|
|
|
Haydi sigarayla savaşalım! |
Çevreci Profesör Orhan Kural çevre kirliliği konusunda seminer verdiği ilköğretim okulunda, herkesi sigarayla mücadele etmeye davet etti
FATİH Belediyesinin düzenlediği Çevre Bilincini Geliştirme Seminerleri çerçevesinde, Sigarayla Savaşanlar Vakfı Onursal Başkanı ünlü çevreci Prof. Dr. Orhan Kural, Çapa İlköğretim Okulunda öğrencilere bir konferans verdi.
Konuşmasına “Gençler sizlerden çok, ama çok özür dileriz” diyerek başlayan Kural, bunun sebebini şöyle açıkladı: “Çok özür dileriz çünkü size iyi bir İstanbul bırakamadık. Ne yazık ki bunu yapanlar televizyonlardır. Formula 1 ile halkı uyutanlardır, profesyonel futbolla, magazin programlarıyla Türkiye’yi uyutanlardır.” Konuşmasını çevre kirliliğini anlatan slaytlar ile destekleyen Prof. Dr. Orhan Kural minik öğrencilere güvendiğini ifade ederek, “Bizi kurtaracak olanlar sizlersiniz. Değişim sizinle başlayacak, sizden farklı olmanızı istiyorum” diyerek onlara sorumluluklarını hatırlattı.
Geri dönüşüm konusuna da dikkat çeken Kural, çocuklardan ve herkesten, hemen bugün olmak üzere evlerinde ikinci bir çöp kutusu bulundurmalarını, buna pet şişe ve diğer naylon, plâstik atıkları atmalarını istedi. Prof. Dr. Kural öğrencilere, içinde çevrenin korunmasına yönelik rehber niteliğinde bir dosya vererek çevreyi kurtarma adına nasıl katkı sağlayabileceklerini anlattı.
Özellikle atık piller konusuna değinen Kural, “Bir adet kullanılmış pil bir ton suyu kirletmektedir. Bu duyuruyu ilk kez açıklıyorum: Gördüğünüz atık pilleri Aras Kargo’nun Türkiye’nin neresindeki şubesine götürürseniz götürün ücretsiz olarak bunları alıyor ve Kocaeli’ndeki geri dönüşüm tesisine taşıyor” diyerek herkesi bu kampanyaya davet etti.
SEFERBERLİĞİNE KATILIN
Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığının yürüttüğü bir kampanya doğrultusunda gençleri ve herkesi “Ağaçlandırma Seferberliği”ne davet eden Kural, bunun için 1923 nolu telefon hattına boş bir sms atarak 5 YTL değerinde bir bağış yapabileceklerini söyledi. “Bugüne kadar bir çok düşmanım oldu. Hatta bir keresinde arabama bomba bile koydular. Ama hâlâ ayaktayım” diyerek bunun sebebini sokakta bir gözünü çocukların çıkardığı ve alıp beslediği kör bir kedinin duâları ile açıkladı. “Çocuklar gerçek Müslümanlık aynı zamanda bir kediye ya da bir köpeğe süt vermek, çevreyi temiz tutmak demektir” diyerek sözlerine devam eden Orhan Kural, çocukları cep telefonu ve fast food zincirleri konusunda da uyardı.
SEZEN AKSU’YA HAKKIMI
HELÂL ETMİYORUM
Sigara kullanma yaşının ilkokul çağlarına kadar düştüğünü de hatırlatan Kural, miniklere sigaradan uzak durmalarını “bir kez bile denememelerini” tavsiye ederek “Aman dikkat edin çocuklar. Onların yeni hedefi sizlersiniz” dedi. Kliplerinde ve filmlerinde sigara kullanan Sezen Aksu, Hülya Avşar gibi ünlüleri de kınadığını belirten Prof. Dr. Kural, ünlülerin bilerek ve para karşılığı sigara içtiğini öne sürerek, onları hayatı boyunca affetmeyeceğini dile getirdi.
Prof. Dr. Kural bir başka ünlü Ajda Pekkan’ın da hayvanseverliğinin sahte olduğunu vurgulayarak, Pekkan’ın önceki birkaç gün önce televizyondaki programına yerlere kadar sarkan bir vizon kürkü ile geldiğini, bunun sebebini sorduğunda ise, kürkün sahte olduğunu ve hayvanları çok sevdiğini söylediğini belirtti. “Hayvanları gerçekten seven birisi televizyona böyle bir vizon kürk ile çıkmaz” diyen Kural, çocuklara vizon kürklerin yapılırken hayvanların nasıl katledildiğini gösteren bir video izletti.
Sigaranın zararlarına da değinen Kural, şu 4 tavsiyede bulundu:
1- Sigara içen bir üniversite öğrencisine burs verilmesin.
