AB uzmanı Dr. Cengiz Aktar, müzakere tarihi alındığı 17 Aralık 2004’ten bu yana yaşanan bu atalet ortamının toplumun geneline yansıdığını belirterek “İnsanlar AB’yi ya unuttu, ya da AB’ye düşman oldu. Bu gidişat ülkenin ve vatandaşların çıkarı açısından hayırlı değil” dedi.
Milliyet’e konuşan AB uzmanı Dr. Aktar, Türkiye’de birbilerinden farklı çevrelerin hükümetin AB işlerini çoktandır gündeminden düşürdüğünü hissettiğini ve yaşadığını kaydetti. 2002 - 2004 yıllarının özgüvenli, özgürlükçü ve iyimser ortamının epeydir olmadığını ve aksine o yıllarda yapılan reformlardan geri dönüşler olduğunu belirten Aktar, “Müzakere tarihi alındığı 17 Aralık 2004’ten bu yana yaşanan bu atalet ortamı toplumun geneline de yansımış durumda. İnsanlar AB’yi ya unuttu, ya da AB’ye düşman oldu. Bu gidişat ülkenin ve vatandaşların çıkarı açısından hayırlı değil. AB işlerinin tavsamaya başlamasıyla ülkenin kronik meselelerinin nasıl tekrar baş gösterdiği ortada” diye konuştu.
Aktar, AB konusunda dekarasyon yayımlayan aydınlar arasındaki 2002 yılında zamanın koalisyon hükümetini göreve çağırmış bulunanlar da olduğunu ifade ederek, o yıllarda da benzer bir durumun olduğunu dile getirdi. Aktar, şöyle konuştu:
“Koalisyon hükümeti 2002 başına kadar hiçbir adım atmamıştı. Bu defa toplumun olabildiğince farklı kesimlerinden AB işinin önem ve yararını kavramış 100 civarında kanaat önderinin hükümete acil bir çağrıda bulunmasını temenni ettik. Metni AB konusunda uzman aylık bir dergi olan Kriter’in Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Karauçak ile kaleme alırken, içinde bulunduğumuz derin güvensizlik ortamının çaresinin yine ve her şeye rağmen AB sürecinde olduğunu vurgulamak istedik.”
“GÜVENSİZLİK ORTAMI İRADEYLE AŞILIR”
Aktar, başörtüsü sorununun çözülmediği gibi, Kuzey Irak harekâtıyla birleşerek ülkenin sorunlar yumağını daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini söyledi. Aktar, “O yüzden pek çok öğretim üyesi ve aydın, sivil anayasa ve AB sürecini işaret ediyor. İçinde bulunduğumuz derin güvensizlik ortamı en az bunun kadar derin bir cesaret ve iradeyle aşılır. Zaman tam da bu zamandır” dedi.
“BAŞMÜZAKERECİ KURUMU YENİDEN
DÜŞÜNÜLMELİ”
2008’in “AB yılı” olması temennisinde bulunan Aktar, yapılması gereken altyapı çalışmalarının başında başmüzakereci kurumunun baştan düşünülmesi olduğunu belirtti. Aktar, “Bir tek insan Türkiye boyut ve konumunda bir ülkenin hem dış hem de AB işlerini sağlıklı bir şekilde bir arada götüremez. Altyapının hazır olmadığının birincil işareti bu içinden çıkılmaz durumdur. Balık baştan kokacağı için bu dengesizlik tüm sisteme yansıyor” diye konuştu.
|