|
|
|
AB’den yargı reformu uyarısı |
Avrupa Birliği “AB ortak tutum belgesi”ni onayladı. Türkiye’deki bütün siyasî aktörlere, görüş ayrılıklarının “tüm vatandaşların temel özgürlüklerine, anayasaya ve demokratik laikliğe saygı göstererek diyalog ve uzlaşma ruhu içinde çözmeleri” çağrısı yapılan belgede, yargı konusunda reform yapılması isteniyor.
Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanlarını buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyinde, yarın Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın katılımıyla toplanacak Türkiye-AB Ortaklık Konseyi için AB ortak tutum belgesi tartışılmadan onaylandı. Türkiye-AB ilişkilerinde en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyinde Türk tarafına sunulacak belgede siyasî partilere açılan kapatma dâvâlarının yakından izlendiği belirtilerek, “AB, bu dâvâların sonucunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ve Avrupa Konsey Venedik Komisyonunun belirlediği ilkelere uyumlu olacağına güven duyar” deniliyor. Türkiye’deki bütün siyasî aktörlere, görüş ayrılıklarının “tüm vatandaşların temel özgürlüklerine, anayasaya ve demokratik laikliğe saygı göstererek diyalog ve uzlaşma ruhu içinde çözmeleri” çağrısı yapılan belgede, yargı konusunda şu görüşlere yer veriliyor: “AB tarafsız, bağımsız, güvenilir, şeffaf ve hızlı çalışan yargı sisteminin hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesinde ve AB müktesebatının düzgün uygulanmasında son derece önemli ve hayatî koşul olduğunu Türkiye’ye hatırlatır. Yargı reformu için kapsamlı strateji hazırlığında (Türkiye tarafından) bazı adımların atıldığını AB not eder. Bu kapsamda özellikle yargının taraf-sızlığını, bağımsızlığını ve etkinliğini ve hızlı çalışmasını güçlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece halkın yargıya güveni artacaktır.” Bu kapsamda bölge temyiz mahkemeleriyle (bölge adliye mahkemeleri) ilgili planların biran önce uygulamaya sokulması istenen AB ortak tutum belgesinde, hakim ve savcılara Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararları konusunda eğitimin artarak sürdürülmesi talep ediliyor. Siyasî reformların yavaşlamasından üzüntü duyulduğu kaydedilen belgede, “AB, hükümetin anayasayı değiştirme niyetini not eder. Türk anayasa hukukunun Avrupa standartlarını bütünüyle kucaklayabilmesi için bu (anayasa değişikliği) çok önemli bir fırsat sunmaktadır” deniliyor.
|
/ Brüksel
27.05.2008
|
|
|
MÜDAHALELER DERİN YARALAR AÇTI |
27 Mayıs darbesinin 48. yıldönümü dolayısıyla DP'den yapılan açıklamada “Türk demokrasi tarihi, bu tip ara rejim ve antidemokratik müdahalelerin kişiler, kurumlar, devlet ve toplumda açtığı yaralarla doludur'' denilirken, 27 Mayıs'ın, demokratik temel düzenin evriminde sektelere yol açtığı ve bu durumun meydana getirdiği ciddî toplumsal ve kurumsal travmanın henüz giderilemediği kaydedildi.
KISIR DÖNGÜ VE ÖTEKİLEŞTİREN DEVLET
Bu travmanın, bugün yaşanan siyasî ve toplumsal kutuplaşmaların başlangıç noktasını oluşturduğu belirtilen açıklamada, “Gerek iktidar partisi ve onun çizgisindeki ideolojik temelli partilerin polemiklerindeki kısır döngü; gerek devlet kurumları, bürokrasi, yargı ve üniversitelerdeki 'ötekileştiricilik' ve her ikisinde de var olan özeleştiri eksikliği, ülkeye, topluma ve
devlete çok pahalıya mal olabilir” denildi.
27 Mayıs’ın tahribatı hâlâ giderilemedi
Demokrat Parti (DP), 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin getirdiği travmanın, bugün de devam ettiğini bildirdi.
DP Genel Merkezinden, 27 Mayıs askerî müdahalesinin yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, darbelerin Türk demokrasisine açtığı yaralara değinilerek, “Darbeler demokrasilerin kesintiye uğradığı dönemlerdir. Siyasal kurumsallaşmanın uğradığı zararların yanında, Türk demokrasi ve aydınlanma tarihi, bu tip ara rejim ve anti demokratik müdahalelerin kişiler, kurumlar, devlet ve toplumda açtığı yaralarla doludur. Demokratik temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının, basın hürriyetinin, toplumsal her tür örgütlenmenin engellendiği ara rejimler, ülkemize çok zarar getirmiştir. Hiç bir gerekçe, demokratik temel düzenin ve hukuk devletinin değişmez normlarının rafa kaldırılmasına meşruluk sağlayamaz” denildi. 27 Mayıs darbesine karşı çıkmayan çevrelerin, bugün toplumdaki kutuplaşmalara sebep oldukları belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’de 27 Mayıs 1960 askerî darbesi, gerçekleştiği tarihten bu yana demokratik temel düzenimizin evriminde sektelere yol açmış ve bu durumun meydana getirdiği ciddî toplumsal ve kurumsal travma henüz giderilememiştir. Bu travma, bugün yaşanan siyasal ve toplumsal kutuplaşmaların başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Oysa Türkiye’nin 1876’dan bu yana geçirdiği demokrasi evrimi, 1923’te Cumhuriyet’in kurulması ve II. Dünya Savaşı sonrasında çok partili demokratik sisteme geçilmesiyle beraber, 1946’da Demokrat Parti’nin kurulması ve 1950’de iktidara gelmesiyle taçlanmıştır. 27 Mayıs’ta demokrasimize karşı yapılan darbeye sessiz kalan, o zaman Cumhuriyetin en önemli niteliklerinden demokrasiye sahip çıkmayan çevrelerin bugün toplumda gerginliğe ve kutuplaşmalara neden olmalarını ibretle izlemekteyiz.”