2- Sigara içen yeşil kart sahiplerinin kartları iptal edilsin. Çünkü sigara alabiliyorsa yeşil karta ihtiyacı yok demektir.
3- SSK primleri sigara içenler için 2 kat fazla alınsın.
4- Sigara yüzünden akciğer kanserine yakalanan bir devlet memuru, meselâ bir öğretmen, devletin sağladığı imkânlardan faydalanamasın ve kendi ameliyat parasını kendi cebinden ödesin. Devlet bu kişilerden yardımını çeksin.
Prof. Dr. Kural, çocuklardan da evlerinde anne babalarını sigara içmemeleri konusunda uyarmalarını, kızsalar bile bunu inatla söylemelerini tavsiye etti.
|
Ahmet CEYLAN
/ İstanbul
31.05.2008
|
|
|
İLÂCA SİGARADAN DAHA AZ PARA HARCANIYOR |
Yeşilay Gebze Şubesi Başkan Yardımcısı Bilâl Başkonuş, 31 Mayıs Dünya Sigarasızlık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ülkemizde sigaraya bir günde verilen parayla 30 derslikli 10 okul yaptırılabileceğini söyledi. Başkonuş, “Ülkemizin yıllık ilâca verdiği para 8 milyar dolar, sigaraya harcanan para ise 9 milyar dolar” dedi.
30 DERSLİKLİ 10 OKUL DUMAN OLUP GİDİYOR
30 derslikli bir ilkokulun maliyetinin yaklaşık 2.5 milyon dolar olduğunu belirten Başkonuş, “Basit bir hesapla 9 milyarı 365 güne bölersek, her gün 24.5 milyon dolar sigaraya vermiş oluruz. Bunu da 2.5 milyona bölersek, bundan çıkan sonuç 10 rakamıdır. Yani bir gün sigara içmesek ülkemizin 10 okulu olacak” diye konuştu.
Her gün on okul yakıyorlar
Yeşİlay Gebze Şubesi Başkan Yardımcısı Bilal Baskonuş 31 Mayıs Dünya Sigarasızlık Günü nedeniyle yapmış olduğu basın açıklamasında ülkemizde bir günlük sigaraya verilen para ile 3000 okul yaptırılabileceğini söyledi.
Baskonuş, “Ülkemizin yıllık ilaca verdiği para 8 milyar dolardır. Yıllık sigaraya harcanan para ise 9 milyar dolardır. Bu ise çok kafa karıştıran bir istatistiktir. Yaklaşık olarak 30 derslikli bir ilk okulun maliyeti ise 2,5 milyon dolardır. Basit bir hesapla 9 milyarı 365 güne bölersek her gün 24,5 milyon dolar sigaraya vermiş oluruz bunu da 2,5 milyona bölersek buradan çıkan sonuç 10 rakamıdır. Yani bir gün sigara içmesek ülkemizin 10 okulu olacak” dedi.
Her gün parasını sigaraya veren 25 milyon tiryakinin, karşılığında olum ve hastalık aldığına dikkat çeken Bilal Baskonuş şunları söyledi: “Sigara şirketleri kârına kâr katarken, her yıl 100 binden fazla insan sigaranın yol açtığı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Yüz binlercesi de astım, kronik bronşit ve kalp damar rahatsızlıklarına yakalanıyor. Türkiye’nin yıllık ilaç harcaması yaklaşık 8 milyar dolar olarak gerçekleşirken sigaraya 9 milyar dolar ödenmesi dikkat çekiyor. Araştırmalara göre Türkiye’de yetişkin nüfusun yüzde 44’u sigara bağımlısı. Ancak bu oran 23-35 yaş aralığındaki gençlerde yüzde 60’a çıkıyor. İlginç bir sonuç da kadınlar arasında gözleniyor. 10 yıl öncesine kadar her 11 erkeğe karşılık 1 kadın sigara içerken bu rakam şimdilerde 7’de 1’e kadar cıktı. Ülkede sigaraya başlama yaşı 10’a düştü. Bu durumlara karşın yeni çıkan sigara yasağı bizlerin tek umudu ve yerinde verilmiş bir karardır. Emeği gecen herkese sonsuz teşekkür ederim.”
31 Mayıs Dünya Sigarasızlık günü ile ilgili bir çağrı yapan Baskonuş, “Gelin bu gün şu maddeyi içmeyin, ne kendinize zarar verin ne de başkasına. Bırakamıyorsanız da en azından bu gün içmeyin. Sigaraya vereceğiniz parayı ise bugün farklı bir yere verin, mesela eğitime harcayın. Hep birlikte 31 Mayıs’ta sigarayı protesto edelim en azından bir gün” dedi.
|
Yeni Asya
/ Gebze
31.05.2008
|
|
|
Piknik alanlarına ilâçlama |
Tekirdağ’ın Çerkezköy Belediyesi, piknik alanları ile parkları kapsayan toplu kullanım alanlarını haşere ve kenelere karşı ilâçlıyor.
