|
|
|
Ergenekon Şemdinli’ye benzemesin |
ŞEMDİNLİ davasını yakından takip eden ve aynı zamanda müdahil avukat olan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı ile ilgili endişesini dile getirdi.
*Ergenekon sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soruşturmanın kendisi bile önemli. Eğer bir sekteye uğramaz, geri adım atılmazsa bu önemli. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayetler gitti bile. Kurul direk bir soruşturma açsa olumsuz olur.
*Şikayeti yapanlar kimler?
Sanıkların avukatları
*Şikayetin konusu nedir?
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz. Benim endişem şunda. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu savcı ile ilgili olarak re’sen harekete geçebilir.
*Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya olayında olduğu gibi mi?
Tabi. Gerçi orda soruşturmayı Adalet Bakanlığı yaptı. Fakat bakanlık soruşturmasında teftiş kurulunun sadece kınama cezası vermesi vardı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun önüne gidince meslekten ihraç kararı verdiler.
*Böyle bir endişeyi taşıyor musunuz?
Şahsen taşıyorum.
*Ergenekon da Şemdinli’ye mi benzeyecek?
Endişe var tabi. Savcının 7-8 aydır yürüttüğü soruşturma var. Ondan öncesi, dinleme kayıtları var. 50 uzmanın üzerinde çalıştığı bilgiler, belgeler var. Bu soruşturmada mesela Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu savcıya herhangi bir yer değiştirme verse mesele biter.
*Şemdinli’den bugüne olumlu gelişme olmadı mı ki bu endişeyi taşıyorsunuz?
Şimdi soruşturmanın kendisi çok önemli. Veli Küçük gibi bir adamın cezaevinde olması tabii ki çok önemli. Bu kadar insanın tutuklanması çok önemli. Bunların kendisi bile bir şeydir. Ama bundan geri adım atılması demek darbeye zemin hazırlamak demektir.
*Şimdi herkesin birer geri adım atması isteniyor…
Ergenekon’la ilgili bir adım geri ne anlama geliyor? “Soruşturmayı durdur” anlamına mı geliyor? “Yeter artık” anlamına mı geliyor? Çünkü soruşturmanın emekli askerler dışında görevde olan askerler kısmı da var. Dikkat ederseniz hep emekliler gözaltına alındı. Eski rektör Kemal Alemdaroğlu da emekli.
*Emekli olmayan bir Doğu Perinçek mi?
Onu da halk emekli etmiş zaten.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
DAHA FAZLA HUKUK DEVLETİ NORMLARI |
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat, “Sağduyunun, uzlaşmanın temeli, ortak paydaları daha fazla özgürlükçü demokrasi, daha fazla hukuk devleti normları, halkın iradesinin üstün tutulması, böylesine antidemokratik bir iddianamenin derhal reddedilmesi, ekonomideki reformlara odaklanılması, AB üyelik reform sürecine odaklanılması, bunlardan geçmektedir. Bunların üzerinde ortak paydada buluşalım’’ diye konuştu. Sağduyu çağrılarının lafta kalmamasını da isteyen Bolat, içi boş çağrıların ülke istikrarının bozulmasına hizmet edeceğini söyledi.
Bolat, AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin olarak, ‘’Ekonomideki belirsizlik sürecinin ve dış dünyada aldığımız yaranın ortadan kaldırılması için yapılması gereken, bu iddianamenin geri çekilmesidir’’ dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Bolat, geçtiğimiz yıl Nisan ayının başında Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle başlayan bir ‘’istikrarsızlaştırma çabaları’’nın söz konusu olduğunu, çeşitli tartışmalar sebebiyle gündemin bir türlü ekonomiye gelemediğini anlattı.
Bolat, ‘’Burada özellikle Malezya modeli, mahalle baskısı gibi, ‘başörtüsü yasağının kaldırılması kaosa davetiye’ gibi suni gerginlikler çıkarıldı. Bunu kimi zaman siyaset unsurları, kimi zaman iş dünyasındaki bazı STK’lar, kimi zaman da medyadaki bir kesim yaptı. Sonuçta, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, bundan 7 ay önce yüzde 50’ye yakın bir oy alan iktidar partisine yönelik kapatma davası açması da işin tuzu biberi oldu maalesef’’ diye konuştu.