Hiçbir kurumun, kutuplaşma çıkararak Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmaya hakkı olmadığı vurgulanan açıklamada şöyle denildi:
“Günümüzde toplumsal kutuplaşma artık devletin bekası için ciddî bir tehdit haline gelmiştir. Gerek iktidar partisi ve onun çizgisindeki ideolojik temelli partilerin polemiklerindeki kısır döngü, gerek devlet kurumlarında, bürokraside, yargıda ve üniversitelerdeki ötekileştiricilik ve hepsinden önemlisi her ikisinde de var olan özeleştiri eksikliği, ülkemize, toplumumuza ve devletimize çok pahalıya mal olabilir. Hiçbir kurum ve kişinin, Türkiye’nin geleceğini bilerek veya bilmeden tehlikeye atma hakkı yoktur. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesi, bu erklerin birinden birini tercih veya üstün tutma anlamına gelmez. Bu üç kuvvet birleşerek devleti oluşturur; bu erklerde sorumluluk taşıyanlardan devlet adamlığı basiretini beklemek toplumumuzun en tabiî hakkıdır.” 27 Mayıs 1960’dan beri bütün Türkiye’yi kucaklayan bir siyasî sisteme duyulan özlemin dile getirildiği açıklama, “Demokratik temel düzene ve anayasa ile yasalara aykırı her türlü mücadelenin, gayrı meşru olduğunu herkese hatırlatmak isteriz. Demokratik hukuk devletinde tüm sorunlar uzlaşı ve tolerans yolu ile çözülebilir. Çoğulculuk yerine çoğunlukçu veya demokratik hukuk devleti çerçevesi dışında oligarşik/elitist yaklaşımlar ülkeye büyük zarar verir. Bu nedenle, toplumumuzun tüm kesimlerini kucaklayan şeffaf, katılımcı ve rüştünü ispat etmiş bir siyasal sistem özlemimiz, 27 Mayıs 1960’tan bu yana devam etmektedir” ifadeleri dile getirildi.
|
Cemil YÜZER
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Kaygı, tavsiye ve telkinlerimi ilettim |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son tartışmalarla ilgili olarak, ‘’Görüşmelerimde, çeşitli düşüncelerimi ve bunlara bağlı kaygı, telkin ve tavsiyelerimi muhataplarıma gayet açık bir şekilde iletmiş bulunmaktayım’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son aylarda yoğunlaşan siyasî ve hukuki tartışmaları yakından izlediğini belirterek, ‘’Sözkonusu tartışmaların Anayasamızın temel ilkelerini, ulusal çıkarlarımızı ve itibarımızı, millî birlik ve beraberliğimizi, ekonomik ve siyasî istikrarımızı zedeleyebilecek boyutlara varmamasına ve bunun gerektirdiği adap, usül ve düzeye özen göstermek sorumluluk duygu ve bilincine sahip bütün kişi ve kurumlar için geçerli olan bir görevdir’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, ülkede son aylarda yoğunlaşan siyasî ve hukukî tartışmaları yakından izlediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
‘’Bütün demokrasilerde olduğu gibi, dinamik bir demokrasi olan ülkemizde de, milletimizi ve dünyayı doğrudan ilgilendiren her konunun, toplumun bütün kesimlerince en geniş ve açık biçimde tartışılması doğal olduğu kadar, gerekli ve yararlıdır. Bu tartışmalarda ortaya atılan görüşlerin geçerliliğini ve haklılığını ise nihayette kamuoyunun sağduyusu en isabetli biçimde tayin edecektir. Ancak, sözkonusu tartışmaların Anayasamızın temel ilkelerini, ulusal çıkarlarımızı ve itibarımızı, millî birlik ve beraberliğimizi, ekonomik ve siyasî istikrarımızı zedeleyebilecek boyutlara varmamasına ve bunun gerektirdiği adap, usül ve düzeye özen göstermek sorumluluk duygu ve bilincine sahip bütün kişi ve kurumlar için geçerli olan bir görevdir.’’
Son aylarda anayasal kurumların temsilcileriyle yaptığı düzenli görüşmelere ek olarak, TBMM’de temsil edilen veya TBMM dışında kalan siyasî parti liderleri ve başta ekonomik ve sosyal örgütler, basın ve düşünce kuruluşları olmak üzere sivil toplum temsilcileriyle de bir dizi görüşme yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Bu görüşmelerimde, yukarıdaki çerçevede çeşitli düşüncelerimi ve bunlara bağlı kaygı, telkin ve tavsiyelerimi muhataplarıma gayet açık bir şekilde iletmiş bulunmaktayım’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
‘’Bunların büyük bölümünü çeşitli vesilelerle yaptığım konuşmalar, yazılı açıklamalar ve demeçler yoluyla kamuoyu ile esasen paylaşmış olduğum malumdur. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim ki, küresel ve bölgesel planda, önemli siyasî, ekonomik ve güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olunan bu kritik dönemde ülkemizde yaşanan olaylar ile ilgili siyasî ve hukukî tartışmaların, halkımızın fedakârlığıyla sağlanmış olan istikrar, itibar ve kazanımlarımızın aşınmasına ve Türkiye’nin stratejik çıkar ve hedeflerinde ileride telâfisi mümkün olmayan tahribatlara yol açmasına fırsat verilmemelidir. Temaslarım devam etmektedir ve edecektir.’’
|
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Ara dönem başbakanı olmam |
TBMM Başkanı Toptan, ‘’AKP kapatılmadı, Başbakan Erdoğan’a yasak geldi. Köksal Toptan, Türkiye’de AKP’nin başında başbakan olur mu?’’ diye sorulması üzerine, ‘’Ben ara formül yahut ara rejim formülü hiçbir şeyin içinde şimdiye kadar olmadım, bundan sonra da olmam’’ dedi.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’Ben ara formül yahut ara rejim formülü hiçbir şeyin içinde şimdiye kadar olmadım, bundan sonra da olmam’’ dedi. CNN Türk’te, gündemdeki konulara ilişkin soruları cevaplanıdıran Toptan, ‘’AKP kapatılmadı, Başbakan Erdoğan’a yasak geldi. Köksal Toptan, Türkiye’de AKP’nin başında başbakan olur mu?’’ diye sorulması üzerine, ‘’Ben ara formül yahut ara rejim formülü hiçbir şeyin içinde şimdiye kadar olmadım, bundan sonra da olmam’’ dedi. ‘’Peki öyle bir şey ara rejim mi olur?’’ denilmesi üzerine Toptan, ‘’AK Parti gibi güçlü, çok büyük bir partinin kapatılmasıyla’’ diye sözlerini sürdürürken, ‘’Kapatılmadan, lider kadrosuna yasak gelmesi’’ değerlendirmesi yapılması üzerine, ‘’Mevcut anayasal sisteme göre olmaz o’’ diye konuştu. ‘’Nasıl olur?’’ diye soran Toptan, ‘’Kapatılma yerine para cezası verilir. Orada da hukukçular arasında tartışma var. O halde siyasi yasaklama olmaz diyenler var’’ dedi. ‘’İşte içtihat. Sizin önerinizle ortaya çıkan bir öneri bu’’ değerlendirmesi üzerine Toptan, siyaseti bırakma noktasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önerisiyle yeniden siyasete döndüğünü, şimdi de muhalefet partilerinin desteğiyle Meclis Başkanı seçildiğini söyledi. Toptan, ‘’Ben, bundan sonra geçmiş çizgime uymayan hiçbir davranışın içerisinde olmam’’ diye konuştu. Danıştay ve Yargıtayın bildirilerine ilişkin soru üzerine Toptan, ‘’Fikirlerin çatışmasından doğru fikirler ortaya çıkar’’ kültüründen geldiklerini dile getirdi. Toptan, bunu, deyiş haline getirmemeleri gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’nin en yüksek yargı organından, yasamanın yetki kullanış biçimine ağır tepki gelmesinden incindiğini, Türkiye demokrasisi açısından doğru bulmadığını belirtti. Toptan, ‘’Parlamento, bu kadar ağır ithamları kesinlikle hakketmedi’’ diye konuştu.
