İçkisi, kumarı olmayan damat’ klişesi ile içkiyi de kumarı da erkekleştirdiler. Ve kontrolsüzlükle bir tuttular hep. Tu kaka yaptıkları ikiliden kumar, rötuşlanması daha kolay bir ögeydi. Yasaklayıverdiler. Ama yok etmediler.
* * *
Bugün Türkiye’de kumar yasak. Bu, kumarın oynanmadığı anlamına gelmiyor. Evet yasak ama yalnızca özel işletmelere. Devlet kendini yasaktan muaf tutuyor! Üstelik bundan beslenerek kumar gelirini her geçen gün artırıyor!
* * *
Devletin güzel bir kaplama ile allayıp pulladığı kumar paketinin ismi Milli Piyango. Yıllardır özellikle bayramlar ve yılbaşlarında hayallerimizin baş aktörü olan Milli Piyango hayal tacirlirği yaptığı için sırtına dokunulmazlık zırhı almış. Herkesin düşlerini seslendirdiği için kimse onu sorgulamıyor. Milli Piyango adeta toplumun afyonu görevini görüyor.
* * *
Bilmem dikkat ettiniz mi? Son zamanlarda Milli Piyango’nun şans oyunlarının sayısı dörde katlandı. Önce yalnızca Sayısal Loto vardı. Ardından Şans Topu geldi. Şimdi ise bu ikiliye Süper Loto ve 10 Numara da eklendi. Bu 4 şans oyunu haftalık oynanıyor. Her hafta 4 kez devlet eliyle hayal tacirliği yapılıyor. Üstüne bir de klasik Milli Piyango çekilişleri var. İçinde bulunduğumuz zaman dilimine bir bakın mesela: Arkamız bayram, önümüz yılbaşı. Milli Piyango için bulunmaz fırsat. Hayallerimizin katalizörü biletler yok satıyor!
* * *
Devlet kumarhaneleri lanetleyip, yasaklarken kendi eliyle kumarın başka bir çeşidi olan piyangoların sayısını her geçen gün artırıyor. Bunda bir tezat yok mu?
* * *
Resmi yollarla piyango adı altında sürekli şans oyunlarının tetiklenmesi ‘acaba kumar, gelirinin özel sektörden devlete kanalize olması için mi yasaklandı?’ sorusunu getiriyor akla.
* * *
Milli Piyango’nun gelirlerinin dağılımı da ilginç. Resmi sitesindeki tabloya gore kârının yüzde 95’i Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na gidiyor. Yani bizim biletlerimiz orduyu besliyor! Bizlere hayal kurduran paralar silah ve bomba olarak vatana geri dönüyor...
* * *
Piyango şans demek. Şansın olduğu yerde de adalet yoktur. Yani piyango adalete olan inancı kaldırıyor. Şansa inanmak da bir nevi batıl inançları güçlendiriyor. Kısacası toplum rasyonellikten uzaklaşıyor. Uzaklaştıkça da bizi fikirler değil silahlar koruyacağı için bu işte aslında bir tezat yok! Devlet bizden yalnızca hayal kurmamızı bekliyor. Sınırsız ‘ücretli’ hayallerimiz var. Daha ne isteriz?
Akşam, 22 Aralık 2007
|