Türkiye’de hala 1940’ların özlemi içinde, içine kapanmacı ve tek parti yönelimini isteyen arayışlar içinde olan bazı kesimler bulunduğunu kaydetti.
Ömer Bolat, 7 sivil toplum kuruluşu tarafından önceki gerçekleştirilen ‘’sağduyu çağrısı’’na ilişkin olarak da şu görüşleri dile getirdi: ‘’Bunlar güzel çağrılar, olumlu çağrılar ama bunların doğru ortak paydalarda buluşması gerekir. O da şu; bu istikrarsızlık ve ekonomideki belirsizlik sürecinin ve dış dünyada aldığımız yaranın ortadan kaldırılması için yapılması gereken bu iddianamenin geri çekilmesidir ya da anayasa mahkemesinin tarihi bir görev ve sorumluluk anlayışıyla bu iddianameyi reddederek savcıya iade etmesidir. Ancak bu şekilde Türk demokrasisinin, hukuk devletinin, demokratik standartlarımızın önü açılacaktır, ekonomideki belirsizlik unsuru bir anda ortadan kalkacaktır. Bundan sonra da Türkiye’de kapsamlı bir Anayasa değişiklik paketine ihtiyaç var. Siyasi partiler bu şekilde sudan sebeplerle, vehimlerle, kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı.’’
Bolat, Memurun Muhakematı Kanunu nedeniyle bir devlet memurunun işten atılmasının çok zor olduğunu ifade ederek, ‘’Ama bir siyasi parti halktan yüzde 50 oy almasına rağmen seçimden 7 ay sonra gerçekten incir çekirdeğini doldurmayacak gerekçelerle kapatılma tehdidi altında tutulabilmektedir’’ diye konuştu.
Siyasi partilerin şiddeti, terörü, ülkenin birliğini bütünlüğünü bölecek davranışlar içinde değillerse, asla kapatılmaması gerektiğini vurgulayan Bolat, şöyle devam etti:‘’Siyasi partileri millet açmalı, millet kapatmalıdır. Zaten partiler başarısız oluyorsa, sandıkta halk cezayı kesiyor, bedelini ödetiyor. Dolayısıyla, böylesine antidemokratik ve hukuk devleti normlarına aykırı davranışlar içinde olmamak lazım. Bizce sağduyu ya da uzlaşmanın ortak paydaları, daha fazla demokrasi, halkın iradesinin üstün tutulması, daha fazla hukuk devleti, siyasi ve ekonomik istikrarın korunması ve daha fazla halkın refah artışı ve ekonomik zenginleşmeden geçmektedir. Kimse, ‘bu devletin sahibi benim’, ‘bu ülkenin sahibi benim’ anlayışıyla içine kapanacak, dünyadan soyutlanacak, marjinalleşecek tek parti özlemini yansıtacak bir rejim arayışı içinde olamaz, olmamalıdır.’’
‘’Bu bir kuru uzlaşma veya kuru bir sağduyu çağrısı olarak kalmamalı’’ görüşünü dile getiren Bolat, siyasi gerilimin son bulması için medya kuruluşlarına da görev düştüğünü belirterek, 9 yıldır darbeyle yönetilen Pakistan’da bile siyasi partilerin kapatılmadığına dikkat çekti. Bolat, ‘’Türkiye, bir muz cumhuriyetinden daha müşkül bir duruma düşürülmüştür’’ dedi.
|
/ İSTANBUL
28.03.2008
|
|
|
Muhalefet Köşk’e çıktı |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kabul etti.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ile bugün görüşecek olan Gül, kabulleri dış politika ve güvenlik konuları kapsamında planladı.
|
28.03.2008
|
|
|
İlk geri adım Abdullah Gül’den |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’kişilik haklarına hakaret edildiği’’ gerekçesiyle Cumhuriyet Gazetesi aleyhine açtığı manevi tazminat dâvâsından vazgeçti.
