|
|
|
Yasak bitene kadar protestoya devam |
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu, 158’inci “başörtüsüne özgürlük” eylemini yaptı. Platform adına konuşan MAZLUMDER Kocaeli Şube Gönüllüsü Betül Saraç, eylemin 4’üncü yılına gireceklerini belirterek, “Bu zulüm bitene kadar buradayız. Her platformda, her zeminde bu zulmü protesto etmeye devam edeceğiz” dedi.
Kocaeli İnanç özgürlüğü platformu, başörtüsü yasağı bitene kadar yasağı protesto etmeye devam edeceklerini bildirdi. Platform, 158’inci “başörtüsüne özgürlük” eylemini yaptı. Platform adına konuşma yapan Kocaeli MAZLUMDER şube gönüllüsü Betül Saraç, eylemin 4’üncü yılına gireceklerini belirterek, “Bu zulüm bitene kadar buradayız. Her platformda, her zeminde bu zulmü protesto etmeye devam edeceğiz” dedi. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde öldürülen Pippa Bacca’nın vahşice katledilmesini de kınayan Saraç, “Mazlûmun dini, ırkı, milliyeti olmaz. Ve nasıl bu hale geldik diye düşünmeden duramıyoruz. Yasak üretmekten başka bir şey üretemeyen eğitim sistemimizin başarısı ortada. Eğitim şart diyoruz, ama sadece eğitim sorunu değil bu, içi boşaltılmış, maneviyattan uzak bir nesil olmamız için elinden geleni yapanların ülkemizi getirdikleri nokta maalesef” diye konuştu.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL,KOCAELİ
28.04.2008
|
|
|
ANAYASAYLA OLMAZ |
Sakarya Başörtüsü Platformunun 2007 yılı için hazırladığı Başörtüsü Raporunda, yasakçı uygulamaların resmî kurumlardan sivil alanlara doğru genişlediği, buna karşılık başörtüsüne özgürlük için mücadele eden platformların sayısının arttığı belirtildi. Raporda yasağın yasal bir dayanağı olmadığı ve hukukî değil, siyasî sebeplerden ötürü devam ettiği belirtilerek, anayasa değişikliğinin çare olmadığı vurgulandı.
Sakarya Başörtüsü Platformu tarafından hazırlanan ‘Başörtüsü Raporu’nda, toplum huzurunun, başörtüsüne şartsız ve sınırsız bir özgürlük getirmeden sağlanamayacağı vurgulanıyor. Her Cumartesi “başörtüsüne özgürlük” eylemleri yapan ‘Türkiye Başörtüsü Platformları’nın üyelerinden Sakarya Başörtüsü Platformu, 270 sayfalık ‘Başörtüsü Raporu’ hazırladı. 2007 yılı için hazırlanan Başörtüsü Raporu’nda, yasakçı uygulamaların resmî kurumlardan sivil alanlara doğru genişlediğine, buna karşılık başörtüsüne özgürlük için mücadele eden platformların sayısının da arttığına dikkat çekildi. Raporda, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sivil anayasa taslağı etrafında yaşanan gelişmelerin, yasakçıların gerçek yüzünü ortaya çıkardığı; başörtüsü sorununun sadece üniversitelerle sınırlı kalmadığı ifade edildi. 27 Nisan’da verilen e-muhtırada, kız çocuklarının örtünmesinin ‘çağdışı’ olarak nitelendirildiğinin hatırlatıldığı raporda, ‘cumhuriyet resepsiyonları’nda başörtülü hanımlara tavır olarak askerî erkânın faaliyetleri terk etmesinin, yasağın sivil alanlarda da uygulamak isteyenlere cesaret kazandırdığı tesbiti yapılıyor. Raporda ayrıca, tartışmaların yasal bir dayanağının olmadığı ve başörtüsü baskısının hukukî değil siyasî sebeplerden ötürü devam ettiği belirtilerek, anayasa değişikliğinin yasağın çözümü için çare olmadığı tesbitinde bulunuluyor.
