|
|
|
Millî gelire 'hesap' oyunu |
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı Ömer Demir, yeni millî gelir hesaplama yöntemine göre Gayrı Safi Yurtiçi Hasılanın 2006 yılında yüzde 31,6 artışla 758 milyar YTL olduğunu bildirdi.
Kağıt üzerinde de olsa Türkiye’de herkesi bir günde zengin yapacak yeni milli gelir rakamları bugün açıklandı. Avrupa hesap sistemine geçen TÜİK kişi başına düşen milli gelirin 2006 yılı için 7 bin 500 dolar düzeyinde tahmin edildiğini açıkladı. Sözkonusu hesaplama sistemi Yunanistan’ı da bir gecede yüzde 25 daha zengin yapmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, yeni milli gelir hesaplama yöntemine göre, Gayrı Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) 2006 yılında 758 milyar YTL olduğunu bildirdi. TÜİK Başkanı Ömer Demir, tamamlanan milli gelir güncelleme çalışmalarıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında, 576 milyar YTL olan 2006 yılı GSYH’nın yüzde 31,6 artışla 758 milyar YTL’ye ulaştığını söyledi. Demir, kişi başına düşen milli gelirin ise 2006 yılı için 7 bin 500 dolar düzeyinde tahmin edildiğini açıkladı. Bu rakam, daha önceki hesaplamalara göre 5 bin 480 dolar idi.
Ekonomik risk düzeyi düşecek
Millî gelirin revize edilmesiyle, Türkiye’nin risk düzeyi gerilerken, ekonomik değerlendirmelerdeki kategorisi de yükselecek.
Morgan Stanley, Deutsche Bank gibi uluslararası yatırım bankası ekonomistlerinin verdiği bilgiye göre, kişi başına milli gelir düzeyinde ortaya çıkacak artışın Türkiye’nin reyting kalitesindeki etkisi orta vadede gerçekleşecek iken, Türkiye’nin risk değerlendirmesi kategorisi daha olumlu düzeye çıkacak. Türkiye’nin, 500-600 milyar dolarlık millî gelire sahip ülkeler düzeyinde değerlendirileceğine dikkati çeken ekonomistler, ekonomik verilerdeki düzelme çerçevesinde, ekonomik değerlendirmelerde, Türkiye ‘’daha az riskli’’ ülkeler kategorisinde yer alacak. Millî gelir hesabının revizyonu, Türkiye’deki toplam borcun, cari açığın, millî gelire oranını aşağı çekerken, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğünün farklı bir kategoriye yerleşeceği, bunun ekonomik değerlendirmeleri de etkileyeceği ifade ediliyor.
Uzmanlar, millî gelir ile kişi başına millî gelirdeki yükselmeler sonucunda, Türkiye’nin, BM (bağlı kuruluşları da dahil), Dünya Bankası, IMF ve diğer uluslararası kuruluşlardaki sıralamasının da değişeceğini vurguluyorlar.
|
/ ANKARA/LONDRA
09.03.2008
|
|
|
Doğu’ya özel asgarî ücret |
Doğu ve Güneydoğu’ya hayat verecek tedbir paketi tamamlandı. Ekonomi yönetiminin 7 aydır üzerinde çalıştığı “GAP Strateji ve Eylem Planı”nı Başbakan Tayyip Erdoğan açıklayacak. Bölgeye özel vergi muafiyeti ve indirimi, asgari ücretin belirlenmesinde radikal değişikliklere gidilirken, illere göre yıllık bölgesel asgari ücret uygulaması için start verilecek.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in başkanlığında çalışmaları sürdürülen “GAP Strateji ve Eylem Planı” üzerindeki son rötuşlar önceki gün yapıldı. GAP gezisi kapsamında bölge işadamları, sivil toplum örgütleri ve bölge halkından gelen talepler doğrultusunda devlet yardımlarının şekli belirlendi. GAP İdaresi’nde gerçekleştirilen toplantıda çerçevesi çizilen eylem planı ile bölgenin sosyal ve ekonomik tablosunu değiştirmesi, yatırım ortamını iyileştirilmesi ve üretimin artırılması hedefleniyor. Eylem Planı bu hafta Başbakan Erdoğan’a sunulacak.