Cumhurbaşkanı Gül, avukatı aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede, ‘’Cumhurbaşkanlığına seçilmesi sebebiyle, bulunduğu anayasal konumu dikkate alarak, davayı sürdürmenin uygun olmayacağını düşündüğünü’’ bildirdi. Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın duruşmasına, Gül’ün avukatı Ömer Küçüközcan ile davalı tarafın avukatı Şükrü Evrim İnal katıldı. Avukat Küçüközcan, duruşmada söz alarak, Cumhurbaşkanı Gül’ün mahkemeye iletilmek üzere kendisine gönderdiği davadan vazgeçtiğine dair dilekçeyi Yargıç Ömer Kızılkaya’ya sundu. Davalı tarafın avukatı İnal ise ‘’buna karşı bir diyecekleri olmadığını’’ belirtti. Avukat İnal, Yargıç Kızılkaya’nın sorusu üzerine, ‘’vekalet ücreti talep etmediklerini’’ bildirdi.
|
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
Toptan: Orta yol bulunacak |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’Öyle ümit ediyorum ki süratle gerilim gibi görünen bu ortam, yerini sükûnetle, sağduyuya ve çıkış yolu bulmaya mutlaka sevk edecektir’’ dedi.
Toptan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ile TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi Zafer Ali Yavan’ı, makamında kabul ederek bir süre görüştü. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, görüşmenin başında yaptığı açıklamada, TÜSİAD’ın hafta başında toplumsal dayanışma ve diyalog çağrısı yaptığı bir bildiri yayınladığını, ardından da sivil toplum örgütleriyle bir araya geldiklerini söyledi. Yalçındağ, ‘’Onun bir uzantısı olarak Sayın Başkanımızı ziyaret ediyoruz’’ diye konuştu. Bu süreçte kendilerini sorumlu hissettiklerini belirten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, ‘’En büyük sorumluluktan biri de Sayın Başkanımıza ait. Onun için buradayız. Bu konuları istişare etmek için kendisini ziyaret ettik. Kabul ettiği için teşekkür ederiz’’ dedi.
TBMM Başkanı Köksal Toptan da Arzuhan Doğan Yalçındağ’a teşekkür ederek, Türkiye’de hafta başından beri her kesimden sağduyu sesleri çıktığını söyledi. Bunun öncülüğünü TÜSİAD ve TOBB başta olmak üzere sivil toplum örgütlerinin yaptığını ifade eden Toptan, siyasi parti liderlerinin salı günü yaptıkları konuşmaların içinde de sağduyu çağrılarına olumlu yaklaşımların olduğunun görüldüğünü belirtti.
‘’Bu, hem bu çağrıları yapanlar için, hem de herkes için, hepimiz için cesaret verici bir gelişmedir diye düşünüyorum’’ diyen Toptan, zaman zaman Türkiye gibi çok çabuk büyüyen ülkelerde olağan karşılanması gereken zorluklara karşı, tıkanmadan mutlaka bir çıkış yolu arama ve bulmanın artık önemli olduğuna işaret etti.
Köksal Toptan, ‘’Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana çok acı dönemler geçirdi ama çok şükür bu günlerin hepsinden başarıyla çıkmasını becerebilen hareketleri hemen arkasından getirmesini de bildi’’ dedi. Toptan, içeride siyasi gerginliğin zaman zaman tırmandığı durumlara rağmen, Türkiye’nin AB ve ekonomik büyüme hedeflerinden sapmadan yoluna devam etmesini çok önemsediğini bildirdi.
|
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
Hepimiz sorumluyuz |
ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, ‘’Herkese, her bireye, her kuruma muhalefetiyle, iktidarıyla herkese düşen bir şey var ve altını çizerek ifade ediyorum burada birlikte yaşamanın sorumluluğunu ve gerekliliğini mutlaka yerine getirmek zorundayız. Bu işin aktörleri bu konuda sorumluluklarını yeniden, bir kez daha gözden geçirmelidir. Toplumu germenin, toplumdaki tansiyonu yükseltmenin hiç kimseye yarar sağlamayacağı açıktır’’ dedi.