SUN’Î KORKULAR VAR
2007 yılında başörtülü hasta yakınlara hakaret edilmesi, başörtülü bir annenin başını açmadığı için bebeğinin yanına geçmesinin engellenmesi, bir belediyenin başörtülü bayana ruhsat vermemesi, yine bir başka belediye tarafından düzenlenen deneme sınavında başörtülü öğrencilerin dışarı çıkarılması, otel salonunda düzenlenen bir faaliyete başörtülülerin alınmaması, Askerî Müze’de düzenlenen bir sempozyumda, görevlilerin başörtülüleri içeri almaması, beş kişilik bir grubun sokak ortasında başörtülü bir kıza hakaret etmesi, başörtülü velilerin bayrak töreni esnasında okul bahçesinin dışına çıkarılmaları gibi birçok olayın yaşandığı belirtilen raporda, medya ve bazı toplum örgütleri, başörtülüleri alenen aşağıladıkları gerekçesiyle eleştiriliyor. Başörtüsü yasağı üzerinden İslâmî değerlere saldırıldığı ve sun’î korkular üzerinden yürütüldüğüne dikkat çekilen raporda; toplum huzurunun, başörtüsüne şartsız ve sınırsız bir özgürlük getirmeden sağlanamayacağı ifade ediliyor. Sisteme hâkim olan resmî ideolojinin, kendi hayat tarzını topluma bir din gibi dayatmasından kaynaklandığı ifade edilen ‘Başörtüsü Raporu’nda; tek tip, baskıcı ve dayatmacı yaklaşımların sorunları kangren haline getirdiği belirtiliyor. İnsanların inandıkları gibi ve özgürce yaşayacakları bir ortamın tesis edilebilmesi için, hak ve özgürlükler alanında somut adımların atılması talep edilen raporda, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinin yol açtığı toplumsal yaralara geçici pansumanın değil, kalıcı çözümlerin gerektiği tesbiti yapılıyor. Kocaeli, Sakarya, Ankara, Van, Akyazı, Konya ve Antalya’daki başörtüsü platformlarının yasağa karşı tepki eylemlerini sürdürmeye devam ediyor.
|
Yeni Asya
/ SAKARYA
28.04.2008
|
|
|
Reformlara ara verilmesin |
AB Komisyonunun Almanya Temsilciliği yöneticisi Gerhard Sabathil, Türkiye’nin AB üyeliğini savunarak, ‘’İstanbul’un fethiyle birlikte Türkiye AB’nin bir parçası olmuştur’’ dedi. Türkiye’nin sonuçta AB’ye üye olmasını ümit ettiğini belirten Sabathil, “Çok sayıda reform gerçekleştirildi. Ümit ederim, reformlara ara vermeden devam edilir” şeklinde konuştu.
Sabathil, Almanya’nın Hamburg şehrinde geleneksel olarak düzenlenen ‘’Avrupa Haftası’’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sonuçta AB’ye üye olmasını ümit ettiğini belirterek, ‘’Türkiye, coğrafi açıdan AB’nin bir parçasıdır. Kopenhag kriterleri başta olmak üzere insan hakları, din, kadın hakları ve düşünce özgürlüğü gibi konularda bazı reformları yerine getirmesi gerekiyor. AKP hükümeti döneminde çok sayıda reform gerçekleştirildi. Ümit ederim, reformlara ara verilmeden devam edilir’’ dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Türkiye’nin AB üyeliği seçeneğine karşı bir Akdeniz Birliği kurulması yönündeki talebini de eleştiren Sabathil, Türkiye’nin de içinde bulunduğu sadece bir Akdeniz Birliği önerisinin çözüm getirmeyeceğini kaydetti. Bir gazetecinin AKP’nin kapatılması davasıyla ilgili olarak ne düşündüğünün sorulması üzerine de Sabathil, ‘’Yasakla bir şey elde edilemez. Demokratik bir ülkede parti kapatılması hoş karşılanacak bir durum değil. Ben, kapatılmasını ümit etmiyorum’’ şeklinde cevap verdi.