Çerkezköy Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. Ali Çolak, ilâçlama çalışmalarına belli bir plan çerçevesinde devam edeceklerini belirterek, vatandaşların da kene ısırmalarına karşı duyarlı olması gerektiğini söyledi. ‘Her kene zehirlidir’ diye bir genelleme yapılamayacağını ifade eden Çolak, “Ancak türü ne olursa olsun, kene ısırmalarında vatandaşların en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekir” dedi.
|
/ Tekirdağ
31.05.2008
|
|
|
‘Kene’ye yanlış yapılıyor |
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, ‘Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’nın artmasında küresel ısınmanın da etkili olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Aydın; “Maalesef mücadelede birtakım yanlışlıklar yapılıyor. Keneyle mücadele için parkların yerine büyükbaş hayvanlar ilâçlanmalıdır” dedi. Öte yandan Bursa İl Sağlık Müdürü İsmail hakkı Çelik, son bir yıl içerisinde Bursa’dan 366 kişinin kene vak'asından hastanelere başvurduğunu, ancak yapılan incelemelerde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riski taşıyan kimseye rastlanmadığını kaydetti.
|
/ Bursa
31.05.2008
|
|
|
AB değerleriyle yarışacaklar |
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu desteğiyle 13 ilde faaliyet gösteren “AB Bilgi Büroları Ağı”nın, bu yıl ikincisini düzenlediği “AB Değerleri Öykü Yarışması” için son başvuru tarihinin 30 Haziran olduğu bildirildi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odasından (BTSO) yapılan yazılı açıklamaya göre, özgürlük, eşitlik, güvenlik, barış, dayanışma ve birlik değerlerini yetişmekte olan kuşaklara ileterek, düşünce dünyalarını zenginleştirmeyi amaçlayan yarışma, “2008 Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı” kapsamında, AB Bilgi Büroları ile Millî Eğitim Bakanlığının işbirliğinde gerçekleştiriliyor.
|
/ Bursa
31.05.2008
|
|
|
Yeni Asya'dan kermes |
Bursa Yeni Asya Derneği, geliri öğrenciler yararına bağışlanmak üzere bir kermes düzenledi. Gıda kermesinde, çeşitli yöresel ev ürünü ve yiyecekler müşterilerin beğenisine sunuluyor.
Kermese yoğun ilgi göste-rildiğini ve hanımların yardımları ve gayretleriyle çok güzel ve bereketli bir kermes gerçekleştiği ifade edildi. Bursalı hanımlar bu hayırlı hizmete katılımlarıyla ortak olmaları için kermesi bekledikleri ifade edildi. Bursa merkez Cancılar Caddesindeki “Bizim Kitap Mağazaları”nın girişinde, sabah 10:00 ile akşam 19:00 saatleri arasında devam ediyor. Kermeste başta Risâle-i Nur Külliyatı olmak üzere, Bizim Aile, Can Kardeş, Genç Yaklaşım, Köprü dergileri ve Yeni Asya Neşriyat ki-taplarının da tanıtım ve satışı da yapılıyor.
|
Hüseyin HİÇDURMAZ
/ Bursa
31.05.2008
|
|
|
17 milyon tiryaki var |
Kayseri Sağlık Müdürü Dr. Kadir Çetinkara, Sağlık Bakanlığının son verilerine göre Türkiye’de 17 milyon kişinin sigara içtiğini belirterek, kadınların sigara içme oranının son yıllarda giderek arttığını bildirdi.
Çetinkara, sigara içme oranlarının kişilerin eğitim durumları ve statüleri yükseldikçe hızla arttığını söyledi.
|
/ Kayseri
31.05.2008
|
|
|
Başsavcı Yalçınkaya mütalâasını verdi |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP hakkındaki kapatma dâvâsıyla ilgili esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesine gönderdi. AKP’nin sunduğu ön savunmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinin ardından 1 ay içinde esas hakkındaki görüşünü sunması gereken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, yasal sürenin son gününde esas hakkındaki görüşünü yüksek mahkemeye bildirdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP’ye açılan kapatma davası ile ilgili yasal sürenin son gününde Anayasa Mahkemesi’ne esasa ilişkin mütaalasını verdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Alınan bilgiye göre, AKP’nin sunduğu ön savunmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesinin ardından 1 ay içinde esas hakkındaki görüşünü sunması gereken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, yasal sürenin son gününde esas hakkındaki görüşünü yüksek mahkemeye bildirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti’ye gönderilecek, AKP de 1 ay içinde esas hakkındaki savunmasını yapacak. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AKP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün bu aşamalarda istenebilecek ek süre taleplerini Anayasa Mahkemesi değerlendirecek. Bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı AKP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun, Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç toplantı günü belirleyecek. Üyeler, belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. AKP hakkındaki kapatma davasını 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması durumunda 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak. Anayasa’ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi’nin 11 asıl üyesinin en az 7’sinin oyu gerekecek.
|
/ Ankara
31.05.2008
|
|
|
AB için din belirleyici değil |
Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Junker, Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin AB üyeliği tartışmalarıyla ilgili olarak, “Genişleme müzakerelerinde dinin belirleyici bir etken olması konusunda birliki içinde bir karar olmadığını” ifade etti.
