Neyzen Ercan Irmak: Ney’in gerçekten ulvî bir yanı var; hassasiyet ister. Neyzenlere bakarsanız hepsinin içine kapanık insanlar olduğunu görürsünüz.
Neyzen Ercan Irmak, sanatalemi.net’ten Aslı Berrin Yargıcı’nın sorularını cevaplandırdı.
Ney üflemeye nasıl başladınız?
Çocukluğumda kaval çalmaya başlamıştım. 20 yaşındayken bir büyüğüm beni merhum Aka Gündüz Kutbay’a götürdü ve o gün Kutbay bana bir mansur ney hediye etti. Hiç kimseden ders almadım; kendi kendime üflemeye başladım ve bugünlere kadar sürdü ney sevdam.
Kendinizi “neyzen” olarak görüyor musunuz?
Hayır, kendimi neyzen olarak görmüyorum. Aslında ney üfleyenlere “neyzen” deniyor, ama bana göre bizim toplumumuzda “neyzenlik” kültürü çok farklı. Bu, 13. yüzyıldan günümüze kadar gelen bir kavram. Bana göre neyzen olmak için tasavvuf erbabı olmak, belli bir kişiden bu konuyla ilgili ders almış olmak, işin ahlakî boyutunu hayat tarzı olarak benimsemiş olmak ve enstrümanı ney felsefesiyle öğrenmiş olmak gerekir. Bunların hiçbiri bende mevcut değil. Ben bu işin ilmi yanına hiç girmedim ve neyi sadece bir enstrüman olarak gördüm. Bu durumda ben sadece ney üfleyen biriyim. Neyle sadece tasavvuf musikisi ve klasik müzik icra edilir diye bir kural da yok. Özgürsünüz, her tarz müziği çalabilirsiniz. Ancak neyin felsefi yönü çok ağır basıyor ve dolayısıyla karşınıza tasavvufu çıkarıyor. Oysa ben yeri geldiğinde Anadolu müziğini de çalıyorum, popüler müzik de, caz formatında olan eserleri de, dünya klasiklerini de çalıyorum. Kısacası, ney benim için bir enstrüman.
Ney’i sizin için diğer enstrümanlardan farklı kılan şey nedir?
Ney, dünyanın en doğal enstrümanıdır ve aracısızdır. Bütün enstrümanlarda aracı vardır; ancak ney topraktan çıktığı gibi sizin nefesinizle birleşiyor. Açılan delikler ses perdelerini oluşturuyor ve siz sadece nefesinizle o deliklerden ses çıkarıyorsunuz. Sizin nefesiniz ve onun gövdesinden çıkan tını… İçindeki bütün maharetleri çıkarıyor. Tabii, bu maharetleri siz çıkarıyorsunuz; nefesiniz ve yaşantınızın getirdiği duygularla… Ney’in beş bin yıllık bir tarihi var ama bu zamana kadar bozulmadı, bundan sonra da bozulmayacak.
Herkes ney üfleyebilir mi?
Ney’in gerçekten ulvî bir yanı var; hassasiyet ister. Neyzenlere bakarsanız hepsinin içine kapanık insanlar olduğunu görürsünüz. Aslında neyin kapısı herkese açıktır ama ona hayat vermek tamamen sizin elinizde. Saza tarz getirmek de size bağlı. Ney üfleyen insanların hiçbirinin icrası birbirinin aynısı olamaz. Herkes nefesiyle ve hayat yolunda yaşadığı mutluluklarla, acılarla ona ayrı bir hayat verir.
|