Gaensemarkt (Kaz pazarı) adlı meydanda düzenlenen faaliyet kapsamında ayrıca, Hamburg şehrinde Türkçe ve Almanca olmak üzere iki dilli eğitim veren Laemmersieth adlı ilkokul öğrencilerinin çeşitli dillerde sergiledikleri oyun ve gösteriler, vatandaşlar tarafından ilgiyle izlendi. ‘’Avrupa Haftası’’, çeşitli faaliyetlerle 10 Mayıs’a kadar devam edecek.
|
/ HAMBURG
28.04.2008
|
|
|
Erdoğan: İstikrarı gözetmek, herkesin sorumluluğu |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Demokratik ve ekonomik istikrarı gözetmek, memleket sorumluluğunu yüreğinde hisseden her kesim için büyük bir yükümlülüktür” dedi.
Başbakan Erdoğan, Çardak Havaalanı iç ve dış hatlar yeni terminal binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, milletten aldıkları güçle, aynı azim ve kararlılıkla Türkiye’nin kalkınma mücadelesini sürdüreceklerini, bu konuda da kararlı olduklarını vurgulayarak, yaptıklarının kalıcılığı için güven ve istikrarın şart olduğunu, bugün gelinen noktada güven ve istikranın çok büyük öneminin bulunduğunun altını çizdi.
ABD ve Avrupa’da piyasaların çalkalandığını, Türkiye’de bu konuda sıkıntı olmadığını, iç ve dış pek çok gelişmeye karşın, hem vatandaşların hem de piyasaların olaylar karşısında soğukkanlı ve sağduyulu değerlendirme yaptığını belirten Erdoğan, ‘’Gazeteleri okuduğunuz, televizyonları izlediğiniz, muhalefete dikkat kesildiğiniz zaman karşılaştığınız manzara bambaşka. Oysa demokratik ve ekonomik istikrarı gözetmek, memleket sorumluluğunu yüreğinde hisseden her kesim için büyük bir yükümlülüktür’’ diye konuştu.
|
28.04.2008
|
|
|
Meclis'te gündem 301 |
Kamuoyunda uzun tartışmalara sebep olan ve muhalefet partilerinin karşı çıktığı TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesine ilişkin teklif, yarın genel kurulda ele alınacak. Teklife göre, 301. maddenin başlığı, ‘’Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama’’ olarak değişiyor.
TBMM Genel Kurulu, bu haftaki çalışmalarına Salı günü, Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesinin değiştirilmesiyle ilgili kanun teklifini görüşerek başlayacak. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker hakkında verilen gensoru önergesi de aynı gün görüşülecek.
Genel Kurulda 29 Nisan Salı günü ilk olarak, MHP milletvekillerinin, son aylarda pirinç, bulgur ve bakliyatta fiyat artışları yaşanırken, gerekli tedbirleri almadığı ve sorumsuz davrandığı gerekçesiyle, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler yapılacak.
Görüşmelerde, önerge sahipleri adına bir milletvekili, gruplar adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına da bir bakan konuşabilecek.
Görüşmelerden sonra kamuoyunda uzun tartışmalara neden olan ve muhalefet partilerinin karşı çıktığı TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi ele alınacak.
Teklife göre, 301. maddenin başlığı, ‘’Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama’’ olarak değişiyor. Ayrıca maddede yer alan ‘’Türklüğü’’ ibaresi ‘’Türk Milleti’’, ‘’Cumhuriyeti’’ ibaresi de ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’ olarak değişiyor. Cezanın üst sınırı 3 yıldan 2 yıla indirilirken, maddeye aykırı hareket ettiği iddia edilenlerle ilgili soruşturma açma yetkisi de Adalet Bakanına bırakılıyor.
TBMM Genel Kurulu, 29 Nisan Salı günü 301. madde ile ilgili kanun teklifinin görüşmelerinin ta
MALÎ MÜŞAVİRLER
Meclis, 30 Nisan Çarşamba günü ise Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısını görüşecek.
Tasarısıyla yeni Ticaret Kanunu ve Basel-2 kriterlerinin uygulamaya girmesiyle birlikte, işlevlerini yitirecek olan serbest muhasebecilerin durumu yeniden düzenleniyor.
Meslek mensubu olma şartı, TCK ile uyumlu hale getiriliyor. Buna göre, meslek mensubu olmak için kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine, anayasal düzene, millî savunmaya ve devlet sırlarına karşı suçlar ile casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik güveni kötüye kullanma, hileli iflâs, ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmama şartı aranacak.