|
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Bardakoğlu ‘ilkeler’de ısrarlı |
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Bardakoğlu, ‘’Cumhuriyetin temel değerleri, Atatürk ilke ve inkılâpları, laiklik, bizim hep göz önüne aldığımız temel prensiplerden biri olmuştur” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Bardakoğlu, ‘’Cumhuriyetin temel değerleri, Atatürk ilke ve inkılapları, laiklik, bizim hep göz önüne aldığımız temel prensiplerden biri olmuştur” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı 25-27 Mayıs İl Müftüler Semineri, Van’ın Edremit ilçesindeki Merit Şahmaran Otel’de, 81 kentten gelen il müftülerinin katılımıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, din hizmetlerinin bölgesel farklılıklara göre önceliklerini, ihtiyaçları ve beklentileri değerlendirmek amacıyla seminerin düzenlendiğini söyledi. Böyle seminerlerle, daha etkili, verimli ve daha kuşatıcı din hizmetleri sunulmasını amaçladıklarını belirten Bardakoğlu, şöyle devam etti:
‘’Din görevlilerimizin verdiği dinî bilgiler, hep buluşturan ve birleştiren bilgiler olmuştur. Vatandaşların iyi gününde, kötü gününde yanında olmak, din hizmetinin temel bir parçasıdır. Din hizmetleri sadece cami içinde değil, cami dışına da taşan, hayatı güzelleştiren ve olumlu katkılar sağlayan hizmetlerdir.’’ Cumhuriyetin temel değerleri, Atatürk ilke ve inkılaplarının göz önüne aldıkları temel prensiplerden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bardakoğlu, şunları kaydetti:
‘’Cumhuriyetin temel değerleri, Atatürk ilke ve inkılapları, laiklik, bizim hep göz önüne aldığımız temel prensiplerden biri olmuştur. Biz İslâmiyet ile Cumhuriyeti, İslâmiyet ile laikliği ve İslâmiyet ile demokrasiyi hiçbir zaman karışı karşıya getiren bir anlayışa destek vermedik. Bunların barış içinde bir arada yaşayabileceğini göstermek istiyoruz. Her birimiz bir taraftan güzel ve hayırlı işler yapıyoruz. Bunların hepsini bir araya getirmek ve daimini sağlamak hepimizin ortak görevidir.’’
|
/ Van
27.05.2008
|
|
|
İstanbul’un fethini boğazda kutladılar |
Bağcılar Belediyesi, İstanbul’un Fethinin 555. yılı dolayısıyla boğaz turu düzenledi. İlçede bulunan Gençlik, Çocuk, Hanımlar, Engelliler, İzci ve Çevre kulüplerinden 555’er kişinin katılımıyla gerçekleştirilen boğaz turuna 3.500 kişi katıldı.
İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da boğaz turuna katılarak tek tek vatandaşlarla tokalaştılar. Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, boğaz turu hakkında “Bu şehirde doğup denizi, boğazı görmemiş çocuklarımızın, kadınlarımızın oluşu gerçekten üzücüdür. Halkın kendi imkânlarıyla, yaşadıkları kenti gezebilme, tanıyabilme şansının çok az olduğunu bilerek 1994 yılında İstanbul’un Fethi sebebiyle ilk kez bir Boğaz Turu başlattık. O tarihten sonra geleneksel hale gelen Boğaz Turu her yıl Mayıs ayının son haftasında yapıyoruz” Geziye katılan bir ilim adamı ve tarihçinin kılavuzluğunda, katılımcılar İstanbul’un tarihiyle ilgili bilgiler alarak yaşadıkları şehri tanımaya başlıyor.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Kutlamalar İstanbul’un Fethine yakışır olmalı |
Fatih Belediyesi tarafından İstanbul’un Fethinin 555. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Fetih Konferansı’nın açılış konuşmasını tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı yaptı. Fatih’e ve İstanbul’a sahip çıkılması gerektiğini belirten Ortaylı, kutlamaların İstanbul’un fethine yakışır olması gerektiğini söyledi.
Fatih Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapılan Fetih Konferansı’nın açılışında konuşan Ortaylı, Fethin 500. yılında dönemin yöneticilerinin soğuk savaş dönemindeki dış faktörlerin de etkisiyle kutlamalara yeterli ilgiyi göstermedikleri üzerinde duran Ortaylı, Fatih’in büyük bir mareşal olarak askerlerin piri, münevverlerin piri ve seçkin bir entelektüel olduğunu söyledi. Tarihçi Ortaylı, “Fatih, garbın ve şarkın dillerini bilmekteydi. Yunanca, İtalyanca biliyor, Farsça ve Arapça şiirler yazıyordu. Onun örneği Rönesans devrinde yoktu. Diğer yandan da mareşaldı. Tüm bu yönleriyle bizim örnek alacağımız insan Fatih’tir” dedi.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Kur’ân’ı öğrenmek hiç zor değil |
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Manisa Akhisar’daki Hilâliye Kur’ân Kursları’nın 33. mezuniyet töreni binlerce vatandaşın katılımıyla coşkulu bir şekilde gerçekleştirildi.
Hilâliye’nin kurucusu Şahin Yılmaz Hocaefendi’nin vefatından sonra gerçekleştirilen ilk törende, Kur'an-ı Kerim’i ezberleyerek eğitimlerini tamamlayan 17’si kız, 15’i erkek 32 hafız icazetlerini aldı. Merasimde konuşan Diyanet İşleri Başkanlığı Din Eğitimi Daire Başkanı Dr. Ulvi Ata, Kur’ân ziyafetinin Müslümanların üzerine yüklediği sorumluluklar olduğunu söyledi.