Lüksemburg Parlamentosu, yeni Avrupa Birliği (AB) Anayasası olarak kabul edilen Lizbon Anlaşması’nı onayladı. Lüksemburg meclisinde dün yapılan ve 3 milletvekilinin çekimser kaldığı oylamada anlaşma, 1 aleyhte oya karşılık, 47 lehte oyla kabul edildi. Başbakan Jean-Claude Junker, oylamanın ardından yaptığı açıklamada “Bu, Avrupa ve Lüksemburg için iyi bir anlaşma” dedi. Junker, ayrıca Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin AB üyeliği tartışmalarıyla ilgili olarak da “Genişleme müzakerelerinde dinin belirleyici bir etken olması konusunda parti içinde bir karar olmadığını” ifade etti. AB anayasası, 2005 yılında Fransa ve Hollanda’da düzenlenen referandumlarla reddedilmiş, bu anayasa yerine geçecek olan sözleşme 13 Aralık’ta Lizbon’da imzalanmıştı. Lizbon Anlaşması’nın 1 Ocak 2009’da yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Anlaşmanın, AB’nin 27 üyesinin tümü tarafından onaylanması gerekiyor. Üyeler arasında, anlaşmayı mecliste halkoyuna sunacak tek ülke İrlanda’da 12 Haziran’da referandum yapılacak.
|
/ Lüksemburg
31.05.2008
|
|
|
Deniz Baykal: Din hepimizin |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dinî inançların hepimizin en kıymetli varlığı olduğunu söyledi. Baykal, “Hepimiz inançlarımızda, ibadetlerimizde özgürce yaşamaya hakkımız var. Herkes inancında özgür. Herkes imanında serbest” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dinî inançların hepimizin en kıymetli varlığı olduğunu söyledi. Baykal, Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde kapalı pazar yeri açılışına katıldı. Baykal, burada yaptığı konuşmada, bugün Trakya gezisinde Makedonya tarihine, göçlerin yaşattığı acı ve tatlı anılara, umutlara ve umutsuzluklara gittiğini dile getirdi. Farklı inançlara, mezheplere sahip olunsa bile, bir arada yaşamayı, acı bedeller ödeme pahasına iyi bildiğini ifade eden Baykal, ‘’Bize bu beraberliği, kimsenin inancını sorgulamadan, eşit yaşamayı kazandıran Mustafa Kemal olmuştur. Onun en büyük eseri budur. Buna sahip çıkacağız. Irak’ta, Lübnan’da, Filistin’de, Afganistan’da ve İran’da yaşananlar bizler için düşündürücü olmalıdır. Bugün onlar karışıklıklar yaşıyor. Biz neden yaşamıyoruz? Hepimiz aynı inancın, aynı imparatorluğun parçasıydık. Ne fark var sevgili arkadaşlarım. Bir tek fark var. Mustafa Kemal farkı var. Şunu biz öğrendik ki dinî inançlar hepimizin en kıymetli varlığı. Hepimiz inançlarımızda, ibadetlerimizde özgürce yaşamaya hakkımız var. Herkes inancında özgür. Herkes imanında serbest’’ diye konuştu.
|
/ Kırklareli
31.05.2008
|
|
|
Gidilecek çok yolumuz var |
Cumhurbaşkani Abdullah Gül, Türkiye’nin hala çok büyük eksiklikleri ve önünde gidilecek çok yolu olduğunu belirterek, ‘’Çünkü kaybedilmiş yıllar maalesef çok’’ dedi.
Gül, TOBB Hizmet ve Şeref Belgesi ve Plâket Töreni’nde yaptığı konuşmada, hafta sonu yapılacak genel kurul öncesi Türkiye’nin en üst özel sektör kuruluşunun toplantısına katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, dünyada büyük ekonomik bunalımlar yaşanırken Türkiye’nin sükun, istikrar ve dayanışmayı arttırması gerektiğini belirterek, ‘’Bu tür kritik durumlarda ortak hareket edilmezse Türkiye’nin büyük stratejik hedefleri zarar görebilir. Stratejik hedeflerde zarar alınırsa bunların telâfisi daha sonra mümkün olmaz’’ dedi. Günümüz dünyasında ülkelerin, özel teşebbüsle güçlü olduğunu ya da zerre kadar ilerleme sağlayamadığını ifade eden Gül, iş adamlarının yükselmesi ve başarılı olmasının Türkiye’nin başarısı ve güçlenmesi anlamına geldiğini söyledi.
