Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dâvânın dün yapılan duruşması öncesi bir açıklama yapan “Hrant Dink Duyarlılık Grubu,” düşüncenin yargılanmadığı ve cezalandırılmadığı, düşünceleri yüzünden insanların hedef haline gelmediği bir Türkiye için bu lekenin silinmesi gerektiğini bildirdi.
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın dün yapılacak üçüncü duruşması öncesi, aralarında milletvekili ve gazetecilerin de bulunduğu “Hrant Dink Duyarlılık Grubu’’, adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinin duruşma salonlarının bulunduğu kapısının önünde, AKP İstanbul Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Hrant Dink Duyarlılık Grubu’’ adı altında, yazar Adalet Ağaoğlu, milletvekilleri Akın Birdal, Burhan Kayatürk, Hüsnü Tuna, İbrahim Yiğit, Mehmet Domaç, Nursuna Memecan ve Ufuk Uras ile akademisyen Ahmet İnsel, yönetici Can Paker, gazeteciler Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Etyen Mahçupyan, Kürşat Bumin, Mustafa Karaalioğlu, avukat Fethiye Çetin ve yönetmen Sırrı Süreyya Önder’in imzalarını taşıyan basın açıklamasını okudu. Açıklamada, imzaları olan kişilerin, siyasî ve kurumsal aidiyetlerinden bağımsız bir şekilde, sorumluluk sahibi yurttaşlar ve milletvekilleri olarak, Hrant Dink cinayeti ile ilgili dâvâ sürecini yakından izlemek üzere bir araya geldikleri vurgulandı.
“Bizi bir araya getiren ana dürtü, Hrant Dink’in katledilmesinin vicdanlarımızda açtığı derin yaradır’’ denilen açıklamada, ‘’söz konusu dâvânın tüm arka plan bağlantılarına korkusuzca ulaşılmasının, ilgili tüm kişi, organ ve kurumların bu sonucu sağlamak üzere gereken tasarrufta bulunmasının, vicdani açıdan asgarî bir görev olduğunu düşündükleri’’ ifade edildi.
“Düşüncenin yargılanmadığı ve cezalandırılmadığı, düşünceleri yüzünden insanların hedef haline gelmediği bir Türkiye için bu lekenin silinmesi gerektiği’’ belirtilen açıklamada, “dinsel, etnik veya siyasi eğilimi ne olursa olsun, tüm duyarlı yurttaşların bu süreçte yanlarında olacağı, aynı ortak vicdanın sesi olacağını bildikleri’’ kaydedildi.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Bu dava simgeseldir. Bu dava, kendisinden önceki ve sonraki hadiseler arasında bir köprü durumundadır. Bu dâvâ, şeffaf bir yönetim ve mutlak bir düşünce özgürlüğü adına sahiplenilmelidir. Üzerinde yaşadığımız toprakların paylaşmacı, kültürel mirasına layık olmak için sahiplenilmelidir. Bu çerçevede, ihtiyaç duyduğumuz adil bir mahkeme süreci toplumsal meşrûiyete ve siyasî seferberliğe fazlasıyla muhtaçtır. Aksi halde daha önceki kötü örnekleri de hatırlayarak, adaletin yerine geleceğinden büyük kuşku duyuyoruz. Bu nedenle vicdanımızın sesini dinleyerek yola çıkan bizlerin esas talebi Hrant için, Türkiye için adalettir.’’
|