Ardından da kamuoyu ile paylaşılması beklenen, GAP’ın yatırım iklimini değiştirecek düzenlemeler şöyle: Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilecek. Doğu’ya yatırım gelmesi için destek verilecek. İhracatçıya ÖTV indirimli akaryakıt desteği verilecek. İşletmelerin GAP bölgesine taşınması için düşük faizli ve uzun vadeli kredi verilecek. Bölgede nitelikli sanayi bölgeleri kurulacak.GAP bölgesi çalışanlarından gelir vergisi alınmayacak, SSK primi de devlet tarafından ödenecek. İstihdam sayısına göre kademeli enerji desteği verilecek. Kalkınma Ajansı, yurtdışından bölgeye yatırım yapacak sermaye bulacak ve bu şirketlerede taşınma kredisi verilecek. İlk ve ortaöğretim başta olmak üzere okullarda eğitim kalitesi artırılacak. Bölgenin turizm potansiyeli öne çıkarılacak. Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılacak. Sulama ve ulaşım projelerine hız verilecek. Bu projelerin hızlı bir şekilde tamamlanması için yap-işlet-devret modeli uygulanacak. Tarım alanında faaliyet gösteren firmalara özel destek verilecek. Yol ve suyu olmayan yerleşim birimi kalmayacak.
|
/ ANKARA
09.03.2008
|
|
|
Faizler düşerse durgunluk aşılır |
MÜSİAD Genel İdare Kurulu toplantısının sonuç bildirgesinde, durgunluk ve işsizliğe odaklanılması gerektiği vurgulanırken, Merkez Bankasının faizleri en az 2,5-3 puan düşürerek ekonomideki durgunluğun aşılmasına; TBMM’nin de sosyal güvenlik reformunu ve istihdam paketini bir an önce kanunlaştırarak işsizliğin azaltılmasına yardımcı olması istendi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), ‘’Ekonomide yeni bir vizyon ve atılımın şart olduğunu’’ bildirdi. MÜSİAD Kahramanmaraş Şubesinin ev sahipliğinde genel merkez ve 28 şube başkanını buluşturan MÜSİAD Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın katılımıyla yapıldı. MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat, yönetim kurulu üyeleri ve 28 şube başkanının imza koyduğu sonuç bildirisinde, Türkiye’nin yeni ve kapsamlı bir sanayi stratejisinin yanı sıra 2023 yılını hedefleyen uzun vadeli kalkınma mimarisine sahip olması gereğine dikkat çekildi. Yeni bir sanayi stratejisi ve kalkınma mimarisine ihtiyaç olduğu uyarısı tekrarlanan bildiride, ekonomide yeni bir vizyon ve atılım şart olduğu belirtilerek, şöyle denildi: ‘’Ekonomide gerek iç piyasadaki yavaşlama ve durgunluk, gerekse yeniden yapılanma sürecinde uyum zorlukları yaşayan bazı reel sektör işletmelerinin sıkıntılarını görmezden gelme lüksü yoktur. Kâr marjlarının düşmesi, yüksek faiz maliyeti, düşük kur, özellikle Çin ve Uzakdoğu ülkelerinden ölçüsüz biçimde artan ithalat baskısı, bankaların işletmelere yönelik baskısı, istihdam artışının son aylarda durması gibi sıkıntılar ‘ekonomide yeni bir vizyon ve atılım ihtiyacını’ açıkça ortaya koymaktadır.’’
