Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Kemalist olmama hakkı

Hatırlarsınız, Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve Liberal Düşünce Topluluğu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla'nın, 2006 yılında AKP İzmir teşkilatının düzenlediği bir paneldeki sözleri nedeniyle başına gelmedik kalmamıştı.

Yayla bazı gazeteler tarafından "hain" diye suçlanmış, üniversitedeki görevinden el çektirilmiş ve hakkında Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefetten dava açılmıştı. Biz olayı neredeyse unuttuk. Ama Atilla Yayla hala yargılanıyor. Hem de 5 yıl hapis istemiyle. Bir önceki duruşmada yeni bir mütalaa veren savcı, konuşmanın halka açık yerde yapıldığını öne sürerek cezanın arttırılarak 5 yıla kadar hapis talep etti.

Şimdi , 28 Ocak Pazartesi günü, saat 10:25'te İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde Yayla'nın beşinci duruşması yapılacak. Ve hepimiz, bir ifade hürriyeti sınavı haline gelen bu davada Mahkeme'nin ne tutum alacağını göreceğiz.

Ama önce şöyle bir hatırlayalım: Atilla Yayla'nın suçu neydi; ne demişti? Yayla aslında, yıllardır hepimizin yüzlerce kere tekrarladığı bir düşünceyi dile getirmişti. Bir: Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder, demişti. İki: Atatürk heykellerinin ve fotoğraflarının bu kadar çok oluşu normal değil, bunu Avrupalı da yadırgar, demişti. Doğrusu, bu konuşmadan sonra kopan fırtınayı anlamak zordu. Çünkü Kemalizm bu açılardan ilk defa eleştirilmiyordu Türkiye'de.

"Cumhuriyetin içinin demokrasiyle doldurulması" dendiğinde kastedilenin tam da bu olduğunu, Kemalizm'in totaliter karakterinin yıllardır birçok bilim adamı ve aydın tarafından eleştirildiğini bilmeyen yoktu. Ayrıca, her sokak başına bir Atatürk heykeli dikilmesinin, her duvara Atatürk resmi asılmasının ancak lidere tapınma kültürünü aşamamış 3. Dünya ülkelerine mahsus bir şey olduğu; Türkiye'ye yakışmadığı, kişi putlaştırılmasına bir son vermek gerektiği de az yazılıp çizilmemişti.

Kaldı ki, bu fikirler daha önce hiç söylenmemiş, hiç yazılıp çizilmemiş, dolayısıyla toplumun ilk defa karşılaştığı şok edici fikirler olsaydı da bir şey değişmezdi. Çünkü "İfade özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen ya da zararsız ya da ilgilenmeye değmez görünen 'bilgi' ve 'düşünceler' için değil, aynı zamanda devletin ya da nüfusun bir bölümünün aleyhine olan, şok eden, rahatsız eden düşününceler için de uygulanır. Bunlar 'demokratik toplum'un olmazsa olmaz unsurlarından olan; çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir." (Bir AİHM kararından) Haa, evet, bir de Atatürk için, Avrupalılara atfen kullanmış olsa bile, "adam" demek gafletinde bulunmuştu. Bu da yasakçıların en baş kozu oldu.

Yayla'nın Atatürk'ten "adam" diye bahsetmesinin doğru olmadığını ben de yazdım. Ama bunu yazarken asıl eleştirim onun Atatürk putlaştırmasının had safhada olduğu böyle bir toplumda daha dikkatli olması noktasındaydı.

Yoksa, eğer Türkiye normal bir ülke olsaydı; Atatürk de böyle "yarı-tanrı" konumuna getirilmemiş olsaydı; ulusal bir kahramana "adam" dedi diye bir profesörü beş yıl hapisle yargılamak, basında hain ilan etmek ya da derslerini elinden almaya kalkışmak, resmen delilik olarak görülürdü. Ama artık bu recm geleneğine bir son vermek lazım. Fikir insanlarının böyle "hain" ilan edilerek sindirilmeye çalışılmasına direnmek, fikir namusuna sahip insanları saldırı kampanyaları karşısında yalnız bırakmamak lazım. Bunun bir parçası da Atilla Yayla'nın davasını unutmamak; yargılanma sürecinde onun yanında olmak ve desteğimizi ortaya koymak...

Yayla'ya yönelik linç kampanyasının en ateşli anlarında, zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı "Kemalist olmayanları denizde boğarız" demişti; yani Kemalist olmayanları "denize dökülmesi gereken düşmanlar" olarak gördüğünü apaçık ortaya koymuştu.

O yüzden de bu davaya sahip çıkmak, aynı zamanda bu ülkede "Kemalist olmama hakkını" savunmak anlamını taşıyor. 21. yüzyılda, hala totalitarizmin bu kadar kaba saba bir biçimiyle mücadele etmek zorunda kalışımız gerçekten de acınası bir durum; ama ne yapalım ki bu da bizim gerçeğimiz...

Bugün, 27.1.2008

Gülay GÖKTÜRK

28.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Pazar tezi

  Çete için bu ne biçim yasak?

  Kemalist olmama hakkı

  Başörtüsü, yeni anayasa ve...

  Çözüm, yürütme-idare ekseninde


 Son Dakika Haberleri