İki yıllık meslek yüksekokulu veya lise mezunu oldukları için malî müşavirlik hakkı bulunmayan serbest muhasebeciler, sınavda başarılı olma şartıyla malî müşavir olabilecek.
Meclis, 30 Nisan Çarşamba günü 14.00-23.00 saatleri arasında çalışacak.
YAP-İŞLET-DEVRET
TBMM Genel Kurulu, 1 Mayıs Perşembe günü de trafiği yoğun olan karayolu, gar, lojistik merkezi, havaalanı, yük, yolcu, yat limanı ve kompleksleri ile sınır kapılarının yap-işlet-devret modeliyle yapılmasını öngören kanun tasarısını ele alacak.
Meclis, Perşembe günü 14.00-21.00 saatleri arasında mesai yapacak.
BASIN-SİYASET İLİŞKİLERİ
TBMM’de, 30 Nisan Çarşamba günü de Parlamento Muhabirleri Derneğinin (PMD) 44. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle ‘’Basın-Siyaset İlişkisi’’ konulu bir panel düzenlenecek.
|
/ ANKARA
28.04.2008
|
|
|
Meşrûtiyet ve demokrasi Kur'ân'a en uygun yönetim şekli |
Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, meşrutiyet ve demokrasinin Kur’ân’a en uygun yönetim şekilleri olduğunu dile getirerek, Hz. Peygamber’in (a.s.m) ölümünden sonda 4 halifenin seçimle iş başına geldiğini hatırlattı.
Gazetemiz Van Temsilciliği’nin Bediüzzaman Said Nursi’yi anma programı düzenledi. Van Sanayi ve Ticaret Odası Salonu’nda yapılan programda gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, ‘Meşrutiyetin 100. yılında Türkiye’nin demokrasi serüveni’ konulu bir konferans verdi. Kutlular, 1908 yılında ikinci meşrutiyetin ilanında, Osmanlı yönetimi ve sayısızca alim karşı çıkarken, Said Nursi’nin Meşrutiyetin Kur’an’a en uygun yönetim şekli olduğu gerekçesiyle meşrutiyeti desteklediğini söyledi. Meşrutiyetin zamanla Cumhuriyet ve demokrasi ile gelişim gösterdiğini, ancak Türkiye’de hala demokratik bir yönetimden söz etmenin zor olduğunu ifade eden Kutlular, “Cumhuriyetin kuruluşundan 1950’li yıllara kadar tek partili bir yönetim sistemi vardı. 1950 yılındaki seçimle Demokrat Parti iş başına geldi. Fakat demokrasiye 10 yıl zor tahammül edildi. Asker ile Menderes hükümeti yıkılarak kendisi idam edildi. Türkiye demokrasi serüveninde 10 yılda bir darbe girişimi oldu. 1970’li yıllar. 12 Eylül, 28 Şubat müdahaleleri ile demokrasi hep kesintiye uğradı. Şimdi yine bu hükümeti devirmek için askerden gerekli desteği alamayan bazı derin güçler, müdahaleyi yargı ile yapmak istiyorlar. Öyle görünüyor ki AKP kapatılacak. Demokrasi bir kere daha kesintiye uğrayacaktır” dedi.
|
/ VAN
28.04.2008
|
|
|
Tüzmen: Suriye ile sınırları kaldıralım |
Türkiye-Suriye Ortaklık Konseyi II. Dönem Toplantısı Protokolü, Şam’da imzalandı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye ile Suriye arasındaki sınırların kaldırılmasını istedi. Tüzmen, Suriyeli uzmanların ticaret konusunda Türkiye’de eğitileceklerini söyledi.