FAİZ DÜŞERSE DURGUNLUK AŞILIR
‘’Ekonomik büyümenin devamı, ihracat artışı ve istihdam artışı ekonominin olmazsa olmaz kırmızı çizgileridir’’ denilen bildiride, yüksek faiz-düşük kur çıpasında düzeltici şartların artık oluşturulmak zorunda olduğu vurgulandı.
Bildiride, şunları kaydedildi: ‘’Enflasyonu aşırı iyimser bir hedefe çekmek adına ekonomik büyümeden taviz verilemez. Türkiye her yıl yüzde 6-7 büyümeyi tutturmak zorundadır. Düşük kurun sonucunda rekabet gücümüzün azalması engellenmelidir. Üretimin imalat sanayinin omurgasını korumak zorundayız.’’
Durgunluk ve işsizliğe odaklanılması gerektiği vurgulanan bildiride, Merkez Bankası’nın faizleri en az 2,5-3 puan düşürerek ekonomideki durgunluğun aşılmasına; TBMM’nin de sosyal güvenlik reformunu ve istihdam paketini bir an önce kanunlaştırarak işsizliğin azaltılmasına yardımcı olması istendi.
|
Faruk Çakır
/ KAHRAMANMARAŞ
09.03.2008
|
|
|
Gayrimenkulu olan yandı |
Gayrimenkulü olanlara arka arkaya vergiler ya da vergi artışları geliyor. Hürriyet Gazetesi’ndeki yazısında Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nunda olan Belediye Gelirleri kanunu tasarısını değerlendiren Kızılot, tasarının bina vergisi ile arsa ve arazi vergilerinin oranını artıracağını bildirdi.
Kızılot’un yazısına göre artan vergiler şöyle: “Yeni inşa edilen konutların, vergi değerinin 1/4’ünün, beş yıl süre ile emlak vergisi istisnasından yararlandırılmasına ilişkin 36 yıllık uygulamaya son veriliyor. Gayrimenkulün, hesaplanan emlak vergisinin yüzde 10’u oranında alınan “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı” da, emlak vergisinin artmasına bağlı olarak daha fazla tutarda ödenecek. Konutlarda su tüketim miktarına, işyerlerinde bina grup ve derecelerine göre alınan Çevre Temizlik Vergisi de, mevcut tutar artırılmak suretiyle yeniden düzenleniyor. Konut ve işyeri inşa edilirken, metrekare başına alınan ve inşaat alanı büyüdükçe artan “inşaat harcı” da yükseltiliyor. Bu arada, inşaat nedeniyle, yer altı ve yer üstüne döşenecek olan boru ve kablonun her bir metrekaresi için de ayrıca harç alınması öngörülüyor. Yeni parke, asfalt veya beton yol yapılması, mevcutların en az yüzde 40 genişletilmesi durumunda “Yol Harcamalarına Katılma Payı” ödenecek. Yapı kullanma izni başvurusu sırasında alınan, yapı kullanma ve cins değişikliği harcının oranı da binde 15’den, 17’ye yükseltiliyor. Özetle, gayrimenkulü olanlara, bazısı mevcut bazısı da yolda, çeşit çeşit vergi var...
|
/ İSTANBUL
09.03.2008
|
|
|
RUMELİSİAD: Dert üstüne dert eklendi |
Rumelili Yönetici İşadamı ve Sanayiciler Derneği (RUMELİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, Belediye Yasası’nın Meclis’te kabul edilmesine tepki gösterirken, “Bu yasa uzlaşmayla çıkmalıydı. Sanayici ve işadamını şimdi yeni sorunlar bekliyor” dedi.
Nüfusu 2 binin altına inen 862 belde, 283 ilk kademe belediye kaldırılarak yerine 43 yeni ilçe kurulmasına tepki gösteren RUMELİSİAD Başkanı Vehbi Varlık, konuyu “Dert üstüne dert eklendi” diye yorumladı.