Kılıç, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davada görevlendirilen raportörün anayasa değişikliğiyle ilgili iptal isteminde de görevli olduğunu hatırlatarak, raportörün kapatma davasıyla ilgili dosyayı incelediği için diğer dosyayı bırakmak zorunda kaldığını söyledi. Kılıç, ‘’Ama biz Pazartesi günü bu dosyayı tamamlarsak bundan sonrası için arkadaşımız o çalışmasına da devam edecek ve kısa bir süre içerisinde o dosyayı da tamamlama gibi bir süreci yaşayacağız’’ diye konuştu. Türkiye’de kurumların gördüğü kadarıyla hiçbir engele takılmadan görevlerini yerine getirdiklerini anlatan Kılıç, şöyle konuştu: ‘’Türkiye’de bu yaşanan sorunlarla ilgili birtakım sigorta görevi görebilecek kurumlarımız, sigortalarımız, güvence oluşturan kurumlar vardır. Ve bunlar görevlerini yerine getirdiği sürece herhangi bir endişeye gerek yoktur. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi dün olduğu gibi bugüne kadar yaptığı özverili çalışmasını ve faaliyetlerini bundan sonra da aynı duyarlılık ve aynı sorumluluk bilinci içerisinde yapmaya devam edecektir. Ben bunu sağduyu, solduyu olarak ayırmıyorum ama ifade etmek istediğim; birlikte yaşamanın gereğini herkes yerine getirmek durumundadır. Bu işin aktörleri bu konuda sorumluluklarını yeniden, bir kez daha gözden geçirmelidir. Toplumu germenin, toplumdaki tansiyonu yükseltmenin hiç kimseye yarar sağlamayacağı açıktır.’’ Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin bu süreçte üzerine düşen görev ve sorumluluğu en kısa sürede ve en duyarlı şekilde yerine getirmeye çalışacağını ifade ederek, ‘’Bundan kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın’’ dedi.
DÂVÂ HAKKINDA ÖN İNCELEMEYİ
PAZARTESİ GÜNÜ YAPABİLİRİZ
ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davayla ilgili iddianamenin ön incelemesinin büyük ihtimalle pazartesi günü yapılabileceğini bildirdi. Kılıç, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, iddianame ile ilgili ön incelemeyi yapmakla görevlendirilen raportörün raporunu en geç yarın bitirebileceğini ifade ettiğini bildirdi. Kılıç, ‘’Raporu bitirirse cumartesi ve pazar günü bizim için çalışma fırsatıdır. Pazartesi günü için herhangi bir sıkıntı olmazsa konuyu görüşmeye başlarız diye düşünüyorum’’ dedi. Kılıç, ‘’Meclis tabii ki bazı düzenlemeleri yapabilir ama yaptığı yasal düzenlemenin niteliği çok önemli. Bu davayı ne kadar etkiliyor, ne kadar etkilemiyor onu ben bilemiyorum’’ cevabını verdi.
|
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
Soylu: Gerginlikten beslenenler var |
DEMOKRAT Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, sivil toplum kuruluşlarının hükümete ve muhalefete yaptıkları “Türkiye için Sağduyu” çağrısını olumlu bulduklarını belirterek, “Şu anda bir gerginlik operasyonu yapılmaktadır. Bundan da beslenenler vardır. Ekonomik krizin eşiğindeki Türkiye’de, gerçek gündeme derhal geri dönülmelidir” diye konuştu.
Haber 7 televizyonunda “Ersoy Dede’yle Bugün” programında konuşan Soylu, Türkiye’nin gerçek gündeminin yaklaşmakta olan ekonomik kriz olduğunu, hükümetin bununla ilgilenmek yerine gerginlik meydana getirmekle meşgul olduğunu söyledi. Soylu, “Gerginlik ortamında siyasal hayatını geçiren bir hükümetle karşı karşıyayız. AKP hükümeti iktidarda bulunduğu günden beri yaşanmadık kriz kalmadı. Türkiye uzlaşma tarafına dönmesi gerekir. Gerginliğin kimseye faydası yok” dedi. Hükümetin, söylemlerinde kullanmasına rağmen eski siyaset anlayışından kurtulamadığını söyleyen Soylu, “22 Temmuz seçimlerinden bu tarihe kadar geçen 8 aylık zaman zarfında Türkiye’nin yaşamadığı kriz kalmadı” diye konuştu.
|
Recep GÖREN
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
Kara bulutlar sivil anayasa ile dağılır |
EKONOMİK Sosyal Konsey’i oluşturan kuruluşların katıldığı ve diğer STK’ların davet edilmediği, TOBB, Türk-İş, Hak-İş, TESK, TZOB, TİSK ve Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sağduyu çağrısını Memur-Sen olarak desteklediklerini ve bildirinin tümüne katıldığını belirten Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, bu çerçevede gerginliğin azaltılması için üzerlerine düşeni yerine getireceklerini kaydetti.
