Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Yaşanmış özgürlüklerden -5

Haklı her zaman güçlüdür, fizik olarak zayıf da olsa. Böyle olunca, haklı olan zayıf olana daha hoşgörülü olur ve olmalıdır. Fikrinin sağlamlığından kuşkusu olmayanlar da daha aşağıda saydığı başkalarına karşı ılımlı bir davranışta bulunmalı ve ani davranışlardan sakınmalıdırlar.

Sabrı sonuna kadar sürdürmek, bize tahmin etmediğimiz kapılar aralar. Hele istişare edilebilecek bir durum varsa, onu da göz ardı etmemek son derece önemli. Olur ki, beklediğimiz hayır, konuşanın ileri sürdüğü fikrindedir. Nitekim Asr-ı Saadette büyük dönüşümün nerdeyse kaybedileceği bir tehlikenin kenarından dönüldüğü bir olay yaşandı.

Bir askerî birlikte esir düşen Hakem bin Keysan’ın boynunu, seriyye komutanı Abdullah bin Cahş vurmak istemiş. Yanında olan sahabeler, Resulullah’a götürülmesini istediler. Abdullah bin Cahş da tekliflerini olumlu görmüş ve Hakem de ölümden kurtulmuştu.

Medine’ye döndüklerinde Hakem’i Resülullah’ın huzuruna çıkarırlar. Peygamberimiz onu Müslüman olmaya davet eder. Ancak o olumsuz tavır takınır. Hatta kendince ileri geri konuşmaya başlar. Orada bulunan Hz. Ömer, bunun böyle konuşmasına karşılık, Resulullah’tan izin isteyerek, “bunun Müslüman olacağı yok” diye boynunu vurmaya kalkışır.

Her zaman acelecilikten uzak durulmasını ve acele işin çıkar yol olmadığını tavsiye eden Resulullah, ona izin vermez. Hakemi tekrar Müslüman olmaya davet eder. Hakem bu daveti ciddiye alır; durur ve Resulullah’a “İslâm nedir?” diye bir soru sorar. Soru sorma noktasına geldikten sonra duyguları uyanır. Davete ilgi duyar. Resulullah’tan çıkacak sözlere dikkat et-meye başlar.

Resulullah da, “İslâm, şeriki olmayan bir Allah’a iman ve ibadet, Muhammed’in de O’nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmendir” diye buyurunca, kalbinde kıpırdanmalar başlar Hakem’in. Bu kalbi kıpırdanış öylesine bir hal alır ki, fazla dayanamaz; “Müslüman oldum” diyerek şahadet getirir.

Bir dakika önceki hayatı tamamen değişir Hakem’in. Gözünde önce kendisi değişir, dünya değişir; yeni yepyeni bir hayatın eşiğine gelir. Artık o da özgürdür. Dünyanın ağırlığından, birilerinin baskı ve dayatmalarından özgürdür. O da bahtiyarlar kervanına katılır. Bir sabrın ve bir “evet” sözünün sonunda bir anda bulutların üstüne çıkar gibi bir makama yükseliyor. Artık bundan sonra ne korkacak ve ne de hiç kimsenin minnetini çekecek ve artık iç ve dış dünyasının efendisidir. Tam bir özgürdür o. Herkesin gözü önünde olan bu olay üze-rine Resulullah, sahabelere döner şu itidali ve aceleci davranmamalarını tavsiye eder: “Eğer sizin onun hakkındaki görüşünüze uyup onu öldürtseydim, Cehenneme gitmişti.”

Bir insan kurtarmak ya da bir insan kazanmak ne demek!

Doğruya, güzele ve nihayet İslâma davette sabır gerekir. Doğru ve İslâm ortadadır; bunların adına acele etmek çok şeyleri kaybettirir. Ama gerçeğin eşiğinde durup tereddütte olanlar, her zaman bulunmayabilirler. İşte davet, onları son ana kadar beklemektir.

Az bir sabır, bir insanın ebedî hayatını nasıl da kurtarıyor?

HÜSEYİN KARA

12.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Dual motivasyon

  Kalbi işlettirmek

  Yaşanmış özgürlüklerden -5

  Koşmak zekâyı arttırıyor...

  YASEM AJANDASI


 Son Dakika Haberleri