‘’Sizlerle dayanışma içinde olmak, sizleri teşvik etmek, sizlerin önünü açmak hepimizin görevidir’’ diyen Gül, TOBB ile iş adamlarının ve dolayısıyla Türkiye’nin güçlü olması için yakın çalışma içinde olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin hâlâ çok büyük eksiklikleri ve önünde gidilecek çok yolu olduğunu ifade eden Gül, ‘’Çünkü kaybedilmiş yıllar maalesef çok’’ dedi. Türkiye’nin kazandığı başarıların da görülmesi gerektiğinin altını çizen Gül, Türkiye’nin dünyanın 17, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi haline geldiğini, başta otomotiv ve tekstil sektöründe büyük başarılara imza attığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin sorunlarının sağlanan başarılarla birlikte denge içinde değerlendirilerek çözülmesinin önemli olduğunu kaydetti. Gül, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Dışarıdan gelen büyük bunalımlar, krizler, dalgalar yaşanırken hepimiz gemimizi çok daha sağlamlaştırmak, arabayı kullanırken kemerleri daha sıkı bağlamak, daha dikkatli olmak, ülkemizde sükûnu, istikrarı, dayanışmayı daha da arttırmak zorundayız. Türkiye’nin öngörülebilir ülke olması en büyük serveti.
Bütün bu konularda hep beraber, el birliği içinde herkesin elinden gelen en büyük gayreti göstermesi gerektiğine inanıyorum. Bu tür kritik durumlarda ortak hareket edilmezse Türkiye’nin büyük stratejik hedefleri zarar görebilir. Stratejik hedeflerde zarar alınırsa, bunların telâfisi daha sonra mümkün olmaz. Geçmiş yıllara baktığımızda telâfisi mümkün olmayan bazı olaylar var. Böyle bir dünyada, böyle kritik bölgede bulunan Türkiye’ye beraber sahip çıkmak, çocuğunun annesi gibi davranmak, ülkemizdeki huzur, dayanışma ve istikrarı korumak zorundayız.
Şüphesiz demokrasi, tartışılabilir ortamın var olması, çoğulculuğun, şeffaflığın, eleştirilerin var olması demektir. Bütün bunların böyle bir usul ve çerçeve içinde yapılması gerekir.’’ Gül, ‘’Türkiye’nin sorunlarının kendi dinamikleriyle, hukukun üstünlüğü, demokrasinin temel ilkeleri çerçevesinde aşılacağına inanıyorum’’ diye konuştu.
|
/ Ankara
31.05.2008
|
|
|
TRT'ye Kürtçe yayın izni |
TRT, Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde de yayın yapabilecek. TBMM Genel Kurulunda görüşülen TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6. maddesi üzerinde verilen önergeyle, maddenin başlığı ‘’TBMM ve açıköğretim yayınları ile eğitim ve öğretim amaçlı yayınlar ve diğer yayınlar’’ şeklinde değiştirildi.
Önergeyle, TRT’nin, Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde de yayın yapmasına imkân tanındı. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, tasarının görüşmelerinde soruları cevaplarken, TRT’de, 494 işçi sayılmayan geçici personel olmak üzere, toplam 7 bin 439 kişinin çalıştığını bildirdi. Aydın, geçici personelin gayretli çalışmalarını bildiğini ve lehlerinde bir düzenleme olmasını talep ettiğini ifade ederek, ‘’Önümüzdeki maddelerde önlem alınacak diye düşünüyorum’’ dedi. AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, tasarı üzerinde kişisel görüşlerini dile getirirken, ‘’Üniversite yıllarında, halkımızın dilinde bir şarkı dinleyebilmek için bir kaseti nasıl sakladığımızı, bodrumlarda, kapalı odalarda dinleyip, mutlu olduğumuzu çok net hatırlamaktayız. Düğünlerimizde, kimsenin olmadığına kanaat getirerek, söylenilmiş halk türküleri konusunda acıları, cezaevlerini, işkenceleri gayet iyi hatırlamaktayız’’ dedi. Kurt, ‘’Güneydoğu, Şark veya Kürt sorunu’’ olarak adlandırılan sorunun, sosyal, siyasal ve kültürel politikalarla çözüleceğini belirtti.
|
/ Ankara
31.05.2008
|
|
|
Hristofyas: Kıbrıs’ta yeni ortak devleti kabul etmeyiz |
KIBRIS Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, ‘’Kıbrıs’ta yeni ortaklık devletini kabul etmesinin söz konusu olmadığını’’ ifade ederek, ‘’Tek egemenliği, bir vatandaşlığı, tek uluslar arası temsiliyeti olan tek bir devlet olacak. Kuracağımız iki bölgeli, iki toplumlu federasyonun temeli budur’’ dedi.
