Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Millet Yazma Eser Kütüphanesi kültür hayatımıza geri döndü

17 Ağustos depreminde ağır hasar gören kütüphane, yaklaşık 2 milyon YTL ödenek ile yeniden kültür hayatımıza kazandırıldı.

Millet Yazma Eser Kütüphanesi bahçesinde düzenlenen törene Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Büyükdede, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya, İl Genel Meclis Üyeleri, Özel İdare yetkilileri, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Ahmet Arı, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Suna–İnan Kıraç Vakfı Başkanı İnan Kıraç ve çok sayıda davetli katıldı.

Kütüphanenin açılışını yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, emeği geçenlere teşekkür ederek İstanbul’un tarihine yakışan bir kütüphanenin tekrar vatandaşlara kazandırıldığını söyledi.

1700’lü yıllarda yapılan ve 1916 yılında kütüphane olarak hizmet vermeye başlayan kütüphanede dünyanın önemli eserlerinin bulunduğunu kaydeden Günay, “Burası içerisinde on binlerce el yazması kitabın bakım ve onarımının yapıldığı araştırma ve ihtisas kütüphanesi. Kütüphanedeki en önemli eser, bir başka baskısının nerede olduğu bilinmeyen Kaşgarlı Mahmud`un yazdığı “Divanü Lügati`t-Türk”. Bu kütüphane dünyanın bir başka ülkesinde olsa o ülkenin öğrenci ve öğretmenleri o kitabın tek nüshasını görmek için Millet Caddesi’nden Saraçhane’ye kadar kuyruk oluştururdu” diye konuştu. Törende daha sonra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İnan Kıraç’a Türk Kültürü ve Millet Yazma Eser Kütüphanesi’ne yaptığı katkılardan ötürü Başbakan Recep Tayip Erdoğan adına bir teşekkür plâketi sundu.

KAŞGARLI MAHMUD’UN EN BÜYÜK

ESERİ GÜN YÜZÜNE ÇIKTI

Kültür ve Kitap aşığı Ali Emiri Efendi tarafından 1916’da Fatih’te kurulan Millet Yazma Eser Kütüphanesi’nde 30 bine yakın eski eserin yanı sıra gazeteler, haritalar, hatlar ve fermanlar yer almakta. Kütüphanede bulunan kitaplar arasında en önemlilerinden biri de günümüze kadar ulaşabilmiş ve dünyada tek nüsha olan Kaşgarlı Mahmud’un kaleme aldığı meşhur Divanü Lugati’t-Türk.

Kendisini kitaplara, kitaplarını da milletine vakfetmiş olan Ali Emîrî Efendi’nin diğer büyük hizmeti ise yıllardır varlığı bilinen ama kayıp olan Kaşgârlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk isimli eserini bulup, ilim âlemine armağan etmesidir.

DİVANÜ LUGATİ’T-TÜRK’ÜN

BULUNUŞ HİKÂYESİ

Ali Emîrî Efendi, sık sık gittiği Sahaflar Çarşısı’nda her zaman olduğu gibi Burhan Bey’in dükkânına girmişti. “Yeni bir şey var mı?” diye sordu. “Bir kitap var ama biraz pahalı, bu kitabı belki iyi bir fiyatla alır diye Maarif Nazırı Emrullah Efendi’ye götürdüm. Bilim kuruluna havale etti, araştıralım sonucunu bildiririz dedi, sonra gittiğimde bu kitaba 10 lira teklif ettiler. Ben de “Kitap benim değil, başkasınındır, 30 liradan aşağı vermiyor” dedim. Bunun üzerine “Öyleyse al bu kitabı biz istemiyoruz, biz 30 liraya bir kitap değil bir kütüphaneye satın alırız” dediler. Bakın eğer işinize yararsa siz alın.”

Kitaba şöyle bir göz atan Emîrî Efendi, bir define keşfettiğini hemen anladı. Sayfaları çevirdikçe eserin büyüsüyle adeta kendinden geçen Emîrî Efendi kitapçıya heyecanını göstermemeye çalıştı çünkü kitapçı kitabın fiyatını yükseltebilirdi. İsteksiz gibi davranarak “dağınık bir kitap, noksan mı tamam mı anlaşılmıyor, noksansa hiçbir işe yaramaz. Bununla beraber ne de olsa eserdir. Madem ki maarif on lira teklif etti, ben beş lira fazla veriyorum. On beş liraya olursa alayım, kütüphanemde bulunsun” dedi.

“Mümkün değil efendim” dedi kitapçı. Arz ettiğim gibi sahibi otuz lira istiyor. Bu fiyata alırsanız ne âlâ, almazsanız yarın kitabı sahibine iade edeceğim.

“Sahibi kimdir?” diye sordu Emîrî Efendi. “Yaşlıca bir hanım. Eski nazırlardan birinin yakını. Paşa bu kitabı hediye ederken; “Sana kıymetli bir kitap veriyorum. Bunu iyi muhafaza et, sıkıntıya düşersen kitapçılara götürür satarsın, ama altın para otuz liradan aşağı verme” diye tenbih etmiş. “Alırsanız muhtaç bir kadına iyilik etmiş olursunuz” Kitabı almak için can atan Emîrî; “Şimdi işin rengi değişti, muhtaç bir hanıma yardım etmek vazifemizdir. İstediğiniz fiyata aldım” dedi.

Ama düşündü ki cebinde on beş liradan fazla yok. “Şu on beş lirayı al, gerisini yarın getireyim” dese olmaz. Parayı tamamlamak için eve gidecek olsa, bu da tehlikeli. Çaresiz bir şekilde dükkânda oturup, ona ödünç para vermesi için bir tanıdık göndermesi, o kitaptan mahrum etmemesi için Allah’a yalvarmaya başladı. Birkaç dakika sonra dükkânın önünden bir dostunun geçtiğini gördü. Bu kişi eski Darülfünun Edebiyat Muallimi Faik Reşat Bey idi. Hemen arkadaşını çağırarak; “Allah gönderdi seni, yanında varsa aman bana yirmi lira ver” dedi. Arkadaşı cebindeki bütün para olan on lirayı verdikten sonra ücreti tamamlamak için acele ile eve gidip paranın geri kalanını getirdi.

Emîrî Efendi, kitapçının eline otuz lirayı saydı. Üç lira da bahşiş verip helâlleşti. Ve otuz üç liraya mal olan Divanü Lugâti’t-Türk’ü alarak sevincinden uçarcasına oradan uzaklaşmış.

27.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  Millet Yazma Eser Kütüphanesi kültür hayatımıza geri döndü

  KALBE KARŞI KALP GEREKLİ

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır