Sınav türleri o kadar çoğaldı ki, isimlerinin kısaltılmış şeklini yazmak bile uzun bir satır oluyor. OKS, ÖSS, SBS, KPSS, LES, DGS…..
Çocuklarımızın, gençlerimizin hayata bakışı sadece yukarıda adı geçen sınavlara endekslendiği için gerçek hayat derslerini alamadıkları gibi ömürlerinin önemli dönemlerini de hayatı ıskalayarak geçiriyorlar.
“Hayat Bilgisi” adındaki bir Tv.dizisinde hayata çarpık bakış olarak ne kadar saçma kavram varsa bilinçli olarak kullanılıyor. Program sponsoru da “Sınav” adında dergi ve dershane olmuş.
Tv’ler reyting uğruna bir çok insanî değeri tahrip ettiği gibi “Hayat Bilgisi” dizisi ile de yine birçok insanî değeri dejenere etmiştir. Eğitim psikolojisi, eğitici formasyonu ile uzaktan yakından alâkası olmayan dizinin kahramanı bayan öğretmen, çok bilmiş edalarıyla hocam diyen öğrencilerine şiddetle “Hoca camide!” tepkisi veriyor. Neden? Toplumun bütün kesimlerinde, akademik dünyada bir saygı ifadesi olarak kullanılan hitap şekline savaş açmıştır. Ama toplumda bu nezaket ifadesi olan kelimenin kullanılması anlayışını sürdürmektedir.
Öte yandan adı geçen dizide din dersi hocasının bilinçli olarak dinî terminolji ile dalga geçilmesine çanak tutan söylemleri ve davranışları ince ayar alay ifadesidir. “Asıl sınav öbür tarafta” tabirini alaya alan sözler yazılı sınavdan kaçmak isteyen öğrencilerin ağzında espri malzemesi yapılarak “ahiret inancı” ile dalga geçildiği espri kılıfında inanca saldırı anlaşılmaktadır. Bu dizileri “Hayat Bilgisi” olarak algılayan bir gençte hangi hayatî değerler oluşacak? Eğitim camiasında şüphesiz yanlışlar ve doğru davranışlar söz konusudur. Ancak şunu iyi biliyoruz ki, eğitim camiasında—önemli bir mazereti olmadan—görevini aksatma lüksü olmayan yegâne çalışan öğretmenlerimizdir. En üst seviyede feragat ve fedakârlık yapanlar eğitim çalışanlarıdır.
Özellikle son yıllarda eğitim fakültelerinin yüksek puanla öğrenci almaları, KPSS gibi tekrar sınavlarda yüksek puanla öğretmen olan genç nesil eğitimciler istikbal için ümitvar olmaya dayanak teşkil etmektedir.
YASEM olarak işbirliği yaptığımız bir çok okulda bu farkı görme fırsatımız olmaktadır. Genç eğitimcilerin heyecan ve enerjileri fevkalade olduğunu söyleyebiliriz.
Artık “Hiç olmazsa öğretmenlik yapalım” dönemi kapanmıştır. Öğretmenlik gözde meslektir, lâyıktır da… Eğitim camiasının sorunu 1970’li yılların 45 günde mezun olan öğretmenleridir. Gelelim sınav döneminde öneri ve tavsiye bombardımanına. Bazı söz ve nasihatler vardır ki, cümlede amaçlanan maksat ve mânânın aksine etki yapar. “Heyecanlanma!”, “Çalış, Çalış!” kelimeleri gibi maksadının aksi tesir yaptığı bilinmektedir.
Peki ne yapılacak? Rehberlik… Rehberlik… Rehberlik… Her öğretmen, Her anne-baba doğru rehberlik yapacak. Her aile doğru rehberlik yapmasını bir yerlerden öğrenecekler… Öğrenmeliler…
Yıllarca çocuklara, okulda, evde, dershanede psikolojik baskı uygulanmaktadır. Bütün hayat OKS, ÖSS ye göre endeksleniyor. Sonra sınava yaklaşınca “Heyecanlanma!”, “Stres yapma!” deniliyor…
Yıllarda söylenenlere göre kodlanan zihinlerin birkaç günlük söz ve davranış değişimine inanacaklarını mı sanıyorsunuz? Heyhat!
İlköğretimden lise son sınıfa kadar belki 10 yıla yakın dönemi hep sınavlara hazırlık olarak kurgulanan çocukların hayatında başka bir şey olmadı ki, sınav sırasında rahat olabilsinler. Hayatta başka şeyler de var olduğundan haberdar mıdırlar? İnsan olmak, birey olmak, bir toplumun mensubu olmak, bir derdin, dâvânın sahibi olmak, her şeyden önce kendisi olmak gibi bir insanî ihtiyacının farkında mıyız?
İnsanların insaniyet itibarı ile aklı, kalbi, yetenekleri, duyguları, lâtifeleri, soruları, hayalleri, düşünceleri yok sayılırsa gençlerimizde sorumluluk şuuru beklenemez. Ot gibi robot gibi uzaydan gelmiş acayip bir mahlûk gibi bir prototipi karşımıza çıkacaktır.
Resmî ideoloji de böyle istiyor zaten. Güdülmeye, yönlendirilmeye yakın “mankurt beyinler” arka planda birileri düşündüğü için gençlerin düşünmesine ihtiyaç yok diyorlar.
Onun için üniversite sayılarının arttırılmasına kimlerin şiddetle karşı çıktıklarına bakarak bir fikir sahibi olmak mümkündür. .
Çocuklarımız kaybetmemek için aile, okul, öğretmen ilgili herkes “nasıl rehberlik” yapabileceğini öğrenip uygulamalıdır. Hayatı ıskalamadan hayatı doğru anlamak ve doğru yaşamak için.
|