Türkiye’nin gerginliğe ihtiyacı olmadığını ifade eden Aksu, “Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlar geniş kitlelerin daha fazla demokrasi taleplerine cevap veren sivil anayasa çalışmasına hız vererek dağıtılabilir” dedi.
|
Fatih KARAGÖZ
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
"Enerjimizi tüketiyoruz, AB yolunu kapatıyoruz" |
SEKTÖREL Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Akgerman, Türkiye’nin AB sürecinden hızla uzaklaştığını öne sürerek, ‘’Enerjimizi tüketiyoruz, AB yolunu kapatıyoruz’’ dedi.
Bülent Akgerman yaptığı yazılı açıklamada, AB müzakereleriyle ilgili sürece dikkat çekti. Önce türban tartışmaları, ardından iktidarda olan bir partinin kapatılması ile ilgili oluşturulan gündemin, Türkiye’yi AB sürecinden hızla uzaklaştırdığını ifade eden Akgerman, ‘’Henüz hiçbir konuda tek bir etki analizi yapılmamışken hayata geçmeye başlayan AB regülasyonları, reel sektörün rekabet gücünü her geçen gün zayıflatmaktadır. Enerjimizi tüketiyoruz, AB yolunu kapatıyoruz’’ dedi. Akgerman, son gelişmeler sebebiyle Türkiye’nin AB sürecini tamamen yavaşlatarak belirsiz bir ortama sürüklenmesine yol açmasını endişe verici olarak yorumladı.
|
/ İSTANBUL
28.03.2008
|
|
|
Sosyal Güvenlik Tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda |
TBMM Genel Kurulunda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik yapan tasarının görüşmelerine başlandı.
TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in başkanlığında toplanan Genel Kurulda, gündemdışı konuşmaların ardından, ‘’temel kanun’’ olarak görüşülen tasarının tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Tasarı üzerinde ilk sözü MHP grubu adına Grup Başkanvekili Mehmet Şandır aldı. Tasarı, 6 bölüm halinde görüşülecek. Tasarının 1. bölümü, 1 ile 30. maddelerden, 2. bölümü 31 ile 60. maddelerden, 3. bölümü 61 ile 66. maddelerden, 4. bölümü 67 ile 74. maddelerden, 5. bölümü 75 ile 84. maddelerden, 6. bölümü ise 86 ile 96. maddelerden oluşuyor.
|
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
KKTC Cumhurbaşkanı Talat: Çözüm izlenimi gördüm |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın, 21 Mart görüşmesinde kendisine çözüm istediği izlenimi verdiğini, ama bunun “mutlaka anlaşacakları’’ anlamına gelmediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Talat, bu akşam TRT 2’de yayınlanan “Büyüteç” programında yaptığı açıklamada, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’la 21 Mart’ta yaptığı görüşmede, Kıbrıs müzakerelerinin hazırlık sürecini zamana bağladıklarını ve çözümünün nasıl ilerleyeceğini kararlaştırdıklarını ifade ederek, “bunun, başlı başına sorunun çözümü konusunda müzakereleri doğru zemine oturtmak olduğunu” kaydetti. Görüşmede Hristofyas’ın çözüm istediği izlenimi verdiğini kaydeden Talat, Rum liderin, adanın kalıcı bölünmesini istemediğini bu nedenle yeni bir yapılanmaya gitmek isteyeceğini belirtti. Talat, Rum tarafında bir politika değişikliği olup olmadığı sorusuna, anlaşacaklarının daha belli olmadığını belirterek, bir değişiklik olduğunu ama bunun bir politika değişikliği olmadığını kaydetti. Bunu değişim olarak nitelemek için biraz daha ilerlemek gerektiğini ifade eden Talat, Hristofyas’ın 21 Mart görüşmesinde kendisine, “Bana inan, bana güven, ben müzakere etmek istiyorum” dediğini aktardı. “Siyasal eşitliğimizin mutlaka garanti altına alınması gerekir” diyen Talat, eşitlik, güvenlik, Türkiye’nin garantisinin kendileri için önemli olduğunu dile getirdi.