Türkiye-Suriye Ortaklık Konseyi Protokolü, Şam’da Devlet Bakanı Tüzmen ve Suriye Ekonomi ve Ticaret Bakanı Amir Hüsnü Lütfü tarafından imzalandı. İmza töreninde bir konuşma yapan Bakan Tüzmen, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin ürün paylaşımı modeli ile geliştirilmesini istedi. Tüzmen, ‘’Ülkelerimiz için en önemli konu birlikte zenginleşmektir. Bunun için yapacağımız şey ürün paylaşımı modeli ile birbirimizin sanayisini desteklemektir. Türkiye ile Suriye arasındaki sınırları kaldıralım. Zengin Suriye, Türkiye’nin zenginliğidir. Zengin Türkiye, Suriye’nin zenginliğidir’’ dedi. İki ülke ticaretinde bürokrasinin kaldırılması gerektiğini belirten Bakan Tüzmen, ticarette bürokrasinin azaltılmasının iki ülkenin de yararına olduğunu bildirdi. Lojistik alanında Türkiye-Suriye işbirliğinin önemini vurgulayan Bakan Tüzmen, bu işbirliğinin sağlanması halinde iki ülke arasından geçen transit taşımacılığın hızla ikiye katlanacağını söyledi. Bakan Tüzmen, 2008 yılının ilk aylarında iki ülke ticaret hacminde yüzde 70’lik bir artış olduğuna dikkat çekerek, önümüzdeki dönemde iki ülke ilişkilerinin daha da gelişeceğini kaydetti. Tüzmen ayrıca, yapılan görüşmelerde Suriyeli uzmanların ticaret konusunda Türkiye’de eğitileceğini bildirdi. Suriye Ekonomi ve Ticaret Bakanı Amir Hüsnü Lütfü de yaptığı konuşmada, Suriye olarak Türkiye ile ilişkileri her alanda geliştirmeye kararlı olduklarını belirtti.
Öte yandan Bakan Tüzmen, daha sonra Suriye Başbakan Yardımcısı Abdullah Al Dardari, Ulaştırma Bakanı Yarub El Bedir ve Maliye Bakamı Muhammed El Hüseyin ile birer görüşme yaptı. Görüşmelerde iki ülke arasındaki sorunlar ve Türk firmalarının talepleri ele alındı. Tüzmen, ayrıca Şam’da düzenlenen Uluslararası Mobilya Fuarına katılan Türk firmalarını standlarında ziyaret etti.
|
/ ŞAM-ANKARA
28.04.2008
|
|
|
Deniz Baykal, 10. kez Genel Başkan |
CHP 32. Olağan Kurultayı’na tek aday olarak katılan Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 1021 oyla yeniden Genel Başkan seçildi. Kurultay’da 1231 delegeden 1105’i genel başkan seçimi için yapılan oylamaya katıldı. Baykal, 1021 oyla yeniden genel başkan seçilirken, 84 oy geçersiz sayıldı.
Baykal, 9 Eylül 1992 tarihinde CHP’nin yeniden açıldığı 25. Olağan Kurultay’da ilk kez genel başkan seçildi. O tarihten sonra gerçekleştirilen kurultaylarda da görevini koruyan Baykal, Cumartesi günü yapılan 32. Olağan Kurultay’da 10. kez delegeden destek aldı.
SEÇİLDİKTEN SONRA KONUŞTU
Genel Başkan seçildikten sonra delegelere hitap eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hiçbir kurultayda bugünkü kadar yoğun katılım ve coşkuya şahit olmadığını belirterek, ‘’Bu kurultay hepimize particilik dersi, siyaset dersi vermiştir. Umarım bu kurultay CHP’ye akıl fikir verenlerin, istikamet, yol çizenlerin CHP gerçeğini daha doğru bir şekilde değerlendirmelerine bir katkı yapar’’ dedi.
Baykal, seçim sonucunun açıklanmasının ardından teşekkür konuşması için kürsüye çıktı. Kurultay’da verilen desteğin sadece kendisi açısından değil, CHP açısından, CHP’nin uğrunda mücadele ettiği ilkeler, hedefler ve değerler açısından da çok büyük önem taşıdığını belirten Baykal, ‘’CHP’nin böyle büyük bir çoğunlukla yürütmekte olduğumuz politikanın arkasında durduğunun bu seçimde, böyle bir oyla kanıtlanmış olması bizim mücadelemize büyük bir katkı yapacaktır’’ dedi.