Rum basın haberlerine göre, dün teknik komitelerdeki Rum üyelerin grup başkanlarıyla görüşen Hristofyas, komitelerdeki görüşmelerde görüş birliğine varılan güven oluşturucu tedbirlerin çok yakında ilân edilmesinin öngörüldüğünü belirtti. Kendisine yöneltilen suçlamalara rağmen ‘’ilkeleri savunmaya’’ devam edeceğini ifade eden Hristofyas, ‘’çetin müzakereler olacağını ve Türkiye’nin tezlerini değiştirmemesi durumunda çözüm olmayacağını’’ savundu. ‘’Türkiye kabul edilmez tezlerinden vazgeçmezse Kıbrıs sorununda çözüm olmayacak’’ diyen Hristofyas, ‘’Devlet tek olacak, tek egemenliği, tek vatandaşlığı, bir uluslar arası temsiliyeti olacak. Bizim taraf ortaklıktan söz ediyor. Annan planında öngörüldüğü gibi yeni ortaklıktan değil’’ ifadesini kullandı.
|
/ Lefkoşa
31.05.2008
|
|
|
Soylu: Birlik siyaseti arıyorum |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, ‘’Ayrılığın, bölünmüşlüğün, kavganın olduğu bir siyaset değil, birlik ve beraberliğin olduğu bir siyaset anlayışı arıyorum’’ dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, ‘’Ayrılığın, bölünmüşlüğün, kavganın olduğu bir siyaset değil, birlik ve beraberliğin olduğu bir siyaset anlayışı arıyorum’’ dedi. Soylu, partisinin, Yıldız Düğün Salonu’nda düzenlenen Çatalca ilçe kongresinde yaptığı konuşmada, 22 Temmuz seçimlerinden sonra olağan kongresini yapan partisinin, bugün ilk ilçe kongresini gerçekleştirdiğini belirtti.
Çatalca’nın, partisi açısından önemli olduğunu ifade eden Soylu, ‘’Çatalca, Demokrat Parti açısından, Adalet Partisi açısından, Doğru Yol Partisi açısından önemli bir yerdir ve İstanbul’da bizim en önemli kalelerimizden bir tanesidir. Onun için Türkiye’de Çatalca’dan başlattığımız bu projeyi önemsiyorum. Burada yaşadığımız heyecanın bütün Türkiye’ye bir demokrasi heyecanı olarak yayılacağına inanıyorum’’ dedi.
Soylu, Türkiye’de gerçekleştirdikleri ‘’Beyaz Yürüyüş’’le yeni bir siyaset anlayışı geliştirdiklerini ifade ederek, ‘’İçinde yetiştiğim, büyüdüğüm bu partiye inanıyorum. Gençlerimizin, kadınlarımızın, işçinin, emeklinin, tüm vatandaşlarımızın bireysel hak ve özgürlüklerini yeniden bu partiyle bulacaklarına inanıyorum’’ diye konuştu.
Süleyman Soylu, yaptığı açıklamada da eski Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller’e partinin başına dönmesine ilişkin yapılan çağrının ‘’demokratik bir nezaket’’ olduğunu söyledi. Bunu kimsenin, demokratik bir nezaket dışında ve yeni bir demokrasi anlayışı dışında değerlendirmemesi gerektiğini dile getiren Soylu, ‘’Ben siyasette iddia ve irade sahibi bir insanım. Bugüne kadar geldiğim yerlerin hepsinde bunu gösterdim. Ayrılığın, bölünmüşlüğün, kavganın olduğu bir siyaset değil, birlik ve beraberliğin olduğu bir siyaset anlayışını arıyorum’’ dedi.
|
/ İstanbul
31.05.2008
|
|
|
Türk-Alman Üniversitesi 2009’da İzmir’de açılacak |
Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı’nın koordinsayonunda Münster Üniversitesi ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti´nin desteği ile Türkiye´de kuruluş hazırlıkları süren Türk-Alman üniversitesinde son dönemece girildi.
