Milli Takımın yeni formaları Belarus'la oynanan maçta tanıtıldı. Turkuaz rengi formalar kimilerine göre çok beğenildi. Kimilerine göre de son derece "sakıncalı" bulundu. Gerekçe olarakta kırmızı beyaz olan bayrak rengimizin dışında, mili formada başka rengin kullanılamayacağıydı. Kırmızı kan, beyaz da ay yıldız rengini temsil ediyordu. Bir TV programında konu o kadar büyütüldü ki; nerdeyse vatan hainliğine kadar iş götürüldü, Konuşmacılardan bazıları sütüdyoyu terketti.
Bölünme hezeyanı bazıları tarafından sıkça dile getiriliyor. Bir toplumu bölmek ne demek? Vatanın bölünmesi mi, insanların kamplara ayrılması mı? hangisini algılıyoruz. Vatanımızın bölünmesine hiç kimse bu güne kadar muvaffak olamadı. Eğer formanın rengini değiştirmeyle toplumumuz bölünecek kadar zayıfsa vah ki vah. Kaldı ki; Turkuaz kültürümüzde olan ve uluslar arası literatürde ( Türk Mavisi) diye adlandırılan bir renktir. Hatta Türklerin ilk bayrak rengi Turkuazdır.
Şimdi basit bir çeşitliliği yeni bir bölünme paranoyası saymak ne kadar mantıklıdır düşünmek lazım. Hafta içinde öz annesinin boğazını hunharca kesen bizim evlatlarımızın bu davranış biçimlerini, Turkuaz rengi mi yoksa kırmızı beyaz rengi formalar mı giyersek düzeltebiliriz diye merak ediyorum. Ya da Bafraspor antrenörlerini acımasızca öldüren insanlarımızın caniliklerinin sebebini tartışacağımız yerde, bu sığ meseleleri daha önemli olarak topluma sunmak,kanayan yaramızı daha da kanar hale getirecektir.
Toplumun bölünmesini engellemek istiyorsak, yaşanan cinnet psikolojisini iyi etüd etmemiz gerekir. Yoksa formanın rengiyle toplumun bölüneceği fikrini savunmayı, kişisel bazı art niyetlerden kaynaklandığını söylemek durumundayız. Annesini kesen, babasını öldüren, antrenörünü canice katleden bir toplum ne kadar bütünlük arzetmektedir? Asıl buralara bakmamız lazım. Stadlarda aynı şehrin taraftarlarının birbirine taş yağdırdığını iyi görmek lazım. Bunları bölünme saymayıpta, olmayan bölünmeyi var saymanın iyi niyetle ne kadar örtüştüğünü tekdirlerinize bırakıyorum.
|