|
/ ANKARA
28.04.2008
|
|
|
Bingöl’de çatışma: 2 şehit, 1 yaralı |
Bingöl kırsalında terör örgütü PKK üyeleri ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 2 er şehit oldu, 1 asteğmen yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Bingöl’ün Genç ilçesi Suveren mevkiinde bir grup terör örgütü üyesi ile güvenlik güçleri arasında sabaha karşı çatışma çıktı. Çatışmada, Piyade Er Hasan Şahin ile Piyade Er Mustafa Tuluk şehit oldu, Piyade Asteğmen Emre Ülek, yaralandı. Yaralı Asteğmen Ülek, Elazığ Askeri Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Şehitlerin cenazelerinin Elazığ Askeri Hastanesi’ne gönderildiği bildirildi. Şehitlerin bağlı olduğu birliğin Ağrı’nın Patnos ilçesinden terörle mücadele kapsamında görevlendirme ile Bingöl’ün Genç ilçesine gittiği öğrenildi.
|
/ AĞRI
28.04.2008
|
|
|
9 Vali merkeze alındı |
Bakanlar Kurulu kararıyla 9 ilin valisi merkeze alındı, bazı valilerin görev yerleri değiştirildi.
Bakanlar Kurulunun atamalara ilişkin kararı, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, Adıyaman Valisi Halil Işık, Ardahan Valisi Murat Yıldırım, Bolu Valisi Ali Serindağ, Burdur Valisi M. Rasih Özbek, Denizli Valisi Dr. Hasan Canpolat, Hatay Valisi Ahmet Kayhan, Manisa Valisi Refik Arslan Öztürk, Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu ve Ordu Valisi Dr. Said Vakkas Gözlügöl merkeze alındı.
Edirne Valisi Nusret Miroğlu Hatay Valiliğine, Erzurum Valisi Celalettin Güvenç Manisa Valiliğine, Ağrı Valisi Halil İbrahim Akpınar Bolu Valiliğine, Muş Valisi İbrahim Özçimen Burdur Valiliğine, Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen Denizli Valiliğine, Merkez Valisi Erdal Ata Zonguldak Valiliğine, İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürü Dr. Ahmet Altıparmak Muğla Valiliğine, Üsküdar Kaymakamı Erdoğan Bektaş Muş Valiliğine, Zeytinburnu Kaymakamı Selim Cebiroğlu Ardahan Valiliğine, Erzurum İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ramazan Sodan Adıyaman Valiliğine, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Büyük Edirne Valiliğine, Mülkiye Başmüfettişi Sami Bulut Erzurum Valiliğine, Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mehmet Çetin Ağrı Valiliğine, Mülkiye Başmüfettişi Ali Kaban Ordu Valiliğine atandı.
|
/ ANKARA
28.04.2008
|
|
|
Üzmez, tutuklandı |
Bursa'nın Mudanya ilçesinde düzenlenen bir operasyonda, ‘’Çocuğa Cinsel İstismar’’ iddiasıyla gözaltına alınan gazeteci yazar Hüseyin Üzmez ve cinsel istismara uğradığı öne sürülen 14 yaşındaki kız çocuğunun annesi tutuklandı.
Üzmez, Emniyet Müdürlüğü binasına girerken, ‘’Olayla ilgili ne diyeceksiniz’’ diye soran gazetecilere, ‘’Mahkeme sonuna kadar bekleyeceksiniz. Bu, büyük bir komplodur’’ dedi.
|
/ MUDANYA
28.04.2008
|
|
|
İsveç Parlamento heyeti bugün TBMM’de |
İsveç Parlamentosu Başkan Yardımcısı Liselott Hagberg ve beraberindeki heyet bugün TBMM’de çeşitli temaslarda bulunacak.
TBMM İletişim Daire Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, konuk heyet bugün TBMM Başkanı Köksal Toptan tarafından kabul edecek. Heyet ayrıca AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye-İsveç Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Özkan Öksüz, Dışişleri Komisyonu Başkanvekili Mehmet Ceylan ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül ile görüşecek. Konuk heyette Liberal Parti Milletvekilleri ve Meclis Başkan Yardımcısı Hagberg’in yanı sıra Yeşiller, Sosyalist ve Ilımlı Parti milletvekilleri de bulunuyor.
|
/ ANKARA
28.04.2008
|
|
|
Çocukların masum bakışlarına tutuldum |
Öğretmen Canan Polat, atandığı ve sadece görmek için gittiği Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Koçtepe Köyü Koçyurdu Mezrası İlköğretim Okulu’nda öğrencilerin masum bakışlarını görünce kalmaya karar verdi.
