Bir ülkenin ordusu, savaşması için başka bir ülkenin topraklarına soktuğu askerleri geri çekiyor...
Ama o ülkenin Başbakanı bunu bilmiyor.
Çekileceğini ordunun kendisi biliyor muydu, doğrusu ondan da çok şüpheliyim.
Daha önceki gün Genelkurmay Başkanımız, “İki hafta içinde çekilin” diyen Amerikan Savunma Bakanı’na “Bir gün de olur, bir yıl da olur” diye meydan okuyordu.
Bu konuşmadan on saat sonra askerini çekecek bir ordunun Genelkurmay Başkanı niye böyle bir açıklama yapar ki?
Ya Amerika ile Türkiye arasında bir sorun çıkartmaya çalışıyordur...
Ya da ne zaman çekileceğini bilmiyordur.
Ne yapacaklarının o kadar farkında değiller ki ülkenin Başbakanı asker çekilmeden birkaç saat önce, “Operasyon sürüyor” diye bir konuşma metni hazırlayıp basına dağıtıyor.
Türkiye’nin askeri operasyonu bitirdiğini bütün dünya...
Daha da acıklısı bizzat Türkiye’nin kendisi...
Irak Dışişleri Bakanı’ndan öğreniyor.
Belki bizim Başbakan bile olup biteni Iraklılar’dan öğrendi.
Ciddi bir devlette olacak şeyler mi bunlar?
Bana sorarsanız bu operasyon zaten başlamamalıydı.
Kürt sorununun çözümünde artık siyasi girişimlere öncelik verilmeliydi.
Başlaması manasızdı...
Bitiş tarzı daha da manasız oldu.
Ortada devlet diye bir mekanizma bulunmadığını gösteren tuhaflıklar bunlar...
Dünyaya meydan okuduktan birkaç saat sonra apar topar askerini çeken bir ordu...
Ordunun çekileceğinden haberi bile olmayan bir Başbakan.
Bu devletin örgütlenme biçimi yanlış.
Taa bu cumhuriyetin kuruluşundan beri yanlış.
Bir ülkede ordu, sivillerin ve parlamentonun denetiminde olmazsa orada şaşkınlık hiç bitmez.
Hukuk yerli yerine oturmaz.
Her şey birbirine karışır.
Devletin iç disiplini ortadan kaybolur.
Bir düzen kalmaz.
Bu düzensizlikle de her yerde karşılaşırsınız.
Türban meselesinde de karşılaşırsınız...
Üniversitede de karşılaşırsınız...
Adalette de karşılaşırsınız.
Bu ülke yönetilemiyor.
Yönetmeyi sürekli yasaklar koymak, korkutmak, kendi halkını aşağılamak zanneden bir zihniyet burada yaşayan insanlara mutsuzluktan ve yoksulluktan başka bir şey veremiyor.
Üstelik halkını aşağılayan devletin kendisi de aşağılanıyor.
Bush Washington’dan “Çıkın oradan” diyor ve birkaç saat içinde oradan çekilmek zorunda kalıyorsun.
Madem direnecek gücün yok, neden sana sınırı açan, istihbarat veren biriyle kavga ediyormuş görüntüsü yaratıyorsun?
Zekice mi bu?
Her sorunu silahla çözeceğini sanırsan, güce tapınırsan, sürekli “güç sahibi olmakla” övünürsen, senden daha güçlü, daha silahlı biri de seni böyle bastırır.
Diplomasiye, hukuka, zekâya önem veren, kendi gücünü iyi değerlendiren bir toplum böyle durumlara düşmez.
Türkiye’nin bu devleti “hukuk çerçevesinde” yeniden örgütlemesi gerekiyor bence.
Asker çekeceğini Başbakan’a bile haber vermeyen bir ordu, artık böyle “fazla özgür” davranışlardan vazgeçip dünyanın bütün orduları gibi parlamentoya ve sivil hükümete karşı sorumlu olmalı.
Bunu gerçekleştiremedikçe bu ülke sorunlarını çözemeyecek.
Ne Kürt sorununu, ne türbanı, ne hukuku halledebilecek.
Her şey bir kör dövüşüne dönecek.
Dönüyor da zaten.
Koskoca ülkenin içine düştüğü hale bakın.
Kendi Kürt sorununu çözecek aklı ve yaratıcılığı gösteremediği için başkalarından yardım dileniyor, sonra kendine yardım edene de posta koyup tümden rezil oluyor.
Yaşadığımız bu utanç verici durumun hesabını kimseden soramayacağız.
Gene “yabancılara” kızmayı tercih edeceğiz.
Ama bizi bu hallere düşürenler “yabancılar” değil.
Yönetmeyi hiç bilmediği halde silah zoruyla ülkeyi yönetmeye kalkanlar.
Onların yüzünden insanlar ölüyor burada.
Gereksiz yere ölüyorlar.
Bilmiyorum insanlar ne zaman “Yeter artık” diyecekler.
Askeri geri çektiğini Başbakan’a bile haber vermeyen bir ordunun bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Bu bile size “Yeter” dedirtmiyorsa...
Ne dedirtecek, merak ediyorum.
Taraf, 1.3.2008
|