Pek çok sivil toplum kuruluşunun bir araya geldiği Temel Hak ve Özgürlükler Platformu, düzenlediği basın toplantısında, başörtüsü yasağının kalkması için Yüksek Öğretim Kanununun 17. maddesinin değişmesine gerek olmadığını açıkladı.
Temel Hak ve Özgürlükler Platformu’ndan yapılan açıklamada, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasada yapılan değişikliğin yeterli olduğu belirtilerek, Yüksek Öğretim Kanunu’ndaki 17. maddede değişikliğin yapılmasına gerek olmadığı kaydedildi.
Pek çok sivil toplum kuruluşunun bir araya geldiği Temel Hak ve Özgürlükler Platformu tarafından Mecidiyeköy Kültür Merkezi’inde düzenlenen basın toplantısında, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin yapılan Anayasa değişikliği değerlendirildi. Hukukçular Derneği Başkanı Av. Kamil Uğur Yaralı tarafından Platform adına yapılan açıklamada, Anayasanın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik yapılarak, Yüksek Öğretim Kurumlarında hukuka aykırı olarak uygulanan başörtüsü yasağının kaldırıldığı hatırlatıldı. İster bir hizmetin icrasında, isterse bir hizmetten yararlanılmasında olsun, başörtüsü yasağını uygulayanların açıkça suç işledikleri belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
“Anayasanın ‘kanun önünde eşitliği’ düzenleyen 10. maddesi doğrultusunda yeni TCK’ya ‘ayırımcılık’ ilk defa bir suç olarak konulmuştur. Kamuoyunda yeterince bilinmeyen bu düzenleme 2005 yılından beri yürürlüktedir. Üniversite rektörleri de herhalde bu yeni düzenlemeden haberdar olmadıkları için yasağı bu kadar pervasızca uygulamaktadırlar.”
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YETERLİ
TCK’nın 122, 188 ve 112. maddelerine göre, ayrımcılığın suç teşkil ettiği hatırlatılan açıklamada, yeni kabul edilen haliyle Anayasa’nın 42. maddesinde, “kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple kimsenin yükseköğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı ve öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırlarının ancak kanunla tespit edileceğinin” açıkça düzenlendiği belirtildi. Aynı şekilde Anayasa’nın 10. maddesinde, özellikle “her türlü kamu hizmetinden yararlanılmasında devlet ve tüm idari makamların kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunun açıkça belirtildiği kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bundan sonra yükseköğretim kurumlarında başını örten hanımlara karşı gerçekleştirilen ayrımcılığın devam etmesi, açık ve seçik olarak anayasaya aykırı olacaktır. Artık yapılması gereken, yükseköğretim kurumlarında başörtüsü yasağının kaldırılması ve herkesin ayrımcılığa maruz kalmadan haklarını kullanabilmesinin yolunun açılmasıdır.
Bu noktada anayasada yapılan değişiklik yeterli olup, ayrıca daha önce AKP ve MHP tarafından kamuoyuna deklare edilen Yüksek Öğretim Kanunundaki değişikliğin yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Nitekim başın örtülmesini yasaklayan bir kanun maddesi yoktur. Aksine Yüksek Öğretim Kanunu Ek. 17. madde ‘yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir’ ifadesini taşımaktadır. Üniversitelerdeki keyfi uygulamalar ve alt düzenleyici işlem olan hukuka aykırı genelgeler, anayasanın değişen maddeleri, özellikle madde gerekçeleri karşısında hükümsüz kalmaktadır. Bu nedenle artık başörtüsü nedeniyle kimsenin yükseköğretim hakkından mahrum bırakılmayacağının özel olarak düze
Gösterilerin amacı mahkemeyi etkilemek
Açıklamanın ardından ASDER Başkanı Adnan Tanrıverdi, Anasaya değişikliğinin Meclisten geçmesinin ardından sürecin henüz tamamlanmadığını belirterek, yasağı savunanların düzenledği protesto gösterileriyle Anayasa Mahkemesinin kararırın etkilenmek istendiğini söyledi.
Hukukçular Derneği Başkanı Av. Kâmil Uğur Yaralı da bir soru üzerine yasak karşıtı gösterilerin demokratik bir tepki olduğu ifade ederek, “Ancak bir takım çağrışımlar yaparak, yasamanın görevinin ortadan kaldırılmak istenmesi yanlıştır. Bu gösterilere yargıçların katılması ise tarafsızlıklarını ortadan kaldıracağı için güveni zedeleyecektir ve yanlıştır” diye konuştu.
|