Dişi Kurt’la elleri ve ayakları kesilip bataklığa atılan Yavru Türk birleşmiş de, Türkler YENİDEN öyle türemişler.
ERGENEKON DESTANI’nın aslı bu! Ama Türkler (nerdeyse naturalarına ihanet ederek Müslümanlaşınca) beğenmiyorlar Bu Efsane’yi. Revizyondan geçirip yenisini imal ediyorlar.
Burda Dişi Kurt’la birleşilmiyor da, dağların arasındaki gizli geçidi göstermesinden faydalanılıyor.
Hayatımız: Revizyon. Asimilasyon. Atmasyon. Modifikasyon. Okazyon yani.
TA başından beri böyle. Efsanelerimizden beri.
Hürriyet gazetesi evvelsi gün internet sitesini inletti “Saygı Öztürk’ün özel röportajı”,
“Özel röportajı Saygı Öztürk’ün” diye diye.
Hani benim dünkü yazımda nasiplendiğim Esrarengiz Bay Kurdoğlu, pardon Esrarengiz Bay Tuncay Güney olayı!
Baktım cumartesi günü ne sitelerinde, ne gazetelerinde TIK yok bu konu üstüne.
Keyifleri bilir.
Efsanelerini dahi tavsiye tezgâhlarından geçirmeyi şiar edinmiş 1 Millet’in Büyük Gazetesi’nden NE bekliyorsunuz?
Baktım Yeni Şafak baş sayfanın çeyreğinden girmiş: Şaban Arslan görüşmüş Tuncay Güney’le. (Uğur Dündar’la ana haberlerde de varmış ayrıca.)
‘Bir Numara!’ ‘Amanin yakarlar/Numara!’ diye bi şeyler tutturmuş Tuncay Güney.
Ve fakat konuşamıyor açık seçik. Bu cümleyi açıkseçik söylemektense imtina etmiyor: ‘Adını söylersem beni öldürürler.’
BU ARADA 1 Numara’nın (kutsal) adı benim kulağıma DAHİ geldi. BU Sağır Sultan’ın dahi 1 Numara’nın adını duyduğu anlamına geliyor ki-
Ama ipuçlamadan da ortalığı (ki, işi bu herhalde) Tuncay Güney durmuyor. Durunamıyor. Eski Dışişleri Bakanı, Büyük Yahudi Henry Kissinger’ın geçen yılki 55. Bilderberg toplantısına 1 Numara için gelmiş bulunduğunu faş ediyor.
Böylece her nevi oluşum/gelişim/gelişemiyeşim/komplo bataklığının SİYONİZM ayağı, sağolsun Tuncay Güney sayesinde ferah fücur tamamlanıyor.
Zira şu an Kanada’da bir sinagogta DİN GÖREVLİSİ olarak çalışıyor. Haham olamamış yani: Belki mumları yakıp söndürüyordur.
Babası Sabetayistmiş. “Ben doğuştan Museviyim” diyor. Sonradan olsaydı sinagogta yerleri silebilirdi ancak, zaten.
Samanyolu TV’de DORUKTAKİLER adlı siyaset programını yapmadan, hayır! kendisinden ÇETEDEN İYİ ELEMAN KÂĞIDI istememişler.
Yalnızca Müslüman olduğuna dair bir yazı istemişler!
Ben mesela ilk defa duyuyorum ‘Müslüman’ olduğuna dair yazı hadisesini.
Benden istense nerden alınır kat’i surette bilemiyorum. Ama işte Becerikli Bay RipleyTuncaybey, Müftülüğe gidip 130 dolara alıveriyor- üstünde MÜSLÜMAN OLMUŞTUR yazılı kâğıdı.
Bu 130 doları Müftülük nasıl saptıyor? Bu meblağ’ın ‘Friday the 13th’i (şu an ülkemizin içinde yaşamlandığı) hatırlatan bir yanı da var. Buyrun bakalım.
Bu kâğıt üstüne, Samanyolu’nda programına (DORUKTAKİLER) başlayabiliyor Tüncay Güney.
Ayrıca Akşam gazetesinde ‘gazetecilik’ de yapmış. Orda da ‘Ulusalcıdır. Çetecidir’, kâğıtları mı istendi acaba? Yoksa Ergenekon soruşturması esnasında (çok büyük bir haksızlığa uğrayarak) gözaltına alınıp bırakılıveren Güler Kömürcü filan- bir referans mektubu mu kaleme alındı?
Böylesi, bir anda karşımıza Toronto’da bir sinagogda Din Görevlisi olarak çıkı çıkıveren, program yapıcısı/gazeteci Becerikli Bay Tuncayların işlerini/güçlerini/ilişkilerini nasıl kurduğu bizi tamamen aşan hakikatlerdir pek tabii ki.
Ve Müftülükte 130 dolara ‘Müslüman Olmuştur’ kâğıdı almaktan az biraz daha komplike, açıklamalara gebedir.
2001’de polise verdiği ifadede JİTEM’in kurucusu (olarak bilinen) Tuğgeneral Veli Küçük’ün PKK’ya ve Kuzey Irak Kürtleri’ne silah sattığını iddia etmişliği de var Tuncay Güneybeylerin.
Yani şapkasının altında pek çok tavşan- Aa! mutlu Paskalyalar bu arada!
Ama dönüp dolaşıp lafı Doğu Perinçek’e getirmeyi başarıyor. Sıkıştığı zamanlarda “Sana tavsiyem bu soruyu Doğu Bey’e sor. Çok yere ulaşırsın,” demeyi DE vazife biliyor mesela.
Daha sarih olmayı becerdiği anlar da var. “Türkiye’de tesbihin ipi koptu, taş dağıldı. Doğu Perinçek’in gözaltına alınması çok ilginç. Doğu abi çok şey biliyor çünkü. Bu kişiler çok güçlü, kendilerini mutlaka savunurlar. Örümcek ağı gibi tüm Türkiye’yi sarmışlar. Başetmek çok güç. Hedef AK Parti’nin bir şekilde gitmesidir” dediği zamanlardaki gibi.
Bu sabah telefonda konuştuğum çok BilgiJames 1 Köşeci (Bilgican’dan da bilgili anlamında) “Her an her şey olabilir” dedi. (Göz kırpmış da olabilir, göremedim pek tabii ki.)
E, bana kalırsa ‘Top yuvarlaktır’ kadar SIFIR bir laf. Türkiye’de ‘Her an her şey olabilir’ deyip de, neler olacağını bir bir bilip de, bunları söylememeyi Vatani ve Profesyonel Vazife addeden gazeteciler kazanıyor, benim gördüğüm kadarıyla. Onlar ‘James İş Başında’ kalıyorlar.
Ben de göre göre BU kadarını görebiliyorum, ne acıklı! Oysa
o ‘Zekisin! Şifreleri çözebilirsin’ diye ‘positive reinforcement’ bile yapmıştı. Ne kadar pekiştirilsem, bu karışıklığın içinden BU kadar çıkabiliyorum.
‘Meslekten’ olmamama verin. Yapbozun tamamı BüyükAğbiKasalar’da saklı.
Radikal, 23.3.2008
|