Canan öğretmen, ilginç hikâyesini, ‘’Kardeş okul’’ olarak kendilerinden yardımlarını esirgemeyen Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesindeki Koç İlköğretim Okulu’nun davetlisi olarak 20 öğrencisiyle geldiği Bursa’da anlattı. Sınıf öğretmenliğini bitiren ve sözleşmeli öğretmen olarak görev yapmak için başvurduğu Millî Eğitim Bakanlığı’nca 3 ay önce Koçyurdu Mezrası İlköğretim Okulu’na atandığını duyunca önce çok üzüldüğünü ifade eden Polat, ağladığını ve hatta bir hafta kimseyle görüşmediğini söyledi. En azından okulu görmek için anne ve babasıyla Şırnak’a gittiklerini ama okulu görmeden döndüklerini belirten Polat, “Annem ve babam kalmamı istemediler; ‘seni burada bırakmayız’ dediler ve okulu görmeden tekrar Niğde’ye döndük’’ dedi. Polat, evine döndüğünde bir kaç gün gözlerine uyku girmediğini ve sürekli, ‘’Ben gitmezsem, başkaları gitmezse oradaki çocuklar nasıl eğitim görecek’’ gibi düşünceler geçtiğini ifade etti. Bir hafta geçmeden tekrar Şırnak’ın yolunu tuttuklarını dile getiren Polat şöyle konuştu: ‘’Koçyurdu Mezrası’na gittiğimizde şok oldum; 15 hanenin dışında hiçbir şey yoktu. Sonra okula gittim. İçimde tereddüt vardı. Ama çocukların masum bakışları, içimdeki tüm şüphe ve tereddütleri giderdi. Oraya giden ilk bayan öğretmendim. Çocuklar etrafımı sardılar, elimi tuttular. Bu sıcak karşılama beni o kadar çok etkiledi ki okulda kalmaya karar verdim. Eğer göreve başlamasaydım ömür boyu vicdan azabı çekerdim.’’
Canan öğretmen, Şırnak’a gitmeden önce bölgede 15-20 yıl önce görev yapan kişilerin kendisine, ‘’Sakın gitme, terör var’’ dediğini ancak 3 aydır dostluktan ve sıcaklıktan başka bir şey görmediğini belirtti.
|
/ BURSA
28.04.2008
|
|
|
Okul kantinleri hem sağlıksız, hem pahalı |
Türk Eğitim-Sen’in Ankara’nın çeşitli semtlerindeki devlet okullarının kantinlerinde yaptığı araştırmaya göre, ürünler piyasaya göre daha yüksek fiyatla satılıyor.
satılıyor. Türk Eğitim-Sen’den yapılan yazılı açıklamaya göre, poğaça okullarda pastanelerle aynı fiyata satılıyor. Okul kantinlerinde kutu kola 1.25 YTL’ye, su 0.50 YKr’ye, süt 0.75 YKr’ye, çikolatalı gofret 0.60 YKr’ye, kremalı bisküvi 0.50 YKr’ye satılırken, büyük AVM’lerde kutu kola 0.95
Ykr’ya, su 0.42 YKr’ye, süt 0.63 YKr’ye, çikolatalı gofret ve kremalı bisküvi 0.41 YKr’ye satılıyor. Açıklamada, okul kantinleriyle ilgili 3 bin 500 okul yöneticisi ve öğretmenin katıldığı bir anket de yapıldığı belirtildi. Ankete göre, yönetici ve öğretmenlerin yüzde 44’ü okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olmadığını düşünüyor. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, okul kantinlerinin denetimlerinin yetersiz olduğunu belirterek, bu nedenle kantinlerin çocukların sağlığını tehdit ettiğini söyledi. Kantinlerde taze meyve, doğal ve katkısız meyve suları, süt mamullerinin de satılması gerektiğini kaydeden Koncuk, “Ayrıca kantinlerdeki fiyatlar düşürülmeli, kantinler yalnızca kar amaçlı kuruluşlar olmamalıdır’’ dedi.
|
/ ANKARA
28.04.2008
|
|
|
|