Anayasalar, 'Nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz' sorusuna en genel cevabın verildiği metinlerdir.
Türkiye'de bu mesele yanlış anlaşılmış ve 'Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz' sorusuna cevap verecek anayasanın hayatın her alanına kurallar koyması gerektiği düşünülmüştür
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek "Anayasa yapmak Ağrı Dağı'nı yerinden oynatmak gibi bir şey" diye konuştu.
Neredeyse her sıkıştığında anayasa değiştiren ve sonuçtan bir türlü memnun olamayan bir toplumda bu lafın edilmesini espritüel bir yaklaşım olarak ele almakta yarar var.
Cemil Çiçek Bey gayet tabii ki espri yapmıyor, sadece büyük bir işe giriştiklerini ifade etmeye çalışıyor.
Meclis'te çoğunluğa sahip bir partinin önemli bir isminin bu lafları söylemeye ihtiyaç duyması aslında demokrasi açısından son derece sıhhatlidir de...
Özenirseniz, kıymetini bilirseniz anayasa değiştirmek çok da kolay bir iş olabilirdi. Özellikle demokrasinin askıya alındığı dönemlerde hızla anayasa değişikliği yapılabilmesi de bu nedendendir.
Bilim adamlarını büyükçe bir odaya toplarsınız, onlar da eski anayasaları ve yabancı ülke anayasalarını alırlar önlerine, başlarlar yazmaya. Metni yazmak taş çatlasa iki gün alır.
Biraz mizahi açıdan anlattığımız bu süreç, şimdiki anayasamızın yazılış şeklini gerçekçi bir şekilde tanımlamaktadır. İşte bu nedenle şimdiki anayasamızdan neredeyse hiç kimse hoşnut değildir.
O yazış yönteminin yanlışlığının ortaya çıkmış olması; "Anayasa yapmayı Ağrı Dağı'nı yerinden oynatmak kadar zor hale getirmiştir". Artık, meselenin, metni yazmaktan ibaret olmadığı anlaşıldı.
Anayasalar, 'Nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz' sorusuna en genel cevabın verildiği metinlerdir.
Türkiye'de bu mesele yanlış anlaşılmış ve 'Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz' sorusuna cevap verecek anayasanın hayatın her alanına kurallar koyması gerektiği düşünülmüştür.
Bu yüzden Türkiye'de anayasalar hep uzun olmuştur. Halbuki demokrasileri en az sorunla işleyen ülkelerde anayasalar genellikle kısadır. Çünkü anayasada, temelde 'Nasıl toplumda yaşamak istiyoruz' sorusuna cevap verilir genel olarak ve sonra da hayatın o cevaba göre düzenlenmesi işi yasalara bırakılır.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in işaret ettiği zorluk, metnin teknik yazılmasında değil, 'Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz' sorusuna henüz net cevap verilmemesindedir.
Buna verilecek cevap netleştiğinde anayasa yazmak son derece kolaylaşır. AKP iktidarının başlarında bu cevap daha netti. Avrupa Birliği'ne üyelik hedeflendiğinde, kendiliğinden cevap verilmiş oluyordu.
Yeni anayasa yazılmasının teknik çalışmaları sürerken, bugün Türkiye'nin Avrupa hedefini her zamankinden daha net olarak telaffuz etmesi gerekiyor.
Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda emin adımlar atan bir Türkiye, toplumun bütün kesimlerinin yaşamak istediği ve hayalinde kurguladığı ülkeye yakın olacaktır.
AKP, toplumun tüm kesimleri tarafından desteklenen Avrupa idealine tekrar sağlam bir şekilde sahip çıkmalı.
Bu aşamada bu çok daha önemli. Çünkü 'Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz' sorusuna cevap vermeyi amaçlaması gereken anayasa yapmak sürecindeyiz.
Akşam, 5.1.2008
|