesisleri ve doğal gaz iletim hatları özerk bir kamusal yapı bünyesine alınmalıdır.”
|