Başlangıçta İstanbul´da kurulması öngörülen üniversitenin 2009 Ekim ayında İzmir Alaçatı´da faaliyete başlayacağını, yer değişikliği konusunda Alman Büyükelçisi´nin ricasının etkili olduğunu kaydeden Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, bütün derslerin Almanca ve Almanya´dan gönderilecek öğretim görevlilerince verileceği üniversitenin; Türkiye´daki akademik hayata yeni bir soluk getireceğine inandıklarını söyledi. Türkiye ve Almanya´dan önemli isimlerin kurucu olarak yer aldıkları Türk-Alman Bilim ve Araştırma Vakfı´nın (TAVAK) taşıyıcılığını üstleneceği üniversite faaliyetlerine İktisat, Siyasal Bilgiler ve İletişim Fakülteleri üç fakülte ile başlayacak.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
31.05.2008
|
|
|
Silifke DP’ye taze kan |
Demokrat Parti Genel Başkanlığına Süleyman Soylu’nun gelmesiyle birlikte DP’deki hareketlilik de sürüyor.
Silifke’de daha önce parti kurullarında görev almamış gençler ilk defa Demokrat Parti Silifke İlçe Yönetim Kurulunda vazife aldılar. DP Silifke İlçe Başkanlığına Habib Saygılı getirilirken; Yönetim Kurulu üyeliklerine Yakup Demir, Mahmut Eser, Tayyar Yeşil, İsmail Köroğlu, Yaşar Topal, Murat Mersinlioğlu, Bekir Isıl, Murat Şahin, Nedim Evren, Arif Tefek, İsmail Göder, Mehmet Fırtına, Ali Şahin, M. Oğuz Toker, Ömer Faruk Gültekin, Hüseyin Bilgen, Çağlar Ünal getirildiler.
|
Fatih Ongun
/ Silifke
31.05.2008
|
|
|
Kirazlı, yıllar sonra yeniden kirazlandı |
Bağcılar Belediyesi, cumhuriyetin ilk yıllarında Kirazlı Köyü olarak kurulan ve bugün Bağcılar’ın merkezinde kalan Kirazlı Mahallesinde kiraz bahçesi kurdu.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, kiraz bahçesinin tanıtımı amacıyla düzenlediği basın toplantısında bahçenin kuruluş amacını, basın mensuplarına kiraz ağaçlarının önünde anlattı. Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Bağcılar’ın Türkiye’nin her yöresinden göç alan İstanbul’un en büyük ilçelerinden birisi olduğuna dikkat çekerek, ilçeye göçle gelip yerleşen vatandaşlara bahçe nostaljisini yaşatmak adına bir proje geliştirdiklerini söyledi.
Başkan Çağırıcı, ilk projenin Kirazlı Mahallesine adını veren kiraz bahçesinin kurulması ve ağaçların meyve vermesiyle birlikte hayata geçirildiğini belirtti.
Çağırıcı, ikinci proje olarak da Bağcılar ilçesine adını veren üzüm bağı projesi olduğunu kaydetti. Çağırıcı, Sancaktepe Mahallesinde kurulan üzüm bağının da üzümlerin olgunlaşmasıyla birlikte sonbaharda açılışının gerçekleştirileceğini ifade etti. Çağırıcı, önümüzdeki yıl için de kayısı, ceviz, kestane, incir bahçeleri kurmayı planladıklarını belirterek, bu bahçelerin aynı zamanda Bağcılar halkına piknik ve mesire yeri olarak hizmet vereceğini söyledi.
Şehrin gürültülü ve stresli ortamında vatandaşların nefes alıp stres atabilecekleri mekânlar aradıklarını ifade eden Başkan Çağırıcı, Bağcılar’da kurulacak meyve bahçelerinin hem bu tür ihtiyaçlara cevap vereceğini, hem de Anadolu’dan göçle gelen vatandaşların nostalji yaşamalarına imkân tanıyacağını ifade etti. Çocukların meyve ağaçlarını yakından tanıması bakımından da meyve bahçelerinin önemli olduğunu ifade eden Çağırıcı, bu bahçelere içinde şöminesi bulunan bağ evlerinin yapılarak vatandaşların hizmetine sunulacağını sözlerine ekledi.
Çağrıcı, “Uzun zamandır unuttuğumuz bir şeyi hatırlamak İstanbul’un orta yerinde üstelik öyle villaların çevrelediği bir yerde değil İstanbulun kentleşen bir ilçesinde sizleri İstanbul kirazı yemeye çağırdık. Bu kirazlar İstanbul'un uzak, ormana yakın yerlerinde ya da köylerinde değil ,şehrin ortasında hem de betonlar arasında yetişti. Bunun haklı gururunu paylaşmak, Kirazlı’da kiraz yemek için de sizleri buraya bu bahçenin açılışına çağırdık” diye konuştu.