Kanunun yasalaşmasının zamansız olduğunu savunan Varlık, “Türkiye ana gündemden saptırılıyor. Kanunun seçim öncesi çıkarılması dikkat çekici. Hükümetin programları bunlar olmamalı. Yine Türkiye zaman kaybedecek. Hükümet gerçek gündemine ağırlık vermeli” diye konuştu.
Sınır ötesi operasyon, enflasyon, türban gibi henüz çözülememiş sorunların üzerine çıkarılan yasayla bir sorun daha eklendiğini öne süren Varlık şunları kaydetti: “Bütün bu sorunlar yetmezmiş gibi bir de Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması Kanunu çıktı. Yasaya Türkiye henüz hazır değil. Zorlamayla yapılmış ve sıkıntıları bizi edecek bir kanun önümüze kondu. Yaşanacak muhtemel sıkıntılar şimdiden görünüyor. Kapanan beldelerin içinde sanayi bölgeleri de var. Sanayici ve yatırımcının yanı sıra vatandaşın da işi zorlaşacak.”
|
/ BURSA
09.03.2008
|
|
|
Harcama ile ilgili düzenlemelere risk uyarısı |
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), bir kısım kamu harcamalarıyla ilgili olarak getirilmeye çalışılan yeni düzenlemelerin ileride ciddi riskler oluşturabileceğini öne sürdü.
TEPAV İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan Mali İzleme Raporu-2008 Yılı Ocak Ayı Bütçe Sonuçları açıklandı. TEPAV’dan yapılan yazılı açıklamada bir kısım kamu harcamalarıyla ilgili olarak getirilmeye çalışılan yeni düzenlemelerin ileride ciddi riskler oluşturabileceğinine dikkat çekildi. Açıklamada, ‘’(düzenlemeler) harcama önceliklerini olumsuz etkileyebilecek, harcamaları bütçe dışına çıkarmak suretiyle; mali disipline giderek daha fazla ihtiyaç duyulan bir belirsizlik ortamına olumsuz yönde katkı yapabilecek özellik ve içerikte hükümler taşıyor’’ denildi.
Raporda Merkezi Yönetim Bütçesinin 2008 yılı Ocak ayı sonunda 524 milyon YTL açık verdiği, faiz dışı dengenin ise 3,8 milyar YTL düzeyinde fazla verdiği kaydedilerek, ‘’Bütçe performansında bir önceki yılın aynı dönemine göre hissedilir bir iyileşme dikkati çekmektedir’’ denildi.
|
/ ANKARA
09.03.2008
|
|
|
Narenciye bu sezon kazandı |
Türkiye Turunçgil Üreticileri Birliği Platformu Başkanı Cemalettin Kurt, nareciyedeki fiyat artışının üreticinin son 5 yıllık yarasına küçük bir merhem niteliği taşıdığını söyledi.
Eylül ayında başlayan hasatta kilosu 30 YKr olan portakalın 50 YKr, 70 YKr olan limonun 2 YTL, 45 YKr olan mandalinanın 60 YKr ile sezonu kapattığını, ifade eden Kurt, ‘’bu fiyatlar ürünlerin bahçeden çıkışı olması sebebiyle semt pazarlarında tüketiciye ortalama iki katını bulan fiyatlarla ulaştı’’ dedi. Kurt, son günlerde üretim bölgelerine yakın semt pazarlarında limonun 4,5, portakalın 2,5 YTL’den satışa sunulduğunu belirterek, ‘’hasat sonu fiyatları üreticinin son 5 yıllık yarasına küçük bir merhem niteliği taşıdı ancak, tatmin edici olmadı’’ dedi.
|
/ ADANA/MERSİN
09.03.2008
|
|
|
Fakirin yemeklik yağı kanola ve soya |
Son 1 yılda ham ayçiçek yağının fiyatının yaklaşık yüzde 100 oranında artmasına paralel olarak 5 litrelik ayçiçek yağının ortalama 20 YTL civarında olması dar gelirliyi daha ucuz olan kanola ve soyaya yönlendirdi.