|
/ LEFKOŞA
28.03.2008
|
|
|
BM: Gençlerin devlete olan güveni azalıyor |
BİRLEŞMİŞ Milletler’e (BM) göre Türkiye’deki eğitim eşitsizliği ve işsizlik devlete olan güveni azaltıyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayımlanan “Türkiye’de Gençlik” başlıklı raporda eğitimdeki fırsat eşitliğine vurgu yapıldı. “Herkese eşit eğitim fırsatları konusunda iyileşme sağlanmalı” görüşlerine yer verilen raporda, “Eğitimi herkesin bu alandaki fırsatlara erişmesini sağlayacak şekilde yaygınlaştırmak önemli bir öncelik” uyarısında bulunuldu.
Ezberci eğitim mantığından dolayı eğitim kalitesinin düşük olduğunun belirtildiği raporda, “Ezberci öğrenme yönteminden ve sınavlara yüklenmekten kurtulmak, Türk eğitim sisteminde uzun vadede radikal ve kalıcı değişiklikler meydana getirecek. Gençlerin yeni ve değişen yaşam yapılarına uyum göstermeleri için kaliteli eğitime erişmelerinin sağlanması son derece önemli. Her yıl yapılan Öğrenci Seçme Sınavında, öğrencilerin genel bilgi ve beceri düzeylerinin ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıkıyor” denildi.
Raporda işsizliğe de dikkat çekilirken, toplum nezdinde eğitimin değerinin azaldığı da hatırlatıldı: “Lise ve üniversiteden mezun olanlardan çok büyük sayıda genç iş bulmakta ciddi sıkıntılar yaşıyor ve işsizlikle karşı karşıya kalıyor. Bu durumun bir yan etkisi de var. Toplumun gözünde genel olarak eğitimin değerini azaltıyor.”
Raporda, olumsuzlukların devlete olan güveni azalttığı ifade edildi: “En iyi üniversitelerden mezun olan gençlerin durumu ile büyük çoğunluğu oluşturan diğer gençlerin durumu arasındaki fark çok çarpıcı. Yeni mezunlar ve aileleri işsizlik süresi uzadıkça umutlarını kaybetmeye başlıyor. Yalnızca eğitim sistemini ve diğer politikaları değil, tüm sistemi sorgulamaya başlıyorlar. Gençler ve aileleri devlete olan güvenlerini kaybediyorlar. Eğitim ve öğretime karşı yerleşmiş olumsuz tavırlar işsizlikle, özellikle gençliğin işsizlik sorunuyla mücadele edecek politikaların hazırlanmasını ve uygulanmasını zorlaştırıyor.”
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
28.03.2008
|
|
|
Tasarruf sürerse İstanbul susuz kalmayacak |
MAKAMINDA Toscana Eyaleti Siena Belediye Başkanı Fabio Ceccherini’ni kabul eden Topbaş, görüşmenin ardından soruları cevaplandırdı.
Kadir Topbaş, şehirde son yağan yağmurlarla barajlardaki doluluk oranının yüzde 42,6’ya yükseldiğini belirterek, ‘’Mevcut tasarrufun devam etmesi durumunda bu yıl İstanbul’da su sorunu yaşanmayacak. Vatandaşlarımızdan 2009 yılını düşünerek tasarrufa devam etmelerini istiyorum’’ dedi. Barajlardaki su durumunun umut verici olduğunu ifade eden Topbaş, şunları söyledi: ‘’İstanbul’da şu anda barajlarda 371 milyon metre küp suyumuz var. Geçen yıl bu günlerde oran yüzde 56’lar nispetindeydi. İdare edersek, aynı tasarrufa devam edersek yazı geçiririz. Söylediğimiz gibi İstanbul’un suyunu kesmeyeceğiz. Su sıkıntısı yaşatmayacağız. Ancak bunu hep birlikte başaracağız. 2009’a da biraz rezerv artısı bırakabilirsek, su sorununun yaşanmamasını daha da garantiye alırız. Susuz bir yaz yok. Melen’den gelen hattımız da yedekte bekliyor. 2009’da su oranını biraz artırmak lazım. O nedenle tasarruflu olalım.’’
|
/ İSTANBUL
28.03.2008
|
|
|
İstanbul’da mesai saatleri değişiyor |
İSTANBUL Valiliği, ildeki mesai saatlerinin 31 Marttan itibaren 08.30-12.30 ve 13.00-17.00 olarak uygulanacağını bildirdi.
Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Bakanlar Kurulu kararı gereğince 30 Marttan itibaren ülke genelinde ileri saat uygulamasına geçileceği belirtildi. Açıklamada, gün ışığından yararlanıp enerji tüketiminin azaltılmasının yanı sıra sabah-akşam saatlerindeki trafik yoğunluğu da dikkate alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 100. maddesi gereğince, ildeki mesai saatlerinin 31 Mart'tan itibaren 08.30-12.30 ve 13.00-17.00 olarak uygulanacağı kaydedildi.
|
/ İSTANBUL
28.03.2008
|
|
|
Bolu Dağı’nda 5 ayda 415 kaza meydana geldi |
D-100 Karayolunun ve TEM Otoyolunun Bolu Dağı kesiminde 5 ay içerisinde toplam 415 trafik kazası meydana geldi.
Bolu Valisi Ali Serindağ trafik kazaları konusu üzerinde herkesin durması gerektiğini ifade ederek, kazaların büyük bir çoğunluğunun sürücü hatalarından kaynaklandığını söyledi. Vali Serindağ’ın verdiği bilgiye göre, D-100 Karayolu ve TEM Otoyolunun Bolu Dağı kesiminde 5 ayda, 5 adet ölümlü trafik kazası meydana gelirken, bu kazalarda 5 kişi öldü. Aynı bölgedeki 65 yaralamalı trafik kazasında ise 156 kişi yaralandı.D-100 Karayolunda ve TEM Otoyolunda 345 adet de maddi hasarlı trafik kazası olurken, toplam trafik kazası sayısı 415 olarak hesaplandı.
|
/ BOLU
28.03.2008
|
|
|
Fahrî trafik müfettişleri yeniden yapılandırılacak |
EMNİYET Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Daire Başkanı Celal Uzunkaya, fahri trafik müfettişliğinin daha cazip hâlâ getirilmesi için mevzuatta birtakım değişikliğe gidileceğini bildirdi.
Uzunkaya, yaptığı açıklamada, Fahri Trafik Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönetmeliği çerçevesinde, Türkiye genelinde şu anda 11 bin 500 fahri trafik müfettişinin görev yaptığını söyledi. Emniyet Genel Müdürlüğü olarak fahri trafik müfettişlerinin daha etkin bir hale getirilmesi için çalışmalarda bulunduklarını ifade eden Uzunkaya, ‘’Fahri trafik müfettişlerini daha etkin hale getirmek istiyoruz. Mevzuatta birtakım değişikliklere gideceğiz’’ diye konuştu. Uzunkaya, yapılacak değişikliklerle fahri trafik müfettişlerinin denetimde daha etkin hale getirilmesinin planlandığını ifade etti.
|
/ BURSA
28.03.2008
|
|
|
Demokrasilerde halkın desteğini almayan yönetim meşrû değildir |
BEDİÜZZAMAN Haftası münasebetiyle Yeni Asya Konya Bölge Temsilciliği tarafından düzenlenen “Meşrutiyetimizin 100. Yılında Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” konulu konferansa Dış Haberler Müdürümüz Mustafa Özcan ve Araştırmacı-Yazar Halil Uslu konuşmacı olarak katıldı.
Alaaddin Keykubat Salonu’nda düzenlenen konferansa oldukça yoğun ilgi vardı. Mehmet Güzel’in Kur’ân tilâveti ile açılan program Yeni Asya Gazetesi Konya Bölge Temsilcisi Said Çamkerten’in açış konuşmasıyla başladı. Çamkerten, Bediüzzaman’ın “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam," "Ben meşrutiyeti şeriat adına alkışladım” sözlerini hatırlatarak, “Çünkü o meşrutiyetin Türkiye’ye yüzünü ilk kez gösterdiği 1908 yılında meşrutiyeti hak ve hakikat kahramanı olarak alkışlamıştır. Doğuda şark aşiretleri meşrutiyet ve demokrasi hakkında çok sert fikirlere sahipken Bediüzzaman onları ikna etmiş ve meşrutiyetin İslâm’ın gereği olduğunu savunmuştur. Çünkü dört halife döneminde bu fikirler esaslı bir şekilde tezahür etmiş ve halk egemenliğinin yaşandığı bir toplumsal yapı oluşturulmuştur” diye konuştu.
