Abdullah Gül Dışişleri Bakanı iken "Filistin'in tapusu bizde" demişti. Bu, Filistin'le ilgili bütün meselelerin Türkiye'den sorulması gerektiği anlamına geliyordu. Şimdi Gazze ahalisi Türkiye'ye soruyor:
"Aylardır amansız bir ambargodan mustaribiz. Gıdasız kaldık, ilaçsız kaldık, karanlıkta kaldık. Üstelik başımıza mütemadiyen bomba yağıyor, insanlarımız ölüyor. Bir zamanlar İsrail'i devlet terörü uygulamakla suçlayarak gönlümüzde taht kuran Tayyip Erdoğan nerede? 'FİLİSTİN'İN TAPUSU BİZDE' diyen Abdullah Gül nerede? Siyonistler Başbakanımız İsmail Heniye'yi öldürmeye hazırlanırken Türkiye nerede? Elhak, Gazze'de birçok yardım faaliyetiniz var, bunlar için size müteşekkiriz; fakat yeniden İslam dünyasının yıldızı olmaya soyunan Türkiye bundan çok daha fazlasını yapmalı değil mi? İslam Konferansı Teşkilatı'nda, Birleşmiş Milletler'de, Annapolis gibi zeminlerde yumruğunuzu masaya vurup 'GAZZE'YE AMBARGO YA KALKACAK, YA KALKACAK!' diye gürlemeniz gerekmez mi? Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez, İsrail'in Filistin ve Lübnan'daki mezalimini protesto etmek için Telaviv'deki elçisini geri çekti; siz de hiç değilse Türkiye-İsrail Savunma İşbirliği Anlaşması'nı iptal edemez misiniz? Bize bu zulmü reva gören İsrail'e karşı neden hiçbir somut adım atmıyorsunuz?..."
* * *
Gazzeliler Türk Hükümeti'nin İsrail'e karşı somut adımlar atmasını bekleye dursunlar, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül İsrail Saldırı Bakanı Ehud Barak'ı Ankara'da misafir etmeye hazırlanıyor. Barak, "savunma alanındaki diyaloğu sürdürmek" için Şubat ayında Ankara'ya gelecekmiş. Görüşmelerde ele alınacak konular arasında bölgenin güvenliğini ilgilendiren sorunlar ve savunma sanayiî alanındaki işbirliğinin yanısıra "terörle mücadelede istihbarat paylaşımı" da yer alıyormuş. Bu çerçevede, istihbarat paylaşımının arttırılması bekleniyormuş. (Kaynak: ANKA)
Vecdi Gönül'ün şahsında AK Parti Hükümeti'ne ve Genelkurmay Başkanlığı'na soruyoruz:
1. Sonu gelmeyen işgal siyasetiyle bölgenin güvensizliğinin 1 numaralı sorumlusu olan fitne-fesat rejimi İsrail'le "bölgenin güvenliği" hakkında neyi konuşacaksınız?
2. İsrail'le "savunma sanayiî alanındaki işbirliği"nin utancını daha ne kadar taşıyacağız? İsrail'den silah alarak veya elimizdeki silahları İsrail'e modernize ettirerek, Filistinlilerin canına okuyan Siyonist rejimin finansmanına daha ne kadar katkıda bulunacağız? İsrail silah sanayiî Türkiye için gerçekten vazgeçilmez midir? İsrail'in karşıladığı ihtiyaçları mesela Almanya karşılayamaz mı? Bu arada; Suriye'yi bombalayan İsrail savaş uçaklarının Konya'dan havalandığı yönündeki iddialar için ne diyorsunuz? 10 yıl önce imzalanan Türkiye-İsrail Savunma İşbirliği Anlaşması böyle şeylere mi hizmet ediyor? Gazzeli kardeşlerimize bomba yağdıran İsrailli savaş pilotları hâlâ Türkiye semalarında mı idman yapıyor? Türkiye, İsrail'in mezalimine ortak mı oluyor? "Haşa" diyorsanız, lütfen şu Türkiye-İsrail Savunma İşbirliği Anlaşması'nın neye yaradığını kamuoyuna izah eder misiniz? Eskiden "Suriye'nin düşmanca tutumuna karşı bir tedbir" filan deniliyordu; Suriye artık Türkiye'nin en yakın dostu olduğu halde bu anlaşmada niçin ısrar ediliyor? Türkiye ile İsrail'in hangi ortak düşmanları var ki savunma alanında işbirliği yapmak icap etsin?
3. "Terörle mücadelede istihbarat paylaşımı" ve bu paylaşımın "arttırılması" ne demek? İsrail'le hangi istihbaratı paylaşacaksınız? Diyelim ki İsrail size PKK ile ilgili istihbarat verecek; peki siz İsrail'e hangi istihbaratı vereceksiniz? HAMAS'ı mı ihbar edeceksiniz? Lübnan Hizbullahı'nı mı ihbar edeceksiniz? Nedir bu "paylaşım" meselesi?
* * *
Türkiye'nin İsrail'le bu kadar içli-dışlı olmasını makul gerekçelerle izah etmek mümkün değil.
Dikkat!
Mazlum Gazze öyle bir "âh" çekiyor ki, hepimiz o "âh"ın altında kalabiliriz.
Yeni Şafak, 23.1.2008
|