Helvacızade Yağ Fabrikası Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Büyükhelvacıgil, 2007 Nisan ayında Türkiye’de 1 ton ham yağın fabrikaya giriş fiyatı 1380 YTL iken, bugün 2650 YTL’ye çıktığını bildirdi. Ham yağdaki bu artışın doğrudan sofraya yansıdığını dile getiren Büyükhelvacıgil, şunları kaydetti: ‘’Kanola yağını 6 ay önce Türkiye’de ilk biz ürettik. Kanola ucuzluğu nedeniyle yoğun talep gördü. Ancak bu yağın fiyatı bile son 6 ayda yüzde 60 civarında zamlandı. Yine de soya ve kanola yağları en ucuz yağ olarak biliniyor ve talep görüyor.’’ Soya yağının 5 litresi 15-18 YTL arasında alıcı bulurken, Türkiye’nin yeni yağı olarak kabul edilen kanola yağı ise 16-18 YTL’den satılıyor.
|
/ KONYA
09.03.2008
|
|
|
ABD’deki işsizlik petrolü düşürdü |
ABD’de işsizlik oranının yükselmesinin resesyon endişelerini artırmasından sonra, petrolün varili 1 dolardan fazla düştü.
ABD tipi hafif ham petrolün Nisan teslimi 1,30 dolar düşerek 104,17’den işlem gördü. Petrolün varil fiyatı önceki gün 105,97 dolara çıkarak, rekor kırmıştı. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 97 sent düşerek, 101,64 dolardan satılıyor. Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD’nin ekonomisinin zayıflamasıyla, bu ülkenin petrol talebinin düşmesinden kaygı duyuluyor.
|
/ LONDRA
09.03.2008
|
|
|
“Otoyol ve köprü özelleştirmeleri Mayıs-Haziran’da |
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, , “Otoyolların ve köprülerin özelleştirilmesi Mayıs ya da Haziran ayında başlayacak” dedi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da, Financial Times grubu tarafından yayınlanan The Banker Dergisi’nin “2007 yılı Avrupa’da Yılın Maliye Bakanı” ödülünü alan Unakıtan, “Otoyolların ve köprülerin özelleştirilmesi Mayıs ya da Haziran ayında başlayacak” dedi. Otoyolların ve köprülerin özelleştirilmesi kapsamında, Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet köprüleri, Edirne-İstanbul-Ankara, Pozantı-Tarsus-Mersin, Tarsus-Adana-Gaziantep, Toprakkale-İskenderun, İzmir-Çeşme, İzmir-Aydın otoyollarının satılması planlanıyor.
|
/ LONDRA
09.03.2008
|
|
|
Tüzmen: Irak ile 2 yılda 20 milyar dolar ticaret hacmi hedefliyoruz |
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Irak ile iki yıl sonunda, 20 milyar dolar ticaret hacmi hedeflediklerini söyledi.
Devlet Bakanı Tüzmen, Irak Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani ve beraberindeki heyet ile Dış Ticaret Müsteşarlığındaki makamında bir araya geldi. Tüzmen, görüşme sırasında yaptığı konuşmada, 2003 yılında 940 milyon dolar olarak gerçekleşen ikili ticaret hacminin, 2007 yılında 3,5 milyar dolar seviyesini aştığını (ihracat 2,8 milyar, ithalat 0,7 milyar dolar), transit ticaretin de geçtiğimiz yıl 1,5 milyar dolar seviyesine gerilediğini tahmin ettiklerini, bu gerilemenin temel nedeninin de petrol ürünleri ticaretinde gözlemlenen düşüş olduğunu söyledi.