Mü'minlerin Kur’ân-ı Kerim’e karşı görevleri olduğunu belirten Ata, “Yüce kitabı okumayı öğrenmek ve ezberlemekle mesuluz. Kur’ân ile tanışmayanlar, dünya hayatı için koşturmaktan fırsat bulamayanlar olabilir. Şimdi karar verelim; ‘Kutsal kitabı öğrenmek istiyorum’ diye” şeklinde konuştu. İki hafta sonra okulların kapanmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde başlayacak yaz Kur’ân Kursları’nın büyük fırsat olduğunu vurgulayan Ata, şunları aktardı: “Kur'ânı öğrenmek hiç zor değil. Teknikleri var. 3 günde öğrenebilir. Temeli atılabiliyor. Ya İmam ya talebe olmak lâzım. Talebelik son nefese kadar devam eder. Hiç okumasını bilmeyenler okumayı öğrenmeye, biraz okumayı bilenler ise daha iyi okumaya ve ezberlemeye gayret göstermeli.” Kur’ân eğitiminde sadece okumanın öğretilmediğini anlatan Daire Başkanı Ata, “Bizi biz yapan değerler okutuluyor. Güzel ahlâklı; bu vatanda huzur, güven ve barışın sigortası güzel insanlar yetiştiriliyor” İfadelerini kullandı. Eğitimlerini tamamlayan öğrenciler plâket, altın, takım elbise ve çeşitli hediyelerle ödüllendirilirken, Diyanet İşleri Başkanlığı adına Dr. Ulvi Ata, Hilâliye Eğitim Vakfı Başkanı Abdullah Yılmaz’a plâket takdim etti.
|
/ Manisa
27.05.2008
|
|
|
Uçaklara park yeri aranıyor |
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, Atatürk Havalimanı’nda park yerini işgal eden uçakları liman dışına çıkarmak için çalışıyor.
DHMİ yetkililerinden alınan bilgiye göre bilgiye göre, Atatürk Hava Limanında bir kısmı hacizli, bir kısmının kullanım süresinin dolması ve uçuş özelliğini yitirmiş olması gibi sebeplerle uzun süredir uçamayan ve park yeri işgal eden 19 uçak bulunuyordu. Bu uçakların, havalimanı uçak park yerinin kısıtlı olması dolayısıyla apron dışına çıkarılması için ilgili şirketlere yapılan ikazlardan sonuç alınamaması üzerine, DHMİ konuyu Ulaştırma Bakanlığına intikal ettirdi. DHMİ, Bakanlıktan, öncelikle uçamayacak durumda bulunan uçakların kaldırılmasını, kaldırılmayan veya işleticisine ulaşılamayan uçakların ise DHMİ tarafından kaldırılması veya icra yoluyla satışlarının yapılması istedi.
|
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Bir son şahit daha veda etti |
Bediüzzaman Hazretleri’nin Afyonkarahisar’da yaşayan hanım talebelerinden Bedriye Eskicuma, Hakkın rahmetine kavuştu.
Bedriye Eskicuma Cumartesi günü öğle sıralarında Afyonkarahisar’da kardeşi ile birlikte yaşadığı evde vefat etti. 95 yaşındaki Bedriye Hanım 93 Kadriye yaşındaki kardeşi Kadriye Hanımla birlikte yaşıyordu. Bedriye Eskicuma’nın cenaze namazına Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un yanı sıra Afyonkarahisar ve çevre illerden yüzlerce seveni katıldı. Eskicuma’nın naaşı Gedik Ahmet Paşa İmaret Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Afyonkarahisar Kocatepe Mezarlığında toprağa verildi. Polis memurluğundan emekli olan Bedriye Hanım ve kardeşi, Risâle-i Nur'u Asiye Hanım vasıtasıyla tanıyıp birkaç kere de Üstad’ı sağlığında ziyaret etmişlerdi. Anneleri Nimet Hanım ile aynı soya mensup olmasından dolayı onlara ‘yeğenlerim’ diye hitap eden Bediüzzaman Hazretleri'nin, kız kardeşlere ‘has talebelerim’ ve ‘ahiret hemşirelerim’ diye hitapta ettiği ifade ediliyor.
|
Yeni Asya
/ Afyonkarahisar
27.05.2008
|
|
|
İşadamından tehdit iddiası |
Bor cevherini nanoteknoloji ile işleyen bir firmanın Genel Müdürü, yaptıkları işle ilgili tehdit telefonları aldığı iddiasıyla polise başvurdu.
NNT Nanoteknoloji Bor Ürünleri A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Can Arvas, Florya’daki Şenlikköy polis merkezine gelerek, tehdit telefonları aldığını bildirdi. Polis merkezine başvurusunun ardından Arvas, yaklaşık 2 aydır, yaptıkları işle ilgili değişik şahıslardan tehdit muhtevalı telefonlar aldığını belirterek, bugün en son gelen telefonla tehdidin ciddî boyuta ulaştığını düşündüğü için polise başvurmayı gerekli gördüğünü söyledi. Arvas, NNT’nin nanoteknolojiyle bor madenini işleyen bir şirket olduğunu belirterek, ‘’Bu şekilde çalışan başka firma yok. Dünyada kendi ölçeğinde biz ilkiz. Dolayısıyla madeninin de muhteviyatı açısından düşündüğümüzde bu tehdit olayının uluslar arası bir boyutu olduğunu düşünüyoruz’’ dedi.
|
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Yassıada demokrasi müzesi olsun |
Gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak, “Yassıada mutlaka ‘demokrasi müzesi’ olmalı. Bunun ilk adımı, adanın denetimini askerden almaktır” dedi.
Yassıada’nın Demokrasi Müzesi olmasını isteyen ‘’Genç Siviller’’ adlı grup üyelerinin de içinde bulunduğu, Yassıada açıklarında demirleyen teknede konuşan Hak ve Özgürlükler Partisi Kurucusu ve Onursal Genel Başkanı Abdülmelik Fırat, kendisinin Demokrat Parti döneminde Yassıada’ya sanık olarak geldiğini belirtti. Fırat, toplumun bugüne kadar totaliter bir rejimle yönetildiğini ifade ederek, sistem değişmeden hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyledi. Türkiye’de bin yıldır bir arada yaşayan insanların sistem tarafından birbirine düşman edildiğini söyleyen Fırat, ‘’27 Mayıs’ın hazırlayıcısı CHP ve İsmet İnönü’dür. Bu iki kere ikinin dört etmesi kadar gerçek. İsmet Paşa’ya hangi milletvekili bir lâf ettiyse onu da Yassıada’ya getirmişlerdi’’ diye konuştu. Kendilerini izleyen gazetecilere kaldıkları cezaevini ve yargılandıkları mahkeme binasını gösteren Fırat, şair Faruk Nafiz Çamlıbel’in Yassıada ile ilgili bir şiirini de okudu.