KİRAZ BAHÇESİ HAKKINDA TEKNİK BİLGİLER
TOPLAM 2010 metre kare alan üzerine kurulan bahçede meyve ağaçlarına ve yeşil alana ayrılan kısmı 1700 metre kare, kafeterya dahil sert Zemin alanı ise 310 metre kare. Kiraz bahçesinde yarı bodur Napolyon kirazı tercih edilmiş. Bu kiraz türü Türkiye’nin en çok tercih edilen ve İstanbul şartlarına en uygun tür. Kiraz bahçesi uygulanmadan önce toprak analizi yapılmış, sonuca göre uygulamaya geçilmiş. 1,5 x 1.5 mt yüksekliğinde ve genişliğinde çukurlar açılmış dikim yapılmış. Ülkemizde bir kiraz ağacından 25 kg verim alınabiliyor.
|
Mustafa GÖKMEN
/ İstanbul
31.05.2008
|
|
|
Çölleşme kapımıza dayandı |
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Türkeş, insanın hoyrat arazi kullanımı, uzun süreli kuraklık gibi olumsuz iklim şartlarının, çölleşmeye yol açtığını söyledi.
Prof. Dr. Türkeş, yaptığı açıklamada, kuraklık ve çölleşmenin, insan kaynaklı iklim değişikliğiyle birlikte, sonuçları açısından mutlaka ciddiye alınması gerekli en önemli küresel ve bölgesel değişiklik konumunda olduğunu belirtti.
Çölleşmenin, ekonomik ve biyolojik olarak üretken bir arazinin daha az üretir hale gelmesi sonucunda ortaya çıkan ekolojik bozulma süreci olduğunu ifade eden Türkeş, çölleşmenin ileri aşamalarında fiziksel bozulmaların ya da yeni jeomorfolojik oluşumların görülebildiğini vurguladı. Türkeş, şunları kaydetti:
‘’Gerçekte çölleşme, hem insanın hoyrat arazi kullanımından hem de uzun süreli kuraklıklar gibi olumsuz iklim şartlarından kaynaklanır. Kurak ve yarı kurak arazilerin çölleşmesinden insan etkilerinin mi yoksa iklimsel etmenlerin mi birinci derecede sorumlu olduğu konusunda ise tam bir bilimsel uzlaşma yoktur. Bazı çalışmalarda, çölleşmenin birçok tesirin karmaşık etkileşimlerinin bir sonucu olduğu ve doğrudan sebeplerin nüfus yoğunluğunun, geleneklerin, arazi ayrıcalıklarının ve başka sosyoekonomik ve politik etmenlerin bir işlevi olan insan faaliyetleri ile bağlantılı olduğu ileri sürülmüştür. İklim ve toprak tipi çölleşmenin hızını ve şiddetini belirlemede önemli olmasına rağmen, bu etmenler toprak ve toprağın taşınmasını yönlendiren iklim açısından arazi kullanımı yönetimi ilkelerinin belirlenmesini ve uygulanmasında dikkate alınmamaktadır.’’
KURAKLIK VE
ÇÖLLEŞMENİN ETKİLERİ
Prof. Dr. Türkeş, kuraklık ve çölleşmenin çok sayıda olumsuz sonucu bulunduğunu belirtti.
Kuraklık ve çölleşme sebebiyle, arazinin biyolojik üretkenliğinin kaybolduğunu, tarımsal üretimin azaldığını, tabiî bitki örtüsünün zayıfladığını ifade eden Türkeş, ayrıca biyolojik çeşitliliğin tükendiğini, yer altı su düzeylerinin düştüğünü, rüzgârın yol açtığı erozyonun arttığını, etkilenen alanlardaki toplumlarda fakirliğin ve açlığın yaşandığını, insanların göç ettiğini, hayatın niteliğinin doğrudan ya da dolaylı olarak bozulduğunu sözlerine ekledi.
|
/ Çanakkale
31.05.2008
|
|
|
Çevre gününde öğrenciler temizlik yapacak |
MİLLî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, İlköğretim Genel Müdürlüğünce Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen “İlköğretim Programları ve Değerlendirilmesi” konulu çalıştaya katıldı.
5 Haziran’ın Çevre Günü olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, 4 Haziran’da ilk ve ortaöğretimdeki bütün çocukların gönüllü velilerle birlikte bütün kıyılarda temizlik faaliyeti yapacağını ve o gün ders olmayacağını bildirdi. Bunun Türkiye’deki en büyük çevre duyarlılığı hamlesi olacağını belirten Bakan Çelik, bu etkinliğin adının “Temiz sular, temiz Türkiye” olduğunu söyledi. Sadece teorik bilgileri çocukların kafasına doldurmanın eğitim olmadığını düşündüğünü ifade eden Bakan Çelik, öncelikle çocukların hayata hazırlanmasının önemine değindi. Bakan Çelik, “Yeni müfredatın amacı, çocukları sosyal sorumluluk sahibi, toplum hizmeti gören bir birey olarak yetiştirmektir” dedi.
|
31.05.2008
|
|
|
|