Müteahhitlik hizmetlerinde, savaş sonrasında üstlenilen işlerin toplamının da 2,9 milyar dolar seviyesinde olduğunun altını çizen Tüzmen, Türkiye ile Irak arasındaki ticari hedeflere ilişkin olarak, şunları söyledi: ‘’2008 yılında ikili ticaret hacmimizin 6 milyar dolara yaklaşacağını tahmin ediyoruz. Bu kapsamda, Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattının daha etkin çalışmaya başlaması da beklentilerimizi arttırmıştır. Hedefimiz 2010 yılına kadar ikili ticaret hacminde 20 milyar dolar seviyesine ulaşmaktır. Transit ticarette de bu yıl 2 milyar dolar tutarında transit ticaret hacmine ulaşılmasını bekliyoruz.
Çok büyük potansiyele sahip olduğumuz müteahhitlik hizmetleri sektöründe de bu dönemde güvenlik sorunlarının azalmasına bağlı olarak patlama bekliyoruz.” Tüzmen, Irak ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalamayı hedeflediklerini belirtti. Irak Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani de yaptığı konuşmada, Türkiye’yi ‘’ikinci vatanı’’ olarak gördüklerini belirterek, Türkiye’ye ihtiyacı olan petrol ve doğal gazı sağlamayı hedeflediklerini, ayrıca, Türkiye’nin, Irak’ın petrol ve doğal gazının, Avrupa’ya ihracatında transit ülke olmasını istediklerini söyledi.
Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından, Şubat ayında 400 bin varil petrol pompalandığını belirten Şehristani, bu kapasiteyi daha da artırmayı hedeflediklerini bildirdi.
Türk şirketlerini, Irak’ta elektrik santrali kurmaya davet eden Şehristani, bu santrali kuracak olan Türk şirketlerine, istediği miktarda petrol ya da gazı temin edeceklerini, ayrıca bu şirketlerin işleteceği santralde üretecekleri elektriği de satın alacaklarını ifade etti.
|
/ ANKARA
09.03.2008
|
|
|
Türkiye, tarım ürünlerinde kendine yeter bir ülke değil |
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, ‘’Türkiye söylenildiği gibi tarım ürünlerinde kendine yeter bir ülke değildir. Hammadde ithal etmezse hem nüfusunu doyuramayacak, hem de gıda maddesi üretmek için hammadde bulamayacak bir konumdadır’’ dedi.
Günaydın, Odanın Büyük Anadolu Otelinde başlayan 41. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, tarım sektörünün temel önceliğinin var olan 73 milyon nüfusu doyurmak olduğunu kaydetti. Tarımsal üretimdeki rakamların bir önceki yılın rakamları ile aynı olmasının başarı kabul edilemeyeceğini ifade eden Günaydın, tarımsal alanda yeterliliği sağlamanın yolunun nüfus artış hızına paralel bir tarımsal üretim artış hızı sürdürebilmekten geçtiğini söyledi. 2005, 2006 ve 2007 döneminde tarımsal ürünlerin dış satımında bir artış olduğunu belirten Günaydın, 2007 yılında ise tarımsal ürünlerin toplam dış alımının, dış satımını aştığını kaydetti. Günaydın, şöyle devam etti: ‘’Türkiye 2005 yılında 3,1 milyar dolar tarım ürünü ithalatı yaparken, ihracatı 600 milyon dolardır. 2006’ta ithalatı 3,7 milyar, ihracatı ise 700 milyon dolardır. Türkiye 2006 yılında tarımsal hammaddeleri dış ticaretinde 3 milyar dolarlık negatif vermektedir. 2007 yılında ise bu rakam 3 milyar doların da üzerine çıkmıştır. Türkiye söylenildiği gibi tarım ürünlerinde kendine yeter bir ülke değildir. Hammadde ithal etmezse hem nüfusunu doyuramayacak, hem de gıda maddesi üretmek için hammadde bulamayacak bir konumdadır.’’
Genel Kurul çerçevesinde bugün gerçekleştirilecek seçimle odanın yeni dönem genel merkez ve yönetim kurulu üyeleri belirlenecek. Oda lokalinde yapılacak seçimde 764 delege oy kullanacak.
|
/ ANKARA
09.03.2008
|
|
|
|