Faaliyette konuşan gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak da 27 Mayıs’ın Türkiye için bir travma olduğunu kaydederek, o günlerin acısını hâlâ hissettiğini dile getirdi. Ilıcak, Yassıada’nın askerin denetiminden alınması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ‘’Yassıada, mutlaka ‘demokrasi müzesi’ olmalı. Bunun ilk adımı adanın denetimini askerden almaktır. Bu bakımdan hükümete de bir çağrıda bulunmak istiyorum; nasıl Özal İmralı’da kaybettiğimiz değerli insanların naaşını getirdi, sevdiklerinin ziyaret edebileceği bir yere taşıdı, bugünkü hükümet de Yassıada’yı askerin denetiminden alacak, sivillerin denetimine verecek ve ondan sonra burayı bir müze haline getirecek.’’
Faaliyete, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy, DP hükümetinin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Lütfi Kırdar’ın oğlu Üner Kırdar, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın oğlu Emre Oktay ve çok sayıda kişi katıldı. Teknede, dönemin şarkılarının seslendirildiği bir konser verilirken,
Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir ekip de botla güvenlik tedbiri aldı.
|
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Polonya’dan üyelik desteği |
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, “Türkiye’nin AB üyelik arzusunu desteklediklerini” söyledi.
Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi’nde Polonya’da yeni hükümetin dış politikasını anlatan Sikorski, “AKP hakkında açılan dâvâda Anayasa Mahkemesi’nin kapatma yönünde karar vermesi halinde Türkiye’nin AB yolculuğunun nasıl et-kileneceğinin” sorulması üzerine, “Bu ihtilaflı bir konu” diyerek yorum yapmaktan kaçındı. 2011 yılının ikinci yarısında AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Polonya’nın bu görevde en önemli önceliğinin İsveç’le birlikte gündeme getirdikleri Ukrayna, Moldova, Belarus, Ermenistan ve Azerbaycan’ı kapsayacak “Doğu Ortaklığı” adı verilen işbirliği inisiyatifini ha-yata geçirmek olacağını anlatan Sikorski, “Bununla (Fransa’nın) Akdeniz Birliği projesi arasında bağlantı kurmayın. Akdeniz Birliği kapsamındaki ülkelerin çoğu hiçbir şekilde AB üyesi olamayacak Avrupa’nın güney komşuları. Doğu Ortaklığı ise AB’ye üyelik başvurusu hakkı olan ve şartlar hazır olduğunda bir gün üye olabilecek, çoğunun toprakları Avrupa’da olan ülkeleri kapsıyor” dedi.
|
/ Brüksel
27.05.2008
|
|
|
“Darbeler hazırlanıyor ama istihbarat yok’’ |
AKP Mersin milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ‘’Bizim ülkemiz bir çok açık, yarı açık, üstü örtülü darbenin yapıldığı bir ülke.
Hükümetler görevden uzaklaştırılıyor, parlamento kapatılabiliyor. Bütün bunların hazırlıkları yapılmış ama istihbarat yok’’ dedi. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı tarafından yayına hazırlanan ‘’İstihbaratı Hesap Verebilir Hale Getirmek: İstihbarat Teşkilâtlarının Gözetiminde Hukuki Standartlar ve En İyi Uygulamalar’’ isimli kitap, Gordion Oteli’nde düzenlenen bir toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı. Zafer Üskül, burada yaptığı konuşmada, yasama, yürütme ve yargı organlarında görev yapanların ‘’hesap verebilmesi gerektiğini’’ söyledi. Üskül, şunları kaydetti: ‘’Neden hesap verebilmeli? Çünkü, hangi organ içerisinde yer alırsa alsın kamu görevinde olanlar, ulus adına görev yapanlar, yaptıklarını son derece şeffaf bir şekilde gerçekleştirmeli ve yaptığı ve yapmadığı şeylerin hesabını halka vermelidir. Bunu yapmadığınız zaman bir anlamda demokrasiyi kötüye kullanmış olursunuz. ‘Güvenlik’ derken kişiliğin güvenliği, siyasetçinin, rejimin güvenliği de önemli. Bizim ülkemiz bir çok açık, yarı açık, üstü örtülü darbenin yapıldığı bir ülke. Hükümetler görevden uzaklaştırılıyor, parlamento kapatılabiliyor. Bütün bunların hazırlıkları yapılmış ama istihbarat yok. Denetim, sadece yapılanların hukuka uygun olup olmadığını denetlemekle sınırlı değil, yapılmayanların da denetiminin yapılması gerekiyor ve onun da hesabını sorabilmek gerekiyor. Türkiye’de kamu bürokrasisinde karşılaştığımız en temel sorun belki de yapılmayan görevlerin hesabının sorulamamasıdır. Bu nedenle çoğu zaman idare, bürokrat, işin nasıl çözüleceğin düşünmez, nasıl yapılmayacağını uzun uzun anlatır sizi de ikna eder.’’
|
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Yunan Genelkurmay Başkanı Ankara’da |
YUNANİSTAN Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dimitrios Grapsas, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı Genelkurmay Karargâhı’nda ziyaret etti.
Büyükanıt, resmî davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Grapsas’ı, Genelkurmay Karargâhı’nda resmî törenle karşıladı. Orgeneral Büyükanıt Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde ve Genelkurmay Başkanı olarak Yunanistan’ı ziyaret ettiğini ve sıcak kabul gördüğünü ifade ederek, şimdi de Orgeneral Grapsas’ı Türkiye’de ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti.
|
/ Ankara
27.05.2008
|
|
|
Askerî araç devrildi: 5 yaralı |
ERZİNCAN'DA devriye görevi yapılan askerî aracın devrilmesi sonucu 5 asker yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Üzümlü ilçesindeki Tanyeli Jandarma Karakolu’na ait zırhlı araç, ekiplerin gece devriyesinde Erzincan-Erzurum kara yolunun 40. kilometresinde henüz belirlenemeyen sebeple devrildi. Kazada yaralanan 1 astsubay ile 4 erin hastanede tedavi altına alındığı ve sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.
|
/ Erzincan
27.05.2008
|
|
|
KKTC, Tel Aviv temsilcilik ofisine geçici atama yaptı |
KKTC Bakanlar Kurulu, KKTC Tel Aviv Temsilcilik Ofisi için geçici atama yaptı.
KKTC Resmî Gazetesinde yayımlanan karara göre, Bakanlar Kurulu, KKTC Tel Aviv Temsilcilik Ofisinin fiilen faaliyete geçirilmesini sağlamak için, bir temsilci atanıncaya kadar, KKTC Dışişleri Dairesi Genel Müdürlüğü İkinci Sekreteri İsmet Korukoğlu’nu 15 Mayıs-31 Temmuz tarihleri arasında bu ülkede görevlendirdi.
|
/ Lefkoşa
27.05.2008
|
|
|
MİLLET KÜRSÜSÜ |
Sayın, Genelkurmay Başkanımıza açık mektup
Paşam, bilindiği gibi, yarın (bugün) 27 Mayıs 1960 askerî darbesinin 48. yıl dönümüdür. TC tarihinde bu tarihten sonra, hemen her 10 yılda bir darbe veya muhtıra yaşanmıştır. Ancak darbelere gerekçe gösterilen nedenler kesinlikle ortadan kalkmamış aksine daha da güçlenmiştir. Ülkemiz demokrasisinin normalleşmesi, ancak makamınızdan yapılacak bir açıklama ile mümkün olacaktır.
Ülkemizde siyasî gerilimin had safhaya ulaştığı günümüzde toplumun sağ duyulu geniş kesiminde endişeli bekleyiş hakim olmaya başlamıştır. Toplumda var olmayan gerilimin siyasî arenada yoğun bir şekilde gündemin ilk sıralarını işgal etmesinin tek nedeni, Aziz Türk Halkının demokratik tercihlerini hiçe sayan ve kendi çıkarları için her yolu mübah gören çevrelerdir. Bu çevreler TSK’yı da kışkırtarak geçmişte askerî darbelere neden olmuştur. Aynı çevreler toplumu germeye devam etmekte ve aba altından sopa gösterir gibi, TSK’nın da kendileri gibi düşündüğünü ima ederek darbe tehditleri yaptıklarını ve TSK’yı darbe için kışkırttıklarını ne yazık ki hâlâ görmekteyiz. Avrupa Birliği’ne girmeye çalıştığımız günümüzde, çağdaş uygarlık düzeyindeki ülkelerde görülmeyen askerî darbelerin veya askerî darbe beklentilerinin ülkemizde hâlâ varlığını devam ettirmesi, hem milletimizin gözbebeği TSK’nın hem de ülkemizin itibarını derinden sarsmakta ve ülkemizin çağdaş dünyanın dışında kalmasına sebep olmaktadır. Sonuç olarak, ülkemizde milletini, devletini, askerini seven, vergisini veren, askerliğini yapan, ve kendi işinde gücünde var gücüyle çalışarak ülkesini kalkındırmaya çalışan sağduyulu geniş halk kesimi, ülkemizdeki demokrasinin gelişmiş ülkelerdeki demokrasiler düzeyine yükselmesi için, Aziz TSK’nın şahs-ı manevisi adına makamınızdan “TSK’nın, demokrasimize yönelik gerek askerî, gerekse sivil bütün darbelerin karşısında olduğunu” kamuoyuna açıklamasını beklemektedir. Saygılarımla.
Yrd. Doç. Dr. Yakup ASLAN
Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Osmanbey Kampüsü, 63510, Şanlıurfa
Tel : +90 (414) 552 30 67, Faks : +90 (414) 552 30 67
|
27.05.2008
|
|
|
550 yıllık tarihî dergâh kültür merkezi oldu |
Bursa’da, 15. yüzyılda Buhara’dan gelen Seyyid Usul tarafından kurulan ve şehirde yüzyıllar boyunca eğitimin yanı sıra yoksul insanlara barınma ve yiyecek sağlayan, ancak uzun süredir kaderine terk edilen ‘’Seyyid Usul Dergâhı’’, merkez Osmangazi İlçe Belediyesince restore edilerek kültür merkezi haline getirildi.
Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, yaptığı açıklamada, belediye olarak ‘’kentin ziynetleri’’ olarak gördükleri tarihi eserleri tek tek ayağa kaldırdıklarını belirtti. Tarih boyunca dergâhların halka san'atsal, sosyal ve ekonomik anlamda hizmet sunduğunu anlatan Altepe, bunlardan birinin de Altıparmak Caddesi’nin hemen arkasında bulunan ‘’Seyyid Usul Dergâhı’’ olduğunu söyledi.
Altepe, dergâhın 15. yüzyılda Emir Sultan, Seyyid Nasır, Seyyid Nimetullah, Ali Dede ve Baba Zakir gibi dervişlerle beraber Buhara’dan gelen Seyyid Usul tarafından kurulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Seyyid Usul Dergâhı (Külliyesi) tamirlerle günümüze kadar kısmen ayakta kalan ender yapılardan birisidir. Bursa’da yaklaşık 550 yıl önce inşa edilen ve yüzyıllardır şehre hizmet veren dergâh zamanla kaderine terk edilmişti. Vakıflar Bölge Müdürlüğünden buranın tahsisini aldıktan sonra projelerini çizdirdik, çalışmalara başladık. Burası Bursa için gerçekten önemli bir merkez ve burada önemli bir tarih yatıyor. Dergâhın haziresinde zamanın önemli devlet adamları, âlimleri ve Seyyid Usul yatıyor. Dergâhın yeri de son derece önemli. Altıparmak bölgesinde bir tarafında Rumların kurduğu mahalle, diğer tarafında da Yahudilik dediğimiz, içinde havranın da bulunduğu önemli bir semtimiz... Bursamızın tarihî iki semtinin arasında bir dergâh. Bu dergâh hoşgörünün ve birleştiriciliğin sembolü olarak burada inşa edilmiş. Uzun yıllar şehre hizmet eden bu dergâhı restore ettik. İki binasıyla birlikte ayağa kaldırmış olduk. Burada artık kültürel faaliyetler yapılacak. Burada bir tarih yatıyor, inşallah bundan sonra da gençlerin, kültürümüzün gelişiminde önemli bir yer olarak hizmet verecek.’’
ÜZERİNE BASILIP GEÇİLEN MEZAR
Dergâhın bulunduğu bölgedeki parselleri kamulaştıracaklarını ve burada bulunan sivil mimarî örneği yapıları da restore edeceklerini anlatan Altepe, çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte bölgenin parklarıyla, rekreasyon alanlarıyla kültür merkezi haline getirileceğini kaydetti. Altepe, ‘’Seyyid Usul Dergâhı’’nın birçok hikayesi ve anısının bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: ‘’Bunlardan biri de bölgede hizmet veren kadılardan biri, verdiği yanlış bir karar neticesinde vicdan azabı çekmiş ve öldüğünde kendi mezarının halkın her zaman üzerinden geçeceği bir yere gömülmesini istemiş. Yaptığı yanlışın vebalini ödemesi gerektiğini düşünerek cesedinin dergahın giriş kapısına gömülmesini vasiyet etmiş. Bu şekilde de uygulanmış diye rivayetler var.’’
|
/ Bursa
27.05.2008
|
|
|
Şiddetli sağanak yağış kazalara sebep oldu |
AKSARAY’DA önceki gün gece etkili olan yağmur dolayısıyla Aksaray’ı çevre illere bağlayan kara yollarında meydana gelen kazalarda 16 kişi yaralandı.
Şehir merkezinde akşam saatlerinde başlayan ve gece etkisini artırarak devam eden yağış, Ankara, Adana ve Nevşehir kara yollarında araç trafiğini olumsuz etkiledi. Yağış sebebiyle meydana gelen sel, Aksaray-Ankara kara yolunun 10. kilometresi ve Aksaray Nevşehir kara yolunun 35. kilometresinde ulaşımın bir süre durmasına sebep oldu. Sel suları kara yolunu kaplayınca Bölge Trafik ekipleri Aksaray-Ankara ve Aksaray-Nevşehir kara yolunu trafiğe kapattı. Yapılan çalışmalar sonunda sel sularının akışı yol kenarlarına verilerek, yol yeniden trafiğe açıldı. Karayolları ekiplerinin 1 saat süren çalışmalarında araçlar, dinlenme tesisleri ve yollarda bekletildi. Yaralılar ambulans ve özel araçlarla Aksaray Devlet Hastanesine kaldırıldı.
|
/ Aksaray
27.05.2008
|
|
|
Teleferikten dereye düşen çocuk öldü |
RİZE’NİN Fındıklı ilçesinde, 12 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi kız, teleferikten dereye düşerek öldü.
Alınan bilgiye göre, Fındıklı ilçesinin Gürsü köyünde oturan ağabeyinin yanında kalan Meltem Berber (12), dün öğleden sonra Yaylacılar köyündeki çaylık arazide çalışan ağabeyinin yanından eve dönmek için ayrıldı. Bir daha kendisinden haber alamayan çocuğun yakınları durumu jandarmaya haber verdi. Jandarma tarafından Meltem Berber’in bulunması için çalışma başlatıldı. Köylüler, jandarma ve AKUT Rize birim liderliğince yürütülen arama sonucunda Meltem Berber’in cesedi, Arılı Deresi’nin Başköy mevkisinde bir ağaç kütüğüne takılı halde bulundu. Berber’in, ağabeyinin yanından ayrıldıktan sonra, makara sistemiyle çalışan teleferikle derenin karşısına geçmeye çalıştığı, bu sırada dengesini kaybederek, yaklaşık 3 metre yükseklikten dereye düşerek boğulduğu belirlendi.
|
/ Rize
27.05.2008
|
|
|
Beyaz Kristal Turizm Ödülleri sahiplerini buldu |
GELENEKSEL olarak düzenlenen Beyaz Kristal Turizm Ödülleri gazetecilik yarışmasının ödül töreni Kocaeli Maşukiye’deki The Green Park Resort Kartepe’de yapıldı.
Zirveye çıkanlar, önceki gün düzenlenen törende, ödüllerini aldı. Fotoğraf dalı birincisi Milliyet Gazetesi’nden Ercan Arslan Kocaeli Milletvekili Sibel Gönül’den, yerel haber dalı birincisi Kocaeli Gazetesi’nden Galip Ataman İl Özel İdaresi Genel Sekteteri Metin Yahşi’den, ulusal haber dalı birincisi Sabah Gazetesi’nden Ece Koçal Vali Yardımcısı Necmettin Kalkan’dan ve görüntülü haber dalı birincisi TRT’den Adalet Özkan ise ödülünü The Green Park Hotels & Resorts Yönetim Kurulu Başkanı Adil Üstündağ’dan aldı. Yarışmada birinci olan eserlere 3.000 YTL para ödülü ile Kartepe’de bir hafta sonu tatil ödülü verildi. The Green Park Hotels & Resorts Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Atilla Üstündağ, tören öncesi misafirlere “The Green Park ve 2010” konulu bir sunum yaptı. Üstündağ, Kartepe’deki futbol sahalarında çok yakın gelecekte Avrupa’nın büyük takımlarının sezon öncesi hazırlık kamplarını yapacaklarını söyledi. Törene, Kocaeli Milletvekili Sibel Gönül, Vali Yardımcısı Necmettin Kalkan, İl Özel İdare Genel Sekreteri Metin Yahşi, Kartepe Kaymakamı Mustafa Ünaldı, bölge belediye başkanları, kaymakamlar ve çok sayıda gazeteci katıldı.
|
Mehmet KÖSEOĞLU
/ Kocaeli /
27.05.2008
|
|
|
Cezaevi aracı kaza yaptı |
VAN’IN Muradiye ilçesinde tutuklu taşıyan minibüsün bir araçla çarpışması sonucu, iki uzman çavuş şehit oldu, 7 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Muradiye’den Erciş ilçesindeki cezaevine tutuklu taşıyan Suat Bilici yönetimindeki 65 LC 601 plâkalı minibüs, karşı yönden gelen ve sürücüsünün kimliği belirlenemeyen 65 DK 439 plâkalı kamyonet ile Karahan mevkiinde çarpıştı. Kazada, uzman çavuşlar Tuncay Ateş ile Gökhan İşler şehit oldu. Minibüste bulunan tutuklu Murat Bakan, avukat İdris Sağlam, adliye kâtibi Ferdi Alkoç, astsubay Mehmet Tarlacı ile erler Fatih Asrak, Durmuş Aldır ve sürücü Suat Bilici yaralandı. Yaralılar, Van’daki hastanelere sevk edildi.
|
/ Muradiye
27.05.2008
|
|
|
Eski santral binası teknoloji müzesi olacak |
KASTAMONU’NUN Taşköprü ilçesinde 1938 yılında Almanlara yaptırılan elektrik santrali binasının teknoloji müzesi olması için çalışma başlatıldı.
Taşköprü Belediye Başkanı Mustafa Günay, yaptığı açıklamada, 1935 yılında, dönemin Belediye Başkanı Mehmet Türkmenoğlu’nun çalışmaları sonucu bir Alman firmasına yaptırılan santral binasının, o dönemde ilçenin kaderini değiştirdiğini söyledi. İnşaatına 1935 yılında başlanan tesisin 1938 yılında tamamlandığını ve 14 kilometre mesafeden getirilen Gökırmak suyuyla elektrik ürettiğini belirten Günay, santralin 1958 yılına kadar çeşitli takviyelerle kesintisiz olarak ilçenin elektrik ihtiyacını karşıladığını kaydetti. Daha sonra ilçenin gelişip, nüfusunun hızla artmasıyla santralin yetersiz kaldığını ifade eden Belediye Başkanı Günay, o tarihten itibaren 1968 yılına kadar Taşköprü’nün elektrik ihtiyacının Sümer Bank Kendir Sanayi Müessesesi tesislerince karşılandığını anlatarak, 1968’den sonra Çatalağzı’ndan gelen şebeke elektriğinin ilçeye verildiğini bildirdi. 1958 yılından buyana kullanılmayan tarihî binanın bir teknoloji müzesi olarak kullanılması için çalışma başlattıklarını anlatan Günay, ‘’İlçede bir döneme damgasını vuran santral binasını teknoloji müzesi yaparak, geçmişle günümüzü buluşturacağız’’ dedi.
|
/ Taşköprü / aa
27.05.2008
|
|
|
Piknik dönüşü kene şikâyetleri arttı |
İSTANBUL’DA Pazar gününü fırsat bilerek piknik alanlarına giden yüzlerce kişi, kene ısırması şikâyetiyle hastanelere başvurdu.
Alınan bilgiye göre, hafta sonu tatilini fırsat bilerek yakınları ile birlikte piknik alanlarına giden çok sayıda kişi, eve döndüklerinde vücutlarına kene yapıştığını fark ederek hastanelerin acil servislerine başvurdu. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi yetkilileri, aralarında çocukların da bulunduğu yaklaşık 500 kene ısırması şikâyeti aldıklarını söyledi. Öte yandan, Kartal Dr. Lütfi Kırdar, Haydarpaşa Numune, Şişli Etfal, Göztepe, İstanbul ve Okmeydanı eğitim ve araştırma hastanelerine de çok sayıda kişinin kene ısırması şikâyetiyle geldiği öğrenildi. Hastane yetkilileri, gelen kişilerin ayakta tedavilerinin ardından taburcu edildiğini bildirdi.
|
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Doğubeyazıt’ta doğal gaz boru hattındaki yangın korkuttu |
AĞRI’NIN Doğubeyazıt ilçesinde doğal gaz boru hattında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.
Alınan bilgiye göre, Doğubeyazıt’a 18 kilometre uzaklıktaki Telçeker mevkinden geçen doğal gaz boru hattında, gece saatlerinde henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın başladı. Arazi şartları sebebiyle itfaiyenin müdahale edemediği yangın, hattaki gaz akışının kesilmesi üzerine kısmi olarak kontrol altına alındı. Bu arada, Doğubeyazıt Kaymakamı Cemalettin Demircioğlu da olay yerinde incelemede bulundu. Demircioğlu, uzman ekibin yarın yapacağı incelemenin ardından gerekli açıklamanın gerçekleştirileceğini bildirdi.
|
/ Doğubeyazıt
27.05.2008
|
|
|
Balık en iyi tabiî ilâç |
Balık ve diğer su ürünlerinden haftada üç kez düzenli şekilde tüketmenin, vücudun bütün ihtiyaçlarını karşıladığı bildirildi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, yaptığı açıklamada, balık ve diğer deniz ürünlerinin, insanlık tarihi boyunca başlıca besin kaynaklarından olduğunu, insanların yerleşik düzene geçmeden önce bile kolay elde edilebildiği için balık ve diğer deniz ürünlerinin en çok tüketilen besinler arasında yer aldığını belirtti. Su ürünlerinin besin bileşimleri bakımından insanın ihtiyaç duyabileceği bütün maddeleri içerdiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Berik, bu ‘’muhteşem maddeleri’’ alan ve hareketli bir hayat süren insanın sağlam bir zihin ve vücuda sahip olacağını söyledi.
Balık etinin, kemik gelişiminde, gözün farklı ışıklara uyum sağlaması ve görebilmesinde, vücudun bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli rolü olan A vitamini; kalsiyumun kemiklere yerleşmesi, kemik sağlığı ve gelişiminde görevli olan D vitamini ve özellikle kanın akışkanlığında görevli K vitamini bakımından oldukça zengin olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, şunları söyledi:
‘’Haftada üç kez düzenli balık ve diğer su ürünlerinden tüketme vücudun bütün ihtiyacını karşılıyor, her gün tüketmenin ise bir zararı olmuyor. Balık etinin yağ içeriğini temel olarak uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri oluşturur. Bu yağ asitleri göz sağlığı, kanın akışkanlığı, beyin fonksiyonları, kalp krizi, kalp damar hastalıkları, damar sertliği, depresyon, migren, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon ile kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir.’’
|
/ Çanakkale
27.05.2008
|
|
|
Çalınmasın diye zincirlendi |
Hırsızlar artık çöp kutularına da göz dikti.
Kayseri’de sokaklardaki çöp kutularını çalan hırsızlara karşı vatandaşlar kendi imkânları ölçüsünde tedbir almaya çalışıyor. İstasyon Mahallesi’nde bir apartman görevlisi de hırsızlık olaylarına karşı çareyi plâstik çöp kovasını apartmanın önündeki telefon direğine zincirlemekte bulmuş.
|
/ Kayseri
27.05.2008
|
|
|
Naylon poşete sınırlama getirilmeli |
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, kimyasal maddeler içeren naylon poşetlerin, sadece toprağa değil, içine konulan sebze ve meyveler aracılığıyla insan sağlığına da zarar verebildiğini söyledi.
Özlü, yaptığı açıklamada, naylon poşet kullanımının Türkiye’de ve dünyada çok yaygın olduğunu belirtti. Dünyada her yıl üretilen poşet sayısının yaklaşık 500 milyar adet olduğunu ifade eden Özlü, ‘’Kullanılan naylon poşetlerin sadece yüzde biri geri dönüştürülüyor, geri kalan yüzde 99’u ise doğada kalıyor. Kimyasal maddeler içeren naylon poşetler, sadece toprağa değil, içine koyduğumuz sebze ve meyveler aracılığıyla insan sağlığına da zarar verebiliyor’’ dedi. Her gün milyonlarca naylon poşetin tabiata bırakıldığına dikkati çeken Özlü, ‘’Doğada dönüşüm süresi 400 ile 1000 yıl alan bu malzemenin, bu kadar yaygın ve sınırsız olarak kullanımı doğru değil. Bizler doğanın sahibi değil, emanetçisiyiz. Çocuklarımıza yaşanabilir bir doğa bırakmak için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz’’ diye konuştu.
|
/ Trabzon
27.05.2008
|
|
|
Dumansız havada uçurtma uçurdular |
10. İstanbul Bisiklet Şenliği ve Uluslararası Uçurtma Şenliği Küçükçekmece’de yaklaşık 10 bin vatandaşın katılımıyla gerçekleştirildi.
Küresel ısınmaya karşı genç nesli daha duyarlı olmaya çağırmak amacıyla Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği organizasyona san'at camiası da yakın ilgi gösterdi. Ünlü ritm san'atçısı Okay Temiz, san'atçılar Atilla Atasoy, Gamze Sayın, ‘Var mısın, Yok musun?’ yarışmacılarından Evren anlamlı organizasyonda Küçükçekmece halkıyla buluştu.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
27.05.2008
|
|
|
Kutlu Doğum Haftası Pdf
|
|
|
|
|
|