SAĞLIK Bakanlığı Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi kayıtlarından alınan bilgiye göre, 2007 Aralık ayı sonuna kadar, Bölge ve Ulusal Koordinasyon Merkezlerine beyin ölümü bildirilen 563 kişiden 319’unun organları, ailelerinin organ bağışına izin vermemesi sebebiyle kullanılamadı.
Ailelerin organ bağışına izin verdiği 244 kişiden 21’inin organları kullanıma uygun bulunmazken, donörlerden 223’ünün organları nakil için sırada bekleyen hastalara nakledildi. Yapılan ameliyatlarda, toplam 64 kalp, 1 akciğer, 1 akciğer ve kalp birlikte, 20 kalp kapakçığı, 198 karaciğer, 14 pankreas, 399 böbrek, 2 ince bağırsak ve 97 kornea nakli yapıldı. Bölge ve ulusal koordinasyon merkezlerine yapılan bildirimlere göre, Ocak ayında 37, Şubatta 51, Martta 52, Nisanda 65, Mayısta 53, Haziranda 41, Temmuzda 39, Ağustosta 41, Eylülde 47, Ekimde 42, Kasımda 55 ve Aralıkta 40 olmak üzere toplam 563 beyin ölümü gerçekleşti. Bu kişilerin ailelerinden 244’ü organ bağışına ‘’evet’’ derken 319’u ‘’hayır’’ dedi. Organ bağış oranlarının ise 2003 yılından bu yana artan bir seviyede devam ettiği belirtildi. Türkiye genelinde nakil merkezi dışında donör çıkaran hastaneler arasında birinci sırayı alan Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Metin Doğan, yaptığı açıklamada, ‘’Aile, hastasına gerekli her türlü müdahalenin yapıldığından emin olmalı. Uzmanlar, aileyi incitmeden ikna etmeye çalışmalı’’ diye konuştu.
DİNEN BİR SAKINCASI YOK
Organ bağışının dinimizce herhangi bir sakıncası olmadığı belirtiliyor. Organ bağışı konusunda ilahiyatçı yazarımız Süleyman Kösmene Fıkıh Günlüğü köşesinde kendisine yöneltilen bir soruya şöyle cevap vermişti: “Organ veya kan bağışına imkân vermeyen herhangi bir âyet veya hadîs mevcut değildir. Bilâkis, Kur’ân’a göre bir hayat kurtarmak, bütün insanların hayatını kurtarmakla eşdeğerdir. Binâenaleyh tıbbî ve sıhhî bir ihtiyaç olduğu takdirde, bağışlayan kişi için hayatî tehlike oluşturmamak kaydı ile organ veya kan bağışı yapmakta bir sakınca yoktur.”
|