Daha sonra konuşmak için kürsüye gelen Mustafa Özcan, İslâm inancına göre ve demokrasilerde de halkın desteğini almayan yönetimlerin meşrû olamayacağını hatırlatarak, Bediüzzaman’ın da bundan hareketle “İslâmî idare meşrutî idaredir. Meşrutiyette keyfî yönetim olmaz” dediğini ifade etti. Keyfî idarelerin önüne geçmek için yönetimlerde halkın desteğinin arandığını ifade eden Özcan, ülkelerin ancak bunun sağlanması ile kalkınabileceğini söyledi. Özcan’ın konuşmasını tamamlamasının ardından Risâle-i Nur Enstitüsü tarafından hazırlanan “Meşrutiyetten Demokrasiye Bediüzzaman” isimli sinevizyon gösterildi. Daha sonra kürsüye gelen Araştırmacı-Yazar Halil Uslu Bediüzzaman’ın Münâzarât adlı eserinde şu ifadeleri kullandığını belirtti: “Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz. İşte, eski hâl muhâl; ya yeni hâl veya izmihlâl…”
Konuşmasının devamında Bediüzzaman’ın konuyla ilgili çeşitli sözlerinden alıntılar yapan Uslu konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Bediüzzaman diyor ki: ‘Acele ettim kışta geldim, sizler cennetâsâ bir baharda geleceksiniz.’ İşte o çicekler sizlersiniz, Türkiye’dir, Pakistan’dır, Azerbaycan’dır, Malezya’dır.”
Konferans, konuşmacılara plaket verilmesiyle son buldu.
|
Sadi GENÇ
/ KONYA
28.03.2008
|
|
|
Pamuk çocuklar eğitime kazandırılıyor |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş birliğiyle Adana’da ‘’Pamuk Kadar Beyaz Gelecek İçin’’ sloganıyla yürütülen proje sayesinde, 3 yılda tarım işçisi 4 bin 328 çocuk eğitime kazandırıldı.
Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (ILO/IPEC) kapsamında, 1 Ocak 2005 tarihinde ‘’Pamuk Kadar Beyaz Bir Gelecek İçin’’ sloganıyla Adana’da pilot uygulama olarak başlatılan, 2 yıl süreli ve 352 bin 400 Avro bütçeli proje, 1 Temmuz 2007 tarihinden itibaren Karataş İlçe Halk Eğitim Merkezince yürütülüyor. ‘’Gezici ve geçici tarım işlerinde en kötü biçimdeki çocuk işçiliğinin eğitim yoluyla sona erdirilmesi projesi’’ kapsamında, 3 yılda 4 bin 328 tarım işçisi çocuk okulla buluşturuldu. Yemişli Köyünde kurulan sosyal destek merkezinde, bu yaz döneminde 138 çocuğa ulaşılarak telafi eğitimi verildi, 410 çocuğun ise eğitimine devamı sağlandı.
|
ADANA
28.03.2008
|
|
|
'Şehide Mektup' yazanlara ödül |
EĞİTİM-BİR-SEN (Eğitimciler Birliği Sendikası) İzmir şubesi tarafından hazırlanan, Aliağa Belediyesi, İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve İzmir Kültür Merkezi’nin desteklediği öğrenciler arası ödüllü “Şehide Mektup” yarışmasında dereceye giren öğrenciler için ödül töreni düzenlendi.
Aliağa TÜPRAŞ Halk Eğitim Merkezi’nde yapılan törende dereceye giren öğrenciler Cumhuriyet altını ve çeşitli hediyelerle ödüllendirildi. Törende Konuşan Eğitim-Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Sendika olarak millî ve manevî değerlerin korunmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirterek “Şehide Mektup” yarışmasının da bunlardan biri olduğunu kaydetti. Yarışmada İzmir genelindeki İlköğretim okulları arasından 1. olan Bergama Fevzi Paşa İ. Ö. O. öğrencisi Sinem Erduğan 3 Cumhuriyet altını ile ödüllendirildi.
|
YENİ ASYA
/ İZMİR
28